Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta Sayın Adnan Oktar’ın bazı arkadaşları sözde örgütün lobi faaliyetlerinden sorumlu kişiler olarak gösterilmişlerdir.

Dosyada da yer alan bu iddialar asılsızdır. Dünyada lobi faaliyetlerinde bulunmak hiçbir ülkede suç kabul edilmemekle birlikte, Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarının lobicilik yapmadıklarını belirtmemiz gerekir.

Bu noktada Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının, dava dosyasında lobi faaliyetleri olarak gösterilen, toplumların farklı kesimlerinden farklı insanlarla olan görüşmelerinin nedenlerini şöyle anlatabiliriz:

Sayın Adnan Oktar tüm insanlık için önemli gördüğü konularla bağlantılı olarak sadece eser yazmayı veya A9 TV’de konuşma yapmayı yeterli görmemekte, insanlarla yüz yüze iletişim kurmayı da önemsemektedir. Bu nedenle de karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak, dostluk bağlarını kuvvetlendirmek, bilgi kirliliğinden, aktarım yanlışlarından ve önyargılardan kaynaklanan düşmanlıkları gidermek için gerek ülkemizin gerekse diğer ülkelerin önde gelen kişileriyle irtibata geçilmesine önem vermektedir. Bu bağlamda Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşları özellikle İslam, Türkiye, Müslümanlar ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan aleyhinde sürdürülen kara propaganda faaliyetlerinin etkilerini yok etmek için çeşitli etkinliklere katılmakta ve ulaşabildikleri her insana doğruları anlatmaya gayret etmektedirler.

Burada vurgulamak gerekir ki, siyasetçilerle, bürokratlarla görüşmek, ülkemizin ve Devletimizin menfaatine olan konularda yetkili kişilerle istişareler yapmak bir suç değil, bilakis vatanseverliktir. Devletimizin yetkili birimlerini ve kamuoyunu aldatmak için bazı husumetli kişiler, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının bürokratlarımızla ve siyasetçilerimizle, akademisyenlerle, bilim adamlarıyla, her kesimden gazetecilerle, sanatçılarla, dini liderlerle, araştırmacılarla, paşalarla ya da askeri yetkililerle yaptığı görüşmelerin amacını çarpıtmaya çalışmışlardır. Maalesef iddia makamı ve yerel mahkeme bu taktiğe aldanmıştır. Son derece olağan olan bu görüşmeler içerikleri bile incelenmeden iddianamede direkt olarak "sakıncalı lobi faaliyetleri" olarak lanse edilmiştir. Söz konusu görüşmelerin hayatın doğal akışında, Türkiye'nin önde gelen insanlarıyla, herkesin gözü önünde gerçekleştiği ve güzel sonuçlara vesile olduğu kasıtlı olarak gizlenmiştir. Oysa ki;

           Vatanın bölünmez bütünlüğünün korunması gerektiğini her platformda anlatmak lobicilik değildir.

           Devletin kurumlarıyla, hükümet mensuplarıyla, bürokratlarla ülke adına hayırlı faaliyetler konusunda görüşmek lobicilik değildir.

           Türkiye hakkındaki yurt içi ve yurt dışı karalama kampanyalarına anında cevap vermek ve üstelik bunu farklı dillerde yapmak lobicilik değildir.

           Hükümetin faydalı icraatlarının, mevcut her imkan kullanılarak anlatılması ve yaygınlaştırılması lobicilik değildir.

           Devletimizin ve milletimizin bekası için gerektiğinde terör örgütlerini karşısına alacak, kendi hayatını tehlikeye atacak kadar şevkle, azimle çalışmak lobicilik değildir.

           Sosyal hayat içinde zaten görüşülen kişilerle, vatansever düşüncelerle bazı konuları istişare etmek lobicilik değildir

           Bir Müslümanın başka bir Müslümanla yemek yemesi, iftar sofralarında bir araya gelmesi, sohbet etmesi lobicilik değildir.

           Bir kumpasa karşılık doğruları anlatmak, yetkili makamları bilgilendirmek lobicilik değildir.

           Uzmanlara danışarak hukuki çareler aramak lobicilik değildir.

           İnsanlarla istişare yapmak, fikir alışverişinde bulunmak lobi faaliyeti değildir.

           Üstelik bunların tümü hiçbir siyasi ya da maddi çıkar olmadan, şahsi menfaat gözetmeden yapılıyorsa kesinlikle lobicilik değil vatanseverliktir.

Ayrıca Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının bu görüşmeler aracılığıyla üzerilerine düşen büyük sorumlulukları yerine getirdiklerini de söylememiz gerekir. Nitekim Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan 27 Mayıs 2017'deki bir konuşmasında, sivil toplum kuruluşlarının önemine dikkat çekmiş ve sivil toplumun "Devletin tamamlayıcısı, milli birlik ve beraberliğimizin kilit taşı olduğunu" ifade eden şöyle bir tespit yapmıştır:

"Biz birileri gibi sivil toplumu tehdit olarak değil, milli birlik ve beraberliğimizin kilit taşı olarak görüyoruz. SİZLER ÜLKEMİZDE KATILIMCI DEMOKRASİNİN ARACI, SOSYAL BARIŞIMIZIN ADETA SİGORTASI OLAN KURULUŞLARSINIZ. Burada şu gerçeğin altını bir kez daha çizmek istiyorum. SİVİL TOPLUM, DEVLETİN KARŞITI DEGİL, BİLAKİS TAMAMLAYICISIDIR. Beka mücadelesi verdiğimiz kritik dönemde, STK'ların yükümüze omuz vermesini bekliyorum. VAKIF, DERNEK, PARTİ GİBİ KURULUŞLARDA YAPILAN HİZMETLER, HER ŞEYDEN ÖNCE GÖNÜL İŞİ, AŞK İŞİ, BİR SEVGİ VE SEVDA İŞİDİR. Eğer yaptığınız hizmete, o hizmeti yürüttüğünüz kurumun doğruluğuna inancınız yoksa bu görevler sürdürülemez." (27 Mayıs 2017, Ensar Vakfı Genel Kurulu, İstanbul Kongre Merkezi)

Tüm bunlara ilaveten belirtmemiz gerekir ki, lobicilik yaptığı ileri sürülen arkadaşlarımız görüşme yaptıkları insanlar tarafından çok iyi tanınmaktadırlar. Söz konusu insanların yıllar boyunca görüşmelere devam etmelerinin esas nedeni de Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının devlete, milli ve manevi değerlere olan bağlılıklarından emin olmalarıdır. Zira ciddi bürokratik tecrübeye sahip bu kişiler böyle düşünmeselerdi, yani bir tür lobicilik faaliyetiyle veya art niyetli yaklaşımlarla karşı karşıya olduklarını düşünselerdi, onlarla görüşmeyi kesecekleri aşikardı. Ancak böyle bir durum hiçbir zaman gerçekleşmemiş, ziyaret edilmek istenen değerli büyüklerimiz Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarının görüşme taleplerini her zaman olumlu karşılamışlardır.


⏩ SONUÇ
Daha yeni Daha eski