1. Komplonun düzenlenmesinden 3 gün önce Sayın Adnan Oktar kendisine bir komplo yapılabileceğine dair yetkili makamları ve basın kuruluşlarını faks çekerek uyarmıştır.
  2. Sayın Adnan Oktar’ın evinden kokain paketi çıkartılması. Bunun için çok sayıda polisin 3-4 dakikalık ev araması sonucu, ilk girdikleri odada 6 katlı L biçimindeki kütüphanenin hemen yöneldikleri orta rafının sol başındaki 3. kitaptan kokainin çıkarılması.
  3. Gözaltına alınan Sayın Adnan Oktar’ın yiyecek ve içeceğine kokain karıştırılarak kanında kokain çıkmasının sağlanması.
  4. Ortada hiçbir “kokain bulgusu” yok iken Sabah Gazetesi’nin önceden kokain ile ilgili haber yapması. İlgili haber çıktığında Sayın Adnan Oktar gözaltındaydı ve 48 saat sonra komplo uygulamaya konuldu. 
  5. Psikolojik savaş uygulayıcılarının Sayın Adnan Oktar’ın faaliyetlerini durdurmak için devletin bir çok kurumundan kişiyi kullanmaları, sahte deliller oluşturmaları.
  6. Basında Sayın Adnan Oktar’ın hem evinde kokain bulundurduğu hem de kendisinin kullandığı yönünde karalama kampanyası uygulanması.
  7. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’dan Sayın Adnan Oktar’a yapılan kokain komplosunu teyit eden sözler

Ey iman edenler, Musa’ya eziyet edenler gibi olmayın; ki sonunda Allah onu, demekte olduklarından temize çıkardı. O, Allah Katında vecihti.
(Ahzap Suresi, 69)

Allah, Sayın Adnan Oktar’ı tarih boyunca tüm Müslümanlarda olduğu gibi bu iftiradan temize çıkardı. Kokain komplosu çok kapsamlı ve çok inandırıcı görünüyordu. Allah, Sayın Adnan Oktar’a hazırlanan bu tuzağı tamamıyla bozdu. Bu olay bir dava adamı olarak Sayın Adnan Oktar için şeref, bu tuzağı hazırlayan psikolojik savaş uygulayıcıları için de horlanma ve aşağılanma oldu.

.1.

Sayın Adnan Oktar, kokain komplosundan önce kendisine yönelik bir komplo hazırlığı olduğunu hissetmiş ve OLAYDAN 3 GÜN ÖNCE tüm resmi makamlara ve basına faks çekerek “Kendisine bir komplo yapılabileceğini, bu amaçla evine silah, uyuşturucu gibi yasa dışı maddeler bırakılabileceğini” bildirmiştir. Yine aynı ihtimale karşı, KOMPLO DÜZENLENMEDEN 1 GÜN ÖNCE ANNESİNDEN EVİ ÇOK DETAYLI TEMİZLEMESİNİ istemiştir. Annesi, komşular ve kapıcının yardımıyla evin her odasını çok detaylı temizlemiş, kütüphane ve bütün kitaplar dahil olmak üzere her yeri tek tek arayıp temizlik yapmıştır. Adnan Oktar’ın annesinin komşusu ve kapıcısı, olaydan sonra “Adnan Oktar’ın kütüphanesini hep beraber detaylıca temizledik, orada böyle bir paket yoktu” diye noter tasdikli bir ifade vermişlerdir.

 

.2.

İzmir’de göz altına alınıp İstanbul’a getirilen Sayın Adnan Oktar olay günü, yaklaşık 20 polisin eşliğinde eve getirilmiş ve evde arama yapılmıştır. Arama sırasında, İÇERİ GİRİLDİKTEN HEMEN SONRA, Sayın Adnan Oktar’ın başka kişilere dikkatinin dağıldığı bir esnada, YÜZLERCE KİTABIN BULUNDUĞU 6 KATLI “L” BİÇİMİNDEKİ BÜYÜK BİR KÜTÜPHANENİN ORTA RAFINDAN ALINAN 3. KİTABIN ARASINDAN kokain paketi çıkarılmıştır. Arama sadece 3-4 dakika sürmüş ve kütüphaneden alınan 3. kitabın içinden kokain çıkarıldıktan sonra, evin başka hiçbir yerinin aranmasına gerek duyulmamıştır.

 

.3.

Sayın Adnan Oktar toplam 72 saat göz altında kalmıştır. Bu süre sonunda kendisine yapılan tahlil sonucunda, kanında 5mg/ml’nin üzerinde kokain bulunduğu tespit edilmiştir. Kokain 24 saat içinde insan vücudunu tamamen terk eden bir maddedir. Dolayısıyla, 72 saat sonra Sayın Adnan Oktar’ın kanında bu derece yüksek dozda kokain bulunması, kokainin ancak Sayın Oktar’a göz altı sırasında yiyeceğine ve içeceğine karıştırılmak suretiyle verildiğini göstermektedir.

Kokainin Sayın Adnan Oktar’a gözaltında bulunduğu sırada yiyecek ve içeceğine katılarak verildiğini ispat eden tıp kurumları raporlarının bir kısmını buradan görebilirsiniz:

1-Institut für Rechtsmedizin der Üniversitat München

2-Aachen Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü


3- Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 5.ihtisas Kurulu



4- Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı

5- Adli Tıp raporlarında en önemli kaynak olarak kullanılan Prof. Dr. Johhn Ambre’ye ait çizelge grafik

6- Basel Polis ve Askeri Merkezi Adli Tıp Laboratuarı



7- Bonn Rheinischen Friedrich-Wilhelms Üniversitesi Adli Tp Enstitüsü

8- Fransa İçişleri Bakanlığı Polis Laboratuarı



9- Glasgow Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü



10- İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Enstitüsü



11- Kantonsspital St.Gallen , Institut für Gerichtliche Medizin



12- Padova Üniversitesi Profesörü Davide Ferrara



13- Prof Dr. H. W. Raudonat – Zentrum der Rechtsmedizin



14- Tübingen Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü



15- Üniversita Degli Studi di Parma Facolta di Medicina e Chirurgia



16- Viyana Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü



Daha sonra, Türk Adli Tıp Kurumu da kokainin gözaltında Sayın Adnan Oktar’ın yemeğine karıştırılmak suretiyle verildiğini teyit etmiştir. Mahkeme olayın komplo olduğunu kabul etmiş ve Adnan Oktar beraat ederek aklanmıştır.



Sayın Adnan Oktar’ın kokain kullandığı iddiasıyla açılan davadaki kararının tamamını buradan okuyabilirsiniz >>

 

.4.

Sayın Adnan Oktar’a karşı düzenlenen kokain komplosunda ortada henüz hiçbir “kokain bulgusu” yok iken, Sabah Gazetesi manşetten verdiği haberle bir kokain senaryosu yayınlamıştır.İlgili haber çıktığında Sayın Adnan Oktar gözaltındaydı. BU HABERİN YAYINLANMASINDAN 48 SAAT SONRA SAYIN ADNAN OKTAR GÖZALTINDAYKEN YEMEĞİNE KARIŞTIRILMAK SURETİYLE KANINDA KOKAİN ÇIKMASI SAĞLANDI. Gazetenin kokain ile ilgili hiçbir konu yokken, önceden böyle hayali bir kokain senaryosu yayınlaması, Sayın Adnan Oktar’a kokain komplosu düzenleyen gücün başlattığı psikolojik harekete hizmet ettiğini göstermektedir.



Adnan Oktar’a yapılan kokain komplosu ben geliyorum diyerek bağıra bağıra geldi. Daha mizansen olarak evinde kokain bulunması ve yiyeceğine kokain karıştırılması olayı olmadan gazetelerde kokain partileriyle ilgili haber yapıldı. Halbuki o güne kadar basında kokain ile ilgili hiç bir haber yapılmamıştı. Kokain ile ilgili bu haberin çıkmasından 48 saat sonra, Sayın Adnan Oktar gözaltındayken meşhur kokain komplosu uygulamaya konuldu.

 

.5.

Kokain komplosunda, psikolojik savaş uygulayıcılarının birçok devlet kurumundan kişiyi kullandıklarına yargılamayı yapan mahkeme başkanı da şahit olmuştur. Bunu yargılama sırasındaki ifadeleriyle belli etmiştir. Sayın Adnan Oktar bu olayı, Kaçkar TV’ye verdiği röportajda şu şekile anlatmıştır:

“… biz mahkemeye götürüldük. Ben mahkemeye gidince savcı pek inanmadı. Ben suyu bile seçerek memba suyu içerim dedim. Yani öyle kokain içecek birisi değilim ben dedim. Ama evde bulunmuş dedi. Hakimle görüştük, hakim ifaden samimi dedi. Hakim şüphelendi. 20 kişiyle bir kere arama yapılmaz dedi. Ben kaç yıllık hakimim bunu ilk defa görüyorum dedi. Ama bunu çok yüksek sesle bağırarak söyledi hatta azarladı polisleri. Polislerin başı önündeydi. Bulunma şeklini diğer odalarda arama yapılmamasını, 20 kişiyle yapılması, hemen orta kattan bulunması, üç dakikada bulunması, bunu çok şüpheli buldu hakim.”

Tarihi bir oyun olan kokain komplosu neticesinde, evde yapılan aramada bulunan kokaini oraya kimin yerleştirdiği, Sayın Adnan Oktar’ın kanında çıkması sağlanan kokaini kimlerin yiyecek ve içeceğine karıştırdığı ve bu kişileri kimlerin yönlendirdiği konularında hiçbir araştırma yapılmamıştır.Psikolojik savaş yöneticileri bu olayda sahte delil oluşturma, bir kişinin sağlığını tehlikeye atacak derecede zehirli maddeye maruz bırakma gibi uygulamalarla, bu savaşı nereye kadar vardırabileceklerini göstermişlerdir.

