Adnan Oktar’ın Arkadaş Camiasına İsrail Bağlantıları Ve Cfr İle İlişki İddiaları Üzerinden Yapılan Suçlamalara Yönelik Cevaplarımız:

 

 

MÜVEKKİL ADNAN OKTAR HER VİCDANLI VE TARAFSIZ İNSANIN YAPMASI GEREKTİĞİ GİBİ İSRAİL'İN HAKLARINI SAVUNMUŞ, ANCAK HATALARINI DA HER ZAMAN ELEŞTİRMİŞTİR:

 

Müvekkil Adnan Oktar her dinden ve ideolojiden insana imanı, Kuran ahlakını, barışı ve sevgiyi sevdirmeyi amaç edinmiş bir insandır. Bu nedenle de tutuklanana kadar Müslüman, Hristiyan, Musevi, Budist, komünist, ateist yani her kesimden insana ulaşıp doğru bildiklerini anlatmıştır. Müvekkilin İslam odaklı olarak hareket edip dünyanın her köşesine ulaşmasından rahatsız olan dinsiz yapılanmalar, bunu durdurmak için her daim bazı yöntemler izlemişlerdir. Bu yöntemlerden bir kısmı, Müslümanların müvekkili dışlamalarını sağlamak için kullanılmaktadır.

 

İŞTE TAM DA BU NOKTADA, İSLAM TOPLUMLARININ BİR BÖLÜMÜNDE GÖRÜLEN İSRAİL KARŞITLIĞI, MÜVEKKİLİ KARALAMAK VE DIŞLATMAK İSTEYEN ODAKLAR

TARAFINDAN FIRSATA ÇEVRİLMEKTEDİR. Bu odaklar Müslümanların algıları, hisleri ve zaaflarıyla oynayıp çarpıtarak, müvekkilin İsrail'in ve Musevilerin haklarını görmezden gelmemesini ve Muhammedi yapabilmek için İsraillilerle görüştüğü gerçeğinin üzerini örtmeye çalışmışlardır. Müvekkilin aslında barışçıl, ahlaklı ve adaletli her insanın kendisinden farklı görüş ve inançtaki tüm kesimlere karşı göstermesi gereken tutum ve davranışlarının, koşulsuz İsrail taraftarlığı ve İsrail ajanlığı olarak yorumlanması için birçok yalan uydurmuşlardır. Müvekkilin sadece İsrail ve Museviler lehindeki açıklamalarını ön plana çıkarmışlar, İsrail'e ve Musevilere yönelik uyarılarını, eleştirilerini ve öğütlerini asla dile getirmemişlerdir.

 

Savcılık art niyetli şekilde yürütülen bu stratejiye aldanmış ve önyargılı bakış açısının etkisiyle müvekkilin arkadaş camiasının İsrail ile olan ilişkilerini suç gibi gösterebilmek için bazı geçersiz mantıklar, delilsiz iddialar ortaya atmıştır. İddianamenin 33. sayfasında şöyle bir bölüm yer almaktadır:




İddianamenin 98. sayfasında ise şu ifadelere yer verilmiştir:



Savcılığın müvekkilin arkadaş camiasının her koşulda ve ortamda İsrail'i desteklediği yönünde bir izlenimin oluşması veya FETÖ benzeri bir yapılanma gibi algılanması için yaptığı bu tür değerlendirmeler gerçeklere aykırıdır. Nitekim müvekkil İsrail ve Musevilik ile ilgili konulara asla taraflı bakmamış, İslam'ın menfaatleri doğrultusunda ve dürüst bir Müslüman bakış açısıyla yaklaşmıştır. Bu gerçekler, müvekkilin İsrail'i, Musevileri, Filistin'i ve İslam'ı ilgilendiren konulara gerçek bakış açısını gösteren aşağıdaki konuşmalarından da anlaşılmaktadır:

 

"İsrail gençliğini Darwinist yapmak için çaba harcıyorlar. İsrail boydan boya mescit olacak, ezan sesiyle dolacak. Hz. Mehdi (a.s.) devrinde tüm İsrail dindar olacak." (24


Temmuz 2011)

 

"Ben dindar Musevilerle görüştüm; çok yüksek ahlaklılar ve savaştan şiddetle kaçınan insanlar. Ama İsrail devleti Darwinistlerin elinde, materyalistlerin elinde. Bomba da yağdırıyor zulüm de yapıyor. Genel anlamda tabii bu söylediklerim yoksa tabii ki istisnalar vardır .Darwinizmi dayata dayata bütün Ortadoğu'yu mahvettiler.İsrail'in gaddarlığının kökeninde yine Darwinizm var. Gerçek bir Musevi böyle bir katliam yapabilir mi? Filistinli çocukları kan revan içinde bırakabilir mi? Asla yapamaz.'(24 Eylül 2012)

 

'Gerçek bir Musevinin mutlaka Muhammedi olması, Kuran'a uyması gerekir. O zaman Tevrat'a sevgisi Hz. Musa (a.s.)'a sevgisi çok mükemmel ve pürüzsüz olur. Kafası ve vicdanı çok rahat olur." (19 Temmuz 2011)

 

'Kudüs konusunda ben yaptım oldu diye bir mantıkla hareket edilmez. Tüm bölgeyi Allah korusun ateşe atar. Kudüs Müslüman, Musevi, Hristiyan tüm dindarlar için kutsaldır. Allah her üç din için de o şehri kutsal kılmış. Senin değil benim mantığıyla hareket edilmez. Üç dinin mensuplarının da güven içinde olacağı bir ortam olması önemlidir. İsrail Kudüs'ü tarihi şehir olarak muhafaza etsin. Mevcut durum muhafaza edilmesi Museviler için de Hristiyanlar için de Müslümanlar için de daha doğru olur." (6 Aralık 2017)

