Adnan Oktar Davası’nın soruşturma sürecinde savunma gücünü kırmak için yapılan hukuksuzluklardan biri, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşı Didem Ürer’in avukatlarıyla olan görüşlerinin aylarca haksız yere kısıtlanması olmuştur. Bu yöndeki karar, Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta sözde örgütün üyeleri arasında cezaevinde de devam eden iletişime vurulan büyük bir darbe olarak değerlendirilmiştir.

Kitapta bir başarı hikayesi gibi anlatılan, gerçekte ise aşağıda görüleceği üzere apaçık bir hukuksuzluk olan söz konusu olayla ilgili gerçekler şöyledir:

Soruşturma sürecinde, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşı Didem Ürer hakkında İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 08.10.2018 tarihli kararı ile avukat görüş kısıtlamasına gidilmiştir. Avukatıyla yaptığı bir görüşmeden sonra Didem Ürer’in üzerinde bulunan 2 not kağıdı nedeniyle yaklaşık 9 ay sürdürülen avukat görüş kısıtlaması hukuka aykırıdır. Çünkü bulunan not nedeniyle örgütsel faaliyetlerin sürdüğünü ileri süren ve avukat görüş kısıtlaması talebinde bulunan Savcılık, bu talebini üzerinde yazılanları ne emniyetin ne de kendisinin okuyamadığı 2 not kağıdı üzerinden yapmıştır. Bu durum aynı zamanda İstanbul 3. Sulh Ceza Mahkemesi’nin de gerçekte okunamayan kağıtlar üzerinden kısıtlama kararı verdiğine işaret etmektedir.

Bu gerçekler İstanbul C. Başsavcılığı’nın kısıtlama talebinden birkaç gün önceki (24.09.2018 tarihli) müzekkeresine İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün verdiği 30.09.2019 tarihli cevabi yazıdan ve bunun üzerine İstanbul C. Başsavcılığı’nın 16.10.2019 tarihinde Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne yazdığı başka bir müzekkereden açıkça anlaşılmaktadır:



Belli ki hukuksuz avukat görüş kısıtlama kararı ya söz konusu kağıtlarda sözde örgüt içi iletişimin devam ettiğine yönelik ifadeler bulunduğu varsayılarak ya da Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının savunma yapamayacak hale getirilmek istenmeleri nedeniyle alınmıştır. Zira kısıtlama kararı nedeniyle haftada 2 güne toplamda ise 4 saate düşürülen avukat görüşmeleri, aynı zamanda da kayıt altına alınmaya başlanmıştır. Böylelikle söz konusu görüşmelerde husumetli müştekilerin asla duymaması gereken önemli savunma mantıkları konuşulamaz hale gelmiştir. Bu da iddianameye kadarki savunmayı büyük ölçüde zayıflatmıştır.

Daha yeni Daha eski