Tarihin her döneminde Peygamberlerle, elçilerle, salih müminlerle ve onların liderleriyle mücadele eden, onları yalanlayan, onlara iftiralar atan, tuzaklar kuran, oyunlar oynayan, onları zindanlara atan, işkenceler yapan, şehit etmeye çalışan ve kimi zaman da şehit eden, şeytanın başını çektiği Deccali bir yapılanma olmuştur.

Halk arasında, "iyilikle kötülüğün mücadelesi" olarak yaygın kullanılan kavram da aslen Deccaliyet ile müminlerin önde gelenleri arasındaki en eski zamanlardan bugüne dek süre gelen mücadeleyi tarif etmektedir.

Yaklaşık 300 yıldan bu yana Deccaliyeti, "İNGİLİZ DERİN DEVLETİ" temsil etmektedir. 

İngiliz derin devleti, dünyanın son 300 yıllık döneminde deccaliyetin dünya hakimiyetini hedefleyen ve bu şeytani hedefin dünya çapında adım adım zeminini hazırlayan karanlık, sinsi, kan dökücü bir yapılanmadır.

DECCALİYETİN bir nevi kurumsal kimliği niteliğinde olan İngiliz derin devleti, dünya hakimiyeti emeline ulaşmak ve bu hakimiyeti sürdürebilmek için, tümüyle kendi emrine amade, gizli ve açık kölelerden oluşan bir dünya toplumu dizayn etmeyi planlar. Bunun için de istediği gibi yönetip yönlendirebileceği, her türlü inanç, ülkü, dava ve değerden yoksun, (haşa) Allahsız, dinsiz, imansız, ahlaksız, milli-manevi değerlerinden soyutlanmış, bencil, vurdum duymaz, sorumsuz, tümüyle menfaat ve maddiyata bağımlı, onur, şeref, haysiyet hisleri olmayan adeta yaşayan ölülerden oluşan kitleler inşa etme çabası içindedir.

İngiliz derin devleti bu amacına ulaşmak için etkin ve kullanışlı bir silah olarak gördüğü DARWİNİZM'i KULLANIR. 

Karşısında tehdit oluşturabilecek hiçbir güç birliğinin oluşmaması için, DARWİNİZM ve SOSYAL DARWİNİZM gibi sahte, düzmece bilimsel teorileri ortaya atarak bu sapkın ideolojiler vasıtasıyla ırkçılığı, ayrımcılığı, çatışma ruhunu besleyen, bu ve benzeri yöntemlerle insanları durduk yere birbirine düşman eden, savaşlar çıkaran, devletleri yıkan, milletleri parçalayıp bölen, ülkeleri yok eden, dünyayı acımasız bir mücadele alanı haline dönüştüren hep İngiliz derin devleti olmuştur. Amaç, ulusların, milletlerin, kavimlerin zayıf düşüp deccaliyetin önünde diz çökmesi ve onun emrine girmesidir.

Deccaliyet, DARWİNİZM ÜZERİNDEN HAYRET VERİCİ BİR KÜRESEL SİSTEM KURMUŞ, ülke veya millet farketmeksizin tüm dünyayı adeta büyü yapar gibi etkisi altına almıştır.

İngiliz derin devleti kullanmış olduğu yöntem ve propaganda taktikleriyle uzun yıllar boyunca, hiçbir bilimsel değeri ve geçerliliği bulunmayan, sahte ara geçiş fosilleri ve düzmece deneylerle ayakta tutulmaya çalışılan köhne bir teori olan Darwinizm'i, tüm dünyaya sanki bilimsel bir gerçekmiş gibi tanıtmıştır. Karşı gelenleri ise çağ dışı veya bilim düşmanı ilan ederek susturup itibarsızlaştırmış, Darwinizmin foyasını meydana çıkaran bilim insanlarının akademik kariyerlerinde yükselerek seslerini kitlelere ulaştırmalarını tüm gücüyle engellemiştir.

Türkiye dahil nüfusunun büyük çoğunluğu Müslüman olan Pakistan, Malezya, Fas, Tunus, Cezayir, Mısır gibi ülkelerin, hatta şeriatla yönetilen Suudi Arabistan ve Sudan gibi İslam ülkelerinin okullarında dahi halen, "insanların ve tüm canlılığın Allah tarafından yaratıldıkları gerçeği"ni açıkça reddeden Darwinizm zorunlu ders olarak okutulmaktadır. 

Sonuçta, bilim ve eğitim alanında dünya çapında YARATILIŞI SAVUNMANIN HAYRET VERİCİ BİR BİÇİMDE YASAKLANDIĞI DECCALİ BİR İNANÇ SİSTEMİ yoğun olarak empoze edilmektedir.

Camilerdeki fetvalarda Allah'ın varlığının, yaratılışın ve dinin anlatıldığı, ancak okullarındaki biyoloji, tarih, sosyoloji, felsefe gibi sayısız derste Allah'ın ve yaratılış gerçeğinin inkar edilip insanların ve tüm canlılığın güya rastlantısal doğa koşullarında, kör tesadüfler sonucunda kendiliğinden evrimleşerek oluştuklarının okutulup anlatıldığı şaşılacak bir ŞEYTANİ BİR TELKİN SİSTEMİdir bu... 

Bu sistemde, canlıların 100 milyonlarca yıldır hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar geldiklerini ispatlayan milyonlarca sayıdaki FOSİL KAYITLARININ evrimi nasıl yerle bir ettiğinden hiç bahsedilmez. Aksine, bu fosiller örtbas edilir, depolarda saklanır, insanların gözlerinden kaçırılır, ders kitaplarında kesinlikle yer verilmez. Darwin dahil onlarca Darwinist bilim adamının evrimin bilimsel olarak asla mümkün olmadığına, eldeki tüm verilerin dünya tarihinde evrim diye bir şey olmadığını gösterdiğine, fakat ateist-materyalist ideolojilerini ayakta tutmak adına evrimi bir inanç olarak savunmak zorunda olduklarına dair itiraflarından kesinlikle bahsedilmez. 

Ancak, Darwinistlerin sahte çizimleri, düzmece şemaları ve evrim ağaçları, tek bir dişten, ya da kemik parçasından geniş hayal güçleriyle ürettikleri hayali kafatasları, uydurma ilkel insan çizimleri, hiçbir bilimsel değeri ve geçerliği olmayan düzmece deneyler ve benzeri yüzlerce evrim sahtekarlığı bilim adına ve sözde evrimin kanıtlarıymış gibi ders kitaplarında anlatılır.

Dünyanın hemen her ülkesinde neredeyse hiçbir devlet adamının, siyasetçinin veya öğretmenin çıkıp da “Evrim Teori'si bilimsel bir gerçek değildir, insanları ve tüm canlıları Allah yaratmıştır” demeye cesaret edemediği, doğruyu bilmelerine rağmen tüm dünyanın bir türlü yakasını silkeleyip de kendisini kurtaramadığı bu sistem, işte İngiliz derin devleti olan deccaliyetin kurup yönettiği, Allah, din ve yaratılış karşıtı şeytani sistemdir.

Uzun yıllar boyunca hep sağ partilerin iktidar olduğu, sağ partilerin toplam oylarının hiçbir dönemde %60'ların altına düşmediği, hatta dindar bir gençlik yetiştirmek gayesinde olduklarını bizzat Cumhurbakanımız Sayın Erdoğan'ın açıkladığı Ak Parti iktidarı dönemlerinde bile ülkemizde, okullarda evrim teorisi öğretilmeye halen devam edilmektedir. Devlet müzelerinde geniş çaplı evrim propagandası yapılmakta, Devlet kanallarında evrim belgeselleri, en muhafazakar sağ basında organlarında evrim haberleri yapılıp yayınlanmaktadır. 

Öyle ki, Gaziantep gibi dindar, muhafazakar bir belediye tarafından yönetilen bir ilde, Evrim Müzesi açılmakta, müzenin açılışını ise evrime inanmadığı halde bizzat Sayın Fatma Şahin hanımefendi gibi dindar, muhafazakar bir siyasetçimiz yapmak zorunda kalmaktadır.

Bu vahim ve ürkütücü durum Deccaliyet sisteminin ağır baskı ve dayatmalarının İslam alemi dahil tüm dünyayı nasıl kuşattığını, ülkelere ve milletlere hiçbir bilimsel geçerliliği bulunmayan Darwinizm'i ve Darwinist eğitimi, bizzat devlet eliyle resmi bir politika olarak benimsetip nasıl uygulattığını göstermesi açısından oldukça önemli bir örnektir. 

HÜKÜMETİMİZ İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN KURDUĞU BU SİSTEME ARTIK BİR DUR DEMELİ, DEĞERLİ CUMHURBAŞKANIMIZ BU DECCALİ SİSTEMİ YERLE BİR ETMELİDİR.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın 40 yılı aşkın süredir dünya çapında yürütmüş oldukları bilimsel ve kültürel faaliyetler sayesinde, insanı bir hayvan türü olarak kabul eden, sadece maddeye inanan ve çatışmanın değişmez bir doğa yasası olduğunu ileri süren Darwinizm'in bilimsel verilere dayalı bir gerçek olmadığı tüm gerçekliğiyle ortaya çıkmıştır. Aksine, tüm bilimsel kanıt, belge ve veriler Evrim Teorisi'nin çeşitli sahtekarlık ve beyin yıkama yöntemleriyle topluma telkin edilen büyük bir yalan olduğunu ispat etmektedir.

Ne var ki milletler ve toplumlar, İngiliz derin devletinin yüzyıllar öncesinde kurduğu ve tüm dünyayı kilitleyip adeta büyü etkisi oluşturan, var gücüyle boğazlarını sıkan bu deccali sistemin etkisinden bir türlü kurtulamamaktadır. 

İnsanlığın barış, adalet, huzur ve sevgi dolu bir düzen içinde mutlu yaşayabilmelerinin sırrı ise, toplumların kendilerini Darwinist aldatmacadan kurtarıp yaratılış amaçlarını farketmelerinin ardında yatmaktadır. O amaç insanın kendi yaratıcısı olan Allah'a dönüp yönelmesi ve O'nun öğrettiği üstün ahlakla yaşamasıdır

Bunu sağlayabilmek için de yapılması gereken ilk şey, Deccaliyet sisteminin dayatmasıyla okullarımızda halen devam etmekte olan Darwinist eğitime acilen bir son verilmesi, geçersiz, bilim dışı ve köhne bir teori olan Dawinizm'in eğitim müfredatlarından artık tümüyle çıkartılmasıdır. 

Deccaliyetin şeytani felsefesinin yerle bir edilmesi anlamına gelecek bu hareketi ancak, Allah'ın bir Kuran Ayetinde, “Kınayıcının kınamasından Korkmayan bir topluluk” şeklinde tabir ettiği Müslüman ahlakına sahip bir topluluk yerine getirebilecek olup, bu tarihi adımı Sayın Cumhurbaşkanımız ile dava arkadaşlarının atabilecek iman, güç, azim ve kararlılıkta oldukları milletimizin ortak kanaatidir.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski