Mağdur beyanlarının hükme esas alınması ve güvenilir olarak
kabul edilmesi için Yargıtay’ın belirlediği ölçütler arasında mağdurun BEYANIN ÇELİŞKİLİ OLMAMASI önem
taşımaktadır.
Özellikle cinsel suçlarda mağdurun
beyanlarının AŞAMALARDA KENDİ İÇERİSİNDE
ve DİĞER TANIK BEYANLARI İLE ÇELİŞMEMESİ ve DEĞİŞMEMESİ gerekir.
-
Her
türlü şüpheden uzak, kesin inandırıcı maddi deliller bulunmalıdır.
-
Bu
deliller cezalandırılmaya yeterli olmalıdır.
-
Eyleme
ilişkin net ve açıklık içeren anlatımlar olmalıdır.
-
Olayın
intikal şekli ve zamanı konusunda mahkumiyet için elverişli ayrıntılar
bulunmalıdır.
-
Anlatılan
olay hayatın doğal akışına uygun olmalıdır.
Müşteki Y.G.’in ifadeleri bu kriterlere göre değerlendirildiğinde,
beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı açıkça görülmektedir.
Y.G. İFADELERİ SIRASINDA 25
AYRI ÇELİŞKİLİ BEYAN VERMİŞ, GERÇEK DIŞI
İFADELERDE BULUNDUĞU AÇIĞA ÇIKMIŞTIR. BİR İNSANIN BİR TANE DAHİ YALAN SÖYLEMESİ
O KİŞİNİN İFADELERİNİN GÜVENİLİRLİĞİNİ TAMAMEN ORTADAN KALDIRIRKEN SÖZ KONUSU
MÜŞTEKİNİN 25 AYRI ÇELİŞKİLİ İFADEDE
BULUNMASI HUZURDAKİ İDDİALARIN TAMAMEN GEÇERSİZ OLDUĞUNU İSPATLAMIŞTIR.
Şöyle ki;
1. Y.G. HİÇBİR TACİZ YAŞAMADIĞINI BEYAN ETTİĞİ HALDE
SANIKLAR İÇİN CEZALANDIRMA TALEP EDİLMEKTEDİR. Kendisiyle herhangi bir cinsel ilişki yaşandığını sanıkların hiçbirinin
kabul etmemiş olması gerçeğiyle birlikte, Y.G. 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde “CİNSEL BİR İSTİSMARIM YOK
çok şükür.” “HANİ CİNSEL
İSTİSMAR OLARAK ALGILAMIYORUM ONU….” “BEN İSTEKLİYDİM. BEN İSTEMİYORDUM, ZORLA YAPTI DEĞİL…”
“KENDİ
RIZAM İLE OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM, ÇÜNKÜ BİZ SEVGİLİ İDİK…” beyanlarında
bulunmuştur. Cinsel taciz yaşamayan ve bu konuda şikayeti dahi olmayan bir kişi
yönünden cezalandırma talep edilmesi ya sehven yapılmış bir hata ya da büyük
bir çelişkidir.
2. Y.G. KENDİ YAŞADIKLARI İÇİN DEĞİL,
BAŞKA KADINLARA ZARAR VERİLDİĞİNİ DUYDUĞU için şikayetçi
olmuştur. Hiç kimseye ne sözle ne de fiili olarak zarar verildiğine ŞAHİT
OLMAYAN Y.G., 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde kendisine şikayetçi olup olmadığı
sorulduğunda kendisinden değil, başka kadınlardan bahsederek “Ben
çok şükür hiçbir şey yaşamadım ama 2 senedir inandığın şeyin yalan olması ve
böyle şeyleri arkadaşlarımdan duymak, bir kızın bile kılına zarar verdikleri
için ben şikayetçiyim sonuna kadar” demiştir. Y.G.’in HUSUMETLİ HALE GETİRİLDİĞİ
ANLAŞILMAKTADIR. HİÇ ŞAHİT
OLMADIĞI KONULARDA DUYUM ÜZERİNE ŞİKAYETÇİ OLMASI BÜYÜK BİR ÇELİŞKİDİR.
3. Davamızda sözde
örgüte kazandırılmaya çalışılan kızların, cinsel sömürü düzeni ile rızalarının
bozulduğu, kişiliklerinin bitirildiği, sorgusuz Sayın Adnan Oktar’a teslim hale
getirildikleri iddia edilmektedir. Oysa
katılan Y.G. gittiği yeri annesine haber vermiştir. Y.G. kendisine karşı
sürekli NEZAKET VE GÜZEL TAVIR
gösterildiği halde AGRESİF BİR TAVIR
TAKINDIĞINI, özellikle SERT BAKIŞLAR
attığını ve karşı tarafa da bunu HİSSETTİRMEYE
ÇALIŞTIĞINI KENDİSİ BEYAN ETMİŞTİR. İradesi kırılmış, kişiliği bitirilmiş
bir insanın bu tarz tavırlar takınması hayatın
doğal akışına uygun değildir.
4. Y.G.’in
beyanlarında arkadaş grubundaki kişileri çok sevdiği ve görüşmekten mutluluk
duyduğu anlaşılmaktadır. Y.G.’in 27.09.2018
tarihli emniyet ifadesindeki “Bora'nın bana bu denli iyi arkadaşça tutumu, sürekli gideceğimiz yere bırakması, gelemese bile Uber ile aldırması, bize yaptığı yemekler gibi hususlardan dolayı...” “Biz de ya bu kadar zenginler fakat hiç
kasıntı değiller tam tersi aşırı mütevazı ve aşırı samimilerdi. Bizi onlara
çeken de samimiyet ve mütevazilikleriydi...” beyanları sözde cinsel
saldırıya uğradığı iddiası ile ÇELİŞMEKTEDİR. Y.G.’in hiçbir zaman hiçbir
şekilde tacize UĞRAMAMIŞTIR.
5.
Cinsel
saldırı eylemlerinde biyolojik deliller kadar adli tıp raporları da büyük önem taşımaktadır. Y.G.’in sözde
iddialar yönünden ADLİ TIP RAPORU BULUNMAMAKTADIR.
Cinsel saldırı mağdurlarının HAYATTAN KOPMASI, OKULUNU BIRAKMASI, GÖRÜNÜŞÜNÜN
MUTSUZ, HAYATTAN ZEVK ALAMAYAN HALE GELMESİ, GELECEĞE DAİR BEKLENTİLERİNİ
AZALMASI beklenmektedir. Y.G. ise SOSYAL YAŞANTISINDA ve SOSYAL MEDYA
PAYLAŞIMLARINDA herhangi bir üzüntü,
rahatsızlık, depresyon belirtisi göstermemektedir.
6. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
ve 12.08.2020 tarihli mahkeme
ifadesinde BORA YILDIZ İLE TEŞEKKÜR EDEREK VE HELALLEŞEREK
AYRILDIKLARINI beyan etmiştir.
“Her
şey için teşekkür ederim. Ben
yoluma tek başıma devam edeceğim dedim.” (27.09.2018 – Y.G., emniyet ifadesi)
“Ben de kararım nettir, Bora her şey için teşekkür ederim dedim.” (27.09.2018
– Y.G., emniyet ifadesi)
“Sadece ben artık yoluma kendim devam
etmek istiyorum seninde anlayışla karşılayacağını düşünüyorum. Hakkını helal et. Benim varsa helal
olsun dedim.” (12.08.2020 – Y.G.,
mahkeme ifadesi)
Gerçek bir tecavüz mağdurunun faile TEŞEKKÜR EDEREK ve HELALLEŞEREK ayrılması
HAYATIN DOĞAL AKIŞINA AYKIRIDIR.
7. Y.G. HİÇBİR ZAMAN
TACİZE UĞRAMADIĞI İÇİN EVİNİ PAYLAŞTIĞI KIZ ARKADAŞLARINI BORA YILDIZ’IN
EVİNE GETİRİP ARKADAŞ GRUBU İLE TANIŞTIRMIŞTIR. Gerçek bir tecavüz
mağdurunun faili ile KIZ
ARKADAŞLARINI TANIŞTIRMASI, EVİNE
DEFALARCA GETİRMESİ HAYATIN DOĞAL AKIŞINA AYKIRIDIR.
8.
Y.G. 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde aslında ŞİKAYETÇİ OLMAK İSTEMEDİĞİNİ beyan
etmiştir. Operasyondan 3-4 ay sonra Mali Şube’den aranarak “BORA CAN YILDIZ ile MESAJLARINIZ VAR, TELEFON KAYITLARINIZ VAR, İFADE
VERMEK İSTER MİSİNİZ?” denmiştir. Başta GİTMEK
İSTEMEDİĞİNİ ancak ORADA
PSİKOLOGLARIN OLDUĞU VE YARDIMCI OLMASI GEREKTİĞİ SÖYLENİNCE GİTTİĞİNİ
beyan etmiştir. İfadesinde avukat bulunmamış,
ifadesi kayda alınmamış ve gizli kalacağı kendisine söylenmiştir. Y.G.’e hukuk dışı
yöntemle YURTDIŞI YASAĞI KONMUŞTUR ve davanın ilerleyen sürecinde
kaldırıldığına dair bir belge, bilgi yayınlanmamıştır. Müşteki olmasa sanık
olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır.
9.
Y.G. 27.09.2018
tarihli emniyet ifadesinde Türkiye pazarına
girecek bir makyaj ürünü tanıtımı için iş görüşmesine
gittiğini anlatırken, 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde spor
aletleri tanıtımı konusunda iş teklif edildiğini, makyaj tanıtımı fikrine
mesafeli kaldığını iddia etmiştir.
10.
Y.G. 27.09.2018 tarihli
emniyet ifadesinde Kandilli’deki evin
Bora Yıldız’a ait olduğunu söylerken, 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde evin
Dolunay Tezin’e ait olduğunu iddia etmiştir.
11.
Y.G. 27.09.2018 tarihli
emniyet ifadesinde Borsa Restorandaki görüşme sonrasında Bora Yıldız’ın
arabasının altını sürttüğü için aracın çalışmadığını ve Dolunay Tezin ile birlikte Bora Yıldız’ın onları eve bıraktıklarını
söylerken, 12.08.2020 tarihli
mahkeme ifadesinde kendisini ve ev arkadaşını Tural Rustamov’un evlerine bıraktığını iddia etmiştir.
12.
Y.G. 27.09.2018 tarihli
emniyet ifadesinde evde
toplandıkları dönem Oğuzhan adından bahsetmezken, 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde evde görüşmelerine Oğuzhan isminden bahsetmiştir. Ancak
tanıdıklarının içerisinde bu kişiyi saymamıştır.
13.
Y.G. 27.09.2018 tarihli
emniyet ifadesinde Erdem Ertüzün
için sadece “grubun komik çocuğu” derken, 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde “laubali hareketleri vardı, rahatsız oldum, makas aldı” şeklinde ek
bilgiler eklemiştir.
14.
Y.G. 27.09.2018 tarihli
emniyet ifadesinde Bora Yıldız’ın ilk öpme girişimini Bebek’teki bir evde şeklinde söylerken,
12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde
“arabada öpmeye yeltendi” şeklinde
ifade etmiştir.
15. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
Bora Yıldız ile gerçekleştiğini iddia ettiği sözde bir anal ilişkiden bahsetmiştir. Ancak 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde Mahkeme Başkanı
tarafından soruluncaya kadar bu eylemden bahsetmeyi
unutmuştur. Bu olay Y.G.’in maruz kaldığı iddia edilen sözde TEK CİNSEL EYLEMDİR. Y.G.’in
davada müşteki olmasına neden olan TEK
EYLEMİ ANLATMAYI UNUTMASI BÜYÜK BİR ÇELİŞKİDİR.
16. Y.G. 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde
sürekli olarak isimleri (Tezin mi,
Sezin mi?, Tural mı, Vural mı?), yerleri
(İran mı, Irak mı?) karıştıran bir kişi
olduğu için diğer TÜM KONULARDA DA bu tip YANLIŞ BEYAN VERME ŞÜPHESİ
OLUŞMUŞTUR.
17. Y.G. 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde
arkadaş grubuna karşı husumetli hale getirildiği için, beyanlarına emniyette HİÇ BAHSETMEDİĞİ sözde korkutuculuk
unsuru eklemiştir. Mahkeme ifadesinde “neskafe
vermişlerdi onu da içmedim KOKRTUĞUM için”. “Bende KORKUDAN seviyorum yani dedim.” şeklinde
detaylar eklemiştir. Ancak Y.G.’in anlattığı olaylarda korkmasını gerektirecek HİÇBİR
DETAY yoktur. Kendisine baskı yapılmamış, korkutulmamış, silah
gösterilmemiştir. Tersine kendisine NEZAKET
ve GÜZEL TAVIR gösterildiğini beyan etmesine rağmen KORKUTUĞUNU iddia etmesi büyük
bir ÇELİŞKİDİR. Beyanlarında aşamalarda
değişen, çelişkili beyanlar vermiştir.
