Ortaya Konan Delilden Sonra Sanık ve Müdafiine Söz Hakkı Verilmemesi

1-    Duruşmada yapılacak işlemlerin sıralamalarının nasıl olduğu:

“…Kanun koyucu tarafından CMK.nın 182-218. maddeleri arasında duruşmanın yapılış şeklinin ve usulunun düzenlendiği, buna göre duruşmaya başlandığı bildirildikten sonra sanık ve şikayetçi ile müdafii ve vekillerden gelenlerin geldiklerinin tesbitinin yapılacağı, akabinde görülmekte olan kamu davasının mahiyetine göre açık görülmesi gereken kamu davasının açıklığının sağlanmasının temin olunacağı ve kapalı görülmesi gereken kamu davasının duruşmalarının kapalı yapılması için karar oluşturulacağı, böylece duruşmalara başlandıktan sonra ilk hukuki işlem olarak iddianamenin kabulu kararı okunacağı ve takiben tanık ve bilirkişi yoklaması yapılıp, hazır tanığın/tanıkların duruşma salonundan uzaklaştırılacağı, bilahare sanığın/sanıkların ve şikayetçinin/şikayetçilerin kimliklerinin ardı ardına arada başka bir hukuki işlem yapılmaksızın tesbit edileceği, sanığa ve hazıruna iddianamenin genel hatları ile anlatılması, sanığa haklarının hatırlatılması, şikayetçiye haklarının hatırlatılması, şikayetçinin katılma talebi var ise katılma hususunda karar verilmesi, sanığın/sanıkların savunmalarının iddianamede nitelenen suça göre alınması, nüfus sabıka kaydının ve esasa müessir delil niteliği olan diğer belgelerin isimleri açıkça belirtilerek ve içerikleri okunarak diyeceklerin sorulması, şikayetçi katılan olmuş ise ve varsa sorularının sanığa yöneltilmesi, akabinde şikayetçinin dinlenilmesi, şikayet ve delillerinin sorulması, şikayetçiye de katılan sıfatını almış ise esasa müessir delillerin okunması ve diyeceklerinin sorulması, sanığın soruları var ise şikayetçiden sorulması, akabinde tanığın duruşma salonuna alınıp kimliğinin tesbitinden ve hak ve yükümlülüklerinin ihtaratından sonra bilgi ve görgüsünün sorulması, tanığın dinlenmesinden sonra kamu davası tanıklarının CMK.nın 216. maddesindeki sıraya uygun olarak taraflardan varsa tanığa soruların sordurulması ve tanığın beyanı alındıktan sonra keza kamu davasının taraflarından tanık beyanlarına karşı diyeceklerinin sorulması, tanığın dinlenmesi sürecinde kamu davasının taraflarının sorularını başkan veya hakim delaletiyle sorabilecekleri, müdafii ve vekillerin işin esasına müessir sorularını duruşma disiplini içerisinde doğrudan dinlenene yöneltebilecekleri, duruşmaya bilirkişi çağırılmış ise tanığın dinlenmesinden sonra huzura alınarak kimlik tesbiti, hak ve yükümlülüklerinin hatırlatılması ve rey ve mütalaasının sorulması, taraflara sorgulatılması, bilirkişinin tercüman veya pedagog gibi duruşmanın başlangıcından sonuna kadar bulunması gereken kişilerden olması halinde sanığın kimlik tesbitinden sonra kimlik tesbitinin yapılıp yapacağı işi hatırlatılıp yemini yaptırılıp veya komisyon yemini hatırlatılıp rey ve mütalaasının sorulması gerektiği, böylece insan dinlenmesine dayalı delillerin toplanmasının tamamlanması, bundan sonra soruşturma ve kovuşturma aşamasında tanzim olunan tutanakların, raporların, gelen cevabi müzekkerelerin, nüfus ve sabıka kayıtlarının ve esasa müessir tüm delillerin isimleri açıkça belirtilerek okunması ve taraflardan diyeceklerinin sorulması, duruşma tek celsede bitirilemeyecek ise toplanması düşünülen deliller için ara kararı oluşturulması, aksi halde yeniden sırasıyla katılandan, iddia makamından, sanıktan ve müdafiinden tevsii tahkikat taleplerinin sorulması, varsa taleplerin karşılanması, kabul edilen talepler için kovuşturmanın genişletilmesi, tevsii tahkikat taleplerinin kabul edilmemesi halinde taleplerin reddine ilişkin ara kararı oluşturulduktan sonra aynı sıra ile esas hakkında beyan, mütalaa ve savunmaların alınması ve son olarakta sanıktan son sözünün sorulması duruşmanın bittiği bildirilerek ve durumaya son verildiği duruşma zaptına geçirilerek böylece duruşma merasiminin sona erdirilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince kimliklerin tesbiti esnasında ve hakların hatırlatılması sırasında kimliklerin araya başkaca bir hukuki işlem konulmaksızın ardısıra tesbiti ve keza hakların hatırlatılmasının ardarda yapılması luzumuna riayet olunmadan, böylece duruşma merasiminin insicamı gözetilmeksizin duruşmaların yapılmış olması…”  (İstanbul BAM 6. CD. 2017/1904 E. 2017/1987 K. 19/07/2017 T.)

