1-    Müdafi tayin edilmesi zorunlu olan durumda, sanık açıkça müdafi istemediğini beyan etse bile müdafi görevlendirilmelidir. Sanığın müdafii huzurunda savunması alınmadığından CMK 289/1-a,e maddelerine muhalefet edildiği, hükmün bozularak dosyanın yeniden incelenerek karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderildiği :

“…Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 16.05.2019 gün. 2018/7173 Esas ve 2019/4397 Karar sayılı ilamında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere;

Silahlı terör örgütü üyesi olmak suçunun 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun (TMK) 3. maddesinde düzenlenen mutlak terör suçlarından sayılması, aynı yasanın 5. maddesi kapsamında mutlak terör suçlarında 3713 sayılı TMK’nın 5. maddesinin herhangi bir takdir hakkı olmaksızın uygulanmasının gerekliği gözetilerek, silahlı terör örgütü üyesi olmak suçlarında cezanın alt sınırının beş yıldan fazla olduğu nazara alınıp, sanık hakkında, “silahlı terör örgülü üyesi olmak” suçundan yapılan yargılama sırasında Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 150/2 ve 3. madde fıkraları uyarınca isteğe bağlı olmaksızın hatta açıkça müdafi islemediğini beyan etse bile müdafii görevlendirme zorunluluğu bulunmaktadır.

Buna göre, sanığa isnat edilen “silahlı terör örgütü üyeliği” suçunun niteliği ve gerektirdiği ceza dikkate alındığında, CMK’nın 150. maddesinin 2 ve 3. fıkraları uyarınca hakkında müdafi görevlendirilmesi zorunlu olduğu halde, silahlı terör örgütü üyeliği suçundan yargılaması yapılan sanığın, yargılama aşamasında savunmasının alındığı ilk oturumda müdafiinin bulunmadığı, daha sonraki oturumda müdafii atanmış olsa da müdafii huzurunda savunmasının tekrar alınmadığı, T.C. Anayasasının 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddelerinde teminat altına alınan adil yargılanma ilkesine aykırı olacak ve savunma hakkının kısıtlanmasını doğuracak biçimde yazılı şekilde sanığın mahkumiyetine karar verilmesi suretiyle CMK’nın 150/3, 188/1, 197/1 ve 289/1-a-e maddelerine muhalefet edilmesi…”  (Ankara BAM 21. CD. 2018/1810 E. 2020/922 K. 09/12/2020 T.)

“…CMK’nın 150/2 maddesi uyarınca, sanığa zorunlu müdafi atanmaksızın ve duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken zorunlu müdafinin katılımı sağlanmaksızın, yargılamaya devam edilerek hüküm kurulmuş olması,

Hukuka aykırı, istinaf başvurusunda bulunanın istinaf nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, CMK’nın 289/1-e maddesine muhalefetten dolayı aynı Kanunun 280/1-d maddesi gereğince, sair yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA,

Dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine gönderilmesine, CMK’nın 286. maddesi gereğince kesin olmak üzere, 15/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi….”  (Bursa BAM 5. CD. 2018/459 E. 2018/363 K. 15/02/2018 T.)

“…06.2014 tarihli 6545 sayılı Yasa ile değişik 5237 sayılı TCK’nın 142/2-h ve 143. maddelerinde öngörülen suçun gerektirdiği cezanın alt sınırı dikkate alınarak, 5271 sayılı CMK’nın 150/3 ve 196/2. maddelerii uyarınca sanığa zorunlu müdafii atanması gerektiği gözetilmeden, sanık müdafiinin hazır bulunmadığı duruşmada sanığın savunması alınarak aynı Kanunun 188/1 ve 289/1-e maddesine aykırı davranılması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması, Bozmayı gerektirmiş…”  (Yargıtay 13. CD. 2020/8685 E. 2020/9674 K. 20/10/2020 T.)

2-    Zorunlu müdafiinin hazır bulunmadığı oturumda hükmün açıklanabilmesi için, sanığın esas hakkındaki sorgusunun ve savunmasının zorunlu müdafisiyle alınmış ve bütün usul işlemlerinin tamamlanması gerekmektedir. Sanık müdafisinin oturumu terk etme durumu olmadığı, karar oturumuna hiç katılmadığı, savcının esas hakkında mütalaada bulunduğu ve hükmün açıklandığı duruşmada sanık müdafii bulunmadığından hukuka kesin aykırılık hali bulunduğu:

“…5271 sayılı CMK’nın 216. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca zorunlu müdafinin hazır bulunmadığı oturumda hükmün açıklanabilmesi için 694 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmündeki Kararname’nin madde gerekçesin de anlaşılacağı üzere sanığın esas hakkındaki sorgusunun ve savunmasının zorunlu müdafisinin hukuki yardımından yararlandırılarak alınmış ve bütün usuli işlemlerin tamamlanmış olması gerekmektedir.

