Adnan Oktar ve 200’e yakın arkadaşı 11 Temmuz 2018 tarihinde büyük bir polis operasyonu ile gözaltına alındılar. Operasyon sırasında geçerli olan OHAL’in bir hafta sonra kalkması üzerine alelacele ifadeleri alındı, haklarındaki suçlamaları öğrenemeden ve savcının karşısına çıkarılmadan Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edildiler. Birkaç kişi hariç, yaklaşık 170 kişi 19 Temmuz 2018’de tutuklanarak Türkiye’nin değişik illerindeki cezaevlerine sevk edildiler.

İddianame tutuklamalardan tam bir yıl sonra, Temmuz 2019’da kabul edildi. Eylül 2019’da ilk defa hakim karşısına çıkıldığında cezaevindeyken etkin pişmanlıktan yararlanan yaklaşık 10 kişi ile adli kontrol şartı uygulanan 5 kişi haricinde tutuklananların hepsi halen cezaevindeydi. 2019 yılının Kasım ayına kadar da tutukluların sayısında herhangi bir azalma yaşanmadı. Aralık ayına gelindiğinde ise 91 kişi hakkında adli kontrol şartıyla tahliye kararı verildi. Tahliye edilenlerin tümü haksız ve hukuksuz şekilde ev hapsine alındı. Bu yılın Şubat 2020’de ise 4 tutuklu daha ev hapsine alınırken, 3 kişi hakkında tutuklama kararı verildi.

Bu aşamaya gelinmesine yol açan şey ise, İngiliz derin devletinin Adnan Oktar ve arkadaşlarına karşı kurguladığı sinsi ve kapsamlı bir kumpastır. Bu kumpasın detaylarına ilerleyen bölümlerde kapsamlı şekilde değineceğiz, ancak öncesinde “bugüne kadar yaşanan olayların gelişmesinde etkin olan unsurlar nelerdir” diye sorulan bir soruya, 3 başlıkta cevap vermek yerinde olacaktır:

  1. Bir kısım müştekiler tarafından ortaya atılan çok ağır fakat dayanaktan yoksun ithamlar.
  2. Bu ithamları kesin gerçeklermiş gibi topluma köpürterek sunan bazı basın yayın kuruluşları.
  3. Bu ithamları kesin gerçek gibi kabul ederek ilerleyen Emniyet Müdürlüğü ve Savcılık makamı.

Adli mercilerin aldıkları tüm kararları somut delillere dayandırmaları gerektiği herkesin malumudur. Ancak gerek soruşturma ve gerekse yaşanmakta olan kovuşturma aşamasındaki birçok karar “dayanaktan yoksun” alınmıştır.

İddianame, temel olarak müşteki ifadelerindeki soyut anlatımlara dayandırılmıştır. Bu ifadeler hem kendi içinde hem de diğer müştekilerin ifadeleri ile sayısız noktada çelişmektedir. Adnan Oktar ve arkadaşlarını suçlamak amacıyla sözde delil olarak dosyaya giren belgelere ve ifadelere baktığımızda ise biraz önce bahsettiğimiz kumpasın varlığı açıkça görülmektedir.

Bu çalışma, söz konusu kumpasın, bugüne kadar tespit ettiğimiz kesin kanıtlarını tek tek gözler önüne sermek amacıyla hazırlanmıştır.

İlerleyen süreçte, ipuçlarını takip ettiğimiz başkaca kumpas delillerini de ayrıca değerlendirilerek çalışmamızı genişleteceğiz. Şu an devam etmekte olan yargılama sürecinden dolayı birçok bilgi ve belgeyi henüz ortaya koyamasak da bunları ilerleyen aşamalarda tek tek açıklayacağımızı şimdiden belirtmek isteriz.  

Özetle, bugüne kadar hep iddia tarafının suçlamaları konuşulmuş, basına, haberlere, internet sitelerine bunlar yansıtılmıştır. Kendini savunma imkanı verilmeyen kişiler hakkında inanılmaz bir itibar suikastı yapılmıştır. Bugün artık sıra Adnan Oktar ve arkadaşlarının maruz kaldıkları kumpasın tüm detaylarıyla açığa çıkarılmasına gelmiştir. Artık soyut anlatımlar, iftiralar, düzmece deliller değil somut deliller, düzmece olmayan belgeler, gerçek tanıklar konuşacaktır. Kesin olarak inanıyoruz ki, geçmişteki kumpaslarda olduğu gibi tüm iftiralar bir kez daha bertaraf edilecek, suçsuzlar aklanacaktır.




➡️

HUKUK SİSTEMİNE VURULAN BÜYÜK DARBE: KUMPAS

Daha yeni Daha eski