Dosya kapsamında tutuklu olan sanıkların büyük çoğunluğu 11.07.2018 tarihinde gözaltına alınmış olup 19.07.2018 tarihinden itibaren tutuklu olarak kalmıştır. Sanıkların birçoğu hakkındaki tek isnat TCK'nın 220/2-3'üncü maddelerinde düzenlenen Örgüt Üyeliği suçu olup, bu suç niteliği itibariyle Asliye Ceza Mahkemesi'nin görev alanına girmektedir. CMK'nın tutuklulukta geçecek süre başlıklı 102'nci maddesine göre;


"MADDE 102 - (1) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.

(3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir."

 

Bu maddede bahsedilen maksimum tutukluluk süresinin gözaltına alınma ile başladığı Anayasa Mahkemesi kararlarında açık olarak belirtilmiştir. 19.07.2019 tarihli tensip zaptının 1'inci maddesinde ise CMK'nın 102'nci maddesindeki zorunluluktan bahsedilmekle birlikte bu zorunluğun ne olduğu konusunda bir açıklama yapılmamış ve tutukluluk süresinin zımnen uzatılmasına karar verilmiştir. Ancak anılan maddeden de anlaşıldığı üzere bu sürenin zımnen uzatılması mümkün değildir.

Zira 102'nci maddenin 3'üncü fıkrasının açık ifadesinden de anlaşılacağı üzere, uzatma kararı Cumhuriyet Savcısının, sanık ve müdafinin görüşleri alındıktan sonra verilebilmektedir. Mahkeme heyeti ise bahse konu uzatma kararını verirken Cumhuriyet Savcısının, sanıkların ve müdafilerin görüşlerini almamak suretiyle kanunda belirtilen usule uymamıştır.

 

Bu hususlar dosyanın 17.09.2019 tarihli ilk duruşmasında da müdafiler tarafından belirtilmiş ve tutukluluk süresi uzatılacak ise bu kararın CMK'nın 102/3'ünü maddesindeki usule uyulmak suretiyle verilmesi talep edilmiş ancak bu talep mahkeme heyeti tarafından dikkate alınmamıştır. Hakkındaki tek isnat örgüt üyeliği olan sanıkların tutuklulukları 1 yıl 6 ay boyunca, yani yasanın öngördüğü maksimum sınırın son gününe kadar devam ettirilmiş, bu noktada kanunen tutuklu tutma imkanı kalmayınca mahkeme heyeti tarafından tahliye kararı verilmiş ancak bu sefer de “konutunu terk etmeme” adli kontrol şartı ile sanıklar özgürlüklerinden yoksun bırakılmıştır.

 

Mahkeme heyeti 13.12.2019 tarihinde aldığı ara kararda zikrettiği bu adli kontrol şartını sadece müşteki ve tanıkların ifadelerinin dinlenmesi süresince geçerli olacak şekilde düzenlemişken, söz konusu müşteki ve tanıkların ifadeleri 22.09.2020 tarihinde tamamlanmış, ancak sanıkların ev hapisleri kaldırılmamıştır. 24.09.2020 tarihli oturumda sanık müdafileri bu haksızlığı dile getirmiş ve adli kontrol şartının kaldırılmasını talep etmiş, mahkeme heyeti bu talebi değerlendirmemiştir.

 

Yaklaşık 100 sanığın konutunu terk etmeme şeklinde uygulanan ev hapisleriyle özgürlükleri hukuka aykırı biçimde kısıtlanmıştır. Bu kısıtlama ancak 11.01.2021 tarihindeki karar celsesinde sona erdirilmiştir. Bu şekilde 1,5 yıllık cezaevindeki tutukluluklarının ardından bu sanıklar ayrıca tam 1 yıl 1 ay boyunca ev hapsiyle cezalandırılmıştır. Bu 100 sanık orantısız ve ölçüsüz bir şekilde toplamda 2 yıl 6 ay boyunca özgürlüklerinden mahrum bırakılmıştır.


⬅️

2.39 - 30.10.2019 TARİHLİ DURUŞMA ESNASINDA YAPILAN TUTUKLUK İNCELEMESİNDE CUMHURİYET SAVCISINDAN TUTUKLULUĞA İLİŞKİN MÜTALAA ALINDIĞI HALDE SANIK MÜDAFİLERİNE SÖZ VERİLMEMİŞTİR 
➡️

2.41 - MAHKEME HEYETİ, SANIKLAR TARAFINDAN ALINAN BİLİMSEL MÜTALALARI MAHKEME HUZURUNDA TARTIŞMAMIŞ VE KARARINDA DEĞERLENDİRMEYE ALMAMIŞTIR. 


Daha yeni Daha eski