 

'Hz Musa (a.s.) Müslüman'dı, Hz. İsa (a.s.) Müslüman'dı. Museviler Hz. Muhammed (s.a.v.)'e iman ettiklerinde Hz. Musa (a.s.) dönemi Müslüman'ı olurlar. Kusursuz birer dindar olurlar. İseviler de, Hz. Muhammed (s.a.v.)'e iman ettiklerinde, Hz. İsa (a.s.) dönemi Müslüman'ı olurlar. Hıristiyanlığı tam anlamıyla yaşarlar. Hz. Muhammed (s.a.v.)'e iman; Musevilerin elinden Hz. Musa (a.s.)'ı almaz, Hıristiyanların elinden Hz. İsa (a.s.)'ı almaz. Aksine, kendilerini onlara daha çok yaklaştırır." (19 Temmuz 2011)


çirkin bir yöntem. Bu eski mantığı tamamen bırakmaları gerek. İsrail, dindar Musevilerin protestolarını da benzer şekilde çok kaba yöntemlerle bastırıyor. Bu kaba anti demokratik yöntemleri bırakmalı. (30 Temmuz 2017)

 

"İsmailoğullarından kim adam öldürürse zulüm yapmıştır, İsrailoğullarından da kim adam öldürürse zulüm yapmıştır. Biz her türlü cinayeti kınıyoruz." (25 Kasım 2012)

 

"Gizli namaz kılan birçok Musevi var. İslam her insanın fıtratında vardır. Yakında tüm Museviler Kuranı ezberden bilecekler.' (23 Temmuz 2011)

 

'İsrail'in1 Mavi Marmara olayında hayatını kaybeden vatandaşlarımız için özür dilemesi gerekir. İsrail, Türkiye'den özür dilemekle küçük düşmez, aksine büyür. Özür dilemek gönül alıcıdır, onur kırıcı değildir." (20 Eylül 2012)

 

'İsrail ile Filistin arasındaki kavgayı Allah'ın izniyle bitireceğiz. İkisi de Peygamber soyu olan bu iki halkın kardeş olarak yaşamasını istiyoruz. Masum bir Filistinli şehit eden de masum bir Musevi'nin canına kıyan da zalimdir. Biz her türlü zalimliğe karşıyız. Filistinli canımız kardeşlerimizin huzur ve güvenlik içinde yaşamasını istiyoruz. Hz. Musa'nın bizlere emaneti olan Musevilerin her yerde güvenlik bulmasını istiyoruz. Allah'ın izniyle bu güzel barış ortamı Mehdiyet döneminde oluşacak." (16 Şubat 2018)

 

'İsrail'in Türkiye'yle dostluk bağlantısı önemli. Türkiye kilit bir ülke. Musevi kardeşlerimiz buraya gelsinler. Burada bir dostluk ortamı oluşturulsun. Sembolik görülen dostluklar çok büyük etki yapar. Çok büyük netice aldırır." (11 Aralık 2014)

 

'Museviler Tevrat'ı hiçe sayarlarsa, Allah'ın hükmünü önemsiz görürlerse İsrail'i çok büyük bir felaket sarar. Ama Allah'ın onlara yardım edeceğini, Moşiyah'la yardım edeceğine inanır dua ederlerse Allah onları kurtaracak.'(26 Aralık 2014)


kabul etmesine ve barışın sağlanmasına biz vesile olduk.'(17 Aralık 2016)

 

'İslam ahlakı durduk yere hakim olmaz. Gideceksin, kilisede İslam anlatacaksın. Sinagoga gideceksin, Musevilerle tanışacaksın, İslam anlatacaksın. Budistlerle görüşüp anlatacaksın, komünistlerle gidip konuşacaksın, anlatacaksın. Evde oturup pilav yiyerek İslam hakim edilmez, anlatılmaz." (19 Ocak 2012)

 

'İngiliz derin devleti Filistin'in haritadan silinmesini istiyor, bu yüzden bir avuç adamı kullanıp iki tarafı birbirine karşı tahrik ediyor. Bir avuç İngiliz derin devleti yancısının yaptığı eylem İsrail'e 'kendini koruma hakkı' oluşturuyor ve Filistin toprakları adım adım eriyor.' (29 Temmuz 2017)

 

"Allah sevgisi güçlü olduğunda derin bir şefkat, merhamet ve fedakarlık olur. Filistin İsrail sorununun çözülmesi de Allah sevgisiyle olur. Filistinli gençlerin de İsrailli gençlerin de Allahı çok sevip samimi dindar olmaları durumunda birbirlerine saygı ve sevgi duyarlar.' (6 Haziran 2017)

 

'Ahir zamanda İsrailoğulları kimdir? Mehdi (as) ve talebeleridir. Çünkü Mehdi (as) zaten İsrail soyundandır. Hz. İsrail'in soyundandır. Zaten Peygamberimiz (sav) hadiste, "Ben-i İsrail görünümündedir" diyor Mehdi (as) için." (4 Aralık 2012)

 

"Allah'tan yanayız, Hizbullah'ız, Allah hizbiyiz. Kuran'da belirtilen hizbullah biziz. Tevrat'ta belirtilen Ben-i İsrail o da biziz.' (1 Aralık 2011)

 

Şeytan devreye girmiş, kardeşi kardeşe düşürüyor. İsrailoğulları ve İsmailoğulları aynı peygamberlerin evlatları. Bölge Allah'ın izniyle güzelleşecek ama Mehdi zuhur ettiğinde inşaAllah. (19 Kasım 2012)

 

"İsrail Devletini ilk olarak İngilizler kurmuştur, bu belgelerle sabittir. İsrail ordusunu eğiten ve İsrail istihbaratını oluşturan da yine İngilizlerdir, bu da çok sayıda belge ile sabittir. İngiliz derin devleti1 İsrail devletinin toprağının sınırlarını ilk belirleyendir.'


"Her ülkenin zalimi olabilir, onlara hukukla yaptığının hesabı sorulur. Zalimleri dışında İsrail, Rusya, Ermenistan, Azerbaycan ile kardeş olacağız.' (5 Eylül 2017)

 

"Komünist deyip kenara atmıyoruz. Komünistin iman etmesi için uğraşıyoruz. Mason deyip kenara bırakmıyoruz, iman etmesi için uğraşıyoruz. Hıristiyan'a da Musevi'ye de hepsine tebliğ yapıyoruz. Dinsize, ateiste, Budist'e hiçbir millete, hiçbir kavme, hiçbir dine kin duymuyoruz, nefret duymuyoruz. Hepsine şefkatle yaklaşıyoruz. İslam'ı, Kuran'ı öğrensinler diye, inşaAllah." (11 Mart 2013)

 

'İsrail'le ilgili yaptığımız çalışmalar felaketleri önlemek için olan çalışmalardır. Türkiye'yle dost olmalarını sağlıyoruz. Barışı sağlıyoruz, savaşı engelliyoruz. Kan dökülmesini engelliyoruz. Özgürlüğü savunuyoruz. Kötü mü ediyoruz? İyi ediyoruz.'(24 Ağustos 2012)

 

Müvekkilin yukarıdakilere benzer yüzlerce konuşması daha vardır. Bu konuşmalar bizlere;

 

·               MÜVEKKİLİN İSRAİL'E KOŞULSUZ DESTEK VERMEDİĞİNİ, İSRAİL'İN VE MUSEVİLERİN DE HATALARINI ELEŞTİRDİĞİNİ VE BU HATALARIN DÜZELTİLMESİ YÖNÜNDE TAVSİYELERDE BULUNDUĞUNU,

·               MÜVEKKİLİN MUSEVİLERİN HZ. MUHAMMED (SAV)'İ DE PEYGAMBER OLARAK KABUL ETMEYE ÇAĞIRDIĞINI, KURAN'A VE MÜSLÜMANLARA ISINDIRMAK İSTEDİĞİNİ,

·               MÜVEKKİLİN İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMALARINI DURDURMAK, İSRAİL İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ GERGİNLİKLERİ ORTADAN KALDIRMAK, ORTADOĞU'DA HUZURUN VE SEVGİNİN HAKİM OLMASI İÇİN MÜCADELE ETTİĞİNİ,

·               MÜVEKKİLİN KURTARICI OLARAK MOŞİYAH'I BEKLEYEN MUSEVİLERE MEHDİYETİ, MEHDİYET KAVRAMI ÜZERİNDEN İSLAM BİRLİĞİ'Nİ VE BEN-İ İSRAİL'İN BU ÇAĞDA TÜRKLER OLDUĞUNU ANLATIĞINI AÇIKÇA GÖSTERMEKTEDİR.

 

Tüm bunlara rağmen, müvekkil ve arkadaşlarına komplo kuran odaklar, müvekkili


İsrail'in menfaatleri için çalışan, bu yüzden İsrailli politikacılardan ve özellikle hahamlardan destek alan ve İslam'ı dejenere etmeye çalışan bir kişiymiş gibi göstermek için gerçekleri kasıtlı olarak çarpıtmışlar veya gizlemişlerdir. Müvekkilin bu tür açıklamalarından hiç bahsetmeyip, "İsrail'e atom bombası atanın başına gökkubeyi yıkarız" gibi sözlerini ön plana çıkartmışlar, böylelikle Müslümanların müvekkili İsrail'in adamı/ajanı gibi görmelerine çalışmışlardır. Müvekkilin masum on binlerce Musevi’nin ölmesine yol açacak atom bombasına İslam'ın ve insanlığın gereği olarak haklı şekilde karşı çıkmasını bile onun aleyhinde kullanmak istemişlerdir. İşte tüm bunların nedeni de dilekçemizin başında belirttiğimiz gibi, Müslümanların bir bölümünde görülen İsrail karşıtlığıdır. Komplocular bu tip Müslümanların her koşulda ve olayda İsrail karşıtı tutum takınmasını fırsat bilerek, müvekkili onların gözünde karalamayı hedeflemişlerdir. Dosyamızda algı operasyonlarıyla yapılmak istenen de tam olarak budur.

 

MÜVEKKİLİ İSRAİL'İN MENFAATLERİ İÇİN ÇALIŞAN BİRİSİ GİBİ GÖSTERMEK İSTEYEN KOMPLOCULARIN DİĞER BİR TAKTİĞİ DE ONUN HER KESİMDEN İNSANLA YAPTIĞI GÖRÜŞMELERDEN HİÇ BAHSETMEYİP, SADECE İSRAİLLİ YETKİLİLERLE YAPTIKLARI GÖRÜŞMELERE DİKKAT ÇEKMELERİDİR. HALBUKİ MÜVEKKİL HER DİNDEN VE KESİMDEN İNSANLA GÖRÜŞMEKTE, ONLARA İSLAMİ KONULARI ANLATMAKTA VE TÜRKİYE'NİN MİLLİ MENFAATLERİNİ SAVUNMAKTADIR. HÜKÜMETİMİZİ DESTEKLEYİCİ YÖNDE FAALİYETLERDE BULUNMAKTADIR. MÜVEKKİLİN A9 TV'DE YAPTIĞI BU TÜR GÖRÜŞMELERE BAZI ÖRNEKLER VERMEK GEREKİRSE ŞUNLARI SIRALAYABİLİRİZ:

 

·               Müvekkilin Filistin ve Ürdün'den gelen konuklarla yaptığı 22.05.2018 tarihli görüşme

·               Müvekkilin "Yaşamın ve Evrenin Kökeni" konulu konferansa katılan yabancı bilim adamlarıyla yaptığı 18.05.2018 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Faslı Prof. Dr. Lahoucine Khabid ile yaptığı 12.05.2018 tarihli görüşme


·               Müvekkilin Azerbaycan'ın Müsavat Gazetesi'nden Farig Agalarov ile yaptığı 18.02.2018 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Rusya'nın Sputnik Radyo'su ile yaptığı 05.02.2018 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Arakanlı'lar Federasyonu'ndan yetkililerle yaptığı 11.12.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Belçikalı Senatör Frank Creyelman ile yaptığı 18.10.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Azerbaycan'ın Müsavat Gazetesi'nden Sevinç Kurbanova ile yaptığı 21.09.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Azerbaycan'da yayın yapan Lent.az ve Oxu.az isimli internet sitelerinin genel yayın müdürleriyle yaptığı 18.09.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Filistin İnsan Hakları Kuruluşu Koordinatörü Dr. Hans Köchler ile yaptığı 24.08.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İtalyan gazeteci Luca Steinmann ile yaptığı 27.07.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İngiliz Arap Ağının Başkanı Mısırlı politikacı Dr. Wafik Moustafa ve Rahip Todd William Kissam ile yaptığı 06.06.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Ortadoğu uzmanı Amerikalı gazeteci Jeff Gardner ile yaptığı 19.05.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Bangladeş Cemaati İslami Avrupa sözcüsü Muhammed Ebubekir Sıddık Molla ile yaptığı 14.05.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İtalyan Yaratılışçı Bilim Adamları Dr. Fabrizio Fratus ve Dr. Carlo Alberto Cossano ile yaptığı 21.03.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Amerika Birleşik Devletleri'nden Mısırlı İlahiyatçı Dr. Omar Salem ile yaptığı 27.01.2017 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Amerika'dan bilim insanları Dr. Jeff Zweerink, Dr. Fazale Naran ve Dr. Anjeanette Roberts ile yaptığı görüşme

·               Müvekkilin Bangladeş Cemaati İslami Avrupa Sözcüsü Muhammed Ebubekir Sıddık Molla ile yaptığı 24.06.2016 tarihli görüşme


·               Müvekkilin Fransa'dan imam Mohammed Azizi ile yaptığı 13.01.2016 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Suriye Liberal Demokratik Birliği'nin kurucusu Dr. Kamal Al Labwani ile yaptığı 07.01.2016 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Avrupa Rohingya Kurulu Genel Sekreteri Muhammed İbrahim ile yaptığı görüşme

·               Müvekkilin Şeyh Nazım Kıbrısi'nin Londra vekili Zymer Salihi ve diğer değerli konuklarıyla yaptığı 11.05.2015 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İran Tehran Times yazarı Kourosh Ziabari ile yaptığı 15.04.2015 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Dünya Bektaşiler Birliği Bektaşi Babası Savaş Hacıoğlu ile yaptığı görüşme

·               Müvekkilin Brezilya Müslüman Alimler Birliği Lideri Khaled Rezk El Sayed Takiyuddin ile yaptığı 14.11.2014 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Fransız Canal+ televizyonundan Mouloud Achour ve Kim Chapiron ile yaptığı 14.10.2014 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Nimetullah Hoca Efendi ile yaptığı 18.06.2014 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Bektaşi lideri Sayın Derviş Mikeli ile yaptığı 17.06.2014 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İngiliz Müslümanlarının önde gelenlerinden Sir iqbal Sacranie ile yaptığı 18.05.2014 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Rohingya Haber Ajansı Direktörü Ata Noor ile yaptığı 26.02.2014 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İngiliz yazar Graham Hancock ile yaptığı 18.09.2013 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Doğu Türkistan Parlamentosu Başkanı Prof. Dr. Sultan Mahmut Kaşgarlı ile yaptığı 31.07.2013 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Hristiyan Araştırmacı Yazar Joel Richardson ile yaptığı 14.06.2013 tarihli görüşme


·               Müvekkilin 3 kutsal dinin önderleriyle katıldığı 09.05.2013 tarihli Barış ve Kardeşlik Konferansı

·               Müvekkilin Şeyh Nazım El Kıbrısi'nin Oğlu Şeyh Bahattin Efendi Hazretleri Ve Şeyh Ayberk Efendi Hazretleri ile yaptığı 03.05.2013 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Mısırlı gazeteci, program yapımcısı ve barış aktivisti Shahira Amin ile yaptığı 24.01.2013 tarihli görüşme

·               Müvekkilin İngiliz gazeteci ve savaş muhabiri Yvonne Ridley ile yaptığı 14 Şubat 2012 tarihli görüşme

·               Müvekkilin Amerikalı yönetmen, yapımcı, görüntü yönetmeni, senarist ve aktör Sean Ali Stone ile görüşmesi

·               Müvekkilin sanatçı ve program sunucusu Seda Sayan ile yaptığı görüşme

·               Müvekkilin sanatçı Müslüm Gürses ile yaptığı görüşme

·               Müvekkilin Amerikalı aktör Steven Seagal ile yaptığı görüşmesi

 

Bunlar, müvekkil Adnan Oktar'ın sadece İsrailli yetkililerle veya hahamlarla değil dünyanın her yerinden insanlarla görüştüğünün, İsrail'e özel bir önem vermediğinin, sadece diğerleri kadar önem verdiğinin bir göstergesidir. Müvekkil İsrail'den hahamlarla neden görüşüyorsa, Bektaşilerle, Rohingyalılarla, Arakanlılarla, Filistinlilerle, Şiilerle, Hristiyanlarla, İngilizlerle, İtalyanlarla, Amerikanlarla, Azerilerle, sanatçılarla, bilim adamlarıyla veya yazarlarla da aynı nedenlerle görüşmektedir. Bu nedenler de özetle; Allah'ın varlığını ve birliğini anlatmak, farklı görüş ve inançları benimsemiş insanlar arasındaki öfkeyi yok etmek, Müslümanlara ve mazlumlara yönelik katliamları durdurmak, Türkiye ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki karalama kampanyalarını etkisiz kılmak, sevgi ve hoşgörüyü yaymaktır. Bu nedenler nitelikleri itibariyle dünyadan olabildiğince çok insanla temas etmeyi gerektirdiğinden, müvekkil de dünyanın farklı bölgelerinden farklı inançlara sahip birçok insanla görüşmeye çalışmıştır. Bu görüşmelerin hiçbiri ajanlık faaliyeti değildir. Bu yöndeki suçlamaların tümü Sayın Mahkemenizi etki altına almaya yönelik delilsiz ve asılsız algı operasyonlarından ibarettir.


 

 

MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI HUZURDA VERDİKLERİ İFADELERDE İSRAİL'LE YAPILAN GÖRÜŞMELERİN AMACINI VE GEREKLİLİĞİNİ ŞÖYLE AÇIKLAMIŞLARDIR:

 

ÞHahamlarla yaptığımız tüm görüşmelerde Müslümanların lehine, Türkiye'nin lehine, Cumhurbaşkanının lehine konuşmalar yaptık. Bizle ilk görüşmeye başladıklarında Hükümet ve Türkiye aleyhinde çok keskin düşünceleri vardı bu kanaatleri çok değişti. Erdoğan'ın haşa diktatör ve Yahudi düşmanı olduğuna inanıyorlardı. Tüm İsrail sokaklarında Erdoğan aleyhine afişler asılıydı, bunu değiştirdik.

 

 

ÞMavi Marmara'da şehit edilenler için İsrail'i tazminat ödemeye biz ikna ettik. Tevrat'tan bölümler göstererek Türkiye'den özür dilemeleri gerektiğini anlattık. Özür dilemeyi de tazminat ödemeyi de kabul ettiler

 

 

Þİsrail hapishanelerinde tutulan yüzlerce Filistinlinin serbest bırakılmasına vesile olduk.

 

ÞCamide şarap festivali yapmaya kalkıştılar, konuştuk büyük saygısızlık olur diye anlattım, festivali iptal ettiler.

 

ÞMusevilerin lobileri güçlü oluyor, hükümet aleyhine tavır aldıklarında ülkemizi ekonomik olarak zor duruma düşürebilirler, Allah korusun hükümeti devirebilirler bunun önüne geçtik. Hükümete sempati duymalarını sağlayacak açıklamalar yaptık.


Þİran ile İsrail arasında savaş çıkacaktı. Tüm Ortadoğu kana bulanacaktı. İran'daki nükleer tesislerin hepsini hava harekatıyla vuracaklardı, haram olacağını anlattık. Vazgeçtiler.

 

ÞGazze'ye uygulanan ambargoyu ilaç ve temel yiyecekler için bile kaldırmıyorlardı. Filistinliler açlıktan kırılıyordu. Konuştuk, temel ihtiyaçlar için ambargo kaldırıldı.

 

ÞGazze'ye Türkiye'nin inşaat malzemesi, ilaç vs sokmasına izin vermiyorlardı. Türkiye'ye güvenebileceklerini anlattık. Orada yıkılan binaları sonra Türkiye inşa etti.

 

 

ÞTürkiye'nin Suriye'deki harekatlarına karşıydılar neden gerekli olduğunu orada dinsiz komünist PKK olduğunu, PKK'ya karşı dindarların ittifak etmesi gerektiğini anlattık, tutumları değişti.

 

 

ÞTürkiye'yi Kıbrıs işgalcisi gibi gösterme çabaları vardı, Türkiye ile müttefik olun, Rumlarla değil diye anlattık. Bu konuda İsrail basınında yazılar yayınladık.

 

ÞFilistinlilere yönelik ırkçı söylemlerde bulunan İsrailli siyasetçilere, bu üsluplarınızı değiştirin, Tevrat'a da uygun değil. Tevrat'ta komşuna iyi davranacaksın diyor dedik. Haddi aşan üsluplar hemen geri çekildi.

 

ÞAmerikan Senatosu'nda sözde Ermeni Yasa Tasarısının reddedilmesi, Musevi lobisinden kişilerle yaptığımız görüşmelerin etkisiyle mümkün olmuştur


MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI İSLAM, DEVLET VE MİLLET UĞRUNA İSRAİLLE İLİŞKİLER KURMUŞLAR, ANCAK İDDİALARIN AKSİNE CFR İLE HİÇBİR İLİŞKİ KURMAMIŞLARDIR:

 

Müvekkil ve arkadaşlarına husumetli odaklar, hayali senaryolarını İsrail, FETÖ, CFR, CIA gibi unsurlarla süsleyerek hedeflerine ulaşmanın peşindedirler. Toplumumuzun, Müslümanların tepki gösterdikleri bu unsurlara dosyada mutlaka yer vererek Sayın Mahkemenizi ve kamuoyunu onların aleyhine etkilemeyi ve yönlendirmeyi hedeflemektedirler. Özellikle müvekkilin ve bazı arkadaşlarının Musevilerle yaptığı görüşmeleri kullanarak, Sayın heyetinizde yargılananlar hakkında "İsrail ajanı, CIA ve Amerika bağlantılı kişiler" imajının oluşmasına çaba harcamaktadırlar. Halbuki dosyadaki iddialara, bu iddialara konu olaylara ve yargılananların kültürel çalışmalarını şekillendiren dünya görüşümüze bakıldığında, husumetli katılanların ve onları yönlendiren odakların yargılananlara saldırırken kullandıkları tek yöntemin gerçekleri gizlemek ve çarpıtmak olduğu görülmektedir.