2-    Suç konu silahla ilgili ekspertiz raporunun okunup sanığa diyeceklerinin sorulmadığı, tanıkların dinlenilmesinden vazgeçildikten sonra savcıdan yeniden esas hakkında mütalaa alınmadığı:

“…Suça konu silahla ilgili ekspertiz raporu okunup, sanığa diyeceklerinin sorulmaması suretiyle CMUK.nun 242. maddesine ve dinlenmelerine karar verilen tanıkların dinlenilmesinden vazgeçildikten sonra C.Savcısından yeniden esas hakkında mütala alınması gerektiği gözetilmeyerek anılan Yasanın 251. maddesine aykırılık yapılması…”  (Yargıtay 8. CD. 2002/4196 E. 2003/1349 K. 14/05/2003 T.)

3-    Esas hakkında savunma ve son söz hakkı verildikten sonra bilirkişi mütalaasına karşı sanık ve müdafiine söz hakkı verilmediği, yine bu işlemlerden sonra yeniden esas hakkında savunma ve son söz hakkı verilmediği:

“…Esas hakkında savunma ve son söz hakkı verildikten sonra, suça konu değerin tesbiti konusunda görüşüne başvurulan bilirkişinin mütalaasına karşı bir diyeceği olup olmadığı hususunda sanık ve müdafiine söz hakkı verilmeyerek ve yine bu işlemlerden sonra yeniden esas hakkında savunma ve son söz hakkı verilmeden hüküm kurulması suretiyle CMUK.nun 251. maddesine aykırı davranılması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 11.CD 2002/4643 E. 2002/5207 K. 04/06/2002 T.)

4-    Tevsii tahkikat talebi reddedilen sanık müdafiine, esas hakkındaki görüşü sorulmadan hüküm kurulduğu:

“…Delillerin tartışılması başlığıyla duruşmada sonuç çıkarma evresini düzenleyen CMK.nun 216. Maddesine göre, deliller ortaya konup tek tek tartışıldıktan sonra uyuşmazlığı çözecek ve hüküm verecek olan mahkemeye ışık tutmak üzere, taraflara istemleri aranmaksızın maddede belirtilen sıra dahilinde son kararın nasıl olması gerekeceği hususunda görüşlerini bildirme imkanı verilmesi gerektiği halde, C.Savcısının esas hakkındaki mütalaasını takiben vaki tevsii tahkikat talebi reddedilen sanık müdafiine esas hakkındaki görüşünü bildirme olanağı verilmeden hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının ihlal edilmesi,

Suç niteliğini belirlemeye etkisi nedeniyle mağdurenin nüfus kaydı temin edilmeden noksan araştırmayla hüküm kurulması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 5. CD. 2008/4143 E. 2009/4179 K. 06/04/2009 T.)

5-    Raporun duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulmadan hükme asas alındığı:

“…hükümden sonra dosya içerisine konulduğu anlaşılan ve bir başka soruşturmada (mahrem imamlar) dijital materyallerin çözümü neticesinde hazırlanan 11.12.2017 tarihli veri inceleme raporunun duruşmada sanık ve müdafiine okunup diyecekleri sorulmadan hükme esas alınması suretiyle CMK’nın 217/1. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 16. CD. 2018/4551 E. 2018/5578 K. 12/12/2018 T.)