 

.6.

Kokain komplosuyla ilgili mahkeme devam ettiği süre boyunca, basında yüzlerce defa Sayın Adnan Oktar’ın kokain kullandığı iftirası yayınlanmıştır. Adnan Oktar mahkemede beraat etmiş, bütün olayın bir komplo olduğu anlaşılmış, ancak yıllarca kokain iftirasını bir gerçekmiş gibi yayınlayan basında Sayın Adnan Oktar’ın beraat kararından hiç bahsedilmemiştir. Bu da psikolojik savaşın meşhur bir yöntemidir.



Psikolojik savaşın oyunu olarak bir çok gazetede “kokain iftirası” haberleri yayınlanmıştır. Ancak bunun bir komplo olduğunun ortaya çıkması ile Sayın Adnan Oktar’ın bu iftiradan BERAAT etmesi haberi bu gazetelerin hiçbirinde yayınlanmamıştır.


Sayın Adnan Oktar’ın, 10.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen kokain davasındaki BERAAT KARARI hiç bir medya kuruluşu tarafından yayınlanmamıştır.

 

.7.

CHP GENEL BAŞKANI DENİZ BAYKAL’DAN
SAYIN ADNAN OKTAR’A YAPILAN KOKAİN KOMPLOSUNU
TEYİT EDEN SÖZLER

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, geçen günkü konuşmasında çok çarpıcı bir açıklamada bulunmuş ve “GEÇMİŞTE BİRİLERİNİ YAKALADILAR MI, CEBİNE ESRAR KOYARLARDI, SONRA DA YAKALARLARDI…” demiştir.(haber için tıklayın)

Bu çarpıcı açıklama, 1991 yılında Sayın Adnan Oktar’a yönelik olarak gerçekleştirilen kokain komplosunu bir kez daha, üstelik son derece tecrübeli bir siyasetçinin ağzından teyit etmektedir.

1991 yılında, Sayın Adnan Oktar’ın evinde arama yapan kalabalık bir polis ekibi, 3-4 dakikalık bir arama sonucunda, dev bir kütüphanenin orta rafında, ellerine aldıkları 3. kitabın içinde kokain bulmuşlardır. Komplo girişimi bununla da kalmamış, Sayın Adnan Oktar’ın yemeğine, emniyette gözaltında bulunduğu sırada kokain karıştırılmış ve gözaltına alındıktan 72 saat sonra kanında kokain  çıkması sağlanmıştır. Ancak bu miktar, 72 saattir gözetim altında tutulan bir insanın kanında bulunabilecek miktarın çok üstünde çıkmıştır. Dolayısıyla Sayın Oktar’ın kokaini, gözaltına alınmadan önce alması mümkün değildir. Nitekim kokainin Sayın Adnan Oktar’a gözaltında bulunduğu sırada verilmiş olduğu, dünya çapında 16 ayrı tıp kurumundan alınan raporlarla doğrulanmıştır. Türk Adli Tıp Kurumu da kokainin gözaltında Sayın Adnan Oktar’ın yemeğine karıştırılmak suretiyle verildiğini teyid etmiştir. Mahkeme de olayın komplo olduğunu kabul etmiş ve Sayın Adnan Oktar beraat ederek aklanmıştır.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın “BİRİNİN CEBİNE ESRAR KOYARAK, KOMPLOLAR DÜZENLENEBİLECEĞİ” şeklinde belirttiği gibi bundan tam 19 sene önce Sayın Adnan Oktar’a da bu şekilde bir komplo düzenlenmiştir. Üstelik bu komplo Adli Tıp Kurumunca tesbit edilmiş ve mahkemelerce tasdik edilerek resmileşmiş bir gerçektir. Ancak kokain komplosunu manşetten haber yapan bir kısım basın, yaşananların bir komplo olduğu ortaya çıktığı zaman sessiz kalmış ve Sayın Adnan Oktar’ı aklayan beraat kararına gazetelerinde hiçbir şekilde yer vermemişlerdir.

Aslında psikolojik savaş yöntemlerinin nasıl işlemekte olduğu, herkes tarafından bilinmektedir. Ve Sayın Adnan Oktar’a yapılan tüm bu komplolar, herkesin gözleri önünde gerçekleşmiştir. Mahkeme kayıtlarıyla da yapılmış olan tüm tuzaklar belgelenmiştir. Buna rağmen bir kısım basında bu gerçeğin hiçbir zaman dile getirilmemiş olması, uygulanan yöntemin ne kadar planlı ve kasıtlı olduğunu gözler önüne sermektedir.


Daha yeni Daha eski