Dava dosyamızdaki sadece 25 müşteki ve etkin pişman sanığın ifadelerindeki henüz ilk bakışta göze çarpan 918 açık çelişki dahi bu kişilere zorla asılsız ifadeler verdirildiğini ve Sayın Adnan Oktar ile arkadaşlarına yöneltilen asılsız suçlamaların bariz yalan ve iftiralardan ibaret olduğunu göstermeye yeterlidir.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları, ilmi, fikri ve kültürel faaliyetlerine ve yaşantı biçimlerine karşı olan husumetli odakların organize şekilde planladıkları ve yürüttükleri bir komplo sonucunda gözaltına alınıp tutuklanmışlardır. Bu komplonun sonuç vermesi için en önemli gereksinimlerden biri olan suni yöntemlerle oluşturulmuş şikayetçiler, Özkan Mamati ve Fırat Develioğlu’nun başını çektikleri bazı husumetli müştekilerin tehditlerle veya vaatlerle dosyada ifade vermeye yönelttikleri kimselerden oluşturulmuştur. 

Ayrıca, Sayın Adnan Oktar’ın özellikle cezaevinde tutuklu bulunan arkadaşlarına da büyük baskı ve tehditler yapılmış, bu kişiler etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmaya zorlanmışlardır. Komplocu odaklar bu stratejileriyle dosyayı düzmece ve asılsız ifadelerle doldurmuşlardır.

Bu davada Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına komplo kurulduğunu gösteren en önemli delil, dosyada suçlamalara yönelik hiçbir somut delilin olmayışıdır. Suçlamalar iftiradan ibaret olduğundan, dosyada bunları doğrulayacak geçerli ve hukuka uygun hiçbir delil bulunmamaktadır. Suçlamalar sadece soyut beyanlara dayanmaktadır. Ancak, bunlarda da doğal olarak çok sayıda bariz çelişki oluşmuştur. 

Dolayısıyla, SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARINA KURULAN KOMPLONUN VARLIĞI, DOSYADA SOMUT DELİL OLMAMASINDAN SONRA, EN ÇOK İFADELERDEKİ BU ÇELİŞKİLERDEN ANLAŞILMAKTADIR.

Gayet iyi bilindiği üzere, doğruyu söyleyen bir insanın ifadelerinde çelişki olmaz. Örneğin; Melisa isminde bir şahıs gerçekten 1 Ocak 2016 tarihinde akşam saatlerinde arkadaşı Beliz’le birlikte alışveriş yaptıktan sonra İstanbul Etiler’deki bir eve taksi ile gittiyse ve bu evde Kaan isimli şahıs tarafından bıçakla saldırıya uğradıysa, bu yaşadıklarını her ifadesinde aynı şekilde anlatır. İfadeden ifadeye değişik tarihlerden, değişik semtlerden, değişik eylemlerden veya değişik isimlerden bahsetmez. 

Ancak, dava dosyasındaki durum, bunun tam aksidir. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına suçlamalarda bulunan müşteki ve etkin pişmanlar emniyet ve mahkemede verdikleri ifadelerde, yaşadıklarını iddia ettikleri olaylarla ilgili semtleri, tarihleri, kişileri ve akışı sıklıkla birbirinden farklı olarak anlatmışlardır. Buna ek olarak, yaşandığı ileri sürülen olayla ilgili ilk beyanda olup da sonraki beyanda unutulan veya ilk beyanda olmayıp sonraki beyanda anlatılan çok önemli detaylar da vardır. Hayatın olağan akışında ise bunlar, gerçek cinsel saldırı/taciz mağdurlarının ifadeden ifadeye unutup hatırlayabilecekleri detaylar asla değildir. Yani suçlamalarının direkt olarak temelini teşkil eden detaylardır.

Dolayısıyla, dava dosyasında verilen ifadeler neticesinde ulaştığımız sonuç; şikayetçilerin gerçekte hiçbir mağduriyetlerinin bulunmadığı, dışarıdan gözlemlenen ruh hallerinin, konuşma biçimlerinin ve söylemlerinin bu gerçeği desteklediği, tek yaptıklarının önlerine konulan hayali senaryoları tekrarlamaktan ibaret olduğu, ancak senaryolarına savunmanın delillerine göre yeniden şekil vermek zorunda kaldıkları, ifadeleri sırasında doğruları dile getirmemenin yol açtığı psikolojik faktörlerin etkisiyle de ciddi çelişkilere düştükleridir. 

TÜM MÜŞTEKİLERDE VE ETKİN PİŞMAN SANIKLARDA KARŞILAŞILAN BU DURUM, KOMPLODAKİ STRATEJİLERİN GENİŞ KAPSAMLI OLARAK, YANİ HUSUMETLİ MÜŞTEKİLERCE SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI ALEYHİNDE YÖNLENDİRİLEN HERKESE YAYILDIĞINI ORTAYA KOYMAKTADIR. 

DOSYADA ÇELİŞKİLİ VE TUTARSIZ İFADE VERMEYEN TEK BİR MÜŞTEKİ VEYA ETKİN PİŞMAN SANIK YOKTUR. SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARINA CİNSEL SUÇLAMALARDA BULUNAN TÜM KİŞİLERİN İFADELERİNDE ÇARPITMALARA, YALANLARA VE GERÇEKLERİ GİZLEMEYE BAŞVURDUKLARI ALENEN ORTAYA ÇIKMIŞ DURUMDADIR. BU, SON DERECE OLAĞANÜSTÜ BİR DURUMDUR. 

CİNSEL SUÇLAMALARDA BULUNAN KİŞİLERİN TÜMÜNÜN, İDDİALARINI DOĞRULAYACAK HİÇBİR SAĞLIK RAPORU VEYA BELGEYİ DOSYAYA SUNAMAMALARI, YARGI SÜRECİNE KADAR HİÇBİR ŞİKAYET YAPMAMIŞ OLMALARI, MARUZ KALDIKLARINI İDDİA ETTİKLERİ OLAYLAR SIRASINDA HİÇ KİMSEDEN YARDIM DİLEMEMELERİ, KİMSEYE BU OLAYLARDAN BAHSETMEMELERİ, İFADELERİ SIRASINDA ONLARCA ÇELİŞKİYE DÜŞMELERİ TAMAMIYLA HAYALİ SENARYOLARDAN BAHSETTİKLERİNİ ORTAYA KOYMAKTADIR.

Aşağıda yer verdiğimiz bilgilerden de görüleceği gibi, dosyada cinsel suçlamalarda bulunmuş müşteki ve etkin pişman sanıkların tümü çok sayıda çelişkiye düşmüştür. Bu çelişkilerin sayısı hakkında şunları söyleyebiliriz:

MÜŞTEKİ/EPÇELİŞKİ SAYISI
A. B.
25
B. K.
12
B. B.
21
B. G.
24
B. K.
38
B. B. Y.
60
B. Ö.
43
B. Ç.
50
Ç. Ç
105
D. Ş
70
E. Ü.
22
E. Ç.
12
F. Y.
46
G. B.
9
G. Ç.
34
G. T.
18
H. N. Ü.
54
H. A.
51
H. U.
20
M. T.
14
M. G.
39
N. A.
50
S. R.
48
S. Y.
29
Y. G.
24

Yukarıda sıraladığımız 25 müşteki ve etkin pişman sanığın ifadeleri sırasında oluşan 918 somut çelişki Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu göstermeye yeterlidir. 

Bir davada verilen ifadelerde bu kadar yaygın ve çok sayıda çelişki oluşmuşsa, ifade sahiplerinin organize şekilde baskıya uğrayıp yalan söylemeye mecbur bırakıldıkları konusunda şüphe kalmamaktadır. Huzurdaki dosyada suçlamalarda veya sözde itirafçılıkta bulunanlardan tek bir kişi dahi çelişkisiz, tutarlı, akla ve vicdana uygun, delillere dayalı ifade verememişse, bu durum sadece Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının değil, dosyada ifade veren herkesin bahsini ettiğimiz komplonun mağduru olduğunu göstermektedir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski