Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarına kurulan komploda,  A9 TV’deki canlı yayınlarda dini konular anlatılmasına rağmen bir kısım muhafazakar kesimi kışkırtmak için dekolte, dans ve müziğe de yer verilmesi kitaba konu edilmiştir. Bu kışkırtmalar özellikle sosyal medya aracılığıyla ve İngiliz derin devleti eleştirilerinin hemen sonrasında, yani 2016 yılının ilk aylarından itibaren yapılmış, FETÖ’nün hain darbe girişiminden 15 gün sonra A9 TV odaklı düzmece bir şikayetle resmiyete dökülmüş, 2018 yılının başlarında AKİT TV’nin ağır hakaret ve iftiralara yer verdiği yayınlarla zirveye taşınmış ve bugünlere kadar devam ettirilmiştir. 

Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta da A9 TV’de dans ve dekolte içeren yayınlar hakkında birçok iddiada bulunulmuştur. Aşağıda cevaplandırmış olduğumuz bu iddiaların tümü asılsızdır. Aynı zamanda bu kitapta, söz konusu yayınların yapılma sebebi olarak gösterilen sebeplerin hepsi de mantıkdışı ve çelişkilidir.  Şöyle ki;

Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta cevaplandırmak istediğimiz ilk iddia şudur:


Husumetli komplocular, Sayın Adnan Oktar hakkında algı operasyonu yürütürken özellikle onun başörtüsü konusundaki görüşlerini çarpıtmış, böylelikle de dini hassasiyetleri olan vatandaşlarımızın ona karşı öfkeli ve dışlayıcı bir bakış açısı edinmeleri için gayret etmişlerdir. İslam’da başörtüsünün farz olmadığı yönündeki açıklamalarına dayanarak, Sayın Adnan Oktar’ı güya İslam’ı dejenere etmeyi amaçlayan bir kimseymiş gibi yansıtmaya çalışmışlardır.

Sayın Adnan Oktar’ın Kur’an-ı Kerim’de başörtüsünün farz kılınmadığı, ancak kadınların tehlikeli ve eziyet görebilecekleri ortamlarda çarşaf giymelerinin farz olduğu yönünde açıklamalarının olduğu doğrudur. Ancak Sayın Adnan Oktar bu görüşlerini Kuran’ın ilgili konulardaki ayetlerine dayandırmıştır. Ayrıca söz konusu ayetler hakkındaki değerlendirmelerini sadece A9 TV’deki canlı yayın programlarında sözel olarak değil, eserlerinde kapsamlı olarak da açıklamıştır. (Konuyla ilgili detaylı bilgi edinmek isteyenler Sayın Adnan Oktar’a ait olan “Karanlık Tehlike: Bağnazlık” isimli kitabın 278-318. sayfalarına başvurabilirler.)

Söz konusu kitap okunsa da okunmasa da bilinmelidir ki, Sayın Adnan Oktar İslam alimi değildir, herhangi bir konuda fetva vermeye de çalışmamaktadır. Sayın Adnan Oktar’ın tek yapmak istediği, bir Müslüman olarak ilgilendiği konulardaki samimi kanaatlerini insanlara aktarmaktan ibarettir. Sayın Adnan Oktar hiçbir konuşmasında ve eserinde görüşlerinin insanlar için bağlayıcılık teşkil ettiğini ileri sürmemiştir. Zaten böyle bir şey olması da mümkün değildir. Ayrıca Sayın Adnan Oktar dinde zorlama olmadığını, erkeklerin olduğu gibi kadınların da diledikleri şekilde giyinmekte özgür olduklarını, dekolteli de olsa, çarşaflı da olsa, başörtülü de olsa tüm kadınların Müslüman kabul edilmesi gerektiğini her zaman ifade etmiştir. Dekolteli kadınlara olduğu kadar başörtülü ve çarşaflı kadınlara yapılan eziyetleri de eleştirmiştir.

