Adnan Oktar’ın arkadaşlarının mahkemedeki ifadelerinden bölümler:

Ali Kasap: Vergi rekortmeni bir insanım. Kimseden emir almadım, almam. Emir alacak bir insanda değilim. İnfakı ailecek çok severiz. Çok fazla yardımda bulunurum. Zekatı, infakı, sadakayı severim. Camii, yurt, minare yaptırdım. İnfak etmek suç değil.

Kartal İş: Ailem tanınmış, varlıklı bir ailedir. Dedem üç kez İstanbul vergi rekortmeni oldu. Dedemin, ailemin yaptığı hayır işleri oluyor, yaptırdığı camiler var. Halen ailem cami yaptırıyor. İhtiyacı olan arkadaşlara yardım ederiz.

Erkan Seyhan: “Varlıklı bir insanım ve Allah rızası için bulunabildiğim kadar infakta bulundum. Fazla infakta bulunmam iddianamede suç gibi gösteriliyor. Hz. Ömer malının yarısını infak ediyor, ne güzel. Hz. Ebubekir malının hepsini infak ediyor, o daha da güzel. İnfakın ölçüsü olmaz. İhtiyaçtan arta kalandır.”

Erkan Seyhan: “Allah’ın varlığımın delillerini anlattığımız konferanslarımızın masrafların için infakta bulunmam suç gibi gösteriliyor. Konferanslarımızın parasını başkasından almıyoruz, masraflarını tabii ki kendimiz karşılıyoruz. Biz bu hayırları yalnızca Allah rızası için yapıyoruz.”

Erkan Seyhan: “Büyük firmalar, kurumsal şirketler benimle iş yaparlar, Türkiye’nin en çok bilinen firmaları bana çok güvenirler. Her işim kanuni. Çalışanlarıma her zaman maaşlarını eksiksiz verdim, gecikme dahi olmadı. İftira atıldığı için tutuklandım ve hayatım boyunca çalışarak helal olarak kazandığım bütün mal varlığıma el kondu.”

Bora Yıldız: Özkan M.: ‘ben dolandırıcıyım’ diyor, dışarıda. Onu bırakıyorlar. Ben ‘yapmadım’ diyorum, delil sunuyorum, içerideyim. Ben tırnağım ile kazıyarak geldim.

Bora Yıldız: Şirketlerim sözde şirketlermiş. Bunları paravan olarak kullanarak kızları etkiliyormuşum. 3 tane şirketim var. 1000’in üzerinde reklam filmi çekilmiş. 15 yıldır her ay 20 tane reklam filmi faturası kesilmiş. Vergilerimi ödedim, 500 milyon ciro yaptım.

Damla Pamir: “Tanımadığımız bir kardeşimiz, cezaevindeyken hesabıma 200 TL gibi bir para yatırmış. Basın bu parayı kara para aklama diye haber yapmış. Halbuki bu parayla ben kendime yiyecek aldım. Ne yapalım aç, susuz mu kalalım? Ölmemizi mi istiyorlar?”

Deniz Tanık: Özkan M. beni tanımaz, bilmez. ‘geldiğinde hiçbir malı yok’ diyor. O dönemde 19 yaşındayım. ‘sonradan mal sahibi oldu.’ diyor. Şu an 52 yaşındayım hakim bey, bırakın da bir birikimim olsun.

Halil Müftüoğlu: Burada 2 dolandırıcı var; Özkan M. ve Emin K. Devleti dolandırdılar. Özkan M. şirketlerin ismini kullanarak dolandırıcılık faaliyetlerinde bulundu.

Noyan Orcan: Özkan M.’nin güya Sn. Adnan Oktar, Tarkan, Noyan tarafından yönlendirildiğine yönelik iftiraları bize dava açılması için yeterli görülürken, Özkan M.: ‘ben yaptım’ dediği halde neden bu davada sanık olarak yer almıyor?!

Alev Babuna: İddia edildiği gibi bir para kasası yoktur. Sırf Özkan M.’nin iftirası ile sözde para kasasını bulmak için her yer kazıldı. Böyle bir şey olmadığı için hiçbir şey bulunamadı tabii ki. 1999’da dönemin Organize Şube Müdürü Adil Serdar Saçan da sözde para kasasını sormuştu. 1999’da MASAK raporlarıyla aklanmıştık. Şimdi de aklanacağız inşaAllah.”

Uğur Küçükaydın: Kuryelikle suçlanıyorum. Bir kurye nasıl yurtdışına bir kere çıkmış olabilir? Defalarca girip çıkmış olmam gerekirdi. Pasaport kaydıma bile bakılmamış.

Necati Koç: Genç bir adam nasıl para kazanır, nasıl para harcarsa bende ona göre yaşadım. Kendime bir takım elbise aldığımda Tarık abime de alırım. Bu arkadaşlarım içinde geçerli. Hatta kendimden önce onlara alırım. Hepsi canımdan çok sevdiğim insanlar.

Coşkun Varlıbaş: Örgüt yok. Sözde örgüte finans sağlama diye bir şey de yok. Müminlerin yardımlaşması var. İnfak ihtiyaçtan arta kalanıdır. İnsanın kendi vicdanıdır. Önemli olan onu Allah için harcamak. Bir sürü Suriyeli var. Onlara yardım edince ben onlara finans mı sağlıyorum?

Daha yeni Daha eski