 

Husumetli müştekiler müvekkilin arkadaş camiasını özellikle İsrail'in menfaatleri doğrultusunda ülkemizde faaliyet gösteren bir örgütlenme gibi göstermek için her yolu denemektedirler. Müslümanların bir kısmında gözlemlenen İsrail karşıtlığından faydalanarak kurguladıkları, CIA, CFR gibi unsurlarla destekledikleri iftiralarla yargılananları devlet, millet ve İslam aleyhinde kişiler gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Halbuki aşağıda sıralamaya çalıştığımız bazı mantıklardan da anlaşılacağı gibi, İsrail ile iyi ilişkiler kurmanın İslam'a, vatana ve millete mutlaka zararlı olduğunu düşünmek taraflı ve ölçüsüz bir değerlendirmedir:

 

·               İsrailli yetkililerle veya hahamlarla görüşmek sadece hükümetimizin, siyasilerin veya devletin kurumlarının yetkisinde değildir. Her insan veya kuruluş İsrail'den dilediği insanla görüşebilir. Önemli olan, bu görüşmelerde milli menfaatlerimize, kanunlarımıza ve dinimize aykırı bir yönün olmamasıdır.


·               İsrail bölgemizdeki önemli aktörlerden biridir. Türkiye olarak İsrail ile ilişkilerimiz bazı dönemlerde olumluyken bazı dönemlerde ise son derece mesafeli olmuştur. Ancak tarih şu gerçekleri ortaya koymuştur ki, İsrail ile iyi ilişkilerimizin olması hiçbir zaman devletimizin ve milletimizin aleyhine sonuçlar vermemiştir. İsrail ile Türkiye'nin arasının bozulması ise her 2 devletin ve diğer birçok ülkenin aleyhinde gelişmelere yol açmıştır.

·               Musevilerde de Müslümanlarda da karşılarındaki din ve mensupları hakkında geçmişten gelen önyargılar ve yanlış değerlendirmeler bulunmaktadır. Bu önyargılar ve değerlendirmeler nedeniyle, İsrail ve İslam ülkelerinin arasında birçok sorun yaşanmıştır. Bu sorunlar bölgeyi hatta tüm dünyaya etkilemiştir. Bu önyargıların ve yanlış değerlendirilmelerin giderilmesinde elbette ki devletlerin ilgili kurumlarına düşen birçok sorumluluk vardır. Ancak söz konusu sorumluluklar aynı zamanda bahsini ettiğimiz ülkelerin sivil toplum kuruluşlarına ve halklarına da düşmektedir. Huzur, barış ve doğrular adına atılan her adım değerli ve gereklidir.

·               Siyaset, sorunların çözülmesinde veya ilişkilerin yürütülmesinde etkin bir yöntemdir. Ancak bazı durumlarda sorunların siyasiler tarafından çözülmesi neredeyse imkânsız hale gelir. Örneğin bazı art niyetli veya önyargılı insanlar çeşitli sebeplerle 2 ülkenin arasını bozmak veya ilişkilerin düzelmesine mâni olmak için gayret ederler. Görevlerini ağırdan alırlar, hiç yerine getirmezler veya görevlerini kötüye kullanırlar. Böyle insanlara her dönemde rastlanmıştır. İşte bu durumlarda bağımsız sivil toplum kuruluşlarının önemi ortaya çıkar. Yetkililerin veya siyasilerin çözemedikleri, belki çözmek istemedikleri, hatta bazen haberdar bile olmadıkları bazı sorunları sivillerin gayretleri ve iyi niyeti çözebilir.

·               İslam'da Ehl-i Kitap mensupları ile ilişkilere de önem verilmektedir. Kuran'da bu konuyla ilgili birçok ayet bulunmaktadır. Bu bakımdan bir Müslüman için Hristiyan ve Musevi toplulukların nasıl yaşadıkları da önemlidir. Onların sorunları da çözülmeli, onlar da İslam'a davet edilmelidir. Zira Peygamber Efendimiz (sav) Ehl-i Kitap'a karşı adaletli ve hoşgörülü yaklaşmış, onları hak dine


davet etmek için büyük gayret göstermiş, onların da haklarını gözetmiştir. İşte tüm bu gerçekler doğrultusunda, Hristiyanlara, Musevilere, deist ve ateistlere dinimizin anlatılmasında esas görevin sivil toplum kuruluşlarına düştüğü açıktır.