Sayın Adnan Oktar’ın bu gerçekleri ortaya koyan açıklamalarından birkaçı şöyledir:

“Başörtülü, başörtüsüz imanlı olduktan sonra, vatanını milletini sevdikten sonra hepsi birbiriyle aynıdır. Başörtülü hanımlar başımızın tacı. Başı açıklar, onlar da başımızın tacı. İmanlı olmanın üzerinde durmak daha doğru olur.” (Adnan Oktar – 26 Eylül 2012)

“Bir kadının kıyafetine müdahalenin suç kapsamında olması lazım. Kimse hiçbir kadına niye başında örtü var diye ya da niye dekolte giyindin diye müdahalede bulunmamalı. Bunu yapana cezai yaptırım uygulanmalı.” (Adnan Oktar – 12 Haziran 2018)

“Başörtülü-başörtüsüz” diye insanları ayırmaya kalkıyorsunuz. Çok büyük bir fitnedir bu. Başörtülü de yüzde yüz Müslümandır, başörtüsüz de yüzde yüz Müslümandır.” (Adnan Oktar – 27 Eylül 2011)

“Başörtülünün de dekoltenin de eşit saygı gördüğünün çok iyi vurgulanması gerekir. Dekolteye karşı olan, denize girene de karşı olur. Bu bir süre sonra insanların hayatımıza karışılacak diye endişe duymasına sebep olur. O yüzden başörtülü ve dekolteyi eşit ön plana çıkarmak önemli. İnsanlar ellerinden yaşama sevinçlerinin alınmayacağını görmeli. Bunun için özgürlükler çok iyi korunmalı. Neşeli, sanat dolu hayat olmalı.” (Adnan Oktar – 20 Nisan 2017)

“Mini etekli hanımlar da rahat edecekler. Plaja giden kardeşlerimiz de istedikleri gibi giderler. Çarşaflı hanımlar istedikleri gibi çarşaflarını giyerler. Başörtülü olan başörtüsüyle gezer, şal ve cübbeyle gezmek isteyenler o şekilde giyip gezerler. Bir sevgi yumağı oluşacaktır Mehdiyet devrinde. Karşılıklı anlayış ve şefkat etkileşimi olacaktır.” (Adnan Oktar – 13 Ağustos 2012)

 

Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta cevaplandırmak istediğimiz ikinci iddia şudur:


Komplocuların bu iddiaları asılsız ve delilsizdir. Sayın Adnan Oktar A9 TV’de katıldığı birçok canlı yayında 5 vakit namazın farz olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca Sayın Adnan Oktar namazın 5 vakit kılınması gerektiğini hatırlatmakla birlikte, zaman zaman; “5 vakit kılamayan 4 vakit kılsın, 4 kılamayan 3-2 vakit kılsın. Onu da yapamayan günde 1 vakit kılsın, haftada bir kılsın, ayda bir kılsın ama hiçbir Müslüman namazsız kalmasınSünnetlerini kılamayan en azından sadece farzlarını kılsın.” diyerek tavsiyelerde bulunmuştur.

Sayın Adnan Oktar özellikle gençleri ibadete, namaza ısındırmak, Allah ile bağlantılarının tamamen kopmasının önüne geçmek için bu yönde tavsiyeler vermektedir. Bir insanın hiç namaz kılmamasındansa günde 1, 2, 3 vakit kılmasının çok daha hayırlı olacağını tavsiye etmiştir.

Bir kısım kimseler Sayın Adnan Oktar’ın bu tavsiyelerini kasıtlı olarak çarpıtmış ve namazı iki vakit ve iki rekat olarak farz kıldığı yönünde anlatımlarda bulunmaktadırlar. Halbuki bu kasıtlı çarpıtmanın hiçbir gerçekliği yoktur.

Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta cevaplamak istediğimiz üçüncü iddia şudur:

A9 TV’deki canlı yayınlarda dekolte ve dansa yer verilmesi, komplocular tarafından yazılan kitapta dört farklı gerekçeyle ilişkilendirilmiştir. Bu uydurma gerekçelere göre, Sayın Adnan Oktar güya cinsel gücünü ispatlamak, yanından ayrılan kızlar olursa, kızların isimlerini ve program görüntülerini sosyal medyada paylaştırarak onları karalamak, kamuoyunun dikkatini kediciklere çekerek sözde örgütün illegal faaliyetlerini gizlemek ve oluşturduğu cezbeci ortamla etkilediği 3-5 kişiyi örgüte katmak amacıyla dans ve dekolteyi ön plana çıkarmıştır.

Kitapta ortaya atılan bu komik mantıkdışı ve delilsiz gerekçelerin normal zeka sahibi olan insanları ikna etmesi mümkün değildir. Örneğin; Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları gerçekten suç işliyor olsalardı, bu suçları gizlemek için dans ve dekolte içerikli yayın değil, toplumun önemli bir bölümünün beklentisine uygun şekilde muhafazakar görünümlü canlı yayınlar yaparlardı.

 Programları izleyen, akılcı düşünen,  vicdanlı ve önyargısız herkes, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının çok daha önemli bir sebepten dolayı birçok eleştiriyi göze alarak A9 TV’de dans ve dekolteyi ön plana çıkardıklarını anlamaktadır. Bu sebep de tamamıyla İslam’ın, devletimizin ve milletimizin menfaatleriyle ilişkilidir.

Günümüzde Müslümanların dünyanın geri kalanı tarafından dışlanmalarını ve etkisiz kalmalarını isteyen İngiliz derin devletinin en önem verdiği stratejilerinden biri, İslam ülkelerini, insanları mutlu eden birçok faaliyetin yasak kılındığı, mutsuz, kaba ve zevksiz toplumları barındıran yerler gibi göstermektir. Bu strateji elbette ki Allah’ı inkar eden odakların işine gelmiştir. Onlar da bu durumu fırsat bilerek “bilim, sanat, estetik, güzellik ve eğlence İslam’da değil ateizmde ve deizmde var” şeklinde özetleyebileceğimiz anlayışlarını yaygınlaştırmaya başlamışlardır. İnsanlara “eğer dindar olursanız hayatınız kabusa döner” şeklinde açık ve gizli telkinlerde bulunmuşlardır. Müslüman toplumların birçoğunda gözlemlenen olumsuz koşullar bu telkinleri adeta doğruladığı için insanlar hızla dinden kaçmaya başlamışlardır. Ateizm ve deizm aynı ülkemizde olduğu gibi gitgide yaygınlaşmıştır. Müslümanların büyük bölümü güzel bir hayat yaşamadıkları gibi bilim ve ilimden de uzaklaşınca, materyalist ideolojilerle ve bunları savunanlarla mücadele etmenin imkanı neredeyse kalmamıştır. Ne yazık ki günümüzde, Müslümanların büyük bölümünün dünyaya hitap edecekleri bir yönü de bulunmamaktadır. Hitap edecek bazı yönleri olan azınlık ise şiddetli önyargılar ve engellemelerle karşılaşmaktadır.

İşte Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları bu stratejiye karşı da mücadele vermişler, yaşantılarıyla Müslümanların modern dünyadan kopmuş şekilde yaşamayan ve bilimi temel alan insanlar olduğunu göstermeye çalışmışlardır. Özellikle A9 TV’deki programlarda bilimsel içeriğin yanında yansıtılan, müziğin, dansın, dekoltenin, makyajın, şık giyimli kadın ve erkeklerin bulunduğu ortamlar Müslümanların Kur’an’a uyarak da modern bir hayatı yaşayabileceklerini gösterme amacıyla oluşturulmuştur. Söz konusu programlar tüm Müslümanları A9 TV ekranına yansıyan tarzda bir hayat yaşamaya yönlendirme amaçlı değil, batı ülkelerine ve dine uzak kesimlere İslam’ın sosyal hayatı kısıtlayan bir din olmadığını gösterme amaçlı bir karşı stratejiden ibarettir.

Zira unutulmamalıdır ki, televizyonların en çok reyting alan programları da eğlenceyi, modayı ve lüks yaşamı odağına alan yapımlar olmaktadır. Gençlerin büyük bölümü modayı ve müzik sektörünü yakından takip etmektedir. Dövme, takı, makyaj içerikli her şey büyük ilgi çekmektedir. Büyük seyirci kitlelerine hitap eden televizyon yayınlarına bakılırsa bunların özellikle modern, kaliteli, eğlenceli ve lüks yaşamı ön plana çıkardıkları hemen fark edilmektedir. İşte Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları bu şartları da göz önüne alarak, insanların ilgisini mümkün olduğunca çekecek şekilde İslam’ı anlatmışlardır.

Bu konu doğrultusunda mutlaka vurgulamalıyız ki, İngiliz derin devleti Türkiye’nin modern anlayışa sahip bir toplum olmasına karşıdır. Hatta toplumumuz içinde bu anlayışa sahip hiçbir kesimin kalmasını istememektedir. İslam aleminin en güçlü ülkesi olan Türkiye’deki modern görünümlü Müslümanların, İslam’ı tam anlamıyla tanımayan, bu yüzden de İslam’dan uzaklaşan batı ülkeleri için güzel örnek teşkil edeceklerini çok iyi bildiğinden ülkemizde geleneksel din anlayışının kuvvetlenmesi ve farklı görüşteki insanları baskı altına alması için var gücüyle çalışmaktadır. İngiliz derin devleti için geleneksel din anlayışının Türkiye’de güçlenmesi, hem Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Ak Parti’nin dünya çapında yanlış tanınması hem de Türkiye’nin batıya asla adapte olamayacak bir ülke olduğu yönünde yanlış bir kanaatin oluşturulması açısından önemlidir.

İngiliz derin devleti ve uzantıları tarafından diğer İslam ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de geleneksel din anlayışının desteklenmesindeki önemli sebeplerden biri, AK Parti’nin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın ülkemizdeki insanların en az yarısı tarafından asla benimsenmemesini sağlamaktır. İngiliz derin devleti sahil kesimlerimizin geleneksel İslam’ı savunan bir iktidarı asla desteklemeyeceğini bildiğinden özellikle Sayın Cumhurbaşkanımızı, modern dünya görüşünü benimsemiş insanlarımıza karşı biri gibi gösterecek propagandalara başvurmaktadır.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları bu karanlık planı bozmak amacıyla, yani Türkiye’de modern ve dindar insanların da çok rahat yaşayabildiklerini gösterebilmek adına A9 TV’deki canlı yayınlarda dekolte, dans, makyaj gibi unsurları ön plana çıkarmışlardır. Böylelikle Sayın Cumhurbaşkanımızın ve AK Parti’nin her görüşten insana saygı gösterdiğini, hiçbir vatandaşımızı veya topluluğu, inançları ve yaşam biçimleri nedeniyle baskı altına almadığını ispatlamak istemişlerdir. Bazı İslam ülkelerinde en doğal haklardan bile mahrum bırakılan kadınların Türkiye’de özgür olduklarını, hiçbir engellemeye maruz kalmadıklarını, diledikleri gibi yaşadıklarını somut şekilde dünyaya göstermeye çalışmışlardır.

Önyargısız ve dikkatli şekilde düşünüldüğünde tüm bunların elbette ki devletimizin, milletimizin ve hükümetimizin menfaatine çalışmalar olduğu hemen görülmektedir. Nitekim hangi görüşte olurlarsa olsunlar insanların özgürce yaşamaları, hayattan zevk alabilecekleri helal nimetlerden faydalanabilmeleri, toplumu geren baskıların ortadan kalkması, aklı başında herkesin arzusu ve hedefidir. Diğer taraftan ülkemizde AK Parti iktidarının güçlenmesi de, devletimizi bölmek, milletimizi birbirine düşürmek isteyen odakların başarısızlığa ulaşması için gereklidir. Bu yüzden sahil kesimlerde yaşayan vatandaşlarımızın oyları da mutlaka kazanılmalıdır. Dolayısıyla Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları bu hedefleri açısından önem teşkil eden dans, dekolte, makyaj, sanat gibi unsurlardan da faydalanmışlar, böylelikle İslam ve Türkiye aleyhindeki oyunları bozmaya gayret etmişlerdir.

23.SAYIN MEHMET AĞAR VE SAYIN CELAL ADAN BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI DAVASI’NDA ŞİKAYETLERİNİ NEDEN GERİ ÇEKTİLER?

Daha yeni Daha eski