Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yargılandığı dosyada iddia makamı, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına husumet besleyen müştekilerin asılsız iddialarını hiçbir somut delile dayanmadıkları halde olduğu gibi kabul etmiş ve bu iddialar üzerinden bazı hatalı ve taraflı değerlendirmelerde bulunmuştur. Sayın Savcılığın soruşturma görevini yürütürken tarafsızlığını yitirdiğini ve çelişkiye düştüğünü ortaya koyan bu durumun örneklerinden biri iddianamenin 36. Sayfasında yer almaktadır. Aşağıda iddianameden 36. Sayfasından yaptığımız alıntıda da görüldüğü üzere; Sayın Savcılık Sayın Adnan Oktar ve husumetli müştekilerce sözde örgütün görünen yüzünü temsil eden kadın üyeler dışındakilerin zaruri ihtiyaçların giderilmesine yönelik bir hayat sürdürdüklerini iddia etmiştir:


Sayın Savcılığın müslümanların hayatını komün hayatına benzetmesinin yersiz ve yakışıksız bir benzetme olduğu kanaatindeyiz. KOMÜN HAYATI İFADESİYLE SAYIN ADNAN OKTAR'IN ARKADAŞLARININ BİRKAÇ KİŞİ BİRLİKTE YAŞADIKLARI, YEDİKLERİ VE İÇTİKLERİ EVLERİ KASTEDEN SAYIN SAVCILIK, PEYGAMBERİMİZ (SAV) DÖNEMİNDE SAHABELERİN EVLERİNİN DE KALABALIK OLDUĞU VE BİRLİKTE YEDİKLERİ, İÇTİKLERİ GERÇEĞİNİ TAMAMEN UNUTMUŞTUR.

Savcılığın bu değerlendirmesi de -iddianamedeki diğer birçok değerlendirmesinde karşılaştığımız gibi- aynı konudaki yer verdiği başka bölümlerdeki değerlendirmeleriyle çelişmektedir. Nitekim Savcılık bu ifadesinin aksine iddianamenin 33. sayfasında sözde örgütün geneli için yaptığı değerlendirmede “lüks”, “şatafat” ve “maddi her türlü ihtiyacın kural tanımaksızın giderildiği” ifadelerine başvurmuştur:

Burada da belirtmek gerekir ki, MÜSLÜMANLARIN LÜKS BİR HAYAT SÜRMELERİ DE SUÇ DEĞİLDİR. ALLAH KURAN-I KERİM’DE HZ. SÜLEYMAN, HZ. MUHAMMED (SAV) DA DAHİL OLMAK ÜZERE BİRÇOK PEYGAMBERİ VE MÜSLÜMANI ZENGİN KILDIĞINI BELİRTMİŞTİR. İslam’da zenginleşme helal yoldan olduğu sürece teşvik edilir. Sayın Savcılığın lükse karşı olan bakış açışı Kuran-ı Kerim’in ruhuna ve kanunlara ters düşmektedir.

İslam, Kuran-ı Kerim’e ve sahabenin yaşantısına göre yorumlanmalıdır. Böyle yapılmadığı takdirde, herkes kendi mantığına, prensiplerine ve inançlarına göre İslam’ı yorumlarsa, Müslümanları doğru değerlendirme imkanı da ortadan kalkar.

Sayın Savcılık ise hukuka ve kanunlara göre yorum yapmalıdır. İnsanların zor şartlarda veya şatafat içinde yaşaması hukukun alanına giren bir husus değildir. Kişilerin yasalara uygun bir şekilde sürdüğü yaşam şekli, Savcılığın değerlendirme alanına giren bir husus değildir.

İddia makamı, dosyada ekonomik konularda birçok suçlama olmasına rağmen yeterli araştırmayı yapmayarak, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını gerçekten tanımak için hiçbir çaba göstermeden iddianameyi soyut, ve hayali müşteki ifadelerini esas alarak düzenlemiştir. Tahminimizce soruşturma dosyasına Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını tanıtmak için sunulan binlerce sayfalık savunma dilekçelerinin birkaç on sayfasını bile incelenmemiştir. Savcılığın, Sayın Adnan Oktar tarafından dosyaya sunulan hiçbir dilekçeyi dikkate almadığı defalarca lehe delilleri de değerlendirmesini talep ettiğimiz halde dikkate almadığı, iddianameden çok net anlaşılmaktadır.

İddianameyi okuyanlar Savcılığın Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarıyla ilgili olarak sorulan “lüks içinde mi, sıradan bir hayat mı yaşıyorlar?” sorusuna bile tatmin edici cevap veremediğini görmektedirler. Tamamen husumetli müştekilerin iddialarını esas alan Savcılık, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik bazı bölümlerde zengin hayatı, bazı bölümlerde ise zaruri ihtiyaçlarını ancak giderebilen, komün hayatı yaşayan kimseler olarak değerlendirme yapması iddia makamının taraflı bir yaklaşım sergilediğinin iddianameye yansımış şeklidir.

Sayın Savcılık Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının yaratılış gerçeğini ortaya koyan, dinsizliğe, teröre ve komünizme karşı dünya çapında karşılık veren, Türkiye’nin ana sorunlarını çözen çalışmalarına hiçbir şekilde değinmemiş, yanlış değerlendirmelere dayalı soyut iddiaları esas alarak olaylara yaklaşmıştır. Sayın Savcılık soruşturma süresince Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarıyla ilgili hiçbir konuda doğruluğundan emin olarak bir tespit yapamamıştır. Bu anlamda Sayın Savcılığın karşısına dosyada somut delil olmayışı gerçeği çıkmıştır. Delile dayanmayan soyut iddialar neticesinde yapılan değerlendirmeler beraberinde işbu dilekçemizde değindiğimiz benzer tutarsızlıkları, çelişkileri ve çarpık yorumları getirmiştir.  

Sayın Adnan Oktar'ın ve arkadaşlarının yargılandığı söz konusu dosyanın iddianamesi dahil tüm müşteki ifadeleri bu denli abartılı tezatlıklar, karmaşalar, hayatın olağan akışına aykırı ifadeler ve en önemlisi hiçbir somut delile dayanmayan iddialarla, tahmini soyut suçlamalarla doludur. Böyle bir dosya sebebiyle Sayın Adnan Oktar'ın da dahil olduğu yaklaşık 170 kişi 1 yıldan fazla süredir tutuklu bulunmaktadır. Kamuoyunda, Sayın Adnan Oktar'ın tutuklu olması sebebiyle somut delillerle, net olarak ve iddiaları tamamen çürütecek şekilde karşı cevap verme hakkı büyük ölçüde kısıtlanmıştır. Bu sebeple Sayın Adnan Oktar hakkında yer alan gerçekdışı haberlere itibar edilmemesi gerektiği bilgisini ve iddianamede yer alan tutarsızlıkları, çelişkileri Sayın şahsınızın/makamınızın bilgisine saygılarımızla sunarız. 

Daha yeni Daha eski