Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının, ortada devam eden bir yargılama süreci olmasına rağmen açıkça suçlu ilan edildikleri, yani evrensel bir yargı doktrini olan masumiyet karinesinin alenen çiğnendiği “Yüzyılın Davası: Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü” isimli kitap incelendiğinde, kitabın komplocu odakların dünya görüşüne ve Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubunu dağıtma planına hizmet etmek amacıyla yazıldığı kolaylıkla anlaşılmaktadır.

Bununla birlkte, kitapta anlatılan olayların ele alınış biçimi, bu olayların anlatımında kullanılan üslup ve ifadeler ise, kitabın yazarının Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubuna uzun yıllardır husumet besleyen, bu husumeti yansıtma yöntemlerinde deneyimli ve yazarlık konusunda tecrübeli bir insan (veya birden fazla insan) olabileceğine işaret etmektedir. Yani kanaatimizce dosyaya hakim olduğu varsayılsa bile, Av. Eser Çömlekçioğlu’nun bu kitabı yazmış olma ihtimali bulunmamaktadır.

Bu yöndeki kanaatimizi doğuran önemli birkaç tespitimiz bulunmaktadır. Bunlardan bir bölümü, Av. Eser Çömlekçioğlu’nun kendi adıyla basılan kitabı yazmamış olmasının dışında, okumamış olma ihtimalinin bile çok yüksek olduğunu, bir bölümü ise istemediği halde bu kitabı imzalamak zorunda bırakılmış olabileceğini düşündürmektedir. Husumetli müşteki Özkan Mamati ve yandaşlarının birçok insanı tehditlerle dosyada şikayetçi yaptıkları gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, Av. Eser Çömlekçioğlu’nu bu kitabı imzalamaya zorlamış olmaları hiç de düşük bir ihtimal değildir.

Bu konuda öncelikle belirtmeliyiz ki, bir avukat olan Sayın Eser Çömlekçioğlu’nun alenen masumiyet karinesinin çiğnendiği bu kitabı kendi eliyle ve isteğiyle yazması, yani mesleğinin gereklerine aykırı şekilde Anayasamızı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni ve İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni ihlal etmeyi göze almış olması tarafımıza inandırıcı gelmemektedir. Diğer taraftan kitapta, Av. Eser Çömlekçioğlu’nun yine mesleği itibariyle asla işlemeyeceği bir suç işlenmiş ve bazı müştekilerin kapalı duruşmalarda alınan ifadelerinden alıntılara yer verilmiştir. Bunlardan birinde, kitabın 239. sayfasında, müşteki H. U.’nun mahkeme ifadesinden alıntı yapılmıştır:

Eğer bu kitabı gerçekten Av. Eser Çömlekçioğlu yazmış olsaydı veya en azından okumuş olsaydı, H. U.’nun kapalı duruşmada verdiği mahkeme ifadesinin kitapta yer almasına asla izin vermezdi. Çünkü Adnan Oktar Davası’nda müştekilerin ifadeleri mahkeme kararıyla kapalı duruşmalarda alınmıştır ve CMK’nın 187/2. maddesine göre “Kapalı duruşmanın içeriği hiçbir iletişim aracıyla yayımlanamaz.” Av. Eser Çömlekçioğlu kitabın içeriğine hakim olsaydı, bu kanun maddesini çok iyi bildiğinden dolayı, H. U. tarafından yukarıda vurgulanan hususların bir benzerini emniyet ifadelerinden veya etkin pişman sanıkların mahkeme ifadelerinden de kolaylıkla bulabilir, böylece okuyucular üzerinde suç işlemeden de aynı etkiyi oluşturabilirdi. Dolayısıyla kanaatimizce, Av. Eser Çömlekçioğlu tarafından yazılmadığı ve okunmadığı için bu kitapta kapalı duruşmalarda verilmiş ifadelerin hukuka aykırı şekilde kullanımının önüne geçilememiştir.

Kitabın bir avukat tarafından yazılmadığını ve okunmadığını ortaya koyan delillerden bir başkasına ise 230. sayfada rastlanılmaktadır. İlgili bölüm şöyledir:



Görüldüğü gibi kitabı yazan kişi ya da kişiler her kimse, İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Sayın Galip Mehmet Perk’in duruşmaların başladığı ilk gün salona gelip herkesi selamladıktan sonra Sayın Adnan Oktar’ın ifadesini almaya çalışmasını büyük bir profesyonellik olarak değerlendirmiştir. Ancak diğer taraftan Türkiye’deki hangi hukukçuya sorulsa sorulsun, Sayın Perk’in 17.09.2019 tarihli duruşmanın başındaki bu tavrını büyük bir profesyonellik olarak görecek tek bir kişi çıkmayacaktır. Nitekim bu tavır çok aleni bir usulsüzlüktür. Bozma sebebidir. Hiçbir hakim duruşmanın başında sanık ve tanık yoklaması yapmadan, sanıklara haklarını anlatmadan, iddianamenin kabul kararını verip, özetini okumadan ifade alma işlemine geçemez. Ancak söz konusu kitap Av. Eser Çömlekçioğlu tarafından yazılıp okunmadığı için, kitabın gerçek yazarı, Sayın Perk’in bu usulsüzlüklerini hukukçu olmaması nedeniyle büyük bir hayranlıkla karşılamıştır.

Tespitlerimizi destekleyen somut bir başka delil de Özkan Mamati vekili Av. Eser Çömlekçioğlu tarafından yazıldığı ileri sürülen kitapta, Özkan Mamati’nin Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubundan ayrıldığı tarihin tam bilinmediğini ortaya koyan ifadelerin bulunmasıdır.

Özkan Mamati, birçok ifadesinde dile getirdiği gibi 2017 yılının Ekim ayında Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarından ayrılmıştır:



Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitabın 210. sayfasında, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları hakkında CİMER’e şikayette bulunan B. B. Y. isimli müştekiden bahsedilirken şu hususlara dikkat çekilmiştir:





Görüldüğü gibi kitapta, B. B. Y.’nin CİMER’e başvurduğu dönemde güya Özkan Mamati ve Uğur Şahin’in sözde örgütten ayrılmamış oldukları iddia edilmiştir. Halbuki dava dosyasında yer alan CİMER başvurusuna ait aşağıdaki görüntü 23.12.2017 tarihine işaret etmekte ve bu iddiayı yalanlamaktadır. Yani B. B. Y. bu başvurusunu Özkan Mamati ve Uğur Şahin’in Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubundan ayrılmasından tam 2 ay sonra yapmıştır.




Dolayısıyla söz konusu kitap Özkan Mamati’nin vekili Av. Eser Çömlekçioğlu tarafından yazılmış veya okunmuş olsaydı, dava dosyasında çok sık gündeme gelen Özkan Mamati ve Uğur Şahin’in ayrılma konusuyla ilgili tarihte böyle bir hata yapılmış olmazdı. Ancak belli ki kitabı yazan kişi ya da kişiler, B. B. Y.’nin CİMER başvurusunu Özkan Mamati ve Uğur Şahin’in Sayın Adnan Oktar’ın yanında oldukları dönemde yapılmış zannetmişler, bunu önemli bir mantık gibi gördüklerinden yeterli araştırma yapmadan direkt olarak kitaba koymuşlardır.

Kitapta, birden fazla kişinin metinleri yazmış olabileceğini düşündüren bazı deliller de yer almaktadır. Bu delillerden biri, birkaç olayın farklı bölümlerde farklı şekillerde anlatılmış olmasıdır.

1999 yılında yapılan Bilim Araştırma Vakfı operasyonundan sonra açılan örgüt davasında Sayın Mehmet Ağar ve Sayın Celal Adan’ın şikayetlerini geri çekmelerindeki nedenler kitabın farklı bölümlerinde farklı şekillerde anlatılmış olaylardan biridir. Nitekim kitabın 80. sayfasında Sayın Mehmet Ağar ve Sayın Celal Adan’ın şikayetlerini geri çekmelerinin sebebi şöyle anlatılmaktadır:





Ancak kitabın 323. sayfasında aynı olay şu şekilde anlatılmıştır:




Görüldüğü gibi, şikayetin geri çekilmesi kitabın bir yerinde sözde örgütün baskı ve tehditlere dayandırılan korkutucu gücüyle ilişkilendirilirken, başka bir yerinde ise merhum Prof. Dr. Cevat Babuna’nın taraflar arasında arabulucuk yapmasıyla ilişkilendirilmektedir. Takdir edileceği gibi, eğer kitap tek kişi tarafından yazılmış olsaydı, aynı olay hakkında birbirinden böylesine farklı iki yorumla karşılaşmamız imkansız olurdu.

Saydığımız bu deliller ve burada bahsettiğimiz benzerleri Av. Eser Çömlekçioğlu’nun kitabı yazmadığı gibi okumadığına da işaret etmektedir. Yaşanan olaylara bakıldığında, Av. Eser Çömlekçioğlu’nun önüne hazır halde getirilen kitabı imzaladığı anlaşılmaktadır. Bundan da önemlisi, sadece dosyada zorla müşteki yapılan veya etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan kişilerin değil, kendisinin de Özkan Mamati gibi husumetli müştekilerin baskısı altında olduğu hissedilmektedir. Görünen o ki, komplocular işledikleri suçlara avukatlarını da bulaştırmaya çalışmakta, onlara da suç işletmekte, böylelikle isteseler de yanlarından ayrılamayacakları bir duruma sokmaktadırlar.

Tüm bu nedenlerle bu yazımızda, Av. Eser Çömlekçioğlu’ndan ziyade söz konusu kitabı yazan gerçek kişiye ve bu kişiye destek çıkan komploculara cevap verdiğimizi de özellikle vurgulamamız gerekmektedir.

Daha yeni Daha eski