Kamuoyunda Adnan Oktar Davası olarak bilinen davanın aleni bir kumpas davası olduğu gerçeğine tüm Türkiye, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında;

  • Gerçek ve Adil bir yargılama yapılmadan
  • Yargılananlara kendilerini özgürce savunma imkanı tanınmadan
  • Yargılananlar tarafından masumiyetlerinin ispatı olarak dosyaya sunulan, YÜZLERCE SAVUNMA DELİLİ ile aralarında ülkemizin önde gelen Hukukçu ve Akademisyenleri ile Yargıtay Onursal Başkan ve Üyeleri tarafından hazırlanan ONLARCA BİLİMSEL MÜTALALAARIN TEK BİR TANESİ DAHİ incelenip değerlendirmeye alınmadan
  • Yargılamaya ilişkin her biri KESİN BİRER BOZMA SEBEBİ olan BİNDEN FAZLA USÜL, ESAS ve YASAYA AYKIRI UYGULAMALAYA imza atılarak

verilen akla, izana, vicdana, kanuna ve hukuka tümden aykırı, tarihte eşi benzeri görülmemiş 10 biner yıllık mahkumiyet kararlarıyla bir kez daha şahit olmuştur.

Sayın Mahkeme’nin vermiş olduğu karara saygı duyuyoruz. Ancak, dosyadaki usul ve hukuk hataları bu mahkumiyet kararlarının normal şartlarda YARGITAY AŞAMASINDA MUTLAK SURETTE BOZULACAĞINI göstermektedir.

Söz konusu dava, kamuoyunun da bildiği üzere daha önce 12 ayrı Yargı kararıyla aklanmış olduğumuz örgüt suçlaması üzerinden yapılmıştır. 

Normalde, vatandaşların aklandıkları konularda hukukun sınırlarını aşarak sürekli rahatsız edilmemeleri anayasanın güvencesi altında olan bir husustur. Bu hakkın ihlal edilmesi yetmiyormuş gibi yargılama sonunda gelinen aşamada da halen, BİR TAKIM ÜNLÜ DAVALARDA DA ÖRNEĞİ GÖRÜLDÜĞÜ ÜZERE, YARGILAMASI BİTMİŞ KONULAR HAKKINDA TEKRAR TEKRAR YENİ GİZLİ SORUŞTURMALAR AÇILARAK, BAZI DOSYALAR TEFRİK EDİLİP GİZLİ OLARAK DEVAM ETTİRİLMEKTE, BU DOSYALAR ARKADAŞ CAMİAMIZ ÜZERİNDE ADETA DEMOKLES’İN KILICI GİBİ KULLANILMAKTADIR.

A. İstanbul C.B.Savcılığı 2021/34755 Hz. Sayılı soruşturma dosyası:

Anılan soruşturma hem mükerrer hem de CMK m. 172/2’ye aykırıdır. 

Serra M.Valiopur isimli müşteki 13.07.2018 tarihinde İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesinde ifade vermiş ve Adnan Oktar ve dosyanın diğer şüphelilerinden şikayetçi olmuştur. Bunun üzerine 12.07.2019 tarihli ana iddianame ile birlikte Adnan Oktar hakkında TCK m.103/1-a,b uyarınca dava açılmış ve TCK m.220/1-3 isnadıyla yargılanan şüpheliler TCK m.220/5 atfı ile bu suç bakımından sorumlu tutulmuşlardır. 

Müştekinin isnatlarının bir diğer muhatabı olan Ebru Altan hakkında ise “Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı” suçlaması bakımından, 16.09.2019 tarih 2019/78041 K. numaralı KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA dair karar verilmiş ve bu karar kesinleşmiştir.

ANCAK SAVCI SERDAR AKAN, ARADAN NEREDEYSE 2 YIL GEÇTİKTEN SONRA AYNI SUÇ İSNADI BAKIMINDAN YENİ BİR SORUŞTURMA BAŞLATMIŞTIR. Aslında bu yeni soruşturmanın tek amacının husumetli kişileri hukuki zeminde sevindirme gayreti olduğu çok açıktır. 

Zira, Ebru Altan'ın annesi Zeliha Türkan Akyüzalp en başta bu husumetli kişilerce korkutulup kandırıldığı için davamızda müşteki olmuştur. Ancak, daha sonra Özkan Mamati ve Fırat Develioğlu tarafından kandırıldığını ve dolandırıldığını anlayınca 17.08.2020 tarihinde İstanbul Anadolu C.B.Savcılığı’na “hakaret, tehdit ve dolandırıcılık” suçlarından şikayette bulunmuştur. Ayrıca, 05.03.2020 tarihinde dosyaya sunduğu bir dilekçeyle de şikayetinden feragat etmiştir. Bu durum husumetli müştekileri aşırı derecede öfkelendirmiş ve bunun üzerine ALENEN İNTİKAM SAİKİYLE YAPILAN MÜKERRER BİR ŞİKAYET 2 YIL SONRA SAVCI SERDAR AKAN TARAFINDAN AKIL ALMAZ BİR ŞEKİLDE KABUL EDİLMİŞTİR. 

B. İstanbul C.B.Savcılığı 2019/104585, 2019/108328, 2019/108349 Hz. sayılı soruşturma dosyaları:

Husumetli Özkan Mamati, Maye Grup Çelik San. Tic. Ltd. Şti isimli şirketin kurucusu ve yöneticilerindendir. 

Özkan Mamati, Çin’den satın aldığı bazı malzemelerin çıkışı aşamasında tüm resmi belgeleri imha ettiğini, yerine yine kendisi tarafından Çin'de kurulmuş olan TGL HKN Lojistik Firması tarafından oluşturulan sahte belgelerle işlemler yaptığını ve böylelikle Gümrük İdaresi ve Liman İdaresi’ni aldattığını bizzat kendi ifadelerinde İTİRAF ETMEKTEDİR. 

Ayrıca, satıcı konumunda bulunan Çin firmasına teslim edilen malzeme bedelinin sadece %25’ini ödediğini, eşya bedeli ve navlun bedeli ödemeden sanki %100 ödenmiş eşya gibi sahte belgelerle Gümrükten malı çektiğini de yine bizzat İTİRAF ETMİŞTİR. 

Soruşturma savcıları bu eylemler nedeniyle sanık Murat Yeşiltuna ile TCK m.220/1-3 uyarınca yargılanan diğer kişiler hakkında TCK m.282/1-4-5, TCK m.158/1-h,3, TCK m.205/1, TCK m.204/1 uyarınca dava açmıştır. Ancak buna karşın, açıkça suç itirafında bulunan Özkan Mamati hakkında dava açmamış ve dosyasını tefrik etmiştir. 

SIRF ÖZKAN MAMATİ’Yİ KAYIRABİLMEK ADINA EN TEMEL HUKUK KURALLARI HİÇE SAYILARAK TEK BİR EYLEM, 3 AYRI SORUŞTURMA DOSYASI VE 1 MAHKEME DOSYASINA AYIRILMIŞTIR. 

SAVCI SERDAR AKAN’IN HUKUKSUZLUKLARI SADECE BUNUNLA DA SINIRLI KALMAMIŞTIR. BU ÜÇ SORUŞTURMA DOSYASI YAKLAŞIK 2 YILDIR DEVAM ETMEKTE OLUP İÇERİĞİ İSE GİZLENMEKTEDİR. 

Söz konusu suçlardan zarar gören sıfatına haiz olduğu açık olan şüphelilerin veya müdafilerinin bu dosyaları incelemesine, suret almasına izin verilmemektedir. SAVCI SERDAR AKAN polis operasyonundan sonraki 1 yıl içerisinde, 235 şüpheli hakkında 100 küsür müşteki bakımından onlarca suç isnadı hakkında iddianame tanzim edebilmişken tek bir eylem hakkındaki bu dosyaları 2 yıldır bekletmektedir. Bu dosyalarda karar vermeye engel nasıl bir durum olduğu, bugüne kadar hangi işlemlerin yapıldığı vs tamamen meçhuldür.

C. İstanbul C.B.Savcılığı 2019/104378, 2019/104645 Hz. sayılı soruşturma dosyaları:

Soruşturma Savcıları çatı iddianameyi tanzim ederken sadece yukarıdaki tefrik kararlarını vermemiştir. Ayrıca gerekçelerini halen bilmediğimiz üzere; 

Aysu Yamaner, Hayrettin Görünmek, Kenan Oktar, Nilüfer Ayır, Şeyma Emine Çakmak, Zaide Kutlualp isimli kişiler hakkında sözde “örgüte üye olma, yardım etme” suçları bakımından (2019/10235 K.,2019/104378 Hz.), Fevzi Bektaş, Onur Bektaş, Ömür Bektaş hakkında sözde “örgüt kurma”, Mehmet Zeki Gür ve Suphi Serdar Togay isimli kişiler hakkında ise “üye olma” suçları bakımından (2019/10282 K.,2019/104645 Hz.) çok sayıda tefrik kararları vermiştir. 

YANİ SÖZDE ÖRGÜT KURAN, YÖNETEN KİŞİLERİN DOSYASI GEREKÇESİZ OLARAK AYRILMIŞ OLUP İKİ YILDIR BU DOSYALARDAN HABER ALINAMAMAKTADIR. BU SORUŞTURMALARDA VERİLECEK KARARLARIN ANA DAVAYI ETKİLEYECEĞİ ÇOK AÇIK OLMASINA RAĞMEN NE SAVCILIK TARAFINDAN DOSYA AKIBETLERİ VEYA SURETLERİ ANA DOSYAYA GÖNDERİLMİŞ NE DE MAHKEME TARAFINDAN İSTENMİŞTİR. 

Bu yönde yaptığımız taleplerin tamamı ise reddedilmiştir. 

Ayrıca, savcı Serdar Akan bu dosyaları da sanıklar ve müdafilerinden gizlemektedir. Dosyalarda var olduğu iddia edilen kısıtlılık kararları dahi henüz görülebilmiş değildir. Bununla birlikte Savcı Serdar Akan, kısıtlılık kararlarının arkasına gizlenerek dosya içeriğini gizlemekle kalmayıp aynı zamanda şüpheliler lehine olacak gelişmeleri de gizlemektedir.

D. İstanbul C.B.Savcılığı 2019/100369 ve 2019/119278 Hz. sayılı soruşturmaları:

Soruşturma savcıları hazırlık aşamasında ifadesi alınamayan kişiler bakımından 13.06.2019 tarih 2019/9871 K. sayılı tefrik kararı vermiş ve bu dosyayı 2019/100369 sor numarasına kaydetmiştir. Ayrıca ilk iddianamenin iadesinden sonra soruşturma dosyası 2019/119278 numarasına kaydedilmiş ve yeni bir iddianame düzenlenmiştir. 

Savcı Serdar Akan ise bu her iki dosya üzerinden halen soruşturma yürütmeye devam etmektedir. Üstelik bu iki dosyayı -henüz göremediğimiz- kısıtlılık kararlarının arkasına saklanarak bizlerden ve müdafilerimizden gizlemektedir. 

Hakkımızdaki soruşturma 04.08.2016 tarihinde emniyete gelen isimsiz, sahte bir ihbarla başlamış ve dosyadaki ilk gizlilik kararı 20.09.2016 tarihinde OHAL kapsamında çıkartılan 668 sayılı KHK’nın 3/1-l maddesi uyarınca verilmiş ve OHAL’in bitmesi üzerine İstanbul 7. S.C. Hakimliği’nin 19.07.2018 tarih, 2018/3756 d.iş sayılı kararı ile kısıtlılık kararı yenilenmiştir. 

Yani, her ne kadar aşamalarda çeşitli sebeplerden kaynaklı dosyaların numaraları değişse de bu kısıtlılık kararları yaklaşık 4,5 yıldır kesintisiz olarak uygulanmaktadır. Üstelik Savcı Serdar Akan soruşturmanın ilk gününden bu yana CMK m.153/3 uyarınca SURET ALMAYA HAKKIMIZ OLANLARI DAHİ tarafımıza vermemektedir. 

Tüm bunlar çok büyük haksızlık ve açık birer hukuksuzluktur. Tüm bunların yanı sıra olur olmaz suni gerekçelerle, Emniyet ve Yargı birimlerini yanıltmak ve oyalamak amacıyla yapılan temelsiz şikayetlerle arkadaşlarımız sık sık emniyete, karakola, savcılığa çağrılmakta ve “şikayet” baskısıyla yıldırılmak istenmektedir.

  • Gülay Pınarbaşı isimli hanım arkadaşımızın, ana davaya ilişkin Temyize yönelik savunmasını hazırlamak amacıyla çeşitli Akademisyenler ve Hukukçularla yaptığı görüşmelerden ciddi bir rahatsızlık duyulmuştur. Bu sebeple hemen Gülay Hanım hakkında güya lobi faaliyeti yürüttüğü şeklinde düzmece bir iddiayla SORUŞTURMA AÇILMIŞTIR. Gülay Hanım'ın ifadesi dahi alınmaksızın hakkında yeni bir İDDİANAME DÜZENLENMİŞTİR.
  • Ebru Fişek isimli hanım arkadaşımız, sosyal medyadan yapmış olduğu iddia edilen ve aynı zamanda hiçbir suç unsuru içermeyen bir paylaşım gerekçe gösterilerek ifadeye çağırılmış ve hakkında hiçbir hukuki dayanağı bulunmayan BİR SORUŞTURMA AÇILMIŞTIR.
  • Tülay Kumaşcı isimli arkadaşımız kendisiyle hiçbir ilgisi bulunmayan haberler bahane edilerek hakkında soruşturma açılmıştır. 
  • Ortada ne bir kara para veya mali suç, ne de kayıt dışı bir kazanç olmamasına rağmen ve bu zamana kadar yapılan detaylı inceleme ve araştırmalar sonucunda buna ilişkin herhangi bir bulgu veya delile de rastlanmamış olmamasına rağmen, ISRARLA MALİ SUÇLAR KONUSUNDA YENİ ve GİZLİ BİR SORUŞTURMA DAHA BAŞLATILMIŞTIR. Soruşturulan şirketler ile ilgili HERHANGİ BİR BAĞLANTISI veya ALAKASI OLMAYAN KİŞİLER DAHİ emniyete çağırılıp sorgulanmaktadırlar.

Buraya kadar anlattıklarımızdan görüleceği üzere; husumetli müşteki Özkan Mamati'nin İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlar Şubesi'nde görevli bazı polis memurları ile olan bağlantıları ve Cumhuriyet Savcısı Serdar Akan ile olan şaibeli ilişkisi kullanılarak, TBAV camiasına mensup arkadaşlarımız hakkında usül ve yasalara aykırı bir takım sindirme faaliyetleri yürütülmektedir. 

Türkiye Cumhuriyeti gibi demokratik bir hukuk devletinin kurumlarının birkaç eğitimsiz ve suça eğilimli kişi tarafından şahsi kin, çıkar ve ihtirasları doğrultusunda yönlendirildiği imajını veren bu durum DEVLETİMİZİN İTİBAR VE SAYGINLIĞINA YÖNELİK AÇIK BİR TEHDİT ANLAMINA GELEN ciddi bir tehlikedir.

HUKUK DIŞI EYLEMLERDE KARANLIK ÇEVRELERİN MAŞA OLARAK KULLANDIĞI ÖZKAN MAMATİ’NİN DİKKAT ÇEKEN PAYLAŞIMLARI VE ÇARPIK PSİKOLOJİSİ


  • Camiamız aleyhinde uydurduğu hayali senaryolar ve sayısız iftiralarla ANA DAVANIN ZEMİNİNİN HAZIRLANMASINDA ve masum genç kız ve kadınlara baskı ve tehdit uygulanmasında, onların cezaevinde ölüp gidecekleri, bir daha gün yüzü göremeyecekleri gibi tehditlerle korkutulmasında, yine baskı, tehdit ve korkutmalarla bazı (SÖZDE) ETKİN PİŞMAN ve ŞİKAYETÇİLERİN DEVŞİRİLMESİNDE KULLANILAN,
  • İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Şubesi'nde çalışan bazı polis memurları ve ana davanın CUMHURİYET SAVCISI SERDAR AKAN İLE ARASINDAN SU SIZMAYAN, yazıp söylediği veya sosyal medyadan her paylaştığı CUMHURİYET SAVCISI SERDAR AKAN TARAFINDAN, ANINDA ve EKSİKSİZ OLARAK yerine getirilen,
  • Hakkımızda yürütülen DOSYA GİZLİ OLMASINA RAĞMEN, HER NASILSA DOSYANIN TAMAMINA ve TÜM DETAYLARINA HAKİM OLAN,

husumetli müşteki ÖZKAN MAMATİ'den başkası değildir.

Özkan Mamati gerek kendi ismiyle paylaşım yaptığı gerekse bazı kullandığı sahte hesaplarda Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza duyduğu kin, öfke, nefret ve intikam hislerini pervasızca ifade eden bir insandır. Bu derece güçlü öfke ve kin duygusunun insan psikolojisi üzerinde ne gibi tahribatlar yaptığı, böyle insanların sağduyudan ve itidalden nasıl uzaklaştığı, saldırganlaştığı her türlü kriminal eyleme açık hale geldiği psikiyatristlerin uzmanlık alanıdır. Henüz eğitimini tamamlamamış bir psikoloğun dahi bu paylaşımları incelediğinde söz konusu şahsın mevcut kişilik sorunlarını teşhis etmesi mümkünken bazı resmi kurumlardaki bazı kişilerin böyle bir kişinin yönlendirmesiyle hareket edebiliyor olması anlaşılmaz ve endişe verici bir durumdur.

ÖRNEĞİN SON YAPTIĞI PAYLAŞIMLARDAN BİRİNDE ÖZKAN MAMATİ “KAN” KELİMESİNİ ÖZEL OLARAK KULLANMAKTA, YAYINLADIĞI VİDEO FİLMDEN DE AÇIKÇA “KAN” KAST ETTİĞİ GÖRÜLMEKTE, güya kelime hatası olmuş imajı vermeye çalışarak tehdidini kendince üstü kapalı yapmaktadır.






Özkan Mamati'nin 3 YILI AŞKIN SÜREDİR SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YAPTIĞI TÜM TEHDİTLERİN BİREBİR GERÇEKLEŞİYOR OLMASI, gizli dosya olduğu gerekçesiyle haklarında soruşturma yürütülen kişilerin avukatlarına dahi bilgi verilmezken, bu gizli dosyaların tüm detaylarına Özkan Mamati'nin sahip olması, SÖYLEDİĞİ HER ŞEYİN, CUMHURİYET SAVCISI SERDAR AKAN TARAFINDAN ANINDA HARFİYEN YERİNE GETİRİLİP HEDEF GÖSTERDİĞİ HERKESİN ANINDA ve İSTİSNASIZ TUTUKLANMASI son derece garip, esrarengiz ve HUKUKEN ENDİŞE VERİCİ bir durumdur.

Türkiye Cumhuriyeti gibi demokratik bir hukuk devletinin vatandaşlarına adalet dağıtması gereken kurumlarının, Özkan Mamati gibi suça eğilimli, öfke kontrolü olmayan, her cümlesi akıl almaz tehditlerle dolu, silahla kılıçla çektirdiği fotoğraflar yayınlayıp kendince göz korkutmaya çalışan kişiler kullanılarak yönetilip yönlendirilerek hukuksuz uygulamalara alet edilmeleri, DEVLETİMİZİN İTİBAR VE SAYGINLIĞINA YÖNELİK AÇIK BİR TEHDİT ve CİDDİ BİR TEHLİKEDİR.

Bugün birkaç kriminal kişinin Devletin Emniyet, Yargı gibi en hayati resmi kurumlarını amaç ve çıkarlarına alet ederek insanları özgürlüğünden alıkoyan, insanlara baskı ve zulüm uygulayan kanunsuz uygulamalar yaptırabiliyor olması, böyle sinsice ilerleyen kanserli bir gidişatın yarın öbür gün tüm vatandaşları sarıp tehdit edebilecek bir boyuta geleceğinin de işaretini vermektedir.

Kime öfke duyduysa, kiminle çıkarları çatıştıysa onu hedef alan, sırf kişisel husumeti sebebiyle kendini Savcı yerine koyup suç isnat eden, Polis yerine koyup gözaltına aldıran, Hakim yerine koyup tutuklattıran bu derece karanlık bir oluşum, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugüne kadar görülmemiş bir utanç tablosu, Devletimizin bekasına yönelik çok büyük bir tehdit unsurudur. Bu çirkin tehdit daha ileri boyutlara varmadan kanun ve hukukla gereken önlemlerin alınması elzemdir. 

Kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski