Kumpasçılar ayrı bir koldan, Adnan Oktar’ın eski – yeni arkadaşlarından ulaşabildikleri herkese ulaşarak tehdit etmiş, göz dağı vererek kendi taraflarına çekmeye çalışmışlardır. Bunlardan birisi, operasyonun başından itibaren Adnan Oktar ve arkadaşlarını savunan Beril Koncagül’dür.

Beril Koncagül, cezaevinden kurtulamayacağı telkiniyle kandırılıp etkin pişman yapılmıştır.

Olayın başlangıcı, Beril Koncagül cezaevindeyken, Özkan Mamati’nin Beril Koncagül’ün ailesini sürekli tehdit etmesine dayanmaktadır. Beril Koncagül, cezaevinde kaldığı 6 ay boyunca bu konuda büyük bir direniş göstermiş ve cezaevindeyken bu tehditlerden rahatsız olup Özkan Mamati ve Ümit Kuruca’dan şikayetçi olmuştur. 28 Eylül 2018 tarihli kendi el yazısıyla kaleme aldığı dilekçesinde Koncagül şunları söylemektedir:

“Müştekilerden Ümit Kuruca’nın ailemle irtibata geçip aslı olmayan beyanlarda bulunması ve yine müştekilerden Özkan Mamati’nin açtığı ve yazdığı yasal olmayan internet sitesini (@kediLeaks) delil gösterip hiçbir delili olmamasına rağmen beni mağdur gibi gösterip, aileme duygusal baskı yapılarak şikayetçi olmaya zorlanmıştır. Aynı zamanda yine bu baskı sonucu hiçbir bilgimin olmadığı ve işlemediğim suçları kabul edip, bu zamanda onlara müştekilerden gelen üstü kapalı tehditleri bertaraf etmem için itirafçı olmaya zorlanmaktayım. Bu süreçte, bu baskı ve üstü kapalı tehditlerin sonucu aynı zamanda hukuki olarak müştekilerden ve avukatlarından gelen yalan yanlış ifadelerle ailem kandırılmaktadır. Cezaevinde irtibatımızın tam sağlanamaması bu süreci daha da zor duruma getirmektedir. Ailemle aram açılmaktadır. İlerki süreçte, yine bu şekilde devam ederse ailemle sorun yaşadığım aleyhimde bir propaganda malzemesi yapılacağımı şimdiden bildiriyorum. Hukuken bir önlemi varsa, müştekilerin ailemle irtibatının engellenmesini talep ediyorum.”

Beril Koncagül operasyonun düzenlendiği andan itibaren kesintisiz şekilde bir komplo düzenlendiğini ve kesinlikle suçsuz olduklarını savunmuştur. Çağlayan Adliyesi’ne götürülürken kelepçeli ellerini havaya kaldırarak tepkisini dile getirmeye çalışmıştır. Gözaltı sürecinin bitiminde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nde alınan ifadesinde tüm suçlamaları reddetmiş, Adnan Oktar ve arkadaşlarını tüm gücüyle savunmuş, suçsuzluklarını anlatmıştır. Yenişehir Cezaevi’ne nakledildikten sonra, Çağla Çelenlioğlu ile aynı hücrede kalmış ve 6 ay boyunca tamamen tecrit olarak kaldığı bu hücrede etkin pişman olması yönündeki tüm baskılara dirayetle karşı koymuştur.

Beril Koncagül’ün etkin pişman olmaya zorlandığı sürece kadar, Adnan Oktar’a ve diğer cezaevlerindeki arkadaşlarına yazdığı 30’dan fazla sevgi ve özlem dolu mektubu bulunmaktadır. Bu mektuplarda arkadaşlarını ne kadar çok sevdiğini, özlediğini, çıkınca onlara kendisiyle özdeşleşmiş olan vişneli kekini yapacağını, bazen avluya çıktığında duyduğu özlemden dolayı arkadaşlarının ismini bağırdığını hatta çılgınlık yapıp mahkeme günü de bu şekilde bağıracağını, cezaevinin tek zorluğunun arkadaşlarını görememek olduğunu, yazdığı mektupların çokluğundan dolayı kime ne yazdığını bile hatırlayamadığını, kedisi Bumbum’u ne kadar çok özlediğini, saçlarının yeni şeklinden yedikleri özel yemeklere ve giydikleri kıyafetlere kadar birçok detayı büyük bir sevgi ve coşkuyla yazmıştır. Arkadaşlarına böylesine derin sevgi duyan ve o vakte kadar iftira atması yönünde müştekilerden gelen tüm baskılara direnen Beril Koncagül, cezaevinden kesin çıkamayacağına, geleceğinin yok olduğuna inandırılınca, canı gibi sevdiği arkadaşlarına iftira atmak zorunda bırakılmıştır. 



Daha yeni Daha eski