Resmi Belgede Sahtecilik

1-    Belge asılları bulunamadığından resmi belgede sahtecilik suçunun unsurlarının oluşmadığı:

“…Gümrük Kanunu ve Danıştay kararları doğrultusunda kaynak kullanımı destekleme fonu vergi olmadığı gibi, mali yükümlülük niteliğinde de olmadığından ve ayrıca eşyanın gümrük kıymetine dahil edilen bir unsur olmadığından, kaçakçılık suçunun konusunu oluşturmayacaktır. Sanığa isnat edilen kaçakçılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden, belge asılları bulunamadığından iğfal kabiliyeti açısından değerlendirme yapılması mümkün olmadığı gibi, yukarıda izah edilen Danıştay kararları değerlendirildiğinde kaynak kullanımı destekleme fonu dekontları ile atılı suçun oluşması da mümkün değildir. Bu nedenlerle sanık hakkında kaçakçılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından suçun unsurları oluşmadığından beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı…”  (İstanbul BAM 18. CD. 2019/1820 E. 2019/1417 K. 25/02/2019 T.)

“…Sanığın her iki tıp merkezine diplomanın onaysız fotokopilerini ibraz ettiği, yapılan tüm araştırmalara rağmen diploma asıllarının ele geçirilemediği, onaysız fotokopiden ibaret belgelerin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmayan hukuken geçersiz belge niteliğinde olduğu gibi diploma asılları incelenemediğinden belgenin iğfal kabiliyeti taşıyıp taşımadığnın da belirlenemediği hususları dikkate alınarak sanığın üzerine atılı her iki resmi belgede sahtecilik suçunun yasal unsurları ile oluşmadığı anlaşıldığından müsnet suçlardan ayrı ayrı CMK nun 223/2-a maddesi uyarınca BERAATİNE…”  (İzmir BAM 13. CD. 2017/389 E. 2017/2032 K. 05/10/2017 T.)

“…Onaysız  fotokopiden  ibaret  olan  suça  konu  belgenin  hukuki  sonuç  doğurmadığının  anlaşılması karşısında; sanığın yasal unsurları itibariyle oluşmayan suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde mahkumiyetine hükmedilmesi…”  (Yargıtay 11. CD. 2012/19060 E. 2014/2000 K. 06/02/2014 T.)

2-    Belge aslı bulunamaması sebebiyle aldatma kabiliyetinin olup olmadığı tespit edilemeyeceğinden ve fotokopi evrak, hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığından; resmi belgede sahtecilik unsurlarının oluşmadığı.  Evrak aslının bulunması durumunda, evrak üzerindeki yazı ve imzalarla ilgili bilirkişi incelemesi yaptırılarak kim tarafından düzenlendiğinin belirlenmesi gerektiği:

“…Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 49/219 sayılı kararında da açıklandığı üzere; ceza yargılamasının amacı, somut gerçeğin ortaya çıkarılması olup bunun için başvurulan kanıtlama araçlarından biri de belgelerdir. Yargılama makamları suç isnadı nedeniyle oluşan uyuşmazlığı çözümlerken ele geçirilen ya da iddia ve savunma doğrultusunda sunulan belgelerin güvenilirliğini de denetlemek durumundadırlar. Güvenilirliğin denetlenebilmesi için, belgenin aslının veya bunun olanaklı olmaması halinde de aslına uygunluğu yetkili makam veya kişilerce onanmış örnek ya da kopyalarının dosyaya konulması gerekir. Yine Ceza Genel Kurulunun 14.10.2003 gün ve 232/250 sayılı kararında açıklandığı üzere, suça konu belgenin fotokopi olması durumunda hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı, aslı bulunamayan evrakların aldatma kabiliyetlerinin bulunup bulunmadığı da tespit edilemediği, fiili iğfalin aldatma niteliğini göstermeyeceği cihetle; somut olayda suça konu sahte çek aslının bulunamadığı anlaşılmakla; çek aslının araştırılarak dosya arasına alınıp, aldatma kabiliyetinin olup olmadığının belirlenmesi, aksi halde çek fotokopisinin hukuki sonuç doğurmaya elverişli olmadığı ve sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı ve sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerektiği, çek aslının temin edilmesi halinde ise sanığın savunmasında, söz konusu çekin keşideci olarak görünen şirket tarafından kendisine verildiğini savunması karşısında; sanığın tekrar beyanı alınarak çekin hangi yetkili tarafından kendisine verildiği ve bu ticari ilişkiye dair elinde belge bulunup bulunmadığının sorulması, çek keşide etme yetkisi bulunduğu anlaşılan ve dosya arasında bu yetkiye ilişkin belgeler bulunan diğer şirket yetkililerinin de imza-yazı örneklerinin alınması ile çek üzerinde bulunan imza ve yazıların bu yetkililere ya da sanığa ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması…”  (Yargıtay 11. CD. 2015/8275 E. 2017/2248 K. 27/03/2017 T.)

3-    Sahte belge aslının dosyaya konulmadığı, duruşmada incelenmediği, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılmadığı, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılmadığı:

“…belgelerde sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdiri hakime ait olduğu cihetle, suça konu sahte belge aslının duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, aldatıcı nitelikte olup olmadığının kararda tartışılması ve denetime imkan verecek şekilde dosya içine konulmasından sonra toplanan tüm deliller değerlendirilip sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması yasaya aykrı…”  (Yargıtay 21. CD. 2015/7445 E. 2016/6388 K. 26/10/2016 T.)

Daha yeni Daha eski