18. Y.G. 12.08.2020 tarihli mahkeme ifadesinde
Adnan Oktar’ın kendisine özellikle devletle ve Cumhurbaşkanı ile ilgili soru
sorduğunu ilk kez iddia etmiştir; “Seni at gibi yarıştırıyor mu bu devlet?
Devletimiz hakkında ne düşünüyorsun? İşte Cumhurbaşkanımız hakkında ne
düşünüyorsun? Ailenin görüsü ne bu konuda?” iddia etmiştir.
Ancak bu bilgilerden daha önceki 27.09.2018 tarihli
emniyet ifadesinde HİÇ BAHSETMEMİŞTİR.
19. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
A9 stüdyosuna 2 kez gittiğini ve Adnan Oktar ile 2 kez
karşılaştığını anlatırken, 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde sadece 1
kez Adnan Oktar ile karşılaştığını beyan etmiş ve daha önce iki ayrı zamanda
geçen olayları tek seferde yaşanmış gibi birbirine karıştırarak anlatmıştır.
20. Y.G. A9 Stüdyosunun
ortamını özellikle hedef alan iddialara destek olmak adına, “Ben bir baktım içeride 10-15 tane kadın
ve yani yarı çıplak ve ben nerede olduğumu hiç anlamadım.” şeklinde
beyan vermiştir. Ancak orası bir televizyon stüdyosudur ve kişiler orada canlı
yayına çıkmakta, ayağa kalkıp dans edebilmektedir. Herkes kendi isteği
doğrultusunda giyinme özgürlüğüne sahiptir. Buradaki iddialar özellikle stüdyo
ortamını sözde gayri ahlaki göstermek adına kurgulanmış ve seçilmiştir.
21. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
Bora Yıldız’ın iteklemesi ile yayına
çıktığını anlatırken, 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde 2
sarı saçlı kadının kendisini yayının olduğu yere götürdüğünü beyan
etmiştir.
22. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
Adnan Oktar’ın kendisine
dokunduğundan bahsetmezken, 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde şablon ifadelerden olan “nabzını kontrol etme” eyleminden
bahsetmiştir.
23. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
Bora Yıldız’ın grup ilişkiyi
çağrıştıracak telkinleri olduğundan bahsetmemiştir ancak bu anlama
gelecek beyanlarını 12.08.2020 tarihli
mahkeme ifadesinde ilk kez
dile getirmiştir.
24. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
Bora Yıldız ile sözde anal ilişki
yaşadığı gece önce Kartal Göktan, Erdem Ertüzün, Ender Daban’ın evde olduğunu
sonra hepsinin gittiğini ve yalnız olduklarını söylemiştir. Devamını hiç
hatırlamadığını beyan etmiştir. Ancak 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde kapının
açık olduğunu hatırladığını, Erdem Ertüzün ve Kartal Göktan’ın eve geri
döndüklerini beyan etmiştir. Ancak
Ender Daban’dan hiç bahsetmemiştir.
25. Y.G. 27.09.2018 tarihli emniyet ifadesinde
Bora Yıldız ile görüşmeme kararı aldıktan sonra ev arkadaşı M.’in Bora Yıldız’ın mesajlarına cevap
verdiğini söylerken, 12.08.2020
tarihli mahkeme ifadesinde ev arkadaşı M.’in Bora Yıldız’a hiç cevap yazmadığını iddia etmektedir.
Nitekim Yargıtay kararlarında
mağdurenin "AŞAMALARDAKİ ÇELİŞKİLİ
BEYANLARI, UZUN SÜREDE ŞİKAYETÇİ OLMASI, SOYUT BEYANLARI HARİCİNDE MAHKUMİYETE
YETER, HER TÜRLÜ ŞÜPHEDEN UZAK, KESİN ve İNANDIRICI DELİLİN OLMAMASI" hükmün
bozulmasına gerekçe olarak değerlendirilmektedir. Aşağıda bazı YARGITAY
KARARLARI örnek olarak verilmektedir.
“…Katılan
mağdurenin kollukta verdiği ilk ifadesinde 06.10.2014 tarihinde sanığın
kendisini kolundan tutarak zorla araca bindirdiği ve otoban gibi bir yere
götürerek zorla anal yoldan ilişkiye girdiğini beyan etmesine karşın kollukça
alınan ek ifadesinde, araca tehditle bindirildiğini ve araçta silah bulunduğunu
ifade etmesi, yine suç tarihini daha önce 06.10.2014 olarak belirtmiş iken
sanığın o tarihte İstanbul ilinde olmadığının tespit edilmesi üzerine bu defa
savcılıkta alınan ifadesinde suç tarihini Eylül ayının sonları olarak ifade
ederek, ileri sürülen olayın üzerinden uzun zaman geçmediği halde, hem olay
tarihi hem de olayın gerçekleşme şekli açısından çelişkili anlatımlarda
bulunması, sanığın kendisini rahatsız etmesinden dolayı uyarmak için
onu aradığını belirtmesine rağmen HTS kayıtlarına göre suç tarihinden
sonra da sanıkla karşılıklı görüşmelerinin bulunması, sınıf
arkadaşlarına uzun süre olaydan bahsetmemesinin yanı sıra sanığı bir yakını
olarak tanıtması, tanık...'un katılan mağdurenin sanıktan hoşlandığını
kendisine dolaylı olarak anlattığını ifade etmesi, katılan mağdurenin
anal muayenesinde belirlenen bulguların olaydan 23 gün sonra düzenlenen rapora
dayanması nedeniyle olayla arasındaki illiyet bağının tespit edilememesi, Adli
Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen raporda söz konusu bulguların kabızlık gibi
doğal nedenlerle de oluşabileceğinin belirtilmesi, sanığın kullandığı
hattın olay saatinde Samandıra'dan baz sinyali alması sanık aleyhine
değerlendirilebilir ise de bu hattın daha önceki tarihlerde de aynı
bazdan birçok kez sinyal aldığının tespit edilmesi nedeniyle bu durumun sanık
aleyhine delil teşkil etmemesi ve tüm aşamalarda katılan
mağdurenin kendisine ilgi duyduğunu, kendisini sürekli aradığını, onunla cinsel
ilişkiye girmediğini, atılı suçları işlemediğini belirten sanık savunmasının
aksine bir delil bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
sanığın katılan mağdureyi aracına zorla bindirip otoban yakınına götürerek
cinsel istismarda bulunduğuna dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı
delil bulunmadığı, bu şekilde sanığın atılı suçlardan beraati yerine
mahkûmiyetine karar verilmesinin isabetli olmadığı kabul edilmelidir…” (Yargıtay
CGK. 2019/171 E. 2020/169 K. 10/03/2020 T.)