5271 sayılı CMK’nın hukuka kesin aykırılık hâllerini düzenleyen 289. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca, Cumhuriyet savcısı veya duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken diğer kişilerin yokluğunda duruşma yapılması durumunda hukuka kesin aykırılık hâli bulunduğu kabul edilmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;

Yüklenen suçun alt sınırı itibarıyla Kanun’un zorunlu müdafiliği kabul ettiği nitelikli yağma suçundan yapılan yargılamada, CMK’nın 188. maddesinin birinci fıkrası gereğince sanık müdafisinin duruşmaların yapıldığı sırada hazır bulunması zorunlu ise de daha sonradan 676 sayılı KHK ile yapılan değişiklikle karar tarihinde sanık müdafisinin mazeretsiz olarak duruşmayı terk etmesi hâlinin bu zorunluluğun istisnası olarak düzenlendiği, somut olayda ise sanık müdafisinin oturumu terk etmesi hâli söz konusu olmayıp karar oturumuna hiç katılmadığı, sanık müdafisinin hazır olmadığı karar oturumunda Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaada bulunduğu, bu haliyle CMK’nın 216. maddesi uyarınca da sanık müdafisinin yokluğunda hükmün açıklanamayacağı, duruşmada kanunen mutlaka hazır bulunması gereken sanık müdafisinin yokluğunda, yeni bir müdafi görevlendirilmeden ya da müdafi temini için oturum ertelenmeden yargılamaya devam edilerek hükmün tesis ve tefhim edilmesinin savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde bulunduğu ve bu durumun 5271 sayılı CMK’nın 289/1-e maddesi uyarınca hukuka kesin aykırılık hâllerinden biri olduğu, bu usule aykırılık nedeniyle Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesince verilen hükmün diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2019/74 E. 2020/187 K. 17/03/2020 T.)

3-    Mahkumiyet hükmünün kurulduğu esas hakkında mütalaaya karşı savunma yapılacağı oturumda, sanık müdafiinin mesleki mazeretinin ve sanığın avukatıyla savunma yapma isteğinin kabul edilmeyerek savunma hakkının kısıtlandığı:

“…Silahlı terör örgütü üyeliği suçundan tutuklu olarak yargılaması yapılan sanığın müdafiinin; mahkumiyet hükmü kurulduğu esas hakkında mütalaaya karşı savunmasını yapacağı 25.09.2018 tarihli oturumda; “mesleki mazeret” nedeniyle vermiş olduğu mazeret dilekçesi mahkemece kabul edilmeyerek, sanığın esas hakkındaki mütalaaya karşı avukatıyla birlikte savunma yapmak istediğini talep etmesine rağmen bu isteğinin kabul edilmeyerek savunma hakkının kısıtlanmasına yol açacak şekilde CMK’nın 188/1 ve 216. maddelerine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 16. CD. 2020/194 E. 2020/3086 K. 24/06/2020 T.)

 “…Yargılama tarihinde yürürlükte olan 5271 sayılı CMK.nun 150/3. maddesi gereğince görevlendirilen zorunlu müdafiinin, 28.02.2006 tarihli oturuma katılamayacağına ilişkin mazereti hakkında bir karar verilmediği, müdafiinin duruşma gününden haberdar edilmediği, Cumhuriyet savcısının esas hakkında görüş bildirerek hükmün tefhim edildiği 12.10.2006 tarihli son oturumda da sanık müdafiinin bulunmadığı gözetilmeden yargılamaya devamla mahkumiyet hükmü kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması…”  (Yargıtay 10. CD. 2006/13203 E. 2008/8012 K. 21/05/2008 T.)

4-    Zorunlu tayin edilen müdafinin, savcının esas hakkında mütalaada bulunduğu ve mahkumiyet hükmünün kurulduğu celsede bulunmadığı:

“…Sanık hakkında, yaşının küçüklüğü nedeniyle CMUK.nun 138. maddesi uyarınca zorunlu tayin edilen müdafinin Cumhuriyet savcısının esas hakkında mütalaada bulunup mahkumiyet hükmünün kurulduğu oturuma katılımının sağlanmayıp, Ceza Genel Kurulu’nun 28.05.1996 gün 1996/8-74 esas, 116 sayılı kararında açıklandığı şekilde ferdi müdafaanın gerekli ve yeterli bir biçimde yapılmaması suretiyle CMUK.nun 138 ve 141. maddelerine aykırı davranılması,Yasaya aykırı…”  (Yargıtay 10. CD. 2002/13930 E. 2002/21206 K. 11/06/2002 T.)

5-    Zorunlu müdafiinin mazeret dilekçesi hakkında karar vermeden yokluğunda hüküm kurulduğu:

“…Yargılamaya konu suçun beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesinden dolayı CMK.nun 150/3. maddesi uyarınca zorunlu olarak atanan sanık müdafii, son oturuma girmeden aynı gün başka mahkemelerde duruşmaları olduğundan bahisle mazeret dilekçesi vererek, duruşmanın başka güne bırakılmasını istediği halde aynı yasanın 216. maddesi gereğince bu talebi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmeden ve 151/1. maddeye göre işlem yapılarak müdafiin hazır bulunması sağlanmadan yokluğunda hüküm kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması…”  (Yargıtay 5. CD. 2006/8608 E. 2006/7141 K. 25/09/2006 T.)

Cumhuriyet Savcısının Duruşmada Bulunmaması

1-    Duruşmalara C. Savcısının katılmamasının CMK 188/1. Maddesine aykırı olduğu:

“…14.03.2006, 16.5.2006 ve 20.12.2006 tarihli duruşmalara Cumhuriyet savcısının katılmaması suretiyle CMK’nın 188/1. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 9. CD. 2009/3787 E. 2011/645 K. 02/02/2011 T.)

“…hükmün verildiği duruşmaya Cumhuriyet savcısının katılmaması suretiyle, Ceza Muhakemeleri Kanunu’nun 188/1. maddesine aykırı davranılması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 12. CD. 2015/14112 E. 2017/53 K. 09/01/2017 T.)

Daha yeni Daha eski