Adnan Oktar ve arkadaşlarının mahkemedeki ifadelerinden bölümler:

Adnan Oktar: Kadınların hepsini çok seviyorum. Allah aşkıyla seviyorum, kadınlara şefkat duyuyorum. Kadınlara karşı saygımı herkes bilir.

Adnan Oktar: Kadınlara Allah aşkıyla sevgi duyuyorum. Şefkat duyuyorum. Kadınlara karşı son derece hürmetli ve koruyucuyum. Kadınlara karşı saygımı herkes bilir. Kadınlar onore edilmelidir.

Adnan Oktar: Bana karşı zorla iftira attırıldı. Mesela Çağla Ç, Beril K. bana mektuplar yazdı. Allah aşkıyla, sevgisiyle cezaevine mektuplar gönderdiler. Bana atılan iftiralar nedeniyle, iftira atan çocuklar çok vicdan azabı çekti, korkarak ifade verdiler.

Gökalp Barlan: ” Hanife A. baskıyla verdiği ifadesine göre güya yıllarca dayak yiyor, güya yıllarca tecavüze uğruyor. Ama sözde kötü örgüt olduğumuz yıllar sonra İdil S.’den öğreniyor. İşte bu çelişkiler müşteki kızların nasıl korku ve baskıyla iftiracı yapıldığını ortaya koyuyor.”

Gülşah Güçyetmez: “Adnan Bey’den asla talimat almadım, baskı görmedim, şiddet görmedim. Adnan Bey’den her zaman sevgi, saygı ve merhamet gördüm. Her zaman arkadaşlarımın iyiliğini düşünürdü. Adnan Bey’i canım gibi seviyorum, asla iftira atmam.”

Damla Pamir: “Adnan Bey’den asla şiddet ve baskı görmedim. Görseydim hakkımı arardım. Adnan Bey’den her zaman sevgi, saygı ve merhamet gördüm.”

Esra Saraçoğlu: “Cezaevinden çıkabilmek için bizlere tek seçenek sunuldu, Adnan Bey’e iftira atmak. Adnan Bey’den hep sevgi gördüm. Ölene kadar cezaevinde kalsam yine de iftira atmam. Ölsem, toprak olsam hücrelerim yine Adnan Bey’i bulur.”

Ayşe Koç: “Beril K. ve Bahar B. sözde zorla dans ettirildiklerine dair iftiralar atıyorlar. Halbuki Bahar B. ve Beril K. canlı yayında dans etmeleri için kendi şarkılarını özel olarak kendileri seçerdi. Benden çalmamı isterlerdi. Ben o şarkıyı çalamadığımda dans edemedikleri için bana küserlerdi.”

Ayşe Koç: “Ece K. sözde darp edildiğine dair iftira atıyor. Ece K. 50 yaşında ve 30 yıldır Adnan Bey’in yanında. Darp edilseydi 30 sene yanımızda durur muydu? Benim anneme ve babama Adnan Bey’i nasıl sevdiğini anlatır mıydı?

Görkem Erdoğan: “İngiltere’de eğitim gördüm ve 17 yaşından beri yalnız yaşıyorum. Şiddet görmüş olsam hakkımı ararım, asla susmam. Ayrıca babam asker. Babamdan yardım isterim. Adnan Bey’den her zaman sevgi, saygı ve merhamet gördüm.”

Görkem Erdoğan: “Saç kazıtma iftirasını Ayça P. ortaya attı. Saçlarımı kazıtmam tamamen tarz amaçlıydı. Kimseden talimat almadım. Hoşuma giden bir saç modelini kendi özgür irademle yaptım.”

Görkem Erdoğan: “İddianamede kadınları küçümseyen bir bakış açısı var. Kadınlar güya iradesi zayıflatılabilen, evlilik ile ikna edilecek, zayıf ve 2. sınıf canlılar olarak gösteriliyor. Adnan Bey ise yıllardır bu çarpık zihniyetle mücadele ediyor. Kendisi kadınlara olan muazzam sevgisi ve saygısı ile bilinir.”

Tülay Kumaşçı: “Sayın Adnan Oktar ve bizleri zor durumda bırakmak için şiddet iddiaları iddianameye eklenmiş. Müştekiler bize köle iftirası bile atmışlar. Biz aylardır hapis yatan bu kadar hanım ‘şiddet görmedik’diyoruz, 3-5 müştekiye mi inanılacak?”

Eda Babuna: “Şiddet iddiası son derece mantıksız. Yıllardır hakim karşısına çıkıyorum. ‘Dayak yemiyorum’ diyorum ama hakkımda soruşturma açılıyor. Mağdur değilim diyorum, yine soruşturma açılıyor. İtibarsızlaştırmak için yapıyorlar. Annemin müşteki olması için yapıyorlar. Tekrar burada hakim karşısındayım mağdur olmadığımı söylüyorum.”

Eda Babuna: “40 yaşındayım. İyi okullarda okudum. Hakkımı arayacak bir insanım. Güya şiddete uğramış olsam Türkiye’yi ayağa kaldırırım.”

Eda Babuna: “Sn. Adnan Oktar tanıdığım en şefkatli, en temiz insandır. İftiracılar toplumun asla kanaat getirmeyeceği, anormal, çok çirkin yalanlar söylüyorlar.”

Erkan Seyhan: 20 yıl önceki operasyonda hakim, hanım arkadaşlarımıza şiddet ve taciz görüp görmediklerini sordu. Hanım arkadaşlarımızın hepsi Adnan Bey’i çok sevdiklerini, sevgi ve merhametten başka bir şey görmediklerini anlattılar. O zaman 20 yaşındaydılar şimdi 40 yaşındalar ve yine Adnan Bey’den yalnızca sevgi ve merhamet gördüklerini anlatıyorlar”

Erkan Seyhan: “Nilgün S. bizim yanımızda yaşayıp sözde kötü insanlar olduğumuzu başkasından duyduğunu söylüyor. Fakat bizle yaşamaya da devam ediyor. Cezaevi şartları görünce bir anda bu iftiralara inanmaya karar veriyor. Gerçekten inansa bizle görüşmeye devam eder miydi? yıllarca da hiçbir şikayette bulunmamış.”

Aslı Efeoğlu: “Ayça P. cezaevinden çıkamayacak diye çok korkmuştu. Kendini kurtarabilmek için iftira attı. Bu iftiraları asla kabul etmiyorum. Adnan Bey hepimizin iyliği, sağlığı, mutluluğu için çaba harcar.”

Didem Rahvancı: “Kendisine zorla söyletilenlerin aksine Sayın Adnan Oktar’ın Beril K’ya her zaman bir prenses gibi davrandığına şahit oldum.”

Didem Rahvancı: “Söylediklerinin hiçbirini kabul etmiyorum. Sayın Adnan Oktar’dan asla şiddet, kötü söz, en ufak taciz görmedim. Adnan bey sevgi insanıdır, kimseye de kıyamaz.”

Didem Rahvancı: “Sn. Adnan Oktar ilmi faaliyetlerle çok meşgul bir insan, 300’ün üzerinde kitap yazdı, kimsenin bakışıyla, sesiyle ilgilenecek biri değil. 25 yıl boyunca sözde yemediğim dayak kalmayacak, sözde kaşım kazınacak, sözde başımdan yemek dökülecek, ama ben delicesine sevmeye devam edeceğim. Bu asla mümkün değil.”

Yasemin Kiriş: Bahar B. Özkan M. tarafından tehditle iftira atmaya zorlanmış. Bu iftiralar karanlık, hasta bir ruhun senaryoları. Çirkin iftiraların aksine hiçbir şekilde şiddet, baskı, zora ve tacize maruz kalmadım.

