Yakın zaman öncesine kadar, Oda TV yazarlarından gazeteci Sayın Barış Terkoğlu ile Halk TV program yapımcılarından Sayın Ayşenur Arslan'ın son derece cesur, dürüst, vicdanlı, hakkın ve hukukun üstünlüğünü her koşulda savunan, adalet için yanıp tutuşan insanlar olduklarını düşünüyorduk. Hatta, aramızda bazı inanç ve fikir ayrılıkları olmasına rağmen, biz hep kendilerinin adil, dürüst ve demokrat olduklarına inanıp onları bu yönleriyle değerlendirmeye özen gösterdik. 

Sayın Ayşenur Arslan, adliye koridorlarında yaşlı gözlerle “Türkiye'de Adalet Kalmadı, Adalet Yok” şeklinde haykırdığında ya da Sayın Barış Terkoğlu tutukluluğu sebebiyle psikolojisi bozulup Silivri Cezaevi'nden “Duvarlar üzerime üzerime geliyor, yemek bile yiyemiyorum” şeklinde açıklamalar yaptığında, biz hep samimiyetlerine güvenip kendilerine şefkat, merhamet, acıma hisleri ile yaklaştık. 

Ancak, zaman içerisinde yaptıkları izah ve yorumlardan, Sayın Ayşenur Arslan'ın her fırsatta takındığı sevgi dolu müşfik anne ya da adalete özlem duyan demokrat imajlarının gerçek ve samimi olmadığını açıkça gördük. Sayın Barış Terkoğlu'nun ise kararlı bir hak ve adalet savunucusu olmadığını, bu yöndeki hal, tavır ve söylemlerinin yalnızca kamuoyunu etkileme amaçlı olduğunu net olarak anladık.

Sayın Barış Terkoğlu ile Sayın Ayşenur Arslan'ın geçtiğimiz günlerde Halk TV'de yayınlanan Medya Mahallesi isimli bir programda Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında yapmış oldukları ve baştan sona gerçek dışı itham ve iftiralarla dolu programda da bu gerçeğe bir kez daha şahit olduk. Bu kişilerin kendilerini belli kesimlere benimsetmeye çalıştıklarının tam aksine, adaletsizliği teşvik edip öven ve alkışlayan, vicdandan uzak, demokrasi, insan hakları ve hukuku hiçe sayan üsluplarına hayret ve ibretle şahit olduk.

Sayın Barış Terkoğlu ile Sayın Ayşenur Arslan'ın programda yaptıkları gerçek dışı açıklamalarından ve hakkımızda sarf ettikleri itham ve iftiralarından açıkça gördük ki;

  • Sizlerle aynı fikir ve ideolojide olmayanlara yapılan haksızlık, zulüm ve insanlık dışı uygulamalar, hukusuzluklar SİZİ ZERRE KADAR İLGİLENDİRMEDİĞİ GİBİ HER TÜRLÜ HUKUKSUZLUĞU GARİP BİR COŞKUYLA DESTEKLİYORSUNUZ,
  • Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın yargılama süresince dosyaya sunmuş oldukları, suçsuzluklarını açıkça ispatlayan yüzlerce savunma delilini, sayısız belge ve raporları TÜMÜYLE GÖRMEZDEN GELİYORSUNUZ. Ancak, husumetli birkaç müştekinin uydurduğu hiçbir gerçek ve somut bulgu, belge ve delile dayanmayan hayali senaryolarını, çirkin iftiralarını, ÜSTELİK HİÇBİR HUKUKİ DEĞERLERİ DE OLMADIĞI HALDE masum ve mazlum insanları karalamak, yok yere suçlu çıkarmak adına kullanabilecek kadar hak ve adaletten uzaklaşabiliyorsunuz.
  • Sadece gelenlerin ifadelerinin alındığı, savunmaya ilişkin tek bir delilin toplanmayıp tek bir tanığının dahi dinlenmediği, yargılananların kendilerini savunmalarına müsade edilmeyip mahkeme heyeti tarafından bağıra-çağıra susturuldukları, yerlerine gönderildikleri ya da salon dışına çıkartıldıkları, baştan sona usulen yürütülen sözde bir yargılama görünümü altında tertemiz masum insanlara verilen, tarihte eşi benzeri görülmemiş 10 binlerce yıllık haksız mahkumiyet kararları SİZİN İÇİN SON DERECE NORMAL,
  • Ülkemizin önde gelen hukukçu akademisyenleri ile Yargıtay Onursal Başkanları tarafından hazırlanan ve dava dosyasının hukuken bomboş olduğunu, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın açık bir iftirayla karşı karşıya olduklarını net bir şekilde ortaya koyan onlarca bilimsel mütalaanın tek bir sayfasının dahi Mahkeme heyeti tarafından okunmayıp dikkate alınmamasında SİZİN İÇİN HİÇBİR ANORMALLİK ve HUKUSUZLUK YOK.

Demek ki SİZE ve SİZİNLE AYNI TARAF VE İDEOLOJİDEKİ İNSANLARA YAPILAN, İŞİNİZE GELMEYEN HER ŞEY HAKSIZ, HUKUKSUZ, ADALETSİZ VE KÖTÜ, AMA SİZE DOKUNMAYAN, İŞİNİZE GELEN HER TÜRLÜ HAKSIZLIK ve HUKUSUZLUK MEŞRU ve MÜBAH... DAHA DA VAHİMİ, HIZINI ALAMAYAN BİR COŞKUYLA BU HUKUKSUZLUKLARI DESTEKLEMEYİ DE, GARİP VE ANLAŞILMAZ BİR BİÇİMDE GÖREV EDİNMİŞ DURUMDASINIZ. 

