Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta, Adnan Oktar Davası dosyasındaki birçok hayali suçlamaya değinilmiştir. Bunlardan bazısıyla ilgili detaylı açıklamalar yapılmışken, bazısı ise sadece birkaç cümleyle geçiştirilmiştir.

Bununla birlikte söz konusu kitapta, dava dosyasında olmayan başka hayali iddialara da yer verilmiştir. Örneğin bunlardan biri kitabın 79. sayfasında yer almakta olup, Ergenekon Davası dosyasına, davanın sanıklarından Sayın Ümit Sayın tarafından sunulmuş olan düzmece bir elektronik posta yazışmasıyla bağlantılıdır.

Vakfımızın başkanı Tarkan Yavaş’ın Ümit Sayın’ın eşine gönderdiği ileri sürülen, Tarkan Yavaş ile söz konusu kadın arasında Ümit Sayın aleyhinde iş birliği olduğu izlenimi veren düzmece elektronik postadaki ifadeler okunduğunda, söz konusu ifadelerin Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubu tarafından asla kullanılmayacak türden ifadeler oldukları hemen anlaşılmaktadır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını biraz olsun tanıyan her kişi, Ümit Sayın’a yönelik çirkin ve tehditkar bir üslupla hazırlanmış elektronik postanın onlara ait olamayacağını kolaylıkla anlayacaktır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarını suçlu gibi göstermek için Ergenekon Davası dosyasına sunulan elektronik posta yazışmasının son derece ahmakça oluşturulmuş sahte bir delil olduğu ortadayken komplocular tarafından sahiplenilmesi, “Yüzyılın Davası: Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü” isimli kitaptaki iddiaların ne kadar boş olduğunu göstermeye tek başına yeterlidir. Komplocuların Sayın Adnan Oktar’ın arkadaş grubunu karalamak için her türlü yola başvurduklarının ispatıdır. Olabildiğince sansasyonel yazılmaya çalışılan kitapta birkaç cümle de olsa bu tür olaylardan bahsedilerek, okuyucularda Adnan Oktar Davası dosyasındaki iddiaların benzerlerinin başka insanlar tarafından da dile getirildikleri, yani güya kurgu olmadıkları yönünde bir kanaat oluşturulmak istenmiştir.

Kitapta böyle bir yöntem izlenmesinin bir diğer önemli sebebi ise, Adnan Oktar Davası dosyasındaki iddialardan birçoğunun sadece müşteki veya etkin pişman sanıkların ifadelerine dayanıyor olmasıdır. Ancak söz konusu ifadeler de Özkan Mamati gibi husumetli müştekilerin tehdit ve baskıları nedeniyle zorla verildiğinden, geriye kitapta okuyucuya sunulmuş tek sözde delil olarak dosyadaki dijital notlar kalmaktır.

Polis operasyonlarında ele geçirildiği iddia edilen dijital notlara kitapta çokça yer verilse de, komplocuların bu yolla da bir yere varmaları mümkün değildir. Zira bu kez de karşımıza, dosyadaki dijital notların düzmece olduğu gerçeği çıkmaktadır.

Dijital notların sonradan üretildikleri, özellikle dijital materyallere el konulması esnasında yaşanan hukuksuzluklardan açıkça anlaşılmaktadır. Çünkü dosyada delil olarak kullanılan dijital materyallere el konma usulleri CMK 134. maddesine tamamıyla aykırı şekilde gerçekleşmiştir. Operasyonlarda el konulan bilgisayarların, cep telefonlarının, hard disklerin ve flash belleklerin bulundukları yerde yedeklemesi yapılmamıştır. Dijital materyaller delil torbalarına alınmamış, yani mühürlü torbalarda emniyete götürülmemiş, kime ait oldukları yönünde hiçbir tespit yapılmamıştır. Emniyette ise incelendikten sonra imajları alınmış dijital materyaller vardır. Öyle ki bazı materyallerin incelemesine yıllar sonra başlanmasına rağmen, bunların daha gözaltı sürecindeyken emniyette açıldıklarını gösteren sinyal verileri dosyada bulunmaktadır. Halbuki kanuna göre imaj alma işleminin incelemeden önce yapılması gerekmektedir. Tüm bunlar dosyadaki dijital materyallerin delil olarak kabul edilemeyeceğini açıkça göstermektedir.

Dolayısıyla Av. Eser Çömlekçioğlu imzalı kitapta yer verilen dijital notlara hukuken de mantıken de itibar edilmez. Delil diye sunulan dijital materyallerin hukuki değeri olmadığı Türkiye’nin önde gelen Adli Bilişim uzmanları tarafından dava dosyasına sunulan bilirkişi raporları ile de sabittir. Söz konusu Adli Bilişim uzmanları arasında; dünya genelinde 49 kişinin sahip olduğu, tüm Avrupa Birliği ülkelerince kabul edilen, Adli Bilişim ve Siber Güvenlik alanlarında en üst düzey sertifikalardan biri olan CCFP-EU (Certified Cyber Forensic Professional – European Union) ünvanlı Türkiye’deki ilk ve tek kişi olan Tuncay Beşikçi de bulunmaktadır. Komplocuların suça özel dijital not ürettikleri gerçeği davayla ilgili kitaplarda, köşe yazılarında veya haberlerde anlatılmasa da ispatlanmış durumdadır.

Tüm bu sebeplerle belirtmeliyiz ki, “Yüzyılın Davası: Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü” isimli kitaptaki her iddiaya veya dijital nota cevap vermekle uğraşmayacağız. Belli başlı iddialara yanıtlar vererek, yazarın içine düştüğü çelişkili durumlara dikkat çekeceğiz. Kitaptaki delilsizlik gerçeğine vurgu yaparak bahsetmediklerimiz de dahil olmak üzere iddiaların tümünü çürütmüş olacağız. Nitekim komploda benzer şekilde ortaya atılmış birçok yalanın varlığı ispatlandığı takdirde diğer tüm iddiaların da yalandan ibaret oldukları mantıken ispatlanmış olacaktır. Aşağıdaki başlıklarda bu şekilde hazırlanmış cevaplarımız yer almaktadır:

Daha yeni Daha eski