Davanın 17.09.2019 tarihli ilk celsesinde, duruşma salonunda yer alan sanık, tanık ve müştekilerin kimlik tespitleri yapılmamış, iddianamede müşteki olarak yer alan şahısların katılma talepleri alınmamış ve CMK 201’e aykırı bir şekilde doğrudan sanıkların sorgu işlemlerine başlanmıştır.

Dahası katılan vekilleri sanık müdafii olarak yazılmış, kimlik tespitlerinin tamamı yapıldı diye gösterilmiş, sanıklara haklarının hatırlatıldığı ve sanıkların “avukatım hazır, savunma yapmaya hazırım” dedikleri duruşma zaptına yazılmıştır.

ANCAK SEGBİS DÖKÜMLERİNDE ASLINDA BÖYLE BİR HATIRLATMANIN YAPILMADIĞI, SANIKLARIN SAVUNMAYA HAZIR OLMADIKLARINI BEYAN EDEREK SÜRE TALEP ETTİKLERİ, HEYETİN İSE BU SÜRE TALEPLERİ HAKKINDA BİR DEĞERLENDİRMEDE BULUNDUĞU GÖRÜLMEKTEDİR. Neticesinde ise yargılamanın süjelerinin tayin edilmemesi nedeniyle duruşma salonunda bir kargaşa hali hakim olmuş ve yargılamanın ilerleyen safhalarında tanık olması muhtemel kişilerin duruşmayı izlemiş olmalarına rağmen bu konuda bir tedbir alınmamıştır.

Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda duruşmanın başlangıcında yapılması gereken işlemler ve tüm kovuşturma işlemleri açıkça düzenlenmiştir. Buna göre;

CMK Madde 191/1: "Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır.... Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar."

CMK Madde 191/3:"Duruşmada, sırasıyla; a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden bilgi alınır."

KANUNDAKİ DÜZENLEMELERİN AKSİNE, 5 AYRI İDDİANAMENİN HİÇBİRİSİNİN İDDİANAME KABUL KARARI OKUNMAMIŞTIR. CMK’nın katılma usulleri başlıklı 238. maddesi şu şekildedir:  Madde 238 – (1) Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.

(2) Duruşma sırasında şikâyeti belirten ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.

(3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.

Ayrıca CMK’nın açık hükümlerine riayet edilmemiştir. İddianame kapsamında müştekiolarak yer alan şahısların kimlik tespitleri yapılmamış, yazılı ve sözlü katılma talepleri alınmamış, müştekilere yahut vekillerine hangi sanıklar açısından ve hangi sanıklara yönelik katılma taleplerinde bulundukları sorulmamış  ancak vekilleri taraf vekili kabul edilerek sanıklara doğrudan soru sorma hakkı tanınmıştır. Ayrıca Cumhuriyet savcısı, sanık veya müdafileri dinlenmeden katılma hususunda usul ve yasaya aykırı olarak alalacele karar verilmiştir. Tüm bunlarla beraber AV. ESER ÇÖMLEKÇİOĞLU BAKIMINDAN KATILMAYA İLİŞKİN BİR KARAR BİLE VERİLMEMİŞTİR.


Özetle; mahkeme heyeti CMK’nın 218. maddesinin açık emirlerine aykırı davranarak ÖNCE KATILMA HUSUSUNDA KARAR VEREREK İSTİSNASIZ TÜM MÜŞTEKİLERİ KATILAN OLARAK KABUL ETMİŞ, DAHA SONRASINDA KATILMAYA İLİŞKİN TALEPLERİ ALMIŞTIR. Mahkeme heyeti daha ilk günlerden her türlü itiraza rağmen tabiri caizse “ben yaparım ve olur” şeklinde bir algı oluşturmak istemiş ve davaya olan yanlı bakışını açık etmiştir. 

 

İddianamede yer alan sevk maddeleri incelendiğinde atılı suçların bir kısmının kovuşturmasının şikayete tabi suçlar olduğu ve fakat şikayet hakkının 6 aylık süre içerisinde kullanılmadığı görülecektir. Yine cinsel suçlar yönünden birçok müştekinin anne babasının ergin çocukları yönünden davaya katılma hakkı bulunmadığı halde hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm müştekilere yönelik katılma kararı verilmiştir.

 

Mahkeme heyeti tarafından tüm bu durumların tespiti yapılmamış ve müşteki vekili sıfatıyla sanıklara soru sorulmasına olanak sağlanmıştır. Duruşmada sanığa doğrudan soru yöneltme hakkı olanlar CMK'nın 201'inci maddesinde düzenlenmiş olup buna göre;

 

CMK Madde 201/1: "Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat; sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere, duruşma disiplinine uygun olarak doğrudan soru yöneltebilirler. Sanık ve katılan da mahkeme başkanı veya hâkim aracılığı ile soru yöneltebilir. Yöneltilen soruya itiraz edildiğinde sorunun yöneltilmesinin gerekip gerekmediğine, mahkeme başkanı karar verir. Gerektiğinde ilgililer yeniden soru sorabilir." denmektedir.

 

Kanunun açık lafzından da anlaşılacağı üzere müştekiye yahut vekiline böyle bir hak tanınmamış olup duruşma süresince müşteki vekili sıfatıyla sanıklara sorulan sorular ve sanıkların bu sorulara verdiği cevaplar tamamen hükümsüzdür.

 

03.10.2019 tarihli duruşmada sanık Kartal iş, müşteki vekillerinin soru sorma hakların kötüye kullandıklarını bu yüzden de mahkemenin öncelikle katılma hususunda bir karar vermesini ve bundan sonra sadece TCK m.102 ve m.103 uyarınca hakkındaki iddialara yönelik soruları kabul edeceğini, TCK 220. maddesinin tehlike suçu olduğundan katılmanın mümkün olmadığını, bu yüzden de bu suç bakımından katılma hakkı olmayan müşteki ve vekillerince soru yöneltilmesinin hukuken doğru olmadığını belirtmiştir.

 

Tam burada dikkat çekmek istediğimiz önemli bir husus bulunmaktadır. Sanık Kartal İş’in bu talebi duruşmalar başladıktan ve sanıklara müşteki vekilleri sorular sorduktan yaklaşık 3 hafta sonra yaşanmıştır. Yani mahkeme 3 hafta boyunca diğer ifade veren sanıkların ve müdafilerinin bu yöndeki taleplerini görmezlikten gelmiş ve bu nedenle herhangi bir karar vermemiştir.

 

Ancak 03.10.2019 tarihli duruşmada sanık Kartal İş’in sorulan sorulara cevap vermeyi reddetmesi üzerine, duruşmada hazır olan müşteki vekillerinden Av. Ali Tizik'in talebi üzerine mahkeme başkanı CMK 238/1-2-3’e aykırı ve şaibeli bir şekilde iddia makamından mütala almış, iddia makamı iddianamede müşteki olarak nitelendirilen herkesin katılan olması gerektiği yönünde mütala vermiştir. Bunun üzerine sanık müdafilerine de söz veren mahkeme heyeti hemen arkasından haksız ve hukuksuz bir şekilde tamamen toptancı mantığıyla tüm müştekilerin katılan olarak davaya kabulüne karar vermiştir.

 

03.10.2019 tarihli duruşmada yaşananlar SEGBİS çözümlerine şu şekilde yansımıştır. Sanık Kartal İş mahkeme huzurunda ifadesini verdikten sonra kendisine yönelticek sorular ile ilgili şöyle bir talepte bulunmuştur:

 

 

Bunun üzerine bir kısım müştekiler vekili Av. Ali Tizik tarafından mahkemenin bu yönde bir karar verilmesi istenmiş ve bu talep anında kabul edilmiştir.

 

 

Duruşmada hazır bulunan Cumhuriyet Savcısı Caner Babaloğlu talebi değerlendirmek için süre alıp değerlendirme yapmaksızın hemen mütalaasını sunmuştur. Savcı Caner Babaloğlu ise iddianamede müşteki olarak gösterilen ve aynı zamanda dosyaya dilekçe sunan herkesin katılan, vekillerinin ise katılan vekili olarak davaya kabulünün gerektiği yönünde görüş bildirmiştir:

 

Mütalaanın üzerine mahkeme heyeti 15 dk ara vermiş ve sonrasında sanık müdafilerine katılma hususunda söz vermiştir. Duruşmada hazır bulunan sanık müdafileri bu hususta görüşlerini ve taleplerini mahkeme heyetine iletmişlerdir. Duruşma tutanaklarına yansıyan görüş ve taleplerin bir kısmı şu şekildedir:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sanık müdafilerince yapılan bu taleplerin ardından MAHKEME HEYETİ USULEN DAHİ OLSA BİR ARA VERMEYE VE HEYET OLARAK MÜZAKEREYE ETMEYE DAHİ GEREK DUYMADAN ALALACELE BİR ŞEKİLDE sanık müdafilerinin taleplerinin reddine karar vererek tüm müştekileri topluca katılan olarak kabul etmiş ve yargılamaya bu şekilde devam etmiştir. Bu noktada CMK'nın 237 ve 238. maddeleri açıkça ihlal edilmiştir.

 

 

 

Oysaki kararın verildiği tarih itibariyle dosyada mübrez katılma talepleri sadece aşağıdakiler ile sınırlıdır.Şöyle ki;

 

16.09.2019 tarihinde Kurtcebe Tarık Işık, Ankara 21. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği ifadesinde katılma talebinde bulunmuştur. Yine aynı gün aynı mahkemede ifade veren BÜŞRA BÜRKE VE UĞUR COŞKUN ŞİKAYETÇİ OLMADIKLARINI VE DAVAYA KATILMA TALEBİNDE BULUNMADIKLARINI BELİRTMİŞLERDİR.

 

15.09.2019 tarihinde Av. Fuat Selvi tarafından sunulan dilekçe ile etkin pişman sanıklar Burak Abacı, Murat Terkoğlu, Mehmet Murat Develioğlu, Emre Teker, Mustafa Arular, Emre Kutlu’nun “müşteki-sanık” sıfatıyla davaya kabulleri talep edilmiştir.

 

17.09.2019 tarihinde Ecenaz Üçer Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde verdiği talimat ifadesinde katılma talebinde bulunmuştur.

 

17.09.2019 tarihinde müşteki Elmas Hilal Kahraman mahkeme sunduğu dilekçeyle Adnan Oktar, Sibel Yılmaztürk ve ifadesinde adı geçen tüm kişilerden bir şikayeti olmadığını belirtmiş ve şikayetine bağlı sonuç ve isteklerin tamamından feragat etmiştir.

 

22.09.2019 tarihinde Av. Andaç Maraşlıoğlu sunduğu dilekçe ile Ebru Alkan, Nimet Aylin Kızılçeç, Nilgün Sağlam, Aslı Bektaş, Gönül Duyar, Deniz Şakak, Asiye sandıkçı, Şengül Sandıkçı, Başak Ballıca, Bahar Kuştepe, Neval Avcı bakımından katılma talebinde bulunmuştur.

 

23.07.2019 tarihinde Av. Emine Rezzan Aydınoğlu sunduğı dilekçe ile Fatma Emel Tezyapar, Gülay Akpolat, L.Semin Babuna ve Z.Türkan Akyüzalp bakımından, 18.09.2019 tarihinde ise Tülay Aslan bakımından katılma talebinde bulunmuştur.

 

30.09.2019 tarihinde Av. Eser Çömlekçioğlu sunduğu dilekçe ile Serpil Ekşioğlu bakımından katılma talebinde bulunmuştur.

 

Görüldüğü üzere karar tarihi itibariyle sadece 19 müşteki ve 6 etkin pişman-sanık bakımından yazılı olarak katılma talebinde bulunulmuş ancak bu dilekçelerde de taleplerin gerekçelerine dair yeterli izahatlar yapılmamıştır. Ayrıca 3 müşteki ise şikayetçi olmadığını ve katılma talebi bulunmadığını açıkça belirtmiştir. Ancak buna rağmen mahkeme heyeti talebi bulunmayan müştekileri dahi katılan olarak kabul etmiştir. SADECE BU HUSUS BİLE MAHKEME HEYETİNİN DOSYA İÇERİĞİNDEN BİHABER OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR.

 

CMK m. 238/2’de belirtilen, “şikayeti belirten ifade üzerine suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği” hususuna aykırı olarak duruşma esnasında şikayetler alınmamış, yine CMK m.238/3’de belirtilen “Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.” hükmü de ihlal edilmiş, sanıklar dinlenmeden, sanıkların konu hakkında diyecekleri sorulmadan karar verilmiştir.

 

NİTEKİM KİMİN HANGİ MÜŞTEKİNİN VEKİLİ OLDUĞUNU NETLEŞTİRMEDEN, HANGİ MÜŞTEKİNİN HANGİ SUÇ VE HANGİ SANIK BAKIMINDAN KATILMA TALEBİNDE BULUNDUĞU KONUSUNDA BEYAN VE TALEPLERİ ALINMADAN VE BU KONUDA CMK M.238 GEREĞİ SANIKLARA SÖZ VERİLMEDEN TOPTANCI BİR YAKLAŞIMLA BÜTÜN MÜŞTEKİLERİN KATILAN OLDUĞU YÖNÜNDE BİR KARAR VERMİŞTİR. Mahkeme heyetince verilen bu ara kararla bütün müştekiler bütün suçlar ve sanıklar bakımından katılan olarak nitelendirilmiştir. Hatta katılma talebi olmayanlar dahi sonrasında katılan olarak kabul edilmiştir. Yargılama esnasında yazılan ek iddianameler bakımından da herkes yönünden ayrı ayrı katılma taleplerinin alınması ve kabul edilmesi gerekirken, bu işlem hiçbir ek iddianame için yapılmamıştır.

 

Mevcut durumda örneğin hürriyeti tahdit suçundan şikayetçi olan bir müşteki hem örgüt suçu hem de cinsel suçlar yönünden de katılan sıfatına sahip olmuştur ve vekillerince tüm sanıklara CMK 201'e göre doğrudan soru yöneltilmiştir.

 

Duruşmada müdafilerin sözlü olarak da beyan ettiği üzere, yargılama konusu suçlardan özellikle TCK 220, 282, 328 ve diğer birçok suç nitelik itibariyle tehlike suçu olduğu için katılmanın mümkün olmadığı suçlardır. Ancak mahkeme heyeti katılma konusundaki hukuka aykırı kararı ile müştekileri bu suçlar açısından da katılan sıfatında saymış ve bireysel iddia makamı haline getirmiştir. Usul ve yasaya uygun olmayan bu karar neticesinde, örneğin Sulh Ceza Hakimliği kararı ile el konulan şirketlerden birisinin çalışanı olup, kıdem tazminatını alamadığı için müşteki olan bir kişi herhangi bir sanık hakkında mahkeme heyetince verilen kararlara ve hükme karşı kanun yollarına başvurma hakkı elde etmiştir.

Ya da bir başka örnekle duruşmada kendisini bir kısım katılanlar vekili olarak tanıtan Av. Eser Çömlekçioğlu UYAP sisteminde Özkan Mamati, Fırat Develioğlu ve Serpil Ekşioğlu bakımından kayıtlı görünmektedir. Bu kişilerin tamamı hakkında TCK m.220 bakımından katılma kararı verilmiştir. Mahkeme heyeti verdiği bu hatalı kararın yanı sıra katılan kabul ettiği kişilere ve vekillerine sair suç isnatları bakımından da soru sorma hakkı vermiştir.  


⬅️

2.1 - MAHKEME HEYETİNİN TEŞEKKÜLÜ “TABİİ HAKİM” İLKESİNE AYKIRIDIR 
➡️

2.3 - İDDİANAMENİN SANIKLARA TEBLİĞİ İLE DURUŞMA GÜNÜ ARASINDAKİ SÜRENİN KISA OLMASI SEBEBİYLE SANIKLAR ve MÜDAFİLERİ SAVUNMA HAZIRLAMAK İÇİN GEREKEN SÜRE VE İMKANLARA SAHİP OLAMAMIŞTIR


Daha yeni Daha eski