Sayın Adnan Oktar ile ilgili olarak bazı basında yer alan “namazı mini etekle kılabilirsiniz dedi” şeklindeki iddialar gerçek dışıdır. Gerek iddianamede gerekse de mütalaada yer alan ve sadece farazi anlatımlardan, soyut beyanlardan yola çıkılarak, “İslam dininin sözde modern yorumlandığı” şeklindeki mesnetsiz anlatımların devamı niteliğindeki bu iddiaya karşı cevap hakkımız doğmuştur.

Öncelikle, Sayın Adnan Oktar hiçbir zaman için “mini etek giyilerek namaz kılınabilir ya da içkiliyken namaz kılınabilir” dememiştir. Buna dair herhangi bir sözlü veya yazılı beyanı bulunmamaktadır. Eserlerinde de böyle bir açıklama yoktur. Ancak kendisinin “Mini etek giyenler de namaz kılabilir” şeklinde bir açıklaması vardır ve gençlerin, modern kesimin, kadınların dine teşviki için yapılan bu iyi niyetli anlatım art niyetli bazı kişilerce çarpıtılmaya çalışılmaktadır. 

Bu beyanıyla Sayın Adnan Oktar, “Mini etek giyen günahkar, dinsiz, fasık olmaz, onlar da Müslüman kardeşimizdir” demektedir ve bu yönde giyim tercihi olan kişilerin vakti geldiğinde uygun bir kıyafet giyerek namazlarını kılabileceklerini ifade etmektedir.

Ne kastedildiği çok açık belli olan “Dekolteli, mini etekli olanlar da namaz kılabilir” cümlesinden “mini etekle namaz kılınabilir” gibi tümüyle çarpıtılmış bir anlam çıkarmak, okuduğunu anlayamayan, duyduğunu kavramayan kimi insanların kötü niyetli ve mantıksız yorumlarından ibarettir. 

Sayın Adnan Oktar, her konuşmasında, her anlatımında temel mantık olarak her ne şart altında olunursa olunsun dini vecibelerin yerine getirilmesi gerektiğini vurgulamaktadır. “5 vakit namazın hiçbir şekilde terk edilmemesi, içkiden uzak durulması” gibi konular bunlardan birkaçıdır. Bunun yanı sıra, “dekolte giyinen insanlarımızın da namaz kılabileceğini, içkinin haram olduğunu ancak buna rağmen içki içenler varsa bu insanların da dinden çıkmayacaklarını hatta sonrasında namaz kılabileceklerini, dindar olabileceklerini” de anlatmaktadır. 

Bazı kişilerin “Mini etekliler namaz kılamaz”, “İçki içenler namaz kılamaz” şeklindeki açıklamalarına karşılık Adnan Oktar, bu yaklaşımın yanlış olduğunu ve insanları İslam’dan, namazdan uzak tutacağını belirtmiş, mini etekli de olsa namaz vakti geldiğinde bir kadının bunu değiştirip, uygun bir kıyafet giyerek namazını kılabileceğine dair fikrini beyan etmiştir. 

Önemle belirtmek gerekirse bu bir fetva değildir. Ayrıca, fetva gerektiren bir durum da değildir. Zira, hangi giyim tarzını seçerse seçsin bir Müslümanın namaz vakti girdiğinde tesettüre uygun bir kıyafetle, kurallarını, gereklerini, rükünlerini yerine getirerek namazını kılabileceği zaten tüm mezheplere göre haktır. Aksine, dekolte giyinen, mini etek giyen hanımları haşa Müslüman görmeyerek, namaz da kılamayacaklarını öne sürmek son derece hatalı bir anlayıştır.

Aynı durum içki ve namaz konusu için de geçerlidir. Nisa Suresindeki ayette Allah, “sarhoşluk geçinceye kadar namaza yaklaşmayın” ifadesi bulunmaktadır. İçki haramdır ve Allah yasaklamıştır ancak ayete göre bir kişi alkol de kullansa sarhoşluğu geçtikten sonra namaz kılabilmektedir. 