“…sanıgın kendisini eve bırakma
yönündeki teklifini kabul etmemesi üzerine bir eli ile kolundan tutup diger eli
ile agzını kapatarak, zorla sokak üzerinde bulunan evlerden birinin kömürlügüne
götürdügünü, durusmadaki beyanında ise sanıgın eve bırakma teklifini kabul
ettigini ve kendi istegi ile sanıkla kömürlüge gittigini ifade etmis olmasının
asamalarda çeliksi olusturması, magdure hakkında tanzim edilen doktor
raporlarında cinsel saldırıya iliskin bir bulgunun elde edilememis olması,
sanıgın tüm asamalarda magdure ile rızaya dayalı cinsel ilikside bulundugunu
savunması, magdurenin olaydan hemen sonra sorusturma makamlarına
basvurmamasının haklı ve kabul edilebilir bir gerekçesi olmaksızın, evine gidip
uyuması ve ertesi sabah uyanarak çalıstıgı gazetede islerini hallettikten sonra
karakola müracatta bulunması karsısında, savunmanın aksine, sanıgın magdure ile
rızası dısında cinsel iliskiye girdigine dair her türlü süpheden uzak, kesin,
somut ve inandırıcı bir delilin bulunmaması…” (Yargıtay 14. CD. 2014/643 E.
2014/4746 K. 09/04/2014 T.)
“…Mağdurenin aşamalardaki çelişkili
ifadeleri, istinabe yoluyla alınan 22.06.2011 tarihli beyanında annesi ve
yengesinin baskısıyla ifade verdiğini belirtmesi, tanık ...'in de aynı şekilde
tutarsız beyanlarda bulunması, diğer tanık ...'in sanığın kendisine
cinsel eylemde bulunduğuna dair mağdurenin herhangi bir açıklamasının
olmadığını söylemesi, tanık ...'ın sanığın cinsel eylemde bulunduğunu gördüğüne
dair ifadesinin bulunmaması, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında,
sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü
şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine
yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14.
CD. 2018/4643 E. 2020/1668 K. 03/03/2020 T.)
“…Mağdurenin
aşamalardaki başka delille desteklenmeyen çelişkili beyanları, savunma
ile tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçları
işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı
delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar
verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2018/7099 E. 2020/1815 K.
09/03/2020 T.)
“…Mağdurenin
aşamalardaki çelişkili beyanları, savunma, tanık anlatımları ile tüm dosya
içeriği nazara alındığında, sanığın değişik tarihlerde mağdureye yönelik
alıkoyma ve cinsel ilişki eylemlerini cebir veya tehditle gerçekleştirdiğine
dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı
delil bulunmadığı gözetilerek atılı suçlardan beraati yerine yazılı
şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD.
2019/6210 E. 2020/1769 K. 04/03/2020 T.)
“…Katılanın aşamalarda değişen
çelişkili beyanları, savunma ile tüm dosya içeriği nazara alındığında,
sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair katılanın soyut iddiası dışında
cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil
bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar
verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay
14. CD. 2015/7883 E. 2018/7735 K. 25/12/2018 T.)
“…mağdurenin
anal ve vajinal yoldan zorla gerçekleştirildiğini ileri sürdüğü cinsel istismar
eylemlerine ilişkin olay sonrası düzenlenen doktor raporlarında herhangi bir
bulguya rastlanılmaması, birbiriyle çelişen mağdurenin iddiasının tanık
beyanları veya başkaca herhangi bir yan delille desteklenmemesi ve tüm
dosya içeriği nazara alındığında, suça sürüklenen çocuk ile sanıkların
mağdureyle rızaen cinsel ilişkiye girdikleri ya da zorla cinsel istismarda
bulunduklarına ve Sanık ...'un mağdureye rızası dışında alıkoyduğuna dair soyut
iddia dışında cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve
inandırıcı delil elde edilemediği gözetilerek beraatleri yerine yeterli olmayan
yazılı gerekçelerle mahkûmiyetlerine karar verilmesi…” (Yargıtay 14. CD. 2018/574 E. 2018/2607 K. 09/04/2018 T.)
“Mağdurenin
aşamalardaki çelişkili beyanları, sanığın inkara yönelik savunması ve tüm dosya
kapsamına göre, eylemin nasıl ve ne zaman gerçekleştiğine ilişkin anlatımların
mahkûmiyet hükmü kurmaya elverişli olmadığı ve mevcut haliyle sanığın atılı
suçu işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak,
kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, beraati yerine
yazılı gerekçelerle mahkûmiyetine karar verilmesi…” (Yargıtay 14. CD. 2014/12387 E. 2017/6735 K. 26/12/2017
T.)
“…Mağdureleri
n aşamalardaki çelişkili beyanları, savunma, eylemlerin uzun süredir devam
ettiği iddia edilmesine rağmen mağdurelerin beyanlarının tanıklar tarafından
doğrulanmaması, sanıkla ilgili iddiaların aile içi uyuşmazlık sonrası gündeme
getirilmesi, sanığın mağdure ...'nun evden ayrılıp kaçtığını düşündüğü
kişi hakkında 02.08.2011 tarihinde suç duyurusunda bulunmasından sonra
03.08.2011 günü ... tarafından cinsel istismar iddialarının ortaya atılması,
mağdure ...'nin de diğer mağdurenin suç duyurusunda bulunmasından sonra cinsel
istismar iddiasında bulunması ve tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanığın,
mağdurelere yönelik çocuğun cinsel istismarı ve ...'ya yönelik tehdit suçlarını
işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin,
tarafsız ve inandırıcı delil bulunmadığı…” (Yargıtay 14. CD. 2017/4398 E.
2017/5619 K. 15/11/2017 T.)
“…Mağdurenin aşamalardaki çelişkili
anlatımları, gerçekleştiğini iddia ettiği eylemden dolayı süresinde kolluğa
başvurarak resmi şikayette bulunmayıp anılan olayla ilgili olarak yaklaşık iki
ay kadar sonra başka bir cinsel istismar eyleminden dolayı yakalanan sanığı
usulüne uygun şekilde yapılmayan işlemde teşhis etmesi üzerine kamu davasının
açılması, savunma ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın
atılı suçu işlediği hususunda soyut iddia dışında cezalandırılmasına yeter, her
türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından,
beraati…” (Yargıtay 14. CD. 2014/9936 E. 2017/3659 K. 05/07/2017 T.)
“…İntikalin,
iddia edilen eylemden yaklaşık bir ay sonra gerçekleşmesi, tanıkların
aşamalarda değişen ve çelişen anlatımları, sanığın yazılı ve sözlü
savunmaları, mağdure ile sanık arasında sınıfta kalan mağdurenin sene tekrarı
yapmadan bir üst sınıfa geçirilmesi hususunda husumet bulunması ve tüm dosya
içeriği nazara alındığında, sanığın atılı suçtan mahkumiyetine yeter, her türlü
şüpheden uzak, kesin, somut, tarafsız ve inandırıcı delil elde edilemediği…” (Yargıtay
14. CD. 2016/9146 E. 2017/2488 K. 08/05/2017 T.)
“…mağdurelerin
ifadeleri arasında çelişki oluştuğu, mağdurelerin iddialarını eylemlerden uzun
süre sonra dile getirdikleri, sanığın savunmalarında üzerine atılı suçu inkar
edip anılan husumet oluşturacak sebebi dile getirdiği, mağdurelerin sanıktan
intikam alacaklarına dair konuşmalarının da farklı yer ve zamanlarda birden
fazla tanık tarafından duyulduğu anlaşılmakla, mağdurelerin sanığa
isnatta bulunabilecekleri yönünde şüphe oluştuğu, bu nedenle sanığın müsnet
suçları işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak,
kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı…” (Yargıtay 14. CD. 2016/12325 E.
2017/1430 K. 22/03/2017 T.)
“…Olayın
intikal şekli ve aile içi uyuşmazlık ortamında ileri sürülmesi, sanığın
aşamalardaki istikrarlı, suçu inkara yönelik ve müşteki Filizle aralarında
boşanma davasına da konu olan husumet bulunduğuna dair savunmaları,
bunu destekleyen tanık anlatımları, mağdure, müştekiyle kardeşi tanık Gizem'in
aşamalardaki birbirleriyle çelişkili beyanları, mağdurenin intikal sonrası
aldırılan muayene raporları ve tüm dosya kapsamından sanığın, mağdureye yönelik
beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun basit cinsel istismarı suçunu
işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin,
somut, tarafsız ve inandırıcı delil elde edilemediği…” (Yargıtay 14. CD.
2016/11974 E. 2017/735 K. 16/02/2017 T.)
“…Mağdurenin
aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen beyanlarda bulunup anlatımların
hayatın olağan akışına da aykırı olması, sanık ... tarafından zorla
cinsel istismara maruz bırakıldığına dair herhangi bir biyolojik delil elde
edilememesi, mağdure ile annesi arasındaki telefon görüşme ve mesaj
kayıtlarını içeren bilirkişi inceleme tutanağının mahiyeti, taraflar arasında
2013 yılı Mayıs ayında sanık ... tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen
eylemlere ilişkin devam etmekte olan dava nedeniyle husumet bulunması ve tüm
dosya içeriği karşısında, sanıkların atılı suçlardan cezalandırılmalarına
yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin, somut, tarafsız ve inandırıcı delil
bulunmadığı…” (Yargıtay 14. CD. 2016/9338 E. 2017/324 K. 30/01/2017 T.)
“…Mağdure
ile müşteki annesinin aşamalardaki çelişki beyanları, savunma, 06.04.2015
tarihli sosyal inceleme raporu ve 21.07.2015 günlü adli görüşme raporu içeriği,
tanık beyanları, sanık ile müşteki anne arasında husumet olduğu hususları
birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mağdureye yönelik çocuğun basit
cinsel istismarı ve tehdit suçlarını işlediği hususunda cezalandırılmasına
yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği…” (Yargıtay
14. CD. 2016/2107 E. 2016/6007 K. 22/06/2016 T.)
“…taraflar
arasında sanığın üstlendiği dolap yapımından kaynaklanan anlaşmazlık nedeniyle
husumet bulunması ve mağdurenin kendisine cinsel saldırıda bulunan sanıkla iş
yapmaya devam ederek bir kaç kez evde yalnız bulunduğu sırada eve gelmesine
rıza göstermesinin de hayatın olağan akışına uygun olmaması karşısında,
sanığın mağdureye yönelik basit cinsel saldırı eylemlerinde bulunduğuna dair
mağdurenin aşamalardaki çelişkili anlatımları dışında sanığın
cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı…”
(Yargıtay 14. CD. 2013/10860 E. 2015/9960 K. 28/10/2015 T.)
“…Mağdurenin
aşamalarda değişen ve birbiriyle çelişen beyanları, olayın adli makamlara
intikal zamanı ve tüm dosya içeriğinden, sanığın savunmasının aksine
cezalandırılmasına yeter kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı…” (Yargıtay
14. CD. 2013/9244 E. 2015/8312 K. 14/09/2015 T.)
“…Olayın
intikal şekli ve zamanı, mağdurenin aşamalardaki çelişkili ve tutarsız
beyanları, savunma ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın
üzerine atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden
uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı
şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2017/707 E. 2020/1132 K.
12/02/2020 T.)
“…Mağdurun aşamalardaki çelişkili
beyanlarına, sanıkların savunmalarına, olayların intikal süresine ve tüm dosya
kapsamına göre; mağdurun soyut ve çelişkili beyanları dışında sanıkların atılı
suçları işledikleri hususunda cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden
uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraatleri yerine
yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2018/4728 E. 2018/6569
K. 12/11/2018 T.)
“…Olayın
intikal şekli ve zamanı, mağdurenin aşamalardaki çelişkili ifadeleri, tanıklar
...'nin, mağdurenin beyanlarıyla çelişen anlatımları, savunma ve tüm dosya
içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair
cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil
bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar
verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay
14. CD. 2019/2294 E. 2020/1600 K. 27/02/2020 T.)
“…Mağdure soruşturma aşamasında yaz tatili
süresince çalışmak için girdiği işyerinde sanığın 2011 yılı Temmuz ayında
kendisine yönelik cinsel davranışlarının başladığını ve Ağustos ayında da anal
ve oral yoldan defalarca tecavüze uğradığını belirtmesine rağmen gerek
sanığın ilk cinsel davranışlarının başladığını söylediği Temmuz ayında, gerekse
Ağustos ayı içerisinde işyerinde çalışmaya devam edip, okulların açılacak
olması nedeniyle işten ayrılması, ayrıca sanığın cinsel
birlikteliklerini anlatacağı yönündeki tehditi üzerine daha sonraki cinsel saldırılarına
sesini çıkartamadığını iddia eden mağdurenin, işyerinden ayrıldıktan sonra da
sanığın böyle bir olayı anlatmasının mümkün olmasına rağmen işten ayrıldıktan
sonra sanığın kendisini birlikte olmak için çağırdığında kabul etmediğini beyan
etmesi, sanık hakkında herhangi bir merciiye şikayette bulunmaması, kovuşturma
aşamasında mağdurenin olay tarihinde 18 yaşından büyük olduğu tespit edilerek
yaşı düzeltilmiş ise de, öncesinde mağdurenin yaşının 16 olarak bilinmesi
nedeniyle, evli ve esnaf olan sanığın böyle bir olayı anlatması durumunda
çevresinde zor duruma düşebileceği gibi cezai sorumluluğunun da söz konusu
olabilmesi, mağdurenin ablası olan tanık Halisa'nın; mağdurenin Ramazan ayı
boyunca eve gece 24:00-01:00 saatlerinde gelerek, çalıştığı işyerinden
elbiseler, aksesuarlar ve takılar getirip, bu elbiseleri ve takıları patronunun
hediye olarak verdiğini söylediğine ilişkin beyanları, yine mağdurenin, annesi
Hatice'ye çalıştığı işyerinin sahibi olan sanığın kendisi ile birlikte olmak
istediğini anlatma şekline göre, annesi tarafından bu durumun sanığın kızıyla
evlenmek istediği şeklinde algılanması ve mağdurenin kovuşturma aşamasında
önceki anlatımlarından da dönmüş olduğu nazara alındığında sanığın tehdit
yoluyla cinsel saldırıda bulunduğu iddiası şüphe boyutunda
kalmaktadır……mağdurenin telefon görüşmelerine ilişkin HTS kayıtlarından;
belirtilen tarihlerde sanıkla yaptığı telefon görüşmeleri dışında, başka
kişilerle de gece geç saatlere, bazı günler sabah saatlerine kadar telefon
görüşmeleri ve mesajlaşmalarının olduğu, ayrıca soruşturma aşamasında işten
ayrılmasından sonra sanığın kendisini telefonla rahatsız etmesi nedeniyle bu
telefon hattını kırarak kapattığını belirtmesine rağmen, hattın 30.03.2012
tarihine kadar fiilen kullanıldığı anlaşılmıştır. Yine tanık Melek sanık
aleyhine beyanlarda bulunmuş ise de; mağdure ile tanıklar Necla ve Songül'ün,
Melek'in beyanlarını doğrulamayarak adı geçenle sanık arasında problemler
olduğunu belirtmeleri karşısında, Melek'in beyanlarının sanık aleyhine değerlendirilmesi
mümkün değildir. Bu nedenlerle; yapılan muayenesinde cinsel saldırıya
yönelik herhangi bir bulgu ve emare tespit edilmeyen, aşamalarda
çelişkili beyanlarda bulunan ve kovuşturma aşamasında sanık hakkındaki
suçlamalarından dönen mağdureye yönelik gerçekleştirildiği iddia olunan cinsel
saldırı eyleminin sabit olduğuna ilişkin, sanığın savunmasının aksini gösterir
her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından…”
(Yargıtay CGK. 2014/14-604 E. 2015/37 K. 10/03/2015 T.)
Mağdurenin aşamalardaki çelişkili
beyanları, olay tarihi ile olayın karakola başvuru yoluyla intikali arasında
bir buçuk yılı aşkın bir sürenin geçmiş olması, sanığın aşamalardaki savunmalarında atılı suçu işlemediğine
ilişkin istikrarlı savunmaları, mağdurenin annesi tanık Elif ile babası müşteki
Hüseyin'in 1999 yılında Elif'in babası olan sanığın evlenmelerine rıza
göstermemesi sebebiyle kaçarak evlenmeleri, bu sebeple de aileler arasında
anlaşmazlık ortaya çıkması, ayrıca 2008 yılı içerisinde mağdurenin annesinin bu
kez babasına boşanma davası açması sebebiyle müşteki Hüseyin ve ailesinin
ayrılmak isteyen tanık Elif'e ve babası sanığa husumet beslemeleri, yine
mağdurenin dosyada mevcut raporlarında cinsel istismara maruz kaldığına yönelik
herhangi bir maddi delilin bulunmaması ve tüm dosya içeriği karşısında, sanığın
üzerine atılı çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediğine dair her türlü
şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden…”
(Yargıtay 14. CD. 2014/5780 E. 2014/14913 K. 30/04/2012 T.)
“…gerçekleştiğini
iddia ettiği ilk olaydan sonra ikinci kez çağırdığında sanığın yanına tekrar
gitmiş olması ve cinsel istismarda bulunduğunu iddia ettiği sanığın yanına
İstanbul'a olaydan sonra giderek bir süre birlikte yaşaması hayatın olağan
AKIŞINA AYKIRIDIR. Kaldı ki katılanın, sanığın birlikte yaşadığı tanık
Sultan Erdoğan'a gönderdiği tespit edilen mesaj içeriklerinde sanığa yönelik
olarak kullandığı "ben babamın kızıyım, babamın hatırına susuyorsak,
babamdan bir fiske yememişken" şeklindeki ifadeler de cinsel istismar
eyleminde bulunduğu iddia edilen bir baba için kullanılması beklenen BEYANLARLA
ÖRTÜŞMEMEKTEDİR…
…Bu durum karşısında katılanların
aşamalardaki beyanları arasındaki çelişkiler ve hayatın olağan akışına uymayan
hususlar, sanıkla katılanlar ve anneleri arasında sanığın bir başka kadınla
birlikte yaşaması nedeniyle husumet bulunması, gerçekleştiği iddia olunan
eylemlerden çok uzun bir süre sonra şikayette bulunulması, tanıklar Zeynep
Açıkgöz, Berna Sibel Sönmez, Ahmet kızı Naciye Açıkgöz ve Erdem Balaban'ın
katılan Yüksel ve tanık Ahmet Yalçın kızı Naciye Açıkgöz'ün beyanlarının doğru
olmadığını ifade etmiş olmaları, sanığın tüm aşamalarda ısrarla ve tereddüde
yer vermeyecek şekilde suçlamaları kabul etmemesi, katılanların anlatımları
dışında yargılamaya konu eylemlerin gerçekleştiğine ilişkin herhangi bir
delilin dosya içerisinde bulunmadığı birlikte nazara alındığında, sanığın
üzerine atılı öz kızları olan katılanlara yönelik çocuğun cinsel istismarı
suçlarını işlediği iddiasının sabit olmadığı ve şüphe boyutunda KALDIĞI
ANLAŞILMAKTADIR…” (Yargıtay CGK. 2013/14-711 E. 2014/530 K. 02/12/2014 T.)
“…Mağdure
anlatımlarında, soyut olarak zor ve tehditten bahsetmiş ancak zorun veya
tehditin nasıl YAPILDIĞINI AÇIKLAMAMIŞTIR. Cebrin, ırza geçme fiilinden önce
mağdureye yönelik OLMASI GEREKMEKTEDİR. Tehdit ise, kendisi veya yakınlarının
ağır bir zarara uğratılacağı hususunda, belli bir boyuta ulaşan, kolayca
kurtulma olanağı olmayan, ırza geçme fiilinden daha ağır bir sonuç doğuracak
nitelikte olması nedeniyle mağdurun daha hafif nitelikteki ırza geçme fiilini
kabul etmek zorunda OLDUĞU HALLERDİR.
Somut olayda, akıl veya beden hastalığı
bulunduğu ileri sürülmeyen mağdureye yönelik aldatıcı, kandırıcı hareketlerden
söz edilmemiş, zor ve tehditin ne şekilde YAPILDIĞI AÇIKLANMAMIŞTIR. Zora
ilişkin bir kanıt ELDE EDİLEMEMİŞTİR. Mağdurenin ifadeleri de çelişkili olup
tehditin belli bir boyuta ulaştığı, kolayca kurtulma olanağının bulunmadığı,
ırza geçme fiilinden daha ağır sonuçlar doğuracak nitelikte olduğu hususunda da
bir iddia ve açıklama YER ALMAMAKTADIR. Mağdure, olayı hemen annesine veya
YAKINLARINA ANLATMAMIŞTIR. Saçı başı dağınık bir halde görüldüğünde,
anneannesine yine olaydan SÖZ ETMEMİŞTİR. Uzun süre şikayetçi olmamış, üvey dayısıyla
karı-koca hayatı yaşamış, bir başkasıyla evlenmek istediğinde, ayıplı durumunu
izah edebilmek amacıyla şikayette bulunmuş, fiilin zorla İŞLENDİĞİNİ
BİLDİRMİŞTİR. Bu hususlar, fiilin rızaya dayalı OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR…” (Yargıtay
CGK. 2000/5-196 E. 2000/21 K. 17/10/2000 T.)
“…Olayın
intikal şekli ve zamanı, sanıkların istikrarlı ve uyumlu savunmaları,
mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, mağdure hakkındaki
07.10.2010 tarih ve 2010/10252 sayılı rapor içeriğinde genital muayene sonucu
elde edilen bulgunun 2-4 gün aralığında gerçekleştiğinin bildirilmesine karşın
mağdurenin soruşturma beyanında sanık ... tarafından rapor tarihinden yaklaşık
9 gün önce nitelikli cinsel istismara maruz kaldığını belirtmesi, tanıkların
mağdurenin beyanları ile örtüşmeyen anlatımları ve tüm dosya kapsamına göre,
sanıkların farklı tarihlerde birbirlerinden bağımsız olarak mağdureye yönelik
kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve sanık ...'ın çocuğun basit cinsel
istismarı, sanık ...'ın ise çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçlarını
işlediklerine dair cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin
ve inandırıcı delil elde edilemediği anlaşıldığından, atılı suçlardan
beraatleri yerine yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi, Kanuna
aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2017/293
E. 2017/1380 K. 16/03/2017 T.)
“…Mağdurenin,
üvey babası olan sanık tarafından kendisine yönelik gerçekleştirildiğini iddia
ettiği cinsel eylemlerin zamanı ve şekli konusunda ayrıntı içermeyen
beyanlarının aşamalarda hem kendi içerisinde hem de tanık beyanları ile
çelişmesi, müşteki annenin müşterek haneyi terk etmesinden önce
yargılamaya konu eylemlerden haberdar olduğunu iddia etmesine rağmen, sanığa
karşı açmış olduğu boşanma davasında ve bundan kısa süre sonra sanık tarafından
kendisi ile birlikte annesi ve kardeşine karşı işlenen kasten yaralama, tehdit
ve hakaret eylemlerinin ihbarı sırasında cinsel istismardan hiç bahsetmemesi,
beyanlarının tanık anlatımları ile çelişmesi, müşteki ve ailesi ile sanık
arasında yaşanan olaylar nedeniyle husumet bulunması ve bu anlaşmazlıkların
ardından yaklaşık 6 ay sonra ilk olarak müşteki ... tarafından cinsel
istismarın gündeme getirilmesi, sanığın aşamalarda suçu inkara yönelik
savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre sanığın, mağdureye yönelik cinsel
istismar suçunu işlediğine dair savunmasının aksine cezalandırılmasına yeter,
her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği
anlaşıldığından, beraati yerine delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek
yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2016/8186 E. 2017/2592
K. 11/05/2017 T.)
“…Bir iddianın samimiyeti ve doğruluğu, suçun
işlendiği yer, zaman, işleniş biçimi, tarafların kişilikleri, iddianın
aşamalardaki değişmezliği nazara alınarak değerlendirilmelidir.
Mağdurenin iddiası, aşamalarda
değiştiği gibi kendi içinde de çelişkilidir. Bu çelişkiler, gereksiz ayrıntılara yönelik olmayıp suça ve suçun
işlendiği tarihe ilişkindir. İddia, olay tarihini belirleyen doktor raporu ile
doğrulanmamış aksine, belirtilen tarihlerde suçun işlenmediği saptanmıştır.
Sanığın; yüklenen suçu işlediğine dair
savunmasının aksini gösterir, cezalandırılmasına yeterli, her türlü kuşkudan
uzak kesin ve inandırıcı kanıt bulunamamıştır…” (Yargıtay CGK. 1991/75 E. 1991/103 K.
01/04/1991 T.)
“…Mağdure,
annesi katılan Nezaket ve ablası olan tanık Sümeyye'nin aşamalarda değişen ve
birbiriyle de çelişen anlatımları, mağdurenin Cumhuriyet Savcılığında
alınan 04.09.2008 tarihli beyanında sanık tarafından gerçekleştirilen iki
eylemden bahsettiği halde, 25.02.2009 tarihli savcılık beyanında ilk eylemi
anlatarak başkaca herhangi bir olayın gerçekleşmediğini bildirmesi ve her iki
beyanında olayların üvey annesi ile birlikte ikamet ettikleri evde olduğunu
söylemesine rağmen 15.09.2009 tarihli celsede olayların üvey annenin annesine
ait evde yaşandığını belirtmesi, bacaklarını okşama şeklinde tezahür eden
ikinci eylemi ablası tanık Sümeyye'nin de gördüğünü söylediği halde, tanık
Sümeyye'nin bu konuda aynı celse çelişkili beyanlarda bulunması ve bu
karışıklığa geçerli bir açıklama getirememesi, katılan Nezaket'in müracaatında
sanığın her iki kızına yönelik cinsel eylemleri bulunduğunu bildirmesine karşın
tanık Sümeyye'nin sanığın kendisine herhangi bir cinsel davranışta
bulunmadığını net olarak ifade etmesi, müracaatın, olaydan yaklaşık olarak bir
yıl sonra, üvey anne tarafından gerçekleştirildiği iddia olunan kötü muamele
mahiyetindeki eylemler nedeniyle şikâyetçi olunurken ve çocukların velâyetini
almak isteyen öz anne tarafından yapılmış olması, sanığın suçlamaları kabul
etmediğine dair istikrarlı savunmaları ve bu savunmayı doğrulayan tanık
anlatımları ile tüm dosya içeriğinden, sanığın atılı suçu işlediğine ilişkin
cezalandırılmasına yeterli her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil
bulunmadığının anlaşılması karşısında, şüpheden sanık yararlanır ilkesi de
nazara alınarak atılı suçtan beraati yerine yazılı gerekçeyle mahkûmiyetine
karar verilmesi,Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2012/11463 E. 2014/8940 K.
30/06/2014 T.)
“…Sanık
savunmaları, mağdurenin aşamalardaki çelişkili beyanları, tanığın görgüye
dayalı olmayan beyanları, olaydan sonra tanığın evine gidip olayları
anlatan mağdurenin olay günü değilde ertesi gün annesine gittikten sonra
karakola başvurması ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı
suçları işlediği hususunda cezalandırılmasına yeter her türlü şüpheden uzak,
kesin ve inandırıcı delil elde edilemediğinin anlaşılması karşısında
atılı suçlarından beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…”
(Yargıtay 14. CD. 2018/3752 E. 2018/6405 K. 05/11/2018 T.)
“…Katılanın
aşamalardaki çelişkili beyanları, adli muayene raporu, dosya kapsamına alınan
HTS kayıtları ile mesaj tespit tutanağı içeriği, olay anına ilişkin kayıtla
ilgili yaptırılan ses çözümü içeriği, savunma ve tanık beyanları ile
tüm dosya kapsamı nazara alındığında sanıkların, eylemlerini zorla
gerçekleştirdiklerine dair katılanın aşamalardaki çelişkili ve maddi delillerle
desteklenmeyen ifadeleri dışında cezalandırılmalarına yeter, her türlü şüpheden
uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek atılı suçlardan beraatleri
yerine yazılı şekilde mahkûmiyetlerine karar verilmesi…” (Yargıtay 14. CD. 2018/5653 E. 2018/5385 K.
24/09/2018 T.)
“…Olayın
intikal zamanı, şekli, müştekinin aşamalardaki çelişkili beyanları, sanığın ise
aşamalardaki mağdure ile sevgili olduklarını ancak cinsel ilişkide
bulunmadıklarına dair savunması, tanık... 'nin ise beyanlarında
mağdurenin rızalı olarak sanıkla ilişki yaşadığını kendilerine söylediği
yönündeki beyanları, bu nedenle mağdurenin adli raporunda belirtilen bulgunun
zorla anal ilişki yaşandığı yönündeki mağdure iddiasına yeterli delil teşkil
edemeyeceği hususu da göz önüne alınarak, mağdurenin başka delille
desteklenmeyen beyanları dışında, sanığın yüklenen suçları işlediğine dair her
türlü şüpheden uzak, yeterli, kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği
gözetilmeden, hakkında beraat kararları verilmesi gerektiği halde yazılı
gerekçelerle mahkumiyet hükümleri kurulması, Kanuna aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2018/2153 E. 2018/6901
K. 21/11/2018 T.)
“…Latince
“in dubio pro reo” olarak ifade edilen ve masumiyet (suçsuzluk) karinesinin bir
uzantısı olan “şüpheden sanık yararlanır ilkesi” ceza yargılaması hukukunun
evrensel nitelikteki önemli ilkelerinden biridir. Sanığın bir suçtan
cezalandırılmasının temel koşulu, suçun kuşkuya yer vermeyen bir kesinlikle
ispat edilmesine bağlıdır. Kuşkulu ve aydınlatılamamış olaylar ve iddialar
sanığın aleyhine yorumlanarak hüküm tesis edilemez. Ceza mahkûmiyeti bir
olasılığa değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, teoride olsa
hiçbir kuşku ve başka türlü bir oluşa olanak vermemelidir. Yüksekte olsa bir
olasılığa dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza yargılamasının en önemli amacı
olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermektir. Bu açıklama ışığında somut olay
incelendiğinde, mağdure ile tanıkların aşamalardaki çelişkili beyanları,
sanığın istikrarlı savunması ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın müsnet suçu
işlediğine dair mahkûmiyetine yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve
inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından, ceza muhakemesi hukukunun temel
ilkelerinden olan “Şüpheden sanık yararlanır” ilkesi de gözetilerek beraatine
karar verilmesi yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine hükmedilmesi, Kanuna
aykırı…” (Yargıtay 14. CD. 2016/1933
E. 2016/5622 K. 07/06/2016 T.)
Yukarıda detaylı olarak tarif
ettiğimiz üzere, Müşteki Y.G’nin Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına husumet
duyan kişilerin yönlendirmesiyle tamamen ÇELİŞKİLİ, GERÇEK DIŞI, MESNETSİZ ve TUTARSIZ
iddia ve ihtamlarla dolu ifadelerine, Yargıtay’ın belirlediği mağdur
ifadelerinin çelişki hususundaki kriterler açısından değerlendirildiğinde de
itibar edilmesi mümkün değildir.