TEKNİK VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI'NDAN KAMUOYUNA DUYURU


11 Temmuz 2018 tarihinde camiamıza düzenlenen polis operasyonundan bu yana, ilmi ve kültürel faaliyetlerimizden, dünya görüşümüzden rahatsız olan birtakım çevrelerin, bugüne kadar hiçbir gruba, topluluğa ve camiaya karşı yapılmamış bir şiddet ve yoğunlukta, kendilerince yıldırma, sindirme, gözdağı verme ve dağıtma amaçlı çabaları aralıksız sürmektedir. 

Her şeyden önce Yüce Türk Devleti’nin 4 bin yıllık aklına, ferasetine ve basiretine olan güvenimiz tamdır. Devletimizin içine çöreklenmiş bazı odakların milli birliğimizi, milli birliğimizin temeli olan dindar camiaları ve nihayetinde Hükümetimizi hedef alan dev bir planın parçası olarak bizleri kendilerince dağıtma ve yok etme çabası içinde oldukları açıkça görülmektedir. 

Bu bakımdan, İslam’ın aydınlık yüzü olan modern, dindar, dirayetli, eğitimli, kaliteli bir camiayı dağıttıktan sonra arkasının da kolaylıkla geleceğini düşündükleri anlaşılmaktadır. Ancak, hemen ifade etmek gerekir ki bu çabalarının amacına ulaşması imkansızdır. Bu vatanı delice bir aşkla seven, aynı ülküye, aynı davaya gönül vermiş camia mensuplarımızın sevgi ve dostluklarını sona erdirip dağıtmak asla mümkün olamayacağı gibi, Anadolu topraklarından İslam’ın nurunu ve aydınlığını silmeleri de bu güzel vatanı bölmeleri de kıyamete kadar asla mümkün olmayacaktır.

Söz konusu yıldırma ve rahatsız etme planları doğrultusunda 3 yıldır arkadaşlarımızın evlerine, iş yerlerine, ailelerinin yaşadığı evlere belli aralıklarla polis operasyonları düzenlenmeye devam etmektedir. Bununla birlikte uydurma gerekçelerle sürekli olarak yeni yeni soruşturmalar açılmakta, hukuki hiçbir makul dayanağı olmayan sudan sebeplerle özellikle hanım arkadaşlarımız sık sık Emniyet’e götürülerek saatlerce sorgulanmaktadır.

Kanaatimizce dozu gittikçe artan ve hayatlarında hiçbir zaman hiçbir suçla uzaktan yakından alakası olmamış tertemiz, masum hanım arkadaşlarımızı hedef alan bu operasyonların temelinde, İngiliz derin devletinin ülkemizdeki kripto uzantılarının arkadaş camiamızı her şeye rağmen dağıtamamış olmalarının verdiği büyük öfke ve rahatsızlık bulunmaktadır.

Bu öfkeyle, 11 Temmuz 2018 operasyonundan bugüne kadar;

  • Darwinizme, materyalizme karşı mücadele ettiğimiz için Allah’ın varlığının anlatıldığı kitapları imha ettirdiler,
  • Milyonlarca insanın girip Kuran mucizelerini, iman hakikatlerini, Yaratılışın delillerini okudukları siteleri kapattırdılar,
  • Hiçbir maddi gelir elde etmeden 24 saat Allah’ın varlığını, dinsiz ideolojilerin geçersizliğini anlatan A9 TV televizyon kanalının yayınını durdurttular,
  • "Allah vardır" diye paylaşım yapan arkadaşlarımızın sosyal medya hesaplarını askıya aldırdılar,
  • Arkadaşlarımızı birbirleriyle, aileleriyle, yakınlarıyla, avukatlarıyla irtibatlarını kesmek için Türkiye’nin dört bir yanındaki cezaevlerine dağıttırdılar,
  • İslam’ı anlatmayalım diye tüm maddi varlığımıza hukuka aykırı bir şekilde el koydurttular.

Tüm bunlara rağmen, gürül gürül İslam’ın güzelliklerini, Kuran’ın ruhunu, Devletimizin üniter yapısının önemini anlatan kültürel çalışmalarımızı durduramadılar. 

BUNCA YAYGARAYA RAĞMEN ALDIKLARI YENİLGİNİN İÇ ACISIYLA, 10 GÜNDE BİR SABAHA KARŞI SUDAN BAHANELERLE ARKADAŞLARIMIZIN EVLERİNE OPERASYONLAR YAPTIRTARAK, HASTA İNSANLARI GÖZ ALTINA ALDIRTARAK, HİÇBİR SUÇU OLMAYAN HANIMLARI EMNİYET’TE SAATLERCE TUTTURARAK CAMİAMIZI SİNDİRMEK, RAHATSIZLIK VERMEK, İMANİ VE KURANİ ÇALIŞMALARIN ÖNÜNE GEÇMEK, MODERN, KALİTELİ, DİNDAR İNSANLAR ÜZERİNDE AĞIR BİR BASKI VE DEHŞET OLUŞTURMA PEŞİNDELER.

Son günlerde, İngiliz derin devletinin yerli kriptolarının MI6’den aldıkları yeni talimatlarla yeniden harekete geçtikleri görülmektedir. Bu talimatlar neticesinde, kimsenin adını sanını bilmediği, izleyicisinin olmadığı, kıyıda köşede kalmış bazı uyduruk kanallarda, üç beş kuruşa, iki simit parasına her türlü yaygarayı koparan programcılara neredeyse 24 saat, alakalı alakasız tüm konuların bin bir zorlamayla Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına bağlandığı programlar yaptırılmaktadır. Camiamıza husumetleri on yıllardır tescilli, kemikleşmiş bazı gazeteciler üzerinden televizyon kanallarında ve köşe yazılarında bilindik klişe iftira ve karalamalar tekrar tekrar gündeme getirilmektedir.

İngiliz derin devletinin klasik taktiği, bazı cahil, zayıf akıllı ve süfli karakterli kişilerin içindeki öfke, nefret, haset ve kıskançlık hislerini körüklemek ve bu yolla kışkırttığı kimselere kendi küresel düzeni açısından tehlikeli gördüğü insanları linç ettirebilmektir. Camiamıza karşı da kin, nefret ve haset dolu bu tür cahil ve karaktersiz kişilerinkışkırtmasıyla “Emniyet ve Yargı” içindeki bazı kripto elemanlarını kullanarak masum insanlara en pervasız haksızlık, hukuksuzluk, zulüm ve eziyetleri yaptırabilmektedir. İngiliz derin devletinin maşası ve tetikçisi konumundaki bu akılsız ve cahil güruh, yaptıklarının kime hizmet olduğunun, vatana, millete, devlete, hükümete ne tür bir zarar verdiklerinin şuurunda bile olmadan bizleri dağıtmayı güya bir zafer ve kahramanlık sayma gibi bir ahmaklık içindedir.

Oysa, olaya en küçük bir dikkat ve sağduyu ile bakanın dahi kolaylıkla anlayacağı gibi camiamıza yönelik tüm operasyonların asıl hedefi milliyetçi, dindar, vatansever çevreler ve başta da bu çevrelerin temsilcisi konumunda olan Sayın Cumhurbaşkanımız, Cumhur İttifakı, AK Parti ve MHP’dir. Camiamıza karşı iftira ve karalama kampanyaları düzenleyerek Hükümetimizi, önce bizlerle ardından da aynı furya içinde diğer tüm Müslüman dindar gruplarla karşı karşıya getirmek asıl amaçtır.

Bu yöntemle, Hükümetimizin başta bizi olmak üzere tüm Müslüman dindar camiaları sözde bir tehdit olarak görüp onlara olan desteğini ve bağlantılarını kesmesi, dolayısıyla onların da Hükümetimize olan çok hayati desteklerini kesmeleri, özetle sağ kesimin temellerinin çökertilmesi planlanmaktadır. 

Elbette, camiamızda canlı örneği yaşandığı gibi, imani çalışmaların durdurulması, Allah'ın, dinin anlatılmasının, İslam'ın tebliğinin durdurulması da İngiliz derin devletinin bu, "Hükümetle dindar grupların arasını açma" planındaki en şeytani hedeflerinden biridir. Kısaca "bir taşla birçok kuş vurmayı" planladıkları ilkokul çocuklarının dahi görebildiği bir durumdur. 

Son 3 yıldır neredeyse rutin olarak her ay, gece gündüz operasyona maruz kalan arkadaş camiamıza yapılan bu zulmün Türk Adaleti tarafından elbet bir gün durdurulacağını biliyoruz. Ancak bu süreç içerisinde dindar genç hanımların, milliyetçi aslan gibi delikanlıların, bu insanların mazlum ailelerinin yaşadıklarının asla unutulmaması gerektiğini düşünüyoruz. 

Bu karanlık plan içerisinde kendisini Sayın Cumhurbaşkanımız’ın köylüsü olarak tanıtan ya da bazı üst düzey siyasetçilerden metalanabilmek için yanlarına sığınarak kenardan fotoğraf çektirip sükse yapmaya çalışan ve bunları kullanarak kendi akıllarınca Emniyet ve Yargı üzerinde etki ve nüfuz sağlamak isteyen bazı kişilerin yönlendirmesiyle hareket eden birkaç işbirlikçi kripto polis memurunun (şanlı Emniyet teşkilatımızı ve tüm vatansever, yiğit, aslan polislerimizi tenzih ederiz) eninde sonunda Devletimiz tarafından hukuki olarak gereken karşılığı alacağına güvenimiz tamdır.

Küflü, dar, izbe, karanlık, pas içindeki koğuşlarda milliyetçi, vatansever insanları yok etmeye çalışan, onlarca ailenin acısından hayatını kaybetmesine sebep olan, “Bir daha böyle fırsat ele geçmez, elimize imkan geçmişken ezebildiğince ezelim” diyenlerin oyunları elbette bozulacaktır.

Devletimizden istirhamımız kendisini devletin üstünde gören, birkaç öfke ve nefret dolu Emniyet ve Yargı görevlisini yönlendirerek dindar ve milliyetçi gençleri ezmek isteyen, bu vatanı parçalamaya azmetmiş, milli birliği ve bütünlüğü bozmaya kararlı, nihai hedefi bizler değil Hükümetimiz olan bu karanlık yapılanmaya karşı gereken tedbirlerin alınmasıdır. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla arz ederiz.

TEKNİK VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI

Daha yeni Daha eski