6-    Tanık dinlenilmesi isteminin reddine dair ara karardan sonra son sözün hazır bulunan sanıklara verilmemesi suretiyle savunma hakkının kısıtlandığı:

“…CMK’nun 216/3. maddesine aykırı olarak, tanık dinlenilmesi isteminin reddine dair ara kararından sonra son sözün hazır bulunan sanıklara verilmemesi suretiyle savunma haklarının kısıtlanması…”  (Yargıtay 6. CD. 2008/8877 E. 2009/4946 K. 12/03/2009 T.)

7-    Mağdurun ifadesi alınmasından sonra tekrar içeri alınan sanığa, mağdure beyanına karşı diyeceği sorulmadığı:

“…İlk derece mahkemesince mağdurenin ifadesi alınmadan önce duruşma salonu dışına çıkarılan sanığın tekrar içeri alınmasından sonra zabta geçilip yüzüne okunan mağdure beyanına karşı diyeceği sorulmaksızın yargılamaya devamla mahkumiyet hükmü kurulması neticesinde savunma hakkının kısıtlanması…”  (Yargıtay 14. CD. 2019/7785 E. 2020/2686 K. 25/06/2020 T.)

8-    Mağdur ve tanık dinlenirken sanığın duruşmadan çıkarılması için bir kanıt bulunması ve ifade sonrasında sanığın tekrar duruşma salonuna alınarak anlatımlara karşı ne diyeceğinin sorulması gerekir:

“…Olayın mağduru ve aynı zamanda tek tanığı olan A..’ın, aynı duruşmada eşi olan sanığın yanında rahat ifade veremeyeceği kanaati ile sanığın duruşma salonu dışına çıkarılmasına karar verilirken, CMK’nın 200. maddesi yerine, davranışları nedeniyle, hazır bulunmasının duruşmanın düzenli olarak yürütülmesini tehlikeye sokacağına dair herhangi bir kanıt olmadığı halde CMK’nın 204. maddesinin uygulanması, ifade sonrasında da sanık tekrar duruşma salonuna alınarak anlatımlara karşı diyeceği ve son sözleri sorulmadan, CMK’nın 200/2 ve 216/1-3. maddelerine aykırı olarak hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması…” (Yargıtay 4. CD. 2010/29353 E. 213/6573 K. 11/03/2013 T.)

Yeni Bir İşlemden Sonra Savcıdan Yeniden Esas Hakkında Mütalaa Alınmaması

1-    Savcının esas hakkında mütalaasını vermesinden sonra sanık müdafinin değiştiği gözetilip 7 oturum süresince bir daha esas hakkında mütalaa alınmadığı:

“…Savunma için süre verilip, sanık Erdem Ateş’in Sinop Kapalı Cezaevinde bulunma ihtimaline karşın mütalaaya karşı diyeceklerinin tespiti için talimat yazılmasına karar verildiği, 10.11.2009 günlü oturumda, sanık Erdem Ateş’in İnebolu Kapalı Cezaevinde bulunduğunun anlaşıldığı ve sanıklar savunmanlarının gelmemesi nedeniyle duruşmanın ertelendiği, 30.12.2009 günlü oturumda da yine sanık savunmanlarının gelmediği ve sanık Erdem Ateş savunmanı Av. Münir Topal’ın savunmanlıktan istifa ettiğine ilişkin dilekçesi okunarak yeniden savunman atanması için İstanbul Baro Başkanlığına yazı yazılmasına karar verildiği, 5.3.2009 günlü oturumda sanık savunmanlarının gelmemesi nedeniyle bu kez sanık Yusuf Demir’e savunman atanması için İstanbul Baro Başkanlığına yazı yazılmasına karar verilip duruşmanın ertelenmesinden sonra, 14.5.2010 günlü oturumda sanık Erdem Ateş’e savunman olarak atanan Av. Nazlı Ateş’in duruşmaya gelmesine karşın, sanık Yusuf Demir’in önceki savunmanı Av. Nilnur Çifci’nin yeniden savunman atanmasına karşın duruşmaya gelmemesi nedeniyle yargılamanın ertelendiği ve 22.6.2010 ve 2.7.2010 günlü duruşmaların ise, her iki savunmanın katılmasına karşın başka nedenlerle ertelendiği, 16.7.2010 günlü oturumda da hüküm kurulduğunun anlaşılması karşısında;

1- C.Savcısının 23.6.2009 günlü oturumda esas hakkındaki mütalaasını vermesinden sonraki, sanık Erdem Ateş’in savunmanının da değiştiği gözetilip, kararın verildiği oturum dahil 7 oturum süresince bir daha esas hakkındaki mütalaasının alınmaması suretiyle CMK.nun 216. maddesine aykırı davranılması;

2- Başka suçtan İnebolu Kapalı Cezaevinde bulunan sanık Erdem Ateş’in duruşmaya getirilmeden yokluğunda karar verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 196. maddesine aykırı davranılarak savunma hakkının kısıtlanması; Bozmayı gerektirmiş…”  (Yargıtay 6. CD. 2010/31728 E. 2011/44178 K. 19/10/2011 T.)

2-    Savcının esas hakkındaki mütalaasından sonraki duruşmada tanığın dilekçe verdiği, bu dilekçe hükme esas alındığından, savcıdan tekrar görüş alınmadan hüküm kurulduğu:

“…Cumhuriyet Savcısı’nın 16.03.2010 günlü duruşmada esas hakkındaki görüşünü bildirmesinden sonraki 05.04.2010 günlü duruşmada, tanık Hasan Narin’in dilekçe verdiği ve bu dilekçenin hükme esas alınması nedeniyle bu durumun yeni bir işlem niteliğinde bulunduğu gözetilmeden ve Cumhuriyet Savcısının esas hakkında yeniden görüşü alınmadan hüküm kurulması suretiyle, 5271 sayılı CMK’nun 216/1 maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş…”  (Yargıtay 6. CD. 2010/27922 E. 2011/1985 K. 02/03/2011 T.)

3-    Savcının esas hakkındaki mütalaasından sonra yeni atanan sanık müdafinin katıldığı oturumda mütalaanın okunmadığı, savunma için süre tanınması ve sanık müdafinin atanmasına karar verilmesinden sonra savcıdan yeniden mütalaa alınmadan hüküm kurulduğu:

“…16.2.2005 günlü oturumda Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki göüşünü bildirmesinin ardından savunma için süre verildiği, 11.4.2005 tarihli sonraki oturumda savunma tanıklarının dinlenmesi ve sanık Mehmet’e 5271 sayılı CMK’nın 150. maddesi uyarınca savunman atanmasına karar verildiği, 6.6.2005 günlü oturumda savunma tanığı dinlenip, 5237 sayılı Yasa hükümleri değerlendirilerek esas hakkında görüş bildirmesi için Cumhuriyet Savcılığına dosyanın tevdiinden sonra 19.12.2005 tarihli oturumda Cumhuriyet Savcısının yeni mütalaasını verdiği ve sanık Doğan Aslan savunmanının intihar etmesi nedeniyle yeni savunman atanması için Baroya yazı yazılmasına karar verildiği, 13.3.2006 günlü oturuma gelen sanık Doğan savunmanına savunmasını hazırlaması süre verilmesinin ardından, 22.6.2006 tarihli oturumda 19.12.2005 günlü oturumda Cumhuriyet Savcısının esas hakkındaki görüşü bildirilmesinin ardından yeni atanan sanık Doğan savunmanının katıldığı oturumda anılan mütaala okunmadan, ayrıca savunma için süre tanınması ve sanık Doğan’a savunman atanmasına karar verilmesinin ardından Cumhuriyet Savcısından yeniden esas hakkındaki görüşü sorulmadan hüküm kurulmak suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 216(1412 sayılı CMUK’nın 251.)maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş…”  (Yargıtay 6. CD. 2009/11139 E. 2010/4599 K. 21/04/2010 T.)

4-    Savcının esas hakkındaki mütalaasından sonraki duruşmalara ve hükmün açıklandığı duruşmaya başka savcı çıkmasına rağmen, esas hakkında mütalaası veya önceki mütalaaya katılıp katılmadığının sorulmadığı:

“…26.07.2005 tarihli duruşmaya katılan Cumhuriyet Savcısı tarafından esas hakkında mütalaa verildikten sonra, sonraki duruşmalara ve hükmün açıklandığı 21.02.2006 tarihli duruşmaya bir başka Cumhuriyet Savcısı çıkmasına rağmen, esas hakkında mütalaası ya da önceki mütalaaya katılıp katılmadığının sorulmaması suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 216. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 9. CD. 2007/12331 E. 2009/5072 K. 27/04/2009 T.)

“…Hükmün tefhim olunduğu 05.10.2006 günlü son oturuma katılan Cumhuriyet Savcısı Abdulrezzak Aydın’a 06.12.2005 günlü oturumda Cumhuriyet Savcısı Erol Canözkan tarafından bildirilen esas hakkındaki mütalaaya katılıp katılmadığı ve ekleyeceği husus bulunup bulunmadığı sorulmadan, hüküm kurulması suretiyle CMK’nun 216. maddesine aykırı davranılması, Bozmayı gerektirmiş…”  (Yargıtay 6. CD. 2007/6563 E. 2009/15695 K. 01/12/2009 T.)

5-    Suç konu silahla ilgili ekspertiz raporunun okunup sanığa diyeceklerinin sorulmadığı, tanıkların dinlenilmesinden vazgeçildikten sonra savcıdan yeniden esas hakkında mütalaa alınmadığı:

“…Suça konu silahla ilgili ekspertiz raporu okunup, sanığa diyeceklerinin sorulmaması suretiyle CMUK.nun 242. maddesine ve dinlenmelerine karar verilen tanıkların dinlenilmesinden vazgeçildikten sonra C.Savcısından yeniden esas hakkında mütala alınması gerektiği gözetilmeyerek anılan Yasanın 251. maddesine aykırılık yapılması…”  (Yargıtay 8. CD. 2002/4196 E. 2003/1349 K. 14/05/2003 T.)

6-    Savcılık mütalaasından sonra beyan alınarak kovuşturmaya devam edildiği halde savcıdan yeniden mütalaa alınmadığı:

“…06.2015 tarihli celsede Cumhuriyet savcısı mütaala vermiş ise de; sanıklar hakkında tanık dinlenmek suretiyle kovuşturmaya devam edilerek 09.07.2015 tarihli celsede Cumhuriyet savcısının yeniden mütaalası alınmadan hüküm kurularak CMK’nın 216/1. maddesine aykırı davranılması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 9. CD. 2016/57 E. 2016/2455 K. 16/03/2016 T.)

“…06.02.2014 tarihli celsede esas hakkında mütalaanın verildiği, hükmün verildiği 27.02.2014 tarihli celsede yakınanların kısmi iade konusunda görüşlerinin alındığı, duruşmaya katılan Cumhuriyet savcısına bu beyanlara karşı diyeceklerinin sorulmadığı, hüküm celsesinde esas hakkında mütalaası alınmadığı gibi hiçbir söz hakkının da verilmediği, 5271 sayılı CMK’nın 216. maddesindeki “Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet Savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir. Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da kanuni temsilcisi de Cumhuriyet Savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir” düzenlemesi karşısında, Cumhuriyet Savcısının yakınanların beyanına ve davanın tümüne karşı yeniden mütalaası alınıp söz hakkı verilmeden duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…”  (Yargıtay 6. CD. 2015/7256 E. 2017/5089 K. 27/11/2017 T.)

“…Sanıklar hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22.06.2006 gün ve 2006/148-148 sayılı iddianamesi ile açılan dava sonucu yapılan yargılama sırasında 24.09.2007 tarihli celsede esas hakkında mütalaanın verildiği, 17.12.2007, 05.03.2008, 12.05.2008, 09.07.2008, 02.02.2009 tarihli celselerde bu mütalaa içeriğinin iddia makamınca tekrar edildiği, hükmün verildiği 17.06.2009 tarihli celsede sanık … savunmanına sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 150/1 yollaması ile 106/2-c-d maddelerinin uygulanması ihtimaline binaen ek savunma hakkı verildiği, duruşmaya katılan Cumhuriyet savcısına ek savunmaya karşı diyeceklerinin sorulmadığı, hüküm celsesinde esas hakkında mütalaası alınmadığı gibi hiçbir söz hakkının da verilmediği, 5271 sayılı CMK’nın 216. maddesindeki “Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir. Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili, sanığın, müdafiinin veya kanunî temsilcisinin açıklamalarına; sanık ve müdafii ya da kanuni temsilcisi de Cumhuriyet savcısının ve katılanın veya vekilinin açıklamalarına cevap verebilir” düzenlemesi karşısında, Cumhuriyet savcısının ek savunmaya ve davanın tümüne karşı yeniden mütalaası alınıp söz hakkı verilmeden duruşmaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması…”  (Yargıtay 6. CD. 2013/23087 E. 2016/6368 K. 31/10/2016 T.)

7-    Savcılık mütalaasından sonra dosyaya gelen evraklar duruşmada okunduğu halde savcıdan yeniden mütalaa alınmadığı:

“…Esas  hakkında  mütalaadan  sonra  tekerrür  hükümlerinin  uygulanmasını  gerektiren  sanığa  ait mahkûmiyet  ilamları  ve  infaz  evrakı  merciinden  getirtilerek  duruşmada  okunduğuna göre Cumhuriyet Savcısından yeniden mütalaa alınmadan hükme varılmak suretiyle CMUK.nun 251. maddesine muhalefet edilmesi…”  (Yargıtay 1. CD. 1981/1897 E. 1981/2858 K. 16/06/1981 T.)

Hükümden Önce Son Sözün Sanığa ve Sanık Yoksa Müdafiine Verilmemesi

1-    Hükümden önceki son sözün sanık müdafilerine de verilmesi gerektiği:

“…Hükümden önceki son sözün duruşmada hazır bulunan sanıklardan … ve … ile … ve … müdafilerine verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi suretiyle CMK’nın 216/3. maddesine muhalefet edilerek savunma haklarının kısıtlanması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 5. CD. 2018/3864 E. 2020/623 K. 22/01/2020 T.)

2-    Hükümden önce son sözün sanık yoksa müdafiine verilmesi gerektiği:

“…Çekişmeli yargılamanın gereği olarak, hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa, sanık yoksa müdafiine verilmesi gerekirken, sanığın hazır olduğu celsede sanık müdafiinin mütalaaya karşı savunması alındıktan sonra sanığa son sözü sorulmadan yargılamaya son verilmek suretiyle 5271 sayılı CMK’nın 216/3. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 16. CD. 2019/7861 E. 2020/469 K. 22/01/2020 T.)

“…5271 sayılı CYY’nın 226/4. maddesinde ek savunma hakkının verilmesi konusunda, müdafiin sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanmasına ilişkin getirilen kuralın, olayımızda da kıyasen uygulanma olanağı bulunmaktadır. Bunun sonucu olarak ta CYY’nın 216/3. maddesi uyarınca sanığın oturumda hazır bulunmaması halinde hükümden önce son sözün, hazır bulunan müdafie verilmesi zorunludur. Savunma hakkı ile yakından ilgili bulunan bu zorunluluğa uyulmaması yasaya mutlak aykırılık oluşturmaktadır. Ceza yargılamasında sanığın en önemli hakkı savunma hakkı olup, bu hak hiçbir şekilde kısıtlanamaz…”  (Yargıtay CGK. 2008/172 E. 2009/26 K. 17/02/2009 T.)

3-    Hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa verilmeyip savunma hakkının kısıtlandığı:

“…CMK 216/3 maddesi gereğince hükümden önce son sözün hazır bulunan sanığa verilmesi gerektiği, son celsede sanıklar Ahmet ve Talip hazır olmasına rağmen son sözün sanıklara verilmeyip müdafiilerine verilerek savunma hakkının kısıtlanması,

Suçtan doğrudan zarar görmeyen Spor Toto Teşkilat Başkanlığının katılma talebi kabul edilerek lehine vekalet ücretine hükmedilmesi,

Suç tarihinin 09/02/2016 olduğu halde karar başlığında 11/02/2016 olarak belirtilmesi,

Mahkemenin kabulüne göre; iddianamede belirtilmeyen 7258 sayılı yasanın 5/1-a maddesinden ek savunma verilip hüküm kurulması gerektiği düşünülmeksizin, iddianamedeki gibi bent belirtilmeden 5/1 maddesinden hüküm kurulması,

7258 sayılı yasanın 5/1-a maddesinde hapis cezasıyla birlikte adli para cezası da öngörüldüğü halde sadece hapis cezasına hükmedilmesi,

Hususlarında hükmün yeterli gerekçeyi içermemesi hukuka aykırı bulunmuş, sanık Talip müdafi ve sanık Ahmet müdafiinin istinaf başvurusu bu yönlerden yerinde görülmekle CMK’nın 280/1-b, 289/1-g, 230/1-b-c maddeleri uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve CMK 283 maddesi gözetilerek hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine, kesin olmak üzere 18/07/2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi…”  (Gaziantep BAM 12.CD. 2017/881 E. 2017/1051 K. 18/07/2017 T.)

Daha yeni Daha eski