İddia makamı 13.11.2020 tarihinde 499 sayfadan oluşan esas hakkında mütalaasını dava dosyasına sunmuştur. Mahkeme heyeti ise 16.11.2020 tarihli duruşmada sanıklara esas hakkında mütalaaya karşı beyanlarını hazırlaması için sadece 16 gün süre vererek 30.11.2020 tarihine duruşma günü vermiştir.

Ancak bu sırada müşteki ifadelerinin ve vekillerinin beyanlarına dair SEGBİS çözüm tutanaklarının tamamı dava dosyasına ulaşmış değildi. Mahkeme heyetinin böyle hacimli bir dosyada yüzlerce sanık için verdiği sadece 16 günün, kısıtlı ve yetersiz bir süre olduğu her türlü izahtan varestedir.

Mahkeme heyeti, ekte delilleriyle sunduğumuz üzere, yargılamanın ilk gününden itibaren sanıkların sağlıklı savunma yapmalarına engel olmuştur. İlk ifadelerin alınması esnasında, sanıkların sorulara açıklayıcı cevap vermelerini istememiş “evet veya hayır de”, “yaptım veya yapmadım de” diyerek sanıkların lehe delillerini açıklamalarına engel olmuştur. Sanıkların haklarında iddiamanede yer alan onlarca sayfa iddiaya değil sadece hukuki değerlendirmede yer alan bir paragrafa cevap vermelerine izin vererek, savunma haklarını tamamen ellerinden almıştır. Bu ifadeler sırasında iddianamede yer alan etkin pişman sanık ve müşteki beyanlarına cevap vermek isteyen sanıklara da “o daha sonra” diyerek müdahale etmiş, savunma haklarını engellemiştir.


Esasa dair savunma için söz verildiğinde de sanıklara konuşmalarının sadece “esas hakkında mütalaaya cevapla sınırlı olması gerektiği” uyarısı yapılmış, tüm dosya kapsamındaki iddialara karşı savunma yapmalarına hiçbir şekilde müsaade edilmemiştir. İlk ifadeleri sırasında dosya kapsamındaki iddialara esas hakkındaki savunma sırasında cevap verecekleri söylenen sanıklar, bu dönem geldiğinde yine konuşturulmamıştır. İlginç olan ise bu durum tutanağa geçirilirken “sanıktan dosya kapsamındaki iddialara ve esas hakkında mütalaaya cevabı soruldu” şekliden pratikteki uygulamayla çelişen bir şekilde geçirilmiştir. Herhangi bir şekilde savunma delilini sunmak, somut veri ortaya koymak isteyen sanıklar bağırılmak ve azarlanmak suretiyle yerlerine oturtulmuşlardır.

 

Bu hukuk dışı uygulamalar yapılırken, sanık müdafilerinin hiçbir sözlü talebine de izin verilmemiş, “bu dönem talep almıyorum, taleplerinizi yazılı verin” denilmiş, yazılı taleplerin ise hiçbirine cevap dahi verilmemiştir. Nadiren de olsa sözlü talep kabul edildiğinde de bu talepler karara bağlanmamıştır.

 

ÖZETLE, MAHKEME HEYETİ ÜSTÜN BİR HIZLA İLERLEMEK İSTEMİŞ VE GÜNDE ORTALAMA 20-25 SANIĞIN SAVUNMAYA DAİR BEYANLARINI ALMAYA ÇALIŞMIŞTIR. BU ACELE TAVRI NEDENİYLE SANIKLARIN SAVUNMALARINA ÇOK KERELER MÜDAHALELER ETMİŞ, SANIKLARI KONUŞTURMAMIŞ, ÇOĞU DİYECEKLERİNE MÜDAHALELER ETMİŞ HATTA BİRÇOK SANIĞIN BEYANLARINI KESEREK DOĞRUDAN YERİNE OTURTMUŞTUR. AYRICA SANIKLARA ÇOK KISA SÜRELER TANIYARAK BEYANLARINI HEMEN BİTİRMESİNİ İSTEMİŞ AYNI KELİMENİN İKİNCİ KEZ TEKRAR EDİLMESİNDE DAHİ ÇOK SERT MÜDAHALELERDE BULUNMUŞTUR. YÖNETİCİLİK VASFIYLA YARGILANANLARA ORTALAMA 1 SAAT SÜRE TANIRKEN, ÜYELİK VASFIYLA YARGILANANLARA MAKSİMUM 20-30 DAKİKA SÜRE TANIMIŞTIR. MÜDAFİİLER DAHİ SAVUNMALARINDA SÜRE İLE SINIRLI TUTULMUŞTUR.

 

Mahkeme heyeti yargılama süreci boyunca gösterdiği sert ve agresif tutumunu esas hakkında mütalaaya karşı beyanların alındığı oturumlarda da sergilemiştir. Sanıklara sürekli olarak bağırmış, sert bir üslupla konuşmuş ve yaptığı el, kol hareketleri ve yüz mimikleri ile sanıklar üzerinde psikolojik baskı oluşturmuştur. Bilindiği üzere Yargıtay 16. Ceza Dairesi 2015/4672 E.,2016/2330 K sayılı Ergenekon davasını bozma kararında bu hususları bozma gerekçesi olarak belirtmiştir:

 

“…Esas hakkındaki mütalaaya karşı, hakkında silahlı terör örgüt üyeliği suçundan cezalandırılması istenen sanıklar için sanık ve müdafii/müdafilerine toplam bir saat, hakkında silahlı terör örgüt üyeliği ile diğer suçlardan cezalandırılması istenen sanıklar için ise, sanık ve müdafii/müdafiilerine toplam iki saat sözlü olarak beyanda bulunma hakkı tanınması

 

…Yargılamaya konu olayların mahiyeti, iddianame, mütalaa ve birleşen dosyalar ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, savunma hakkını kısıtlamayacak şekilde her bir sanığın bireysel durumları göz önüne alınarak savunmasını yapması için gerekli makul sürenin sağlanması gerektiği gözetilmeyerek tüm sanıklar yönünden birleşen dosyada savunmayı 1 veya 2 tam duruşma günü, esas hakkındaki savunmayı 1 veya 2 saat, sözlü talepleri ise 15 dakika ile sınırlandırılmasına kararlar verilerek savunma haklarının kısıtlandığı belirlenmiştir….

 

…CMK'nın 216/1. maddesinde “Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanuni temsilcisine verilir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Anılan Kanun maddelerinde şüpheli veya sanığın savunmasını yapması için bir süre sınırlaması öngörülmemiş, Avrupa İnsan Hakları Sözleşme'sinin 6. maddesinin (b) bendinde belirtilen "Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak" hakkı, sanığın, duruşmada “savunmasını yapmak için de gerekli olan zaman ve kolaylıklara sahip olma” hakkını da kapsamaktadır. Ceza muhakemesinin sözlülük ilkesi uyarınca, sanığa ve yargılamanın diğer taraflarına duruşmada yeterli sürede söz hakkı tanınması esastır.”

 

Üstelik bu süreçte pandemi şartları hakimdir ve duruşmaların başladığı ve sanıkların ve müdafilerinin tüm gün duruşmada olduğu için esasa yönelik çalışamadıkları 30.11.2020 tarihi itibariyle tüm yurt genelinde hafta içi 21.00-05.00 arası, hafta sonu ise tüm gün olmak suretiyle sokağa çıkış yasağı kararı alınmıştır. Bilindiği üzere uzunca bir süre bu yasaktan avukatlar muaf tutulmamıştır. Bu nedenle de savunmaların alındığı davanın en kritik sürecinde, tutuklu sanıkların tamamı müdafii desteğinden yoksun bırakılmışlardır. Mahkeme heyeti bu konuda yapılan yazılı ve sözlü tüm talepleri görmezlikten gelmiştir.

 

Ayrıca mahkeme heyeti sabah 9.30 gibi başladığı duruşmalara akşam saat 19-20.00 saatlerine hatta kimi zamanlar 20.30-21.00 saatlerine kadar devam etmiştir. Bu süre zarfında sabah 6 gibi koğuşundan kaldırılarak salona getirilen tutuklu sanıkların tekrar koğuşlarına geri dönmeleri akşam 22.30-23.00 saatlerini bulmuştur. Bu kişilerin böyle bir ortamda hem sağlıklı ve zinde kalmaları hem de hakkaniyete uygun şekilde savunmalarını hazırlama imkanları olmadığı çok açıktır. Ancak bu zorlukların anlatılarak duruşma saatlerinde bir düzenleme yapılması yönünde yapılan yazılı ve sözlü taleplerin hiçbiri mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmamış ve reddedilmiştir.


⬅️

2.14 - MAHKEME HEYETİ, ARAMA-EL KOYMA TEDBİRLERİ BAŞTA OLMAK ÜZERE SANIKLAR ALEYHİNE UYGULANAN KORUMA TEDBİRLERİNE İLİŞKİN KARARLAR MAHKEME HUZURUNA GETİRİP OKUMAMIŞ,  HUKUKA UYGUNLUĞU HAKKINDA KAMU DAVASININ TARAFLARINCA TARTIŞILMASINI SAĞLAMAMIŞ VE HUKUKA AYKIRILIK İDDİALARINI GÖRMEZDEN GELEREK HÜKMÜNE ESAS ALMIŞTIR. 
➡️

2.16 - MAHKEME HEYETİ SANIK MÜDAFİLERİNE ESAS HAKKINDA SAVUNMALARINI SUNMALARI İÇİN HİÇ SÜRE VERMEMİŞ, SAVUNMALARA SIK SIK MÜDAHALE ETMİŞ, BAZI MÜDAFİİLERİ JANDARMA MARİFETİYLE SALONDAN ÇIKARTTIRMIŞTIR. SAVUNMALARIN ÇÖZÜM TUTANAKLARI DOSYAYA GELMEDEN HÜKÜM KURMUŞTUR. AYRICA CMK M.216’YA AYKIRI DAVRANMIŞTIR.


Daha yeni Daha eski