Şunu öncelikle belirtmek isteriz ki, TBAV camiasına yönelik 11 Temmuz 2018 tarihli operasyondan günümüze kadar bir kısım medya tarafından Sayın Adnan Oktar ve arkadaş çevremize yöneltilen cinsellik konulu çirkin iddialar tümüyle mesnetsiz ve gerçek dışıdır. Sistematik bir biçimde servis edilen ve hiçbir somut delile dayandırılmayan bu asılsız iddiaların tümü hayali kurgular ve olmadık iftiralardan oluşmaktadır.

Sayın Adnan Oktar'ın yıllar boyu, Türkiye'deki genelevlerin varlığını, buralarda çalıştırılan yüzbinlerce zavallı kadının TURNİKE denen iğrenç bir sistem üzerinden fuhuşa sürüklenmesini eleştirmesi, bu sektörü rant kapısı olarak gören bir kısım karanlık çevreleri rahatsız etmiştir.

Sayın Adnan Oktar sayısız kereler, devletin, fuhuş sektöründe çalışan kadınlarımıza, genç kızlarımıza resmen çalışma ruhsatı (vesika) vermesinin fuhşu bir nevi meşru gösterip teşvik etmek anlamına geleceğini dile getirmiştir. Genelevlerin ve buralarda TURNİKE sistemi üzerinden fuhuş yapılmasının dini, ahlaki, milli ve manevi değerlerimize tümüyle aykırı bir uygulama olduğunu, buraların acilen kapatılarak kadınlarımıza helal kazanç kapıları sağlanmasının son derece hayati olduğunu defalarca dile getirmiştir.

BUGÜN İSE BAZI KUMPASÇI KARANLIK ÇEVRELER, SAYIN ADNAN OKTAR'IN YILLARDIR ELEŞTİRDİĞİ GENELEV TURNİKE SİSTEMİNİ ADETA BİR İNTİKAM SAİKİYLE ÇİRKİN BİR CÜRET, CESARET VE AHLAKSIZLIKLA DOĞRUDAN CAMİAMIZA YÖNELİK EN TEMEL İFTİRA OLARAK ORTAYA SÜRMEKTEDİR.

Eğer medyamız samimi olarak ülkemizde fuhşun ortadan kalkmasını, bu yönde somut ve gerçekçi adımların atılmasını istiyorsa en aciliyetli olarak gündeme getirmesi gereken konu, devletimizin resmi izin ve onayıyla açılan genelevler, pavyonlar, striptiz kulüpleri ve benzerleridir.


– GERÇEK FUHUŞ VE "TURNİKE" SİSTEMİ GENELEVLERDE, PAVYONLARDA YAŞANMAKTADIR

Gerçek Turnike Genelevlerde

Erkeklerin, "turnike" adı verilen uzun kuyruklarda kadınlarla gayrı meşru cinsel ilişkiye girmek için bekledikleri ahlak dışı genelev uygulaması ülkemizde ne yazık ki uzun yıllardan beri süregelmektedir.

Devlet eliyle desteklenen, tasdik, teşvik ve takdir gören, "turnike sistemi" üzerine kurulu bu fuhuş sektörü ne yazık ki Müslüman Türk toplumunun kanayan bir yarasıdır. Hal böyleyken, bu vahim gerçeğe tek satır bile yer ayırmayan bir kısım medyanın, anlaşılmaz bir biçimde camiamıza haksız ve hukuksuz olarak atılan cinsellik konulu çirkin iftiraları güya gerçekmiş gibi haberlerine taşıyarak, bunlar üzerinden ahlak ve namus dersleri vermesi son derece çelişkili ve düşündürücü bir durumdur.

Öncelikle vurgulamak isteriz ki, 40 yıldır dindarlıkları, milliyetçilikleri, güzel ahlakları, saygınlıkları, iffetleri, namusları, nezihlikleri, asaletleri ile tanınan Sayın Adnan Oktar ve arkadaş grubumuza kimsenin ahlak, namus dersi vermek gibi bir yetkisi yoktur.

Tamamı masum, bugüne kadar hiçbir suça karışmamış, tek bir sabıka kayıtları dahi olmayan, haklarında hiçbir yargı kararı bulunmayan, üstelik henüz davaları bile görülmeye başlanmamış insanlara atılan olmadık gayri ahlaki iftiraları haber malzemesi yapmak samimiyet, dürüstlük ve ilkeli habercilik anlayışıyla bağdaşmayan bir tutumdur.

Kumpasçı karanlık çevrelerin planlı ve organize bir biçimde masum insanları itibarsızlaştırmak amacıyla uydurdukları çirkin iftiralara itibar edip bunları yaymalarına alet olmak Türk medyasının asalet ve itibarına yakışmayan bir durum olacaktır.

Zavallı Genelev Kadınlarıyla Fuhuş Yapmak İçin Turnikede Sıra Bekleyenler

Eğer toplumsal dejenerasyonun en büyük kaynaklarından olan fuhuş sektöründen samimi olarak rahatsızlık duyuyorsa, medyanın uydurma hikayeleri, düzmece senaryoları bir kenara bırakıp aciliyetli olarak üzerine gitmesi gereken gerçek sorun dehşet verici boyutlarıyla gözler önündedir.

Ülkemizdeki fuhuş sektörüyle ilgili istatistiki veriler ve araştırma sonuçlarına bakacak olursak;

– Ülkemizde resmi olarak tanınan ve vergiye tabi tutulan genelevler de dahil olmak üzere resmi veya gayri resmi olarak fuhuş sektöründe çalışan kadın sayısının yaklaşık 300.000 olduğu sanılmaktadır.

– Türkiye’de şu an birçok ilimizde faaliyet içerisinde olan 45 genelev bulunmaktadır. [1]

– Yine Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından hazırlanan "Hayatsız Kadınlar Dosyası"na göre ülkemizde fahişelik yaşının 15'e kadar düştüğü, bazı araştırmacılara göre ise bu yaşın 12'ye kadar indiğine dikkat çekilmiştir. [2]

– AK Parti'nin iktidara geldiği 2002'de -resmi ve gayri resmi- hayat kadını sayısı 25 bin iken Ankara Ticaret Odası'nın 2004 tarihli raporuna göre, hayat kadını sayısı 100 bine ulaşmıştır. Bu rakamın 2014 yılındaki istatistiklerine göre 3 kat artarak 300 bini bulduğu tahmin edilmektedir. [3]

– Raporda fuhuş sektöründe bir yılda dönen paranın asgari 3-4 milyar dolar olduğu ifade edilmiştir. [4]

Bunlar son derece ürkütücü rakamlardır. Genelev ve pavyonlarda devletin kontrolü altında resmi olarak çalıştırılan kadınların hepsi mafyavari çıkar çevrelerinin zor ve baskısı altında, korku ve çaresizlik içinde bu hayatı yaşamaya mecbur bırakılmaktadır.

Ahlak masasının gerçekleştirdiği fuhuş operasyonlarında fuhuş yapan bir kadın yakalandığında vesikası olup olmadığı kontrol edilmekte, eğer vesikası yoksa vesika verilmektedir. Sonuç olarak Emniyet yetkililerinin tasdiki ve tahkikatı ile bu kadınların fuhuş yapması legal hale getirilmekte ve kadınlarımız fuhuş bataklığına sürüklenmektedir.

Genelevde Turnike Sırası

Doğru, ahlaki ve vicdani olan, bu yapıların devlet eliyle desteklemesi, teşvik edilmesi değil, tam tersine tümüyle ortadan kaldırılmasıdır. Buralarda mağdur olan zavallı kadınları da devletimizin himayesine alarak sahip çıkması, koruyup, kollaması, onlara her türlü sosyal ve ekonomik desteği temin ederek bundan sonraki hayatlarında helal ve namuslu yollardan geçimlerini sağlayacak imkanları sunması çok önemlidir. Bu her şeyden önce bir insanlık vazifesidir.

Ayrıca, genelev ve pavyonlarda para karşılığında fahişe ya da konsomatris olarak çalıştırılan, ailesinin veya çevresinin baskısıyla bu kötü hayatı yaşamak zorunda kalan, illegal yapılanmaların baskısıyla fuhuşa zorlanan kadınların bu mağduriyetlerinin giderilmesi için savcılıklarımız acilen gerekli müdahaleleri yapmalıdır.

Benzer şekilde, kadınların ve genç kızların alkollü ortamlarda, genç, yaşlı yüzlerce erkeğin önünde çırılçıplak soyundurulup dans ettirildiği bir diğer ahlak dışı mekan da devlet tarafından ruhsat verilen striptiz kulüpleridir.

Özetle, sözünü ettiğimiz bu genelevler, pavyonlar, striptiz kulüpleri gibi mekanlarda gerçekleşen fuhuş, turnike sistemi, alkol satışı, alkol tüketimi, kadınların istismarı gibi son derece uygunsuz, sakıncalı, toplum sağlığını ve ahlakını dejenere eden uygulamaların devletçe tasdik edilmesi, izin verilmesi, desteklenmesi, bunlardan vergi toplanması acilen ve köklü olarak yürürlükten kaldırılması gereken, yukarıda belirttiğimiz "kanayan toplumsal yaralar"dandır.

Rakamlarla alkollü mekanlar ve gece kulüpleri verilerine yakından bakacak olursak;

– CNBC-e Business dergisinin 2011’de çıkan sayısına göre İstanbul'da eğlenceye bir gecede 12 milyon TL harcanmaktadır. [5]

– Yine aynı habere göre İstanbul gecelerine bir günde 350 bin, yılda 127 milyon kişi katılmaktadır.

– İstanbul’da eğlence bölgelerinin sayısı da giderek artarken, Beyoğlu, Asmalımescit, Kumkapı, Etiler, Boğaz Hattı, Bakırköy, Kadıköy, Caddebostan, eğlencede şehrin ana arterleri durumunda bulunmaktadır.

İstanbul'un gece hayatından diğer bazı rakamlar işe şöyledir:

– Türkiye’de bulunan 30 bin mekanın yarısı İstanbul’da.

– İstanbul’da 15 bin yeme içme mekanı var.

– Her gece 350 bin kişi dışarı çıkıyor.

– Sektörün yıllık cirosu 3.5 milyar dolar. (Bu rakam New York’un 21 milyar dolarken Barselona’da 11 milyar dolar)

– Restoran, bar, gece kulübü hasılatı toplam cironun yüzde 50’sini yakalıyor.

– İstanbul eğlence sektöründe istihdam 400 bin, dolaylı istihdamla bir milyon kişiye ulaşıyor.

– Sektörün büyüme hızı %15.

– Badoo sosyal paylaşım sitesinin 17 ülkeden 17 bin kişinin katıldığı anketine göre ise Türkler, eğlenceye zaman ayırmada Arjantin ve Meksikalıların ardından dünya üçüncüsü. Arjantinliler her ay en az 15, Meksikalılar 14, Türklerse ayda ortalama 13 gün eğlenmeye çıkıyor. [6]

Dolayısıyla, camiamıza yöneltilen tümüyle gerçekdışı ve bomboş olan çirkin yalanlar ile meşgul olmak yerine medyanın tüm gayretini, birkaç kuruş kazanmak uğruna genelevlerde, pavyonlarda, striptiz klüplerinde ve çeşitli eğlence mekanlarında çalışan, tek istekleri aileleriyle, çocuklarıyla güzel, onurlu bir hayat yaşamak isteyen zavallı mazlum kadınları kurtarmaya harcaması gereklidir.


– "KADINLARIN İRADELERİNİN FESADA UĞRATILMASI" VE "KADINLARIN CİNSEL İSTİSMARI" CAMİAMIZDA DEĞİL, GENELEVLERDE, PAVYONLARDA, STRİPTİZ KULÜPLERİNDE YAŞANMAKTADIR

Bilindiği gibi, camiamıza yöneltilen en temel iftiralardan birisi, sözde "kadınların iradelerini fesada uğratarak onları cinsel açıdan istismar etmek"tir. Oysa hemen herkes bilir ki 40 yıldır gözler önünde olan camiamızla tanışıp görüşen, arkadaş olan, büyük bölümü kolej, üniversite öğrencisi ya da mezunu olan, çoğu İstanbul veya benzeri büyük şehirlerde yaşayan, aklı, zekası, şuuru son derece açık genç kızların, kandırılıp iradelerinin fesada uğratılan insanlar olduklarını öne sürmek bu genç kızlarımıza karşı yapılabilecek en büyük hakaret olacaktır.

Bizim camiamız dost düşman herkesin hayran olduğu, güzel, nezih, kaliteli insanlardan oluşmaktadır. Zaten, bize yöneltilen tüm bu iftiraların kökeninde de camiamıza olan hayranlık, daha da ötesi kıskançlık, haset gibi olumsuz duygular bulunmaktadır.

Camiamıza mensup erkek arkadaşlarımız son derece kaliteli, kültürlü, modern, akıllı, zeki, ahlaklı, dindar, temiz, yakışıklı, sağlıklı, güçlü kişilikli, güvenilir insanlardır. Genç kızların da bu tür insanlarla arkadaş olmak, beraber vakit geçirmek, onlarla sosyal ortamlarda birlikte görünmek, hatta daha ileri bir aşamada onlarla evlenmek istemeleri gayet doğaldır. Dolayısıyla, sözünü ettiğimiz erkeklerin kızlarla birlikte olmak veya ilişki yaşamak için güya örgüt kurmak ve bu yolla kızları kandırıp iradelerini fesada uğratmak gibi saçma ve akla ziyan yöntemlere hiçbir zaman ihtiyaçları yoktur. Kaldı ki bu tür çirkin, gayrı ahlaki ve gayrı kanuni yollara da asla tevessül etmezler. Zaten kendileriyle birlikte olmaya can atan kızlara zorla tecavüz etmeye çalıştıkları gibi iğrenç, anlamsız iftiraların ne kadar uydurma, gülünç ve hayatın doğal akışına aykırı oldukları ortadadır.

Tecavüz, istismar gibi iftiralarla camiamızı karalamaya çalışanlar yalnızca, kendilerine hiçbir ümit veya vaat sunulmadığı halde, kendi iç dünyalarında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızdan çeşitli maddi çıkar ya da evlilik gibi beklentiler içine girip bu çıkarları elde edemedikleri için de kin ve haset içinde husumet besleyen, intikam arayışına giren küçük bir gruptan ibarettir. Bu kişilerin hiçbiriyle arkadaşlarımızın zaman zaman sosyal ortamlarda görüşme, resim çektirme, vb. dışında herhangi bir özel ilişki veya bağlılıkları olmamıştır. Ne var ki söz konusu kişiler cinsel istismar ve tecavüz iftiralarına dayanak oluşturabilmek amacıyla arkadaşlarımızla sürekli bir özel birliktelik ve yakınlık içindelermiş, hatta sevgililermiş gibi bir görünüm vermeye özen göstermektedirler.

Elbette, hiç kimseye hiçbir şekilde özel hayatımızı anlatmak mecburiyetinde olmamakla birlikte basında bu konuda yer alan mesnetsiz iddialara karşı cevap hakkımızı kullanmak, kendimizi ifade etmek mecburiyetinde bırakılmaktayız.

Değerli medyamız, eğer iradesi fesada uğratılmış, kandırılmış, tecavüze uğramış kadınlarımıza sahip çıkmak istiyorsa bu mazlum insanları araştırması gereken yer şu saydıklarımız mekanlar olmalıdır:

 Turnike sisteminin büyük bir titizlikle uygulandığı GENELEVLER, PAVYONLAR;

 Kadınların, genç kızların tamamen soyunarak dans ettirildiği STRİPTİZ KULÜPLERİ;

 İÇKİLİ MEKANLAR;

 Eğlence adı altında kadınların neredeyse tamamen çıplak şekilde dans ettiği tüm diskolar, barlar, turistik tesisler ve ALKOLLÜ EĞLENCE MEKANLARI, vb...

Devletimizden önemli ricamız, kadın sömürüsünün en ileri boyutlara vardığı bu mekanları ruhsatlandırma geleneğini kaldırıp buraların resmi varlığına son vererek yüz binlerce kadınımızı fuhuş, taciz ve sömürü bataklığından kurtarması, onlara yepyeni, tertemiz bir hayat sunmasıdır.

Değerli medyamızdan da ricamız fuhşun asıl yapıldığı, alkolün su gibi içildiği, gençlerin zehirlendiği, kadınların seks kölesi olarak istihdam edildiği söz konusu mekanların kapatılması, buralarda iradeleri fesada uğratılarak zor ve baskı altında çalıştırılan genç kız ve kadınlarımızın ivediyen kurtarılmasına vesile olmalarıdır.


– AYNI GENELEVLER GİBİ ALKOLLÜ İÇKİ VE TÜTÜN ÜRETİMİ–TÜKETİMİ DE DEVLET TARAFINDAN DESTEKLENMEMELİDİR

Önemle belirtmek istediğimiz bir konu da, AK Parti Hükümeti döneminde devletin verdiği ruhsatla, sayısı 2‘den 18’e çıkarılan alkollü içki üretim fabrikalarıdır. Doğal olarak alkol tüketiminde de son 15-20 yılda ciddi oranlarda artış olmuştur. Nitekim, bu durum herkesçe de bilinmektedir.

The Economist ve OECD'nin bulgularına göre de son yıllardaki oranlara bakıldığında Türkiye en çok alkol tüketen 2. Müslüman ülkedir.

Türkiye'deki alkol tüketimiyle ilgili endişe verici diğer bazı veriler ise şöyledir; 

– OECD raporuna göre 2005-2010 arasında Türkiye’de kişi başına içki tüketimi 18.3’ten 20.5 litreye yükseldi. [7]

– Devlet Denetleme Kurulu’nun hazırladığı ‘Madde ve Diğer Bağımlılıklar ile Mücadele Kapasitesinin ve Bu Bağlamda Türkiye Yeşilay Cemiyetinin Değerlendirilmesi’ başlıklı rapora göre, Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezleri’ne (AMATEM) başvuranların sayısı son 5 yılda 5 kat arttı. 2004’te AMATEM’e başvuranların sayısı 40 bin iken, bu rakam 2012 sonunda 227 bini aştı. [8]

– KONDA’nın, 2011 Şubat ayı araştırmasına göre 3 milyon dindar, 7,5 milyon inançlı insanımız içki içiyor. Sofuların, yani gündelik hayatlarını dine göre düzenleyenlerin yüzde 9’u (yaklaşık 360 bin); dindarların yüzde 11’i (yaklaşık 3 milyon 130 bin) içki içtiği söyledi. “İnançlıyım” diyenlerin yüzde 41’i (yaklaşık 7 milyon 500 bin); inançsızların da yüzde 65’i (yaklaşık 740 bin) alkollü içki tüketiyor. [9]

Bunun yanı sıra devlet eliyle satışına izin verilen içki aynı zamanda vergi açısından da önemli bir gelir kaynağı olarak görülmektedir.

İçkiden alınan vergilere bakacak olursak 2018 yılı vergi oranlarına göre 70’lik rakıdan alınan vergilerin toplamı 68.77 lirayı bulmakta, satış fiyatı 97.23 lira oran rakıdan vergiyi çıkarırsanız rakının fiyatı 28.45 TL olmaktadır. [10]

Bir diğer acı tablo da ülkemizdeki TÜTÜN TÜKETİMİNDE karşımıza çıkmaktadır.

Tütün ve sigara istatistiklerine yakından bakacak olursak;

-Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Kanser Topluluğu ve Dünya Akciğer Vakfı'nın katkılarıyla hazırlanan Tütün Atlası'na göre Türkiye'deki insanların yüzde 43’ü tütün kaynaklı hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmektedir.

– Yapılan bazı araştırmalara göre ülkemizde her yıl sigaradan ölenlerin ortalama sayısı 83 bindir.

– 'TÜİK verilerine göre ise sadece 2016'da 115 bin kişinin ölüm nedeni tütüne, çoğunlukla da sigaraya bağlı hastalıklardır. [11]

– Tarım ve Orman Bakanlığı’nın yayımladığı 2018 yılı tütün mamulü istatistiklerine göre, tütün tüketimi yüzde 12 artmış, geçen yıl sigaranın üretimi 172 milyar adet, iç satışı 118,5 milyar adet, ihracatı 49,5 milyar adet olarak açıklanmıştır. [12]

– Türkiye Kanserle Savaş Vakfı’na göre sigara dumanı 70’den daha fazla, kansere neden olan madde içermektedir. [13]

– Yine Türkiye Kanserle Savaş Vakfı’na göre tüm kanserler içerisinde hayatta kalma şansı en az olan akciğer kanserinin %80’i sigaradan kaynaklanmaktadır.

– Sigara kullanmak ayrıca over (yumurtalık) kanserinin bir türü ve bazı lösemi türlerinin yanı sıra ağız, larenks (gırtlak), farenks (üst yutak), burun ve sinüsler, özefagus (yemek borusu), karaciğer, pankreas, mide, böbrek, mesane, serviks ve bağırsak kanserleri de dahil olmak üzere bir düzine kansere yakalanma riskini de arttırmaktadır.

– Sigara üzerine yapılan bir akademik çalışmaya göre Türkiye sigara tüketiminde en başta gelen ülkelerden biridir. Son on yıl içinde sigara tüketimi % 52 oranında artmıştır. Ülkemiz bu artış oranıyla dünyada Pakistan’dan sonra ikinci sırada yer almaktadır. [14]

– 2015 OECD raporuna göre Türkiye, dünyada en çok sigara tüketen ülkeler içerisinde 11. sırada yer almaktadır. Yine bu rapora göre Türkiye'de erkeklerin yüzde 37,3'ü ve kadınların yüzde 10,7'sinin sigara kullandığı tespit edilmiştir. [15]

– Tütün Eksperleri Derneği’nin tütün raporuna göre Türkiye tütün ithalatında rekor kırmış, sektörde 2015 yılı ithalatta rekor yılı olarak kayıtlara geçti. [16]

Raporda Türkiye'de 2015 yılında 53 bin 857 ton tütün 382,8 milyon dolar karşılığı ihraç edilmiş. Buna karşılık 2002 yılında 55 bin 800 ton olan tütün ithalatı, 2015 yılında rekor kırarak yaklaşık 92 bin 266 tona ulaşmış. Özetle 2002 yılından bu yana tütün ithalatındaki artış yüzde 60’a ulaşmış durumda.

Her yıl on binlerce kişinin ölümüne sebep olan alkol ve tütünün üretildiği fabrikalara devlet ruhsat verip vergilendirerek, insan sağlığına bu son derece zararlı maddelerin üretimini ve tüketimini adeta takdir ve teşvik eder bir görüntü vermektedir. Yani bu fabrikaları devlet ve hükümet meşrulaştırmaktadır.

Nitekim bütçe gelirleri içinde %20’lik paya sahip olan ÖTV’nin %30’a yakınının tütün mamullerinden elde edilmesi sigarayı bütçe için önemli bir gelir kaynağına dönüştürmektedir. 10 liralık sigaranın %82.4’ünü yani 8.24 TL’sini vergi oluşturmaktadır.

Dolayısıyla sigaradan alınan vergi artırıldığı halde sigara tüketimini azalmaması göstermektedir ki sigara devletimiz için önemli bir kazanç kapısı haline gelmiştir.

Bu durum çok vahimdir. Sonuçları toplum sağlığını bozulması anlamına gelen ve toplumu ölüme götüren bir şeyden devletimizin gelir elde ediyor olması kabul edilemez bir durumdur.[17]

Bir yandan da sayısal loto, süper loto, iddia ve yine her ay gerçekleştirilen Milli Piyango çekilişleri ve at yarışı bahisleriyle insanlarımız KUMAR OYUNLARINA çekilmektedir.

Camiamıza yöneltilen mesnetsiz, hayal ürünü, gerçek dışı itham ve iftiralar eğer bazı yetkililerimizin sahip oldukları Sünni inanca olan hassasiyetleri gereği bu derece gündem konusu yapılıyorsa, o halde bu değerli yetkililerimizin asıl hassasiyet göstermeleri ve çözmeleri gereken bu tür uydurma, hayali sorunlar değil, aksine içki, kumar, fuhuş ve zina gibi en büyük haramların devlet eliyle meşrulaştırılması hatta teşvik edilmesi türünden ülkemizin kanayan gerçek yaralarıdır.

Kamuoyuna saygılarımızla duyurulur!



[1]https://www.milligazete.com.tr/haber/993459/gunaha-batiyoruz

[2]https://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=3504

[3]https://www.habervaktim.com/haber/381723/istatistikler-alarm-veriyor.html

[4]https://www.internethaber.com/fuhus-sektorunun-cirosu-3-milyar-1080420h.htm

[5]https://www.iha.com.tr/haber-istanbulda-eglenceye-bir-gecede-12-milyon-tl-168133/

[6]http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/istanbul-gecelerinin-50-yili-22660691

[7]https://www.ensonhaber.com/turkiyede-alkol-tuketim-orani-artti-2012-12-09.html

[8]https://www.milligazete.com.tr/amp/haber/993771/amatem-e-basvuru-5-yilda-5-kat-artti

[9]http://www.milliyet.com.tr/gundem/iste-turkiyenin-alkol-haritasi-1714739

[10]https://odatv.com/93-liralik-70lik-rakinin-68-lirasi-vergi-0501181200.html

[11]https://m.timeturk.com/turkiye-de-olumlerin-yuzde-27-si-sigara-kaynakli/haber-761409

[12]https://tr.sputniknews.com/turkiye/201903061038030203-sigara-tuketimi-gecen-yila-oranla-artti/

[13]http://www.kanservakfi.com/sigara-ve-kanser-132.html

[14]https://dergipark.org.tr/download/article-file/30025

[15]http://www.haber7.com/guncel/haber/1644701-sigara-bagimliliginda-turkiye-kacinci-sirada

[16]https://www.bloomberght.com/yorum/irfan-donat/1890020-tutunde-ithalat-rekoru-kirdik

[17]https://www.dunya.com/kose-yazisi/1-paket-sigaranin-ne-kadari-vergi-dumani/427654

Daha yeni Daha eski