"Kamuoyunun sesi", "kamuoyunun vicdanı", "kamuoyunun kanaati" ifadeleri toplumun ortak duygu ve düşüncelerini ifade etmek için sıklıkla kullanılır. Öyle ki, alınan resmi kararlar, uygulanan tedbirler, hukuki süreçler dahi çoğu