Lobicilik İddiaları Hakkında
Savunmalarımız
İddianamenin "Lobi
Faaliyetleri" başlıklı bölümünde müvekkilin arkadaşlarından ve dosyamızın yargılananlarından olan Fatma Ceyda
Ertüzün, Ferhunde Eda Babuna, Elvan Şahin, Ayşegül Hüma Babuna, Aylin
Atmaca ve Deniz Tanık'ın sözde örgüt adına lobi faaliyetleri yürüttükleri ileri sürülmüştür.
İlgili bölümde, adı geçen yargılananların
siyasi kişiliklerle, üst düzey bürokratlarla, yüksek yargı mensuplarıyla yurt
içinde veya yurt dışında görüşmeler yaptıkları, bu görüşmelerde güya
camialarıyla ilgili yargı süreçlerine yönelik müdahale arayışında oldukları,
karşılaştıkları hukuki sorunlara çözüm
yolları aradıkları, kendilerine
karşı operasyon yürüten kolluk kuvvetlerine baskı oluşturacak olanaklar
aradıkları ve müvekkilin eserlerini dağıttıkları yönünde değerlendirmelerde
bulunulmuştur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, bu iddiaların hiçbirinin lobicilik faaliyeti olarak
değerlendirilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan kolluk kuvvetlerine baskı ve
yargıya müdahale gibi iddiaların da hiçbir geçerliliği yoktur. Nitekim
Sayın Savcılık da bu yönde değerlendirmeler yapmış olsa da bunların delillerine iddianamesinde
yer verememiştir. Zira hayali iddiaların delilinin olmayacağı açıktır. Bu nedenle de müvekkilin arkadaşları tarafından organize edilen iftarlar
bile iddianamede lobicilik faaliyeti gibi gösterilmiştir.
Bu noktada lobicilik
kavramıyla ilgili bazı açıklamalarda bulunarak, iddianamedeki lobicilik
isnadının geçersizliğine değinmemiz yerinde olacaktır:
Halkla İlişkiler ve Lobicilik, bilindiği gibi
ülkemizdeki İletişim fakültelerinde
halihazırda ders olarak okutulmaktadır. Gerçekte 'lobicilik' sözlük anlamıyla
vatandaşların, derneklerin, sendikaların, kuruluşların ve diğer kamu ve özel
çıkar gruplarının hükümetin
karar almasını etkilemek
amacıyla yaptıkları yasal bir uygulama biçimidir. Bu nedenledir ki, lobi faaliyetlerinde
bulunmak aslında ülkemizde legal bir davranıştır. Ne var ki, müvekkilin arkadaş
camiası ne böyle bir faaliyette bulunmuş ne de Devletimiz tarafından
böyle bir çalışmayla vazifelendirilmiştir.
Müvekkilin arkadaşlarının
yurtdışındaki ve yurtdışındaki görüşmelerine bakıldığında, bunların lobi
faaliyeti olarak değerlendirilemeyeceğini gösteren bazı net bulgular dikkati
çekmektedir. Bu bakımdan
gerçek anlamdaki lobicilik ile müvekkilin arkadaşlarının
yurtdışındaki kültürel faaliyetlerini kıyasladığımızda şu gerçeklere ulaşılmaktadır:
·
Lobi faaliyetleri genel olarak profesyonel şirketler
aracılığıyla yürütülmektedir. Müvekkil ve arkadaşları ise, böyle bir şirket
yapılanmasına hiçbir dönemde
gitmemişlerdir. Lobi faaliyeti yürüten şirketlerle de asla görüşmemişlerdir.
·
Uluslararası alandaki lobi faaliyetleri uzun süreli ve istikrarlı çalışmalarla yürütülmektedir. Müvekkilin arkadaşları ise yurtdışına yılda sadece birkaç kez ve birkaç gün kalacak şekilde
gitmektedirler. Bu tür kısa ve seyrek ziyaretlerle lobi faaliyeti yapılamayacağı aşikardır.
·
Lobi faaliyetleri ekseriyetle kanun yapıcılara ulaşmak üzere
ulaşanlar lobi faaliyetini yürüten kişilerdir. Müvekkilin arkadaşları ise etkinliklere davet
edildikleri için katılmaktadırlar. Bu durum ortada bir lobi faaliyeti olmadığının önemli bir göstergesidir.
·
Lobi faaliyetleri belli bir amaç çerçevesinde, bu amaca ulaşılmasını sağlayacak belli
kişilere yönelik yürütülmektedir. Müvekkilin arkadaşları ise dünyanın birçok ülkesinden farklı mevkilerdeki
birçok insanla görüşmeye çalışmaktadırlar.
Bu durum lobi faaliyetlerinin temel özelliklerinden birisine açıkça aykırılık teşkil etmektedir.
Müvekkilin arkadaşlarının İslam'a,
devlete ve millete faydalı kültürel faaliyetleri doğrultusunda veya tarafı
oldukları yargı süreçlerinde bilimsel görüş almak için yaptıkları görüşmeleri
ve katıldıkları etkinlikleri lobi faaliyeti olarak tanımlamak tamamen art
niyetli bir görüştür.
Müvekkil Adnan Oktar tüm
insanlık için önemli gördüğü konularla bağlantılı olarak sadece eser yazmayı
veya A9 TV'de konuşma yapmayı yeterli görmemekte, insanlarla karşılıklı
iletişim kurmayı da önemsemektedir. Bu nedenle de karşılıklı fikir
alışverişinde bulunmak, dostluk bağlarını kuvvetlendirmek, bilgi kirliliğinden,
aktarım yanlışlarından ve önyargılardan kaynaklanan düşmanlıkları gidermek için
farklı ülkelerin önde gelen kişileriyle irtibata geçilmesine önem vermektedir.
Bu bağlamda müvekkilin arkadaşları özellikle
İslam, Türkiye, Müslümanlar ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan
aleyhinde sürdürülen kara propaganda faaliyetlerinin etkilerini yok
etmek için çeşitli etkinliklere katılmakta ve ulaşabildikleri her insana doğruları anlatmaya gayret
etmektedirler. Bunları yaparken de tek amaçlarının Allah'ın rızası olduğunu belirtmektedirler.
Burada
vurgulamak gerekir ki, siyasetçilerle bürokratlarla görüşmek ülkemizin ve
Devletimizin menfaatine olan konularda yetkili kişilerle istişareler yapmak bir
suç değil, bilakis vatanseverliktir. Devletimizin yetkili birimlerini ve kamuoyunu
aldatmak için bazı husumetli kişiler,
müvekkil Adnan Oktar ve
arkadaşlarının bürokratlarımızla ve siyasetçilerimizle, akademisyenlerle, bilim adamlarıyla, her kesimden gazetecilerle, sanatçılarla, dini liderlerle, araştırmacılarla, paşalarla ya
da askeri yetkililerle yaptığı görüşmelerin amacını çarpıtmaya çalışmışlardır.
Bilgilendirme ve milli menfaatleri koruma maksatlı bu görüşmeler kimi husumetli
kişilerce ülke aleyhine lobi faaliyeti gibi gösterilmek istenmiştir. Maalesef
Savcılık Makamı da bu oyunlara aldanmıştır. Son derece olağan olan bu
görüşmeler iddianamede "sakıncalı lobi faaliyetleri" olarak lanse
edilmiş ve yapılan toplantıların içerikleri incelenmemiştir. Durum böyle
olunca, söz konusu görüşmelerin hayatın doğal akışında, Türkiye'nin önde gelen
insanlarıyla, herkesin gözü önünde gerçekleştiği, bunların faydalı içerikleri
ve güzel sonuçları gizlenmiştir. Oysa ki;
•
Vatanın bölünmez bütünlüğünün korunması gerektiğini her
platformda anlatmak lobicilik değildir.
•
Devletin kurumlarıyla, hükümet mensuplarıyla,
bürokratlarla ülke adına hayırlı faaliyetler konusunda görüşmek lobicilik değildir.
•
Türkiye hakkındaki yurt içi ve yurt dışı karalama
kampanyalarına anında cevap vermek ve üstelik bunu farklı dillerde yapmak da lobicilik değildir.
•
Hükümetin faydalı icraatlarının, mevcut her imkan
kullanılarak anlatılması ve yaygınlaştırılması da lobicilik değildir.
•
Devletimizin ve milletimizin bekası için gerektiğinde
terör örgütlerini karşısına alacak, kendi hayatını tehlikeye atacak kadar
şevkle, azimle çalışmak da lobicilik değildir.
•
Sosyal hayat içinde zaten görüşülen kişilerle, vatansever düşüncelerle
bazı konuları istişare etmek de lobicilik değildir
•
Bir Müslümanın başka bir Müslümanla yemek yemesi, iftar sofralarında bir araya gelmesi,
sohbet etmesi lobicilik değildir.
Bir kumpasa karşılık
doğruları anlatmak, yetkili makamları bilgilendirmek
de lobi faaliyeti değildir.
•
İnsanlarla istişare yapmak,
fikir alışverişinde bulunmak
da lobi faaliyeti değildir.
•
Üstelik bunların tümü hiçbir siyasi ya da maddi çıkar olmadan, şahsi
menfaat gözetmeden yapılıyorsa kesinlikle lobicilik değil vatanseverliktir.
Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğan da 27 Mayıs 2017'deki bir konuşmasında STKların önemine
dikkat çekmiş ve sivil toplumun "Devletin tamamlayıcısı, milli birlik ve
beraberliğimizin kilit taşı olduğunu" ifade eden şöyle bir tespit
yapmıştır:
"Biz birileri
gibi sivil toplumu tehdit olarak değil, milli birlik ve beraberliğimizin kilit
taşı olarak görüyoruz. SİZLER ÜLKEMİZDE KATILIMCI DEMOKRASİNİN ARACI, SOSYAL BARIŞIMIZIN ADETA SİGORTASI OLAN
KURULUŞLARSINIZ. Burada şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum.
SİVİL TOPLUM, DEVLETİN KARSITI
DEGİL, BİLAKİS TAMAMLAYICISIDIR. Beka
Mücadelesi verdiğimiz kritik dönemde,
STK'ların yükümüze omuz vermesini bekliyorum. VAKIF, DERNEK, PARTİ GİBİ
KURULUŞLARDA YAPILAN HİZMETLER, HER ŞEYDEN ÖNCE GÖNÜL İŞİ, AŞK İŞİ, BİR SEVGİ VE SEVDA
İŞİDİR. Eğer yaptığınız hizmete, o
hizmeti yürüttüğünüz kurumun doğruluğuna inancınız yoksa bu görevler
sürdürülemez." (27 Mayıs 2017, Ensar Vakfı Genel Kurulu, İstanbul Kongre
Merkezi)
Müvekkilin arkadaşları
vatansever bireyler olarak Devlet büyüklerimizin ve son olarak da Sayın
Cumhurbaşkanımızın bu bakış açısına uygun davranmış ve ülkemizin içinde bulunduğu kritik
dönemdeki beka mücadelesine destek mahiyetinde çok sayıda çalışmalar
yapmışlardır. Bunu da tam olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi
şevkle, aşkla yapmışlardır. Söz konusu çalışmalarımızı sadece başlıklar altında
özetlemek bile bu gerçeği delillendirmek için yeterli olacaktır:
·
Müvekkil Adnan Oktar kesintisiz şekilde ve en zor
zamanlarında hükümetimize destek verdiği
açıklamalarıyla, birliği ve kardeşliği teşvik
eden anlatımlarıyla Devletimizin yanında olmuştur.
·
Türkiye'ye yönelik iç ve dış mihraklarca yapılan
provokasyonları önlemek için, yerli ve yabancı basında ve internet sitelerinde
makaleler kaleme almıştır.
·
Müvekkilin arkadaşları ise, ülkemizdeki birlik ve
beraberliği güçlendirmeye yönelik çok yönlü ilmi çalışmalar yapmışlardır,
müvekkilin anlatımlarından faydalanarak filmler hazırlamışlar, konferanslar düzenlemişlerdir.
·
Devletimizi ve Hükümetimizi dış saldırılara karşı korumak
için farklı dillerde çalışmalar yürütmüşlerdir.
·
Polisimize, askerimize, jandarmamıza yönelik destek
çalışmaları yapmışlardır.
·
Müvekkil Adnan Oktar'ın çağrısıyla,
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Kıymetli Hizmetleri"
isimli, hükümetimizin icraatlarını anlatan seri destek videoları
hazırlamışlardır.
·
Ülkemizin birlik ve beraberliğinin korunması için, AK
Parti-MHP ortaklığını güçlendirmeyi amaçlayan
ve Cumhur İttifakı'nı halkımızın da
desteklediğini ortaya koyan kamuoyu araştırmaları yapmışlar, bunları A9
TV'de yayınlamışlardır.
·
Müvekkil Adnan Oktar'ın, Cumhur İttifakı’nın önemini ve
Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsının desteklenmesi gerektiğini ifade eden
anlatımlarından yola çıkarak medya çalışmaları (sosyal medya paylaşımları,
capsler, kısa videolar gibi) gerçekleştirmişlerdir.
Devletimizin yüksek
menfaatlerini korumak maksatlı gerçekleştirilen faaliyetlerin lobicilik olarak
değil, Kuran'da Allah'ın Müslümanlara farz kıldığı "emr-i bi'l ma'ruf, nehy-i
anil münker'', yani iyiliği tavsiye
etmek ve kötülükten men etmek olarak
değerlendirmesi de doğru bir bakış açısıdır. Zira müvekkil ve arkadaşlarının
bakış açısı bu yöndedir. Onlar bu faaliyetleri Kuran ahlakını, barışı, sevgiyi
ve kardeşliği dünyaya yaymak olarak değerlendirmektedirler. Kültürel faaliyetlerinin ve yapılan görüşmelerin içeriği de bu değerlendirmeleri
doğrulayacak niteliktedir.
Ayrıca bu faaliyetler
vatansever duygularla, özveriyle, Devletin yetkili kurumlarının izniyle,
Devlet ile iç içe yapılan
çalışmalar oldukları hepsi legaldir
ve göz önündedir. Bütün bu çalışmalarla ve görüşmelerle ilgili
gerekli bilgiler her zaman
İçişlerine, MİT'e, devletin ilgili diğer birimlerine ve yetkililerine verilmiştir.
Tüm bunlara ilaveten belirtmemiz gerekir ki, müvekkilin
arkadaşları yurtdışındaki etkinliklerini kendilerine ait sosyal medya
hesaplarında paylaşmaktalar, ayrıca yine bu etkinliklere ait bilgiler www.a9.com.tr adresli internet
sitesi üzerinden ve A9 TV programları aracılığıyla tüm kamuoyuna
duyurulmaktadır. Ortada hiçbir gizlilik
olmaması, bu faaliyetlerin lobi faaliyeti olarak
görülemeyeceğini gösteren bir başka önemli delildir.
Siyasilerle,
bürokratlarla, yargı mensuplarıyla görüşen müvekkil ve arkadaşlarının tüm
çalışmaları, Devletin ve Hükümet yetkililerinin bilgisi dahilinde ve onayı ile
gerçekleştirilmiştir. Müvekkil Adnan Oktar'ın kitapları bandrollü, denetime
tabi eserlerdir. Yapılan
tüm konferanslar Valilik
gibi resmi makamlardan
izinlidir. A9 TV'deki yayınlar da RTÜK denetimine tabidir. Bunların yanı sıra
"Lobicilik faaliyeti suçlaması" yöneltilen yargılananların görüşme
yaptıkları kişiler de onları çok iyi tanımaktadırlar. Bu görüşmelere devam
etmelerinin esas nedeni de onların devlete, milli ve manevi değerlere olan
bağlılıklarından emin olmalarıdır.
Görüşülen bürokratlar,
siyasetçiler, milletvekilleri elbette ki son derece iyi eğitim almış,
belirli makamlara gelmiş,
teşhis kabiliyeti yüksek,
doğruyu yanlışı ayırt
edebilecek bilgi ve birikime sahip olan kıymetli insanlardır. Hiç kuşkusuz ki herhangi birinden olumsuz bir yönlendirme
görecek olsalar, bunu hemen fark edebilecek ve gereğini yapabilecek yeteneğe
sahiptirler. Ayrıca Devlet terbiyesiyle yetişmiş ciddi bürokratik tecrübeye
sahip bu insanlar müvekkilin arkadaşlarını her zaman makamlarında büyük bir
hürmet ve zarafetle ağırlamışlar, randevu taleplerine her defasında hemen
olumlu yanıt vermişlerdir. Bu insanlar takdir edileceği gibi, iyiyi kötüden
ayırt edebilecek akla ve vicdana sahiptirler ve insan tanımakta da uzmandırlar.
Bütün bunların yanı sıra bu kişilerin 20 yıla yakın
hatta daha da fazla bir süre
boyunca müvekkilin arkadaşlarıyla görüşmeye devam etmeleri, onların televizyon programlarına
katılmaları, davetlerine ve
iftarlarına icabet etmeleri de onların devletimizi koruyan, vatan-bayrak
sevgisini ön plana alan tavırlarını açıkça gördüklerinin ve bu nedenle onlara
destek verdiklerinin çok net bir delilidir. Bu kişiler eğer bir tür lobicilik
faaliyetiyle karşı karşıya olduklarını düşünselerdi, onlarla bu görüşmeleri yapmayacakları,
onlara bu destekleri vermeyecekleri aşikardı.
Sıraladığımız tüm bu
gerçekler dosyamızdaki lobicilik iddialarının husumetli odakların ve
katılanların yalanlarından ve çarpıtmalarında ibaret olduğunu göstermektedir.
MÜVEKKİL VE ARKADAŞLARI ÖZELLİKLE YURT DIŞINDA
YAPTIKLARIN GÖRÜŞMELERİN FAYDALARINI
HUZURDAKİ İFADELERİNDE ŞÖYLE ÖZETLEMİŞLERDİR:
1.
Amacımız Yüce Türk Devletinin bekasının korumasıdır
2.
Tüm görüşmelerde hükümet lehine anlatımlar yaptık
3.
Hükümetin FETÖ mücadelesinin haklı olduğunu anlattık
4.
Fetö yurtdışında çok güçlüydü Türkiye
aleyhine propaganda yapıyordu bu
propagandanın önüne geçtik
5.
Yurtdışında Türkiye'yi temsil
edecek aydın modern dindar yoktu biz bu açığı kapadık
6.
Türkiye'nin PKK terörüne
karşı mücadelesinin haklı olduğunu anlattık
7.
Danimarka Hollanda gibi PKK'nın güçlü olduğu Avrupa birliği ülkelerinde PKK'nın
gerçek yüzünü halka anlattık Türkiye'ye destek vermelerini
sağladık
8.
Sn. Erdoğan için diktatör deniliyordu diktatör olmadığını anlattık 9. Sn.
Erdoğan modern kesimlere baskı yapıyor, yaşam tarzlarına müdahale ediyor diyorlardı biz dekolte ile Sn.
Erdoğan'ın bunları müdahale etmediğini
gösterdik
10.
Türkiye İran oluyor
diyorlardı Türkiye'nin modern
olduğunu gösterdik
11.
Türkiye batıdan kopuyor
diyorlardı Türkiye'nin batıyla
dost olduğunu gösterdik
12.
Türkiye'ye ambargo uygulamak
istiyorlardı bunun haksız
olduğunu anlattık biz içeri girince ambargo uygulamaya başladılar
13.
Amerika PKK'ya aralıksız silah yardımı yapıyordu bunun zalimlik olduğunu Amerika'nın
dindar olduğunu Allah’sız bir terör örgütünü desteklememesi gerektiğini anlattık
14.
Ermeni soykırımının yalan olduğunu anlattık
Türk İslam Birliği'nin Ermenileri de kurtaracağını anlattık
Türkiye'ye sempati duymalarını sağladık
15.
Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyorlardı bizim
A9'da gürül gürül yayın yapmamızı örnek
verdik
16.
Türkiye'de terör var yatırım yapmayın
diyorlardı Türkiye ekonomik olarak çökertmek istiyorlardı bunu
engelledik