Adnan Oktar Davası’ndaki tüm tutukluma kararları hukuka aykırıdır. Bunlardan biri de Kübra Kartal isimli şahısla ilgilidir. Aşağıda detaylarına kısaca değineceğimiz söz konusu tutuklama kararı her ne kadar Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta sözde örgüte vurulmuş bir darbe gibi anlatılsa da gerçekte Türkiye’de masum insanların haksız yere ne kadar kolay tutuklanabildiklerini gösteren bir delildir.

Adnan Oktar Davası’ndaki şikayetçilerden biri olan B. K. İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’ne 03.12.2019 tarihli bir dilekçe yazmıştır. Bu dilekçesinde aynı tarihte cep telefonuna sabit bir numaradan çağrı geldiğini, arayan kişinin bir kadın olduğunu, ancak kim olduğunu tanıyamadığını, şahsın kendisine cezaevinde görüştüğü tutuklu Mustafa Işık ve Mehmet Murat Atmaca’nın selamlarını ilettiğini ve kendisini cezaevi görüşüne bekledikleri yönünde bir konuşma yaptığını belirtmiştir. (Bu olayda selam ilettiği ileri sürülen 2 kişi B. K.’nın tanıdığı kimselerdir.)

B. K.’nın bu şikayeti sonrasında çağrının geldiği sabit numara emniyet tarafından araştırılmış, bahse konu olayla ilgili kamera kayıtları incelenmiş ve bunların sonucunda söz konusu çağrıyı yapan kişinin görüntüleri dosyaya girmiştir. Tespitin ardından B. K.’nın bilgisine başvurulmuş, B. K. kamera görüntülerini incelediğinde şahsın daha önceden yakinen tanıdığı bir kimse olan Kübra Kartal olduğunu ileri sürmüştür.

Gözaltına alınan Kübra Kartal’a emniyet sorgusunda B. K.’nin onunla ilgili iddiası ve teşhisi de sorulmuştur. O da suçsuz olduğundan doğal olarak hakkındaki suçlamayı reddetmiştir. Görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığını, kendisine de benzemediğini, cezaevine hiç gitmediğini, telefon konuşmasının gerçekleştiği tarihten kısa bir süre önce burun ameliyatı olduğunu, dolayısıyla burnunda bandajla gezdiğini, ancak görüntülerdeki şahsın böyle bir bandaj taşımadığını, bunun da ifadesini doğrulayan bir delil olduğunu belirtmiştir.

İstanbul 11. Sulh Ceza Hakimliği ise 10.01.2020 tarihli tutuklama kararında, B. K.’nın Kübra Kartal tarafından sözde örgüt üyesi 2 kişinin selamını iletmek üzere arandığı yönündeki ifadesini kabul etmiş, selamın iletilmesini B. K.’nın ilgili davadaki ifadesini değiştirtme amaçlı bir tehdit olarak yorumlamıştır.

Söz konusu tutuklama kararı hukuka aykırıdır. Hukuka aykırılığı doğuran ana etken de olaydaki telefon aramasını yapan kişiyle ilgili teşhis sürecinde yapılan bazı hatalardır. Nitekim tutuklama kararı verilmesindeki ana gerekçenin B. K. ile yapılan ve tehdit içerikli olduğu ileri sürülen telefon konuşması olduğu aşikardır. Bu konuşmayı yapan kişi eğer Kübra Kartal değilse, ki aşağıda vurgulayacağımız hususlardan anlaşılacağı üzere değildir, ortada Kübra Kartal’ın tutuklanmasını gerektirecek hiçbir geçerli sebep yoktur.

Dosyadaki deliller göstermektedir ki;

1)      Cezaevi görüş kayıtlarına göre, Kübra Kartal hiçbir zaman Mustafa Işık ve Mehmet Murat Atmaca’yı ziyaret etmemiştir.

2)      Kamera görüntülerinde tespit edilen şahıs Kübra Kartal değildir. Şahsın fiziki görüntüsü, yani boyu, kilosu, yüz özellikleri Kübra Kartal’dan farklıdır. Eğer Kübra Kartal kamera görüntülerinin alındığı yerlere götürülseydi ve aynı açılardan kameraya alınsaydı görüntülerdeki şahsa benzemediği kolaylıkla anlaşılacaktı.

3)      B. K. ve Kübra Kartal geçmişte yakın arkadaşlık yapmış kimselerdir. Dosyadaki HTS analizlerinde 2 yıllık süreç dikkate alınmış ve B. K. ile Kübra Kartal arasında sadece sabit hat üzerinden 300’den fazla telefon görüşmesi yapıldığı görülmüştür. Üstelik bu sayıya Whatsapp gibi uygulamalardan yapılmış telefon görüşmeleri dahil değildir.  Demek istediğimiz şudur ki; B. K. isimli kişi Kübra Kartal tarafından aransa onu tanıyamaması gibi bir durum söz konusu olamaz. Buna rağmen B. K. şikayet dilekçesinde kendisiyle konuşan kişinin kim olduğunu açıklayamamıştır. Bu durum B. K.’ya gelen ve tehdit içerikli olduğu ileri sürülen telefon aramasının Kübra Kartal tarafından yapılmadığını gösteren önemli bir delildir.

4)      Yukarıda da belirttiğimiz gibi, görüntülerdeki şahısta burun bandajı bulunmamaktadır. Kübra Kartal’ın söz konusu dönemde burun ameliyatı olması nedeniyle burnunda taşıdığı bandajın görüntülerdeki şahısta olmaması da söz konusu telefon aramasını yapmadığını gösteren önemli bir delildir.

Yaşanan tüm bu süreç Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının her koşulda kasıtlı olarak mağdur edildiklerini açıkça ortaya koymaktadır. Olayda adı geçen B. K.’nın güvenilir olmadığı, çelişkiler içerdiği daha ilk başta anlaşılan teşhisiyle yetinilerek bir kimsenin tehdit suçu işlediğinin varsayılması ve bunun üzerine tutuklanması Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubu içinde yer almayan, sadece imani çalışmaları ve kültürel faaliyetleri takip eden kişilerin dahi komplocuların hedefi haline geldiğini göstermektedir.

Daha yeni Daha eski