YENİ AKİT GAZETESİ VE ODA TV’DE YAYINLANAN, “UYAP’TAN SANIĞIN ADI SİLİNDİ” HABERİ HİÇBİR YÖNÜ DOĞRU OLMAYAN MESNETSİZ İTHAMLARDIR

Yeni Akit gazetesinin internet sayfasının ve Oda TV sitesinin 03.05.2020 tarihli yayınlarında Mine Kırıkkanat’ın Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan ve tamamen gerçek dışı ithamlar ve kurgular üzerine kurulu yazısını esas alarak Sn. Adnan Oktar ve arkadaşları davasıyla ilgili olarak bir takım gerçek dışı bilgilere yer vermiştir.

Öncelikle şunu ifade etmek isteriz ki Yeni Akit gazetesindeki dostlarımız ve kardeşlerimizin de Oda TV’de kıymetli gazetecilerin de hukuk ve insan haklarına saygılı yayıncılık anlayışlarına güveniyoruz. Her iki yayın grubunun da inandığı ve savunduğu basın etik ve evrensel hukuk ilkelerinin ve temel ahlaki değerlerin ana hususlarından biri olan “masumiyet karinesi”nin Sn. Adnan Oktar ve arkadaşları içinde geçerli olması gerekir. Henüz yargılaması bitmemiş ve hüküm verilmemiş bir dosyada, hiçbir delili ve bulgusu olmadan ortaya atılan iddialara dayanarak tek taraflı yayın yapmak Yeni Akit’teki dostlarımıza, kardeşlerimize de Oda TV’deki değerli gazetecilere de yakışmıyor diye düşünüyoruz.

Ortada bir suç örgütü yoktur. Sn. Adnan Oktar 40 yıllık ilmi mücadelesi Devletin ve halkın gözü önünde olan, yüce Türk Devletine bilinen ve bilinmeyen sayısız hizmeti bulunan, tüm hayatını sevgi, dostluk ve barış için geçirmiş yerli ve milli bir insandır. Çevresindeki arkadaşları da onun bu güzel, asil, nezih, sevgi dolu ruhuna olan hayranlık ve sevgilerinden dolayı onunla birlikte Allah sevgisinin ve Kuran’ın güzel ahlakının yayılması için gayret etmektedirler.


UYAP’tan Bilgi Silinmesi Mümkün Değildir !

Mine Hanım’ın yazısında ifade ettiği sözde “Sihirli bir değneğin UYAP sisteminden Pelin Akçalı’nın ismini sildiği” iddiası baştan sona UYAP sisteminin nasıl işlediğini dahi bilmemesinden kaynaklanmaktadır. Adalet Bakanlığı tarafından oluşturulup denetlenen UYAP sistemi, Türkiye Cumhuriyeti’nin her türlü yargısal, idari ve denetim faaliyetlerinin elektronik ortamda yürütüldüğü alandır. Bu sistemden Adnan Oktar veya herhangi bir arkadaşı tarafından bir veri silinmesi teknik olarak imkansız olduğu gibi UYAP sistemine giren bir evrakın Mahkemelerce dahi silinemediği somut bir durumdur. Bu nedenle de dosyada tutuksuz yargılanan arkadaşımız Pelin Akçalı hakkında herhangi bir dosyanın silinmesi de söz konusu dahi olamaz. Adli makamların aldığı kararlar ve bu kararlara yapılan itirazlarla yürüyen baştan sona hukuki bir süreç söz konusudur.

Bu hukuki süreci kısaca özetlemek gerekirse; 11 Temmuz 2018 tarihindeki operasyonda birçok arkadaşımız gibi 6 farklı suçlama ile gözaltına alınan Pelin Akçalı çıkarıldığı Mahkeme tarafından adli kontrolle serbest bırakılmış, daha sonra ise TCK “109/2, 103/2, 102/2, 282/2, 107” maddelerinden hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. 12/07/2019 tarihli ve 19/07/2019 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamenin sevk maddelerinin gösterildiği tabloda da İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu tarafından Pelin Akçalı hakkında bu bilgi aynen böyle yer almıştır. Hatta bu sevk tablosunda sadece TCK 220/2-3 sevk edildiği ve yargılanması istendiği de belirtilmiştir.

Ancak süreç içerisinde Pelin Akçalı için açılmış bir kamu davasının dahi olmadığını savcılık makamı anlamıştır. Çünkü savcılık makamı bu olayla ilgili olarak diğer suçlamalarla beraber Örgüt Üyeliği suçlamasından da arkadaşımız hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vermiştir. Daha sonra savcılık makamı hazırlamış olduğu 26.02.2020 tarihinde İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2019/313 Esas sayılı dosya ile birleştirme talepli hazırlanan iddianamede de bunu gereceği aynen şöyle ifade etmiştir;

“Soruşturma dosyamız şüphelisi Pelin AKÇALI'nın hakkında mahkemenize hitaben düzenlenen ilk iddianamenin 2319-2329 sayfa sırasında şüphelinin eylemlerinin değerlendirildiği ancak şüpheli Pelin AKÇALI hakkında Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olma suçundan kamu davası açmaya yeterli delil olduğu ve şüphelinin düzenlenen iddianame içeriğinde belirtildiği ancak Uyap sistemi üzerinden yapılan tefrik neticesinde sehven suç örgütüne üye olma suçundan Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair karar verildiğinin anlaşılması üzerine 30/09/2019 tarih ve 2019/78041 sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair kararın İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 25/10/2019 tarih ve 2019/4691 D. İş sayılı kararına istinaden Şüpheli yönünden Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair kararının kaldırıldığı

Dolayısıyla Mine Hanım yazısında yer alan bilgi tamamen yanlış olduğu gibi soruşturma makamlarını ve adli mercilerimizi dahi zan altında bırakacak niteliktedir.


Davada Her Şeyin Usulsüz Bir Şekilde Adnan Oktar ve Arkadaşları Lehine İşlediği İddiası Gerçek Dışıdır

Ayrıca Yeni Akit Gazetesi ve Oda TV, yine Mine Kırıkkanat’ın yazısına dayanarak, yargılama sürecindeki gelişmeleri “hepsi sanıkların lehine işleyecek şekilde” diye nitelemiş ve dosyaya girmesi beklenen bazı raporların gelmemesinin sanki sanıkların lehine bir durum gibi lanse etmişlerdir. Operasyonun ilk gününden bu yana arkadaş camiamızın karşılaştığı hukuksuzluklar, iddianamenin hazırlanmasındaki özensizlik, alenen ihlal edilen onlarca hukuk ilkesi ve duruşmalar boyunca yapılan usulsüzlükler hukuk tarihine ibret olarak geçecek kadar çoktur. Savcılığın az yukarıda bahsetmiş olduğumuz açıklaması da bu açıklamamızın tezahürü mahiyetindedir. Buna rağmen arkadaş camiamız Yüce Türk Adaletine ve Devletimize sonuna kadar güvenmekte, sabır ve itidalle yargılamanın neticelenmesini beklemektedir.

Sözde Adnan Oktar’a ait olduğu iddia edilen ancak kurgu ve montaj ile hazırlandığı alenen belli olan bir takım ses kayıtlarının incelenmesini Mahkemeden talep eden ise Adnan Oktar’ın bizzat kendisi ve avukatlarıdır. Dolayısıyla bu raporun bir türlü hazırlanmaması Mine Hanımın öne sürdüğü gibi yargılananların lehine bir durum değildir. Tam tersine Sn. Adnan Oktar ve arkadaşlarının dosyada yaşadığı sayısız mağduriyetten sadece biridir. Zira bu rapor geldiğinde koskoca bir dosyanın baştan sona kurgu, montaj ve iftira üzerine kurulu olduğu bilimsel olarak ortaya konacaktır.

Yazıda konusu geçen bazı bayanların iddianamede yaşları büyük olarak geçmesi ise bir hata değildir. Arkadaşlarımızın “küçük çocuğa cinsel taciz” gibi ahlak dışı bir suçu hiçbir zaman işlemediğinin göstergesidir. Dosyada tecavüze uğrayan küçük çocuk olmadığı Adli Tıp Raporlarıyla da belgelenmiştir.

Görüldüğü gibi Mine Kırıkkanat hanımın bilgi eksikliği veya yanlış yönlendirilmesinden kaynaklanan asılsız ithamlarla dolu yazısını, araştırıp incelemeden dosyanın taraflarının bilgisine başvurmadan yayınlamak Yeni Akit Gazetesi ve Oda TV’nin de gerçek dışı bir habere aracı olmasına sebep olmuştur. Aklına, vicdanına, temel insan haklarına gösterdikleri saygıya inandığımız bu kardeşlerimize yakışan ön yargılardan ve ideolojik taassuplardan uzak, tarafsız, adil, hakkaniyetli bir yayın çizgisini muhafaza etmeleri, her zaman sevgiden ve kardeşlikten yana, yapıcı ve birleştirici bir üslupla iyiliklere vesile olmalarıdır.

Bu tarz gerçek dışı spekülatif haberlerin basınımızda hiç yer almaması temennisiyle, doğruları kamuoyunun bilgisine sunarız.

Saygılarımızla.

Daha yeni Daha eski