Bu bakımdan, Halk TV ekranlarında yapmış olduğunuz söz konusu program, geçmişte haksız ve hukuksuz uygulamalar, adaletsizlikler karşısındaki söylem ve davranışlarınızda dürüst ve samimi olmadığınızı herkesin gözleri önüne sermiştir. En baştan beri, mağdur edebiyatı yaptığınız, halk arasındaki tabirle "tribünlere oynadığınız" şeklinde bir intiba uyandırmıştır. 

Özetlemek gerekirse:

Sizin veya sizinle aynı ideolojideki insanların maruz kaldıkları adaletsizlikler konusunda, görünürde müşfik ve mağdur bir tutum sergiliyorsunuz. ANCAK, KENDİNİZE FİKREN KARŞIT GÖRDÜĞÜNÜZ, DAHA DOĞRUSU FİKRİ GÜCÜNÜN KARŞISINDA İDEOLOJİK OLARAK ETKİSİZ KALDIĞINIZ, SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARIMIZ ZULME VE HAKSIZLIĞA UĞRADIKLARINDA ÖFKELİ, GADDAR VE ACIMASIZ BİR ÜSLUP TAKINIP VAR GÜCÜNÜZLE ADALETSİZLİĞİ TEŞVİK EDİYORSUNUZ. BU DA DEMEKTİR Kİ İLERİDE SİZİN VEYA SAVUNUCUSU OLDUĞUNUZ DARWİNİST-MATERYALİST İDEOLOJİNİN İKTİDAR YA DA SÖZ SAHİBİ KONUMA GELMESİ DURUMUNDA, SİZDEN FARKLI DÜŞÜNEN VEYA İNANAN TÜM İNSANLARA KARŞI DA SON DERECE GADDAR VE ACIMASIZCA DAVRANMAKTAN HİÇ ÇEKİNMEYEBİLİRSİNİZ. ALLAH KORUSUN BU ZİHNİYETLE SİZDEN OLMAYAN HERKESİ EZİP YOK ETMEYİ MEŞRU GÖREBİLİRSİNİZ.

YARGIDAKİ HAKSIZ VE HUKUSUZ UYGULAMALAR, ADALETSİZLİKLER, MEDYA VE BASININ TARAFGİRLİĞİNDEN ZEMİN VE CESARET BULUP YAYILMAKTADIR

Gerçekten de adil, erdemli ve samimi olan, hepsinden ötesi, insanlık onuruna yakışan, sadece kendisi ya da taraftarları için değil, ideoloji, inanç ya da yaşam tarzı ne olursa olsun tüm insanlar için gösterilen hakkaniyetli tutum ve davranışlardır.

Hatta özellikle haksızlığa uğrayan veya mağduriyet yaşayan kimseler sizinle aynı görüş veya ideolojide olmasalar dahi, hukuksuzlukları ve mağduriyetleri destekleyen, alkışlayan üsluptan kaçınmak son derece önemlidir. Mağduriyetleri espri konusu yapmamak, söz konusu mağduriyetleri yaşayanların insan olduğunu unutmamak, birgün benzer mağduriyetler kendi başına gelirse aynı tavrın kendisine gösterilmesinden hoşlanmayacağının bilincinde olmak gereklidir. 

Ne var ki Sayın Barış Terkoğlu ile Sayın Ayşenur Arslan örneğinde olduğu gibi kendilerinden olmayana yapılan adaletsizliği yalnızca tarafgirlik ölçüsüyle alkışlayıp teşvik edenler toplumda çok olumsuz bir modelin öncülüğünü yapmaktadır. Bazı basın mensuplarının, gerçeği bildikleri halde bu tür vicdana ve hakkaniyete aykırı tutumları, hukuksuzlukların ülke çapında dalga dalga yayılmasına önayak olmaktadır.

HAKSIZLIK VE ADALETSİZLİĞİN GÖRMEZDEN GELİNMESİ, ÜSTÜNE ÜSTLÜK TEŞVİK EDİLMESİ VE DESTEKLENMESİ, HAKSIZLIK VE HUKUKSUZLUĞU ADETA DÜSTUR EDİNMİŞ BAZI YARGI BİRİMLERİNE DE CESARET KAYNAĞI OLMAKTADIR. EN ÇOK ÇEKİNDİKLERİ BASINDAN DA BİR NEVİ GÜVENCE ALDIKLARINI DÜŞÜNMEKTEDİRLER.

Böyle bir atmosferde ise, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın yargılandığı davada olduğu gibi hak veya hukuk gözetmeksizin tarihte benzeri görülmemiş 10 biner yıllık anormal mahkumiyet kararları bir çırpıda verilebilmektedir. Asil Türk Yargısının bu hukuk faciasını eninde sonunda düzelteceğine olan güvenimiz tamdır.

Sonuç olarak, ucu kendilerine ve kendi taraftarlarına dokunmadıkça her türlü haksızlığı, hukuksuzluğu adeta bir tür histeri haliyle teşvik edenler, kucaklayanlar kadar adalet kavramını yerle bir eden, gayri hukuki uygulamalara kapı açan başka bir etken yoktur.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız...

 

Daha yeni Daha eski