Yasemin Kiriş: Sn. Adnan Oktar’dan her zaman hayra ve güzele davet gördüm. Adnan Bey asla şiddet ve baskı uygulamaz. Ben zaten kaba sözlere gelemem. Baskıcı bir ortam olsaydı Adnan Bey’in yanında yıllarca kalmazdım.

Aslıhan Hantal: “Her akşam canlı yayında sunuculuk yapıyorum. Sonra sözde darp ediliyorum. Ertesi gün tekrardan sunuculuk yapıyorum. Bu hayatın olağan akışına aykırı. İddianamede bize nasıl bir hayat reva görülmüş böyle? Adnan bey kadını Allah’ın bir emaneti olarak görür.”

Zeynep Yalçın: Sn. Adnan Oktar’dan sözde cebir/şiddet görseydim 32 sene yanında kalmazdım. Dişli olmamla bilinirim. Hiçbir zaman dayak yemedim, dayağa karşı sessiz kalmam.

Meltem Daban: Sn. Adnan Oktar’ın yanında tüm hanımlar çok mutludur. Mutluluğun olduğu bir yerde ise asla şiddet yoktur.

Meltem Daban: Beril K. ve Çağla Ç. cezaevinde 6 ay boyunca Adnan Bey’e sevgi mektupları yazmışlardı. Mektuplarından cezaevinden çıktıktan sonra Adnan Bey’i görme hayallerinden bahsediyorlar. Şiddet görmüş olsalar neden Adnan Bey’i sonraki yıllarda da görmeyi hayal etsinler?

Meltem Daban: Adnan Bey’den hiçbir şekilde şiddet görmedim. Adnan Bey’den yalnızca sevgi ve iyilik gördüm. Bana hayatım boyunca tek bir kişi şiddet uyguladı ve işkence yaptı. O da Adil Serdar Saçan’dır.

Bora Yıldız: Görüştüğüm kızlar benim normal arkadaşım. Bu kızlar su akmaz kervan geçmez yerde, dağın başında değiller. Yalan, çelişkili şeyleri hemen yakalarlar.

Serap Akıncıoğlu: Doğuştan olan genetik hastalıklarımız bile Sn. Adnan Oktar’a karşı kullanılmış. Migrenim var, kalbimdeki delik nedeniyle tetikleniyor. Sn. Adnan Oktar sağlık ve neşe bulmama vesile olmuştur.

Sedat Altan: Neden baskıyla müşteki yapılan kızların delilsiz ifadelerine itibar ediliyor da buradaki pırıl pırıl bayan arkadaşlarımızın delil sundukları ifadelerine itibar edilmiyor?

Korkut Yasa: Kuran ayetinde ‘Eğer katı olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi.’ diye bildiriliyor. İddia edildiği gibi katı bir ortam olsa 40-50 yıl niye kalalım Sn. Adnan Oktar’ın yanında?

Sibel Yılmaztürk: Ben Sn. Adnan Oktar’dan hiçbir zaman şiddet, eziyet, baskı görmedim. Kadınlara bu kadar değer veren, sevgi gösteren bir insanın bunu yapmasına Türkiye’de kimse inanmaz zaten.

Sibel Yılmaztürk: Türkiye’de kadının değerini en etkili anlatan kişi Adnan Oktar’dır.

Sibel Yılmaztürk: Ben Adnan Bey’den hiçbir zaman ne kendimi ne de bir başka bayanı rencide edecek en ufak bir şey duymadım. Adnan Bey her zaman kadın hakları konusunda ve kadına şiddete çözüm olacak açıklamalarda bulunmuştur.

Oğuzhan Sevinç: Darp, şiddet gibi olaylara hiçbir zaman şahit olmadım. Aslanlar gibi duruyoruz. Kimse kötü davranan birinin yanında durmaz.

Oğuzhan Sevinç: Sidal Y. ‘Kolumu morartmadan tutmaya çalışıyordu’ diyor. Oysa bir tecavüz olsa darp olur, ‘darp raporu’ alması gerekir. Bunların hiçbiri olmadığı için senaryosunu böyle süslemiş.

Halil Müftüoğlu: 35 yıldır bu camianın içindeyim. Asla tek bir kişi bile hakkımda şikayette bulunmuş değil. Savunmasız, 18-19 yaşındaki bayanların ifadelerine nasıl sonradan sözde taciz, tecavüz ekleniyor? Savcının asıl bunu araştırması gerekiyor.

Sinem Tezyapar: Dayak konusu etkin pişmanlıktan faydalanan herkese söyletilmiş. Bütün bayanlar güya dayak yiyor deniliyor. Bu yalanlar, bayanların bir daha Adnan Oktar’ın yanına gelmemesi için söyleniyor. Biz güya hep dayaklar yiyoruz ama 1999’da Adnan Bey 9 ay hapis yattı yine bekliyoruz, sonrasında da yıllardır bekliyoruz öyle mi?

Alev Babuna: Ece K.’ya ailesi çok baskı yaptı. Ece K’nin cezaevindeyken her gece tansiyonu çıkıyordu, sağlıkçıları çağırıyordu, “dayanamıyorum” diyordu. Sonra bize iftira atarak çıktı. Ece K.’da 1999’da gözaltına alınmıştı, 20 yıl önceki iftiraları söylemiş.

Alev Babuna: Adnan Bey’i çok severiz, gördüğüm en fedakar, en sevgi dolu insandır. Herkes Sn. Adnan Oktar’ın yanına gelmek, tanışmak ister. Hiç kimse onun yanından ayrılmak istemez.”

Aslınur Alçakakan: Çağla Ç. normalde Sn. Adnan Oktar’ı canı gibi sever. Gerçek dışı konuşuyor. Zorlu cezaevi koşullarına dayanamadı, Beril K. da onu ikna etmiş, etkin pişman oldu. Suç örgütü iftirası atabilmeleri için sözde korku ortamı olduğunu söylemeleri gerektiğinden Çağla Ç. böyle iftira atmış.

Ebru Selin Barutçu: Yıllardır Adnan Bey ve arkadaşlarımla beraberim. Hiçbir kimse tarafından hiçbir zaman ne eleştirildim ne de hakarete uğradım.

Duygu Altınok: Sırf Sn. Adnan Oktar’ı itibarsızlaştırmak için güya korku ortamı varmış, kadınlara güya şiddet uygulanıyormuş gibi iftiralar atıyorlar.

Duygu Altınok: Arkadaşlarımızla birbirimize olan bağlılığımızı anlamıyorlar. Cezaevinde bizimle defalarca psikolog görüşmeleri yapıldı, hiçbir şey çıkmadı, her şeyimiz normal. Gerçekten taciz edilen bayanlarda ise ciddi travmalar olduğunu gördüm cezaevinde.

Duygu Altınok: Ben hür irademle, ‘asla şiddet, taciz, hakaret hiçbirini yaşamadım’ diyorum, kabul edilmiyor. Ama müştekilerin bütün iftiraları kabul ediliyor. Neden böyle bir ayrım yapılıyor?

Yasin Kaya: Bizim ortamımızda korku mekanizması diye bir şey yoktur. En rahat olduğum yer. Şiddete asla şahit olmadım. Aramızda hiyerarşi ya da liderlik diye bir şey yok.

Coşkun Varlıbaş: Biz birbirinden hiçbir çıkarı olmayan, sadece Allah rızası için yaşayan insanlarız. Ben bana yaklaşan her hanıma da sevgiyle yaklaşırım. Onlar da ‘ben bu insanla yaşarsam bana bakar, dövmez, kötü davranmaz’ diyorlar. Bizden sevgi istiyorlar.

Daha yeni Daha eski