 

KISACA ANLATMAYA ÇALIŞTIĞIMIZ BU HUSUSLAR, ASLINDA HER DİN VE İDEOLOJİYE MENSUP İNSANLAR İÇİN GEÇERLİDİR. YANİ SAMİMİ BİR MÜSLÜMAN TÜM İNSANLARIN İYİLİĞİNİ, HUZURUNU VE RAHATINI İSTER. DÜNYADAKİ SORUNLARI ÇÖZMEK İÇİN VAR GÜCÜYLE ÇABA HARCAR. İŞTE MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI DÜNYA ÇAPINDA YÜRÜTTÜKLERİ KÜLTÜREL FAALİYETLER BU BAKIŞ AÇISININ ESERİDİR. İSRAİL'DEN YETKİLİLERLE VE HAHAMLARLA GERÇEKLEŞTİRDİKLERİ, BÜYÜK BİR BÖLÜMÜ A9 TV EKRANLARINDAN CANLI YAYINLANAN VE İÇERİĞİ BİLİNEN BU GÖRÜŞMELER BAŞTA TÜRKİYE'NİN OLMAK ÜZERE TÜM ORTADOĞU'NUN HATTA DÜNYANIN GERİ KALANININ MENFAATİNEDİR. BÖLGEMİZDE BARIŞI, SEVGİYİ VE ZENGİNLİĞİ HAKİM ETME AMAÇLIDIR. İSRAİL VE TÜRKİYE ARASINDA ÖN YARGILARDAN VE YANLIŞ BİLİNENLERDEN KAYNAKLANAN SORUNLARI ÇÖZEBİLME NİYETİ TAŞIMAKTADIR. DEVLETİMİZİN YÜKÜNÜ HAFİFLETMEYE YÖNELİK EYLEMLERDİR. DEVLETİMİZE AÇIK BİR DESTEKTİR. HATTA DEVLETİMİZİN ÇEŞİTLİ SEBEPLERLE ÜSTLENEMEYECEĞİ BAZI İŞLERİ ÜSTLENMEKTİR.

 

MESELA DEVLETİMİZİN İLGİLİ BİRİMLERİ İSRAİL'DE VEYA İSRAİLLİLERE İSLAM'I ANLATAN YOĞUN FAALİYETLERDE BULUNSA BU DÜNYANIN GERİ KALANINDA OLDUKÇA TEPKİ ÇEKER VE YADIRGANIR. NİTEKİM MEVCUT DÜNYA DÜZENİNDE BÖYLE BİR FAALİYET HİÇBİR ÜLKE TARAFINDAN UYGULANMAMAKTADIR. ANCAK BU FAALİYETLERİ BİR SİVİL TOPLUM KURULUŞU YAPTIĞINDA HİÇBİR ŞEKİLDE YADIRGANMAMAKTADIR. BU BAĞLAMDA DÜŞÜNÜLDÜĞÜNDE YARGILANANLARIN İSRAİL İLE OLAN BAĞLANTILARI DEVLETİMİZİN EMRİNDE OLDUKLARINI, AK PARTİ HÜKÜMETİNİN İDEOLOJİSİNİ YAYMAYA ÇALIŞTIKLARINI, VATANIMIZIN VE MİLLETİMİZİN MENFAATLERİNİ GÖZETTİKLERİNİ AÇIKÇA GÖSTERMEKTEDİR. İSRAİLLE  TÜRKİYE  ARASINDAKİ  GERGİNLİKLERİ  AZALTMAYA  ÇALIŞMANIN,


BÖLGEDE İKİ ÜLKENİN DAHA YAKIN İLİŞKİLER KURMASI İÇİN GAYRET ETMENİN, MUSEVİLERE İSLAM'I ANLATMANIN, SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN HAKKINDA DÜNYA ÇAPINDA YÜRÜTÜLEN KARA PROPAGANDAYA KARŞI MÜCADELE ETMENİN NERESİ SUÇTUR? EĞER BAZI İSRAİLLİ YETKİLİLER YARGILANANLARIN SAMİMİYETİNİ VE ETKİSİNİ FARKEDİP TÜRKİYE İLE DAHA YAKIN İLİŞKİLER KURABİLMEK İÇİN ONLARDAN YARDIM TALEP ETMİŞLERSE, BU DEVLETİMİZ VE MİLLETİMİZ İÇİN OLUMLU BİR GELİŞMEDİR. AYNI ZAMANDA YAYGIN KANAATİN AKSİNE, İSRAİL'İN DE TÜRKLERLE VE MÜSLÜMANLARLA YAKINLAŞMAYI ARZULADIĞINA BİR DELİLDİR. BÖYLE OLAYLAR MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARININ AK PARTİ HÜKÜMETİNE YAKIN GÖRÜLDÜĞÜNÜ DE GÖSTERİR. ÜSTELİK BÖYLE BİR TALEP GELDİĞİNDE BAZI HAYIRLARA DA VESİLE OLABİLİYORLARSA BU TAKDİR EDİLMESİ GEREKEN BİR DURUMDUR. NİTEKİM UNUTULMAMALIDIR Kİ, İSRAİL'İN MAVİ MARMARA SALDIRISINDAN SONRA TAZMİNAT ÖDEMESİNDE VE ÖZÜR DİLEMESİNDE MÜVEKKİL ADNAN OKTAR'IN ÖNEMLİ KATKILARI OLMUŞTUR.

 

Müvekkilin Mavi Marmara baskınında FETÖ lideri Fethullah Gülen gibi davranmadığını, devletimiz ve milletimiz lehinde tavır aldığını ortaya koyan konuşmalarından ikisi şöyledir:

 

'İsrail'in Mavi Marmara olayında hayatını kaybeden vatandaşlarımız için özür dilemesi gerekir. İsrail Türkiye'den özür dilemekle küçük düşmez aksine büyür. Özür dilemek gönül alıcıdır onur kırıcı değildir.' (18.09.2012)

 

'İsrail heyeti geldiğinde ödemeleri gereken miktarı da konuştuk. 'Bankaya yatırın' dedim, aile sayısını söyledik. “Her kişiye 100 bin lira ödeyin' ve 'Özür dileyin' dedim. Özür dilemek hoştur güzelliktir, onur kırıcı bir şey değildir' dedim, o zaman makul gördüler... 'Nasıl bir formülle yaparız?' dediler. Hem İsrail hem Türk halkını mutlu edecek bir açıklama nasıl olur' diye anlattım. (22.03.2013)

 

Husumetli katılanlar müvekkilin arkadaş camiasını karalamak için her şeyi denemekte, ancak dikkat edilirse ortaya attıkları suçlamaların delilini asla ortaya


koyamamaktadırlar. Tek yaptıkları "hahamlarla, İsrailli yetkililerle ile görüşüyorlar" deyip, Müslümanlarda şüphe oluşturmaya yönelik senaryolar kurgulamaktan ibarettir. "Hahamlarla, İsrailli yetkililerle görüşmek suçtur" diye bir kanun maddesi yoktur. Kanunlarımızda hangi eylemlerin suç olduğu açıkça belirtilmiştir. Yargılananların bu bağlamdaki tüm kültürel faaliyetleri de kanunlarımıza uygun olup, suç içermemektedir.

 

CFR ile bağlantı iddialarına gelirsek;

 

Müvekkil ve arkadaşlarına komplo kuran odaklar Amerika merkezli faaliyet gösteren, ABD dış politikası ve uluslararası ilişkiler konusunda uzmanlaşmış bir düşünce kuruluşu olan CFR ile yargılananları ilişkilendirmek için hayali senaryolar kurgulamışlardır. CFR'nin kuruluşundan bu yana İslam ve Müslümanların aleyhinde görüşler içeren bazı teori, yöntem ve görüşler ortaya atmış olmasını fırsat bilen komplocular, dosyadaki bazı isimler üzerinden yargılananları İslam'a zarar vermeyi amaçlayan kimseler gibi göstermeye çalışmaktadırlar.

 

Öncelikle belirtilmelidir ki, müvekkilin arkadaş grubunun CFR ile hiçbir bağlantısı ve iş birliği bulunmamaktadır. CFR tarafından geçmişten bu yana Türkiye, İslam ve Müslümanlar hakkında ortaya atılmış bazı görüş ve teoriler yargılananların hiçbiri tarafından benimsenmemektedir. Müvekkil ve arkadaşları İslam Birliği'nin kurulması için yıllardır yoğun çaba harcayan, Allah'ın varlığını ve birliğini bilimsel olarak anlatan, Kuran ahlakına ve mucizelerine çalışmalarında tüm detaylarıyla yer veren insanlardır. Müvekkilin arkadaş grubuyla CFR'nin görüşleri ve faaliyetleri arasında dağlar kadar fark olduğu tartışılmaz bir gerçektir. CFR'nin mevcut yapısıyla yargılananlara hiçbir destek vermeyeceği çok açıktır.

 

TÜM BU GERÇEKLERE RAĞMEN MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARININ CFR İLE BAĞLANTILARI OLSAYDI BİLE, BU DURUM SUÇ TEŞKİL ETMEZDİ. NİTEKİM CFR DE YASALARA UYGUN ŞEKİLDE KURULMUŞ OLAN, YASALAR ÇERÇEVESİNDE FAALİYET GÖSTEREN BİR YAPIDIR. FAALİYETLERİ DÜNYA ÇAPINDADIR. ÜYELERİ NEREDEYSE


HER ÜLKEDE ETKİNDİRLER VE BİRÇOK KURULUŞLA BAĞLANTI HALİNDEDİRLER. ÜSTELİK BİRÇOK ÜLKENİN YÖNETİCİLERİ DE CFR İLE İLİŞKİ KURMAKTA HİÇBİR SAKINCA DUYMAMAKTADIR. ÖYLE Kİ CFR'NİN KENDİ ÜLKELERİNDE ÇALIŞMALAR YAPMASINA İZİN VERMEKTE, ABD'DE YÜRÜTÜLEN GELENEKSEL TOPLANTILARA VEYA ETKİNLİKLERE KATILMAKTADIRLAR. BU DURUM TÜRKİYE İÇİN DE GEÇERLİDİR. BUGÜNE KADAR ÜLKEMİZDEKİ BİRÇOK KURUM VE KİŞİ CFR'NİN TOPLANTILARINA KATILMIŞTIR. AŞAĞIDA BU DURUMU ORTAYA KOYAN BAZI FOTOĞRAFLAR YER ALMAKTADIR:


Gazeteci-yazar Mustafa Akyol:



Sayın Abdullah Gül:


Sayın Recep Tayyip Erdoğan:



Sayın Ahmet Davudoğlu:



Husumetli odaklar müvekkil ve arkadaşlarını CFR ile ilişkilendirip Sayın Mahkemenizi etkilemeye çalışadursun, ülkemizdeki birçok kurum ve kişi zaten CFR ile görüşmüş durumdadır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da aralarında bulunduğu birçok siyasetçi, gazeteci veya araştırmacı daha önceden CFR'nin etkinliklerine katılmıştır. Bunda da hiçbir kanunsuzluk ve mahzur yoktur. Çünkü CFR her şeyden önce legal ve güçlü bir kuruluştur. Bu kişilerin söz konusu toplantılara istedikleri gerekçeyle katılmakta özgür oldukları


tartışmaya açık olmayan bir gerçektir. Bu nedenle dosyamızdaki sorun, müvekkil ve arkadaşlarına kurulan komploda CFR'nin bazı görüşlerinden ve faaliyetlerinden yola çıkılarak yapılan asılsız suçlamalardır. Hiçbir fiili ilişkileri olmayan, ancak ilişkide olsalar dahi suçlanamayacakları bir kuruluş üzerinden yersiz ve mantıksız suçlamalara maruz bırakılmalarıdır.

 


Daha yeni Daha eski