Sayın Adnan Oktar'ın tutuklu bulunduğu dosyanın iddianamesini düzenleyen iddia makamı, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına husumet besleyen müştekilerin asılsız iddialarını hiçbir somut delile dayanmadıkları halde gerekli araştırmaları yapmadan neredeyse olduğu gibi kabul etmiştir. Savcılığın soruşturma görevinin gerekliliklerini yerine getirmediğini ortaya koyan bu durumun örneklerinden biri iddianamenin 23. Sayfasında yer almaktadır. Aşağıda iddianamenin ilgili bölümünden yaptığımız alıntıda görüleceği üzere, Savcılık, 1998 yılında kan kanseri olan sanık Ahmet Oktar Babuna için tüm Türkiye çapında düzenlenen kan kampanyasında müvekkil Adnan Oktar’ın güya kendi arkadaşlarına kan bağışında bulunmamaları yönünde talimat verdiğini ileri sürmüştür:



Görüldüğü gibi Savcılık iddianamenin bu bölümünde de husumetli müştekilerin asılsız ifadelerine değinmekle yetinmiş, söz konusu ifadelerle ilgili hiçbir araştırma yapmadığından gerçeklerden tamamen bağımsız bir değerlendirme yapmıştır. NİTEKİM İDDİA MAKAMI,  SÖZ KONUSU KAN KAMPANYASI İLE İLGİLİ OLARAK KAMPANYANIN MERKEZİ OLAN İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ’NE YAZI YAZMIŞ OLSAYDI, TUTULAN KAYITLARDAN SAYIN ADNAN OKTAR'IN BİRÇOK ARKADAŞININ DA SÖZ KONUSU KAMPANYA KAPSAMINDA KAN VERMİŞ OLDUĞUNU TESPİT EDEBİLECEKTİ.

Anlaşılacağı üzere iddia makamı ne yazık ki bu konuda da maddi gerçeğe ulaşma amacıyla gerekli araştırmayı yapmamıştır. Şüphelilere yönelik yöneltilen soyut iddialar araştırılmamış, lehe delillere iddianamede yer vermemiştir. Yine söz konusu kan kampanyasında toplanan kanlarla bugün birçok hastanın aradığı uygun ilik örneklerine çok daha kolay ulaştığı ve böylelikle hayatta kalabildiği gerçeğine ise hiç değinmemiştir.

Gerek iddianamede gerek basında yer alan Sayın Adnan Oktar hakkındaki asılsız, delilsiz, mantıkdışı iddiaların hiçbir gerçekliği olmadığını Sayın şahsınızın/makamınızın bilgisine saygılarımızla sunarız. 

Daha yeni Daha eski