Konuyla ilgili ayet şöyledir:

Nisa Suresi/43- Ey iman edenler, sarhoş iken, ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın...

Bu konu Diyanet İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı’na yöneltilen “Sarhoşken namaz kılınabilir mi?” şeklindeki soruya verilen cevapta da şöyle açıklanmıştır.

Öncelikle belirtmek gerekir ki, alkollü içki ve uyuşturucu kullanmak haramdır. Bu sebeple bir Müslümanın alkollü içki içmesi ve uyuşturucu kullanması düşünülemez. Ancak her nasılsa bu haramı işleyen kişi, bunun haramlığını inkâr etmedikçe Müslümandır. Dolayısıyla, ibadetleri yerine getirmekle mükelleftir. Fakat sarhoşluk, kişinin bilincini etkilediği için bu hâlde iken kılınan namaz geçerli olmaz. Allah Teala, “Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın.” (Nisâ, 4/43) buyurmuştur.

…İbadetlerin makbul olması için, ibadet niyetiyle ve ihlasla yapılmaları gerekir. Bu sebeple namaz kılacak, oruç tutacak ve dua edecek kimsenin ne dediğini, ne yaptığını bilecek kadar ayık olması, aklının başında olması gerekir. Bu itibarla haram olmakla birlikte alkol alan veya uyuşturucu kullanan kişi, ne dediğini bilemeyecek kadar sarhoş değilse, bir başka ifadeyle ne yaptığını ve ne okuduğunu bilecek düzeyde bir bilince sahipse namazlarını kılması gerekir. Bunun için belirlenmiş bir süre yoktur.


Diyanet İşleri Başkanlığının verdiği bu fetvada da açıkça görüldüğü gibi içkinin haram olduğu belirtilmekte ancak bir Müslümanın içki de içse, sarhoş olmadığı sürece ya da sarhoşluğu geçtikten sonra namaz kılabileceği belirtilmektedir. 

Nasıl ki bir Müslüman alkol de kullansa sarhoşluğu geçtikten sonra namaz kılabiliyorsa, mini etek giyen bir kadın da vakti geldiğinde normal tesettürlü kıyafetini giyerek namaz kılabilir, namazını bitirdikten sonra isterse yeniden mini eteğini giyebilir. Burada Sayın Adnan Oktar’ın üzerinde durduğu konu mini etek giyen kadınların bazı kesimler tarafından adeta “kafir’ gibi görülmesi (hepsini tenzih ederiz) ve “namaz kılmanıza gerek yok sizin namazınız kabul olmaz” denilmesidir. 

Adnan Oktar, bu gibi yanlış yargıların önüne geçebilmek için, “Mini etek giyenler de namaz ibadetini yerine getirebilirler” demiştir. Son derece net ve anlaşılır olan bu açıklamanın “namaz mini etekle kılınır” olarak değiştirilerek yorumlanması kanaatimizce art niyet taşımaktadır.

Sayın Adnan Oktar’ın bu gibi anlatımlarıyla maksadı, Devlet büyüklerimizin de sıklıkla dikkat çektiği “gençlerin dinden uzaklaşması ve deizme ve benzer sapkın ideolojilere kayması” tehlikesini bertaraf etmek, bu yönde Devletimize destek olmaktır.

Nitekim, bu önemli tehlikeye dair Diyanet İşleri Başkanlığından yapılan son dönemdeki bazı açıklamalar ise şöyledir: 


(https://www.aa.com.tr/tr/turkiye/diyanet-isleri-baskani-erbastan-genclere-deizm-uyarisi/1300492)

Diyanet: “Gençliğimiz her geçen gün dinden uzaklaşıyor.”

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın her ay düzenlediği Güncel Dini Meseleler İstişare Toplantısı’nda ‘deizm, ateizm, nihilizm ve agnostisizm’ konusu tartışıldı ve bu konudaki endişeler dile getirildi. 


Ayrıca, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Sayın Ali Erbaş, dinden, imandan, Kur'an'dan, İslam'dan uzaklaşan her gencin vebalinin omuzlarında olduğunu belirtmiş ve her kesimden gence ulaşılması gerektiğine de önemle dikkat çekmiştir.(https://www.haberler.com/dinden-uzaklasan-her-gencin-vebali-12192378-haberi/)

Sayın Adnan Oktar da Devlet büyüklerimizden gelen bu gibi teşviklere icabet eden, her zaman için çalışmalarıyla kamu huzurunu korumayı, Devlete destek olmayı amaçlayan bir insandır. Her kim olursa olsun, dekolte de giyinse, başı açık da olsa, bikini, mayo giyip denize de girse bu kişinin dindar olabileceği yönünde fikrini beyan etmiş bununla da dekolte giyimi tercih eden kadınlar hakkındaki ön yargıları yıkmayı amaçlamıştır. Maksat, onların da dindar Müslümanlar olabileceklerini göstermek, giyim tercihi gibi farklılıklar üzerinden toplumda oluşturulmaya çalışılan başı kapalı, başı açık ayrımcılığına, dolayısıyla kutuplaşmaya engel olmaktır. 

– Adnan Oktar A9 TV’deki konuşmalarında bu konuyu şöyle açıklamıştır:

Adnan Oktar: Sanatı, sevinci, müziği, eğlenceyi ortadan kaldırmak, şortlu mini etekli kızlara saldırmak, Türkiye’de özgürlük olmadığını göstermeye çalışmak İngiliz derin devletinin Hükümet aleyhindeki bir oyunu. 
(A9 TV; 17 Ocak 2018)
Adnan Oktar: Bizim bu gayretlerimiz sonucunda dekolte hanımlar da artık namazlarını kılmaya başladılar, İslam’la bağlantı kurdular. Mini etekli hanımlar da İslam’ı samimi olarak yaşamaya başladılar. Modern gençler İslam’ı yaşamaya başladılar. 
(A9 TV; 5 Ağustos 2012)
Adnan Oktar: Mini etekli hanımlar da rahat edecekler. Plaja giden kardeşlerimiz de istedikleri gibi giderler. Çarşaflı hanımlar istedikleri gibi çarşaflarını giyerler. Başörtülü olan başörtüsüyle gezer, şal ve cübbeyle gezmek isteyenler o şekilde giyip gezerler. Bir sevgi yumağı oluşacaktır Mehdiyet devrinde. Karşılıklı anlayış ve şefkat etkileşimi olacaktır. 
(A9 TV; 7 Ağustos 2012)

Sayın Adnan Oktar çok kereler duruşmalardaki savunmalarında da ifade ettiği üzere namaza başlamakta ya da sürekli namaz kılmakta zorlanan gençleri, içki içtiği için namaz kılamayacağını düşünen bu yüzden de dinden hızla uzaklaşan başta gençler olmak üzere tüm insanlarımızı teşvik etmeye, dinin güzelliklerini, kolaylığını, yaşanabilirliğini anlatmaya çalışmaktadır. 

Sayın Oktar’ın 22 Aralık 2020 tarihli mahkemedeki savunmasındaki ifadesinden bir bölüm şöyledir:

“…Genç kızlara dedim ki, “dekolteli, mini etekli olanlar da namaz kılabilir”. Milyonlarca genç kızı, kadını İslam’a kazandırmış oldum. Bizim amacımız çok iyi niyetliydi. İslam’la dekolte çatışmaz, siz kafir değilsiniz mesajını vermekti amaç...” 

Açıkça görüldüğü gibi buradaki anlatım teşvik maksatlıdır ve hiçbir zaman için bir fetva niteliği taşımamaktadır. Sayın Adnan Oktar fetva makamı olarak her zaman Diyanet İşleri Başkanlığını, müftülükleri tavsiye etmektedir bununla birlikte kendisinin böyle bir makama veya dini eğitime sahip olmadığını da sıklıkla belirtmektedir. 

Sayın Oktar’ın yine teşvik amaçlı, “Namazı terk etmek olmaz, namaz 5 vakittir ama imkanı yoksa bir vakit de olsa kılınmalıdır. İki vakit kıl, üç vakit kıl, denize gir çık ama namazını mutlaka kıl” şeklindeki çok sayıda makul ve net anlaşılır açıklaması da mevcuttur.

Aşağıda birkaç örnek vereceğimiz açıklamalarında da görüleceği üzere Sayın Adnan Oktar başta gençler olmak üzere belli bir kesimi, İslam dininin gereklerini yerine getirmeleri için özendirmeyi, şevklendirmeyi amaçlamaktadır. 

– Namazın Terk Edilmemesi Gerektiğine Dair Sayın Adnan Oktar’ın Bazı Açıklamaları:

Adnan Oktar: Namaz şart, Müslümanın ayrılmaz parçası namaz. Namaz Müslüman’dan kopamaz. Müslümanla namaz yapışık, birlikte. Nefes alıp vermek gibi, kalp atışı gibi. Allah’a teşekkür etmeden yaşanır mı? Allah’a sevginin ifadesi, teşekkürün ifadesi. Kılabiliyorsanız 5 vakit kılın. Kılamıyorsanız 4, kılamıyorsanız 3, kılamıyorsanız 2 -bir sabah bir akşam- kılamıyorsan 1,-sadece sabahları veyahut akşam yahut yatsı yahut öğlen- o da yoksa Cuma namazlarını, o da yoksa bayram namazı. Namazsız kardeşimiz kalmasın mutlaka kılın, inşaAllah.
(A9 TV; 16 Aralık 2012; 13:00 )
Adnan Oktar: Namazda yorgunluk olmaz, aşkla kalkacaksınız. Olur mu? Sabahleyin Ya Allah Bismillah diye. Çok hayatidir sabah namazı, bütün namazlar hayati, ama sabah namazı çok önemlidir ve sünneti de müekked sünnettir, yani vacip gibi mutlaka kılınması gerekir sabah namazının sünneti, yani terk edilecek bir sünnet değil, inşaAllah.
(A9 TV; 17 Ocak 2012; 22:00)

Adnan Oktar’ın, “mini etekliler de namaz kılabilir” sözlerinin bazı kişilerce çarpıtılması ve “mini etekle namaz kılınabilir dedi” iddiasında bulunulması gibi namaz kılınmasını özendirmek için söylediği yukarıdaki benzeri anlatımları da kötü niyetle çarpıtılmaya çalışılmış ve “namaz 2 vakittir” dediği iddia edilmiştir. Oysa aşağıdaki örneklerde de görüleceği üzere kastedilen açıktır, verilen örneklerdeki amaç namaz kılınmasının ve ibadetlerin teşvikidir. 

– Sayın Adnan Oktar’ın namazın terk edilmemesi gerektiğine dair bazı anlatımları:

Adnan Oktar: “Hocam, sizi izliyorum da namazla ilgili konuda. Günde bir vakit yeterli oluyormuş. Şimdi ben yatsı namazını kılsam olur mu?” Hiç kılmayacağına, hiç olmazsa bir vakit kılsan iyi olur. Tam anlamıyla bînamaz olmamış olursun. Tamamen terk edeceğine bir vakit kılsan olur. Ama kılabiliyorsan iki, kılabiliyorsan üç, dört, beş vakit kıl inşaAllah. Ama tamamen terk etmeye karşı ben onu söylüyorum. Mesela yatsıyı kıl yat. Hiç olmazsa namaz kılan insan olmuş olursun. Sorulduğunda namaz kılmayan insan mı dersin? Diyeceksin ki, “ben namaz kılıyorum ama vakitli kılamıyorum” diyeceksin. Öbür türlü tamamen namazdan vazgeçmiş oluyorsun. 
(A9 TV; 18 Mart 2012; 22:00)
Adnan Oktar: Ama söylüyorum beş vakit kılamıyorsanız, normalde beş vakit sünnetleriyledir. Sünnetlerini kılmada zorlanıyorsanız terk edin, farzlarını kılın. Özellikle sabah namazının sünnetini titizlikle muhafaza edin çünkü o vacipe yakın, müekked sünnettir. Onun dışında ona da gücünüz yetmiyorsa, bir vakit kılın namazınızı. Sabah kalktığınızda kılın sabah namazınızı. Sırf namazsız kalmayın. Ona da gücünüz yetmiyor ise sırf Cuma namazlarını kılın. Allah vermesin, ona da gücünüz yetmiyor ise bayram namazlarını kılın ama namazsız kalmayın… 
(A9 TV; 25 Şubat 2012; 21:00 )
Adnan Oktar: Namaz vakitli olarak farz. Müslüman bu güzel ibadeti yapacak. Ama nefsinin bazen gücü yetmez. Olmazsa dört kılarsın, olmazsa üç. Günde iki vakit de kılabilirsin. Olmazsa bir vakit kıl, mesela sırf sabahı kıl. Veyahut sabah akşamı kıl. Veyahut öğle, sabah, akşam kıl. Veyahut oluyorsa, nefsin imanın yetiyorsa beş vakit kıl. Ama hiç kılmamak olmaz. Hiç olmazsa günde bir kere de olsa sırf sabah namazını yahut akşam namazını veyahut işte iki vakti, üç vakti veyahut dört vakti veya beş vakti kılması gerekir, inşaAllah. Hocam hiç vaktim olmuyor derse o zaman bir tanesini kıl, tek bir tanesini kıl. Mesela öğle namazını kıl, değil mi? Ama namazını kıl inşaAllah. Onu da yapamıyorsan Cuma namazını, onu da yapamıyorsan bayram namazına git. Namaz tamamen terk edilmez. 
(A9 TV; 26 Mayıs 2012; 14:00)

Sonuç olarak;

Sayın Adnan Oktar’ın “Mini etekliler de Müslümandır, namaz kılabilirler” şeklindeki sözlerinin anlamı çok açıktır. Bununla, her insanın dindar olabileceği ve kılık kıyafet konusunun asla dindarlık seviyesini gösteren bir ölçü gibi kullanılamayacağı ifade edilmekte, dolayısıyla da milyonlarca insanın bu gibi ön yargılara bir tepki olarak İslam’dan, namazdan uzak durmasının engellenmesi amaçlanmaktadır.

Bununla birlikte önemle belirtmek gerekirse iddianamemizde de yer alan ve Sayın Adnan Oktar’a yöneltilen sözde “dini değiştirme, modernleştirme” yönündeki benzer ithamların tümünün temeli sadece husumetli müştekilerin soyut beyanlarına dayanmaktadır. Bu soyut beyanlar haricinde iddianamede ya da mütalaada söz konusu iddiaları destekleyebilecek tek bir tane bile somut delil yoktur. Sayın Adnan Oktar’ın gerek makaleleri gerek televizyon programlarındaki anlatımları, gerekse de sosyal medyadaki açıklamalarına bakıldığında bu iddiaların tam tersi anlatımlar olduğu görülecektir.

Adnan Oktar sadece kendi görüşlerini açıklamaktadır. Bu açıklamalar da suç unsuru içermemektedir. Savcılık makamınca da defaatle dile getirilen “İslam dininin sözde modern şekilde yorumlanması” şeklindeki suçlamalara itibar edilmemelidir. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla arz ederiz.

Daha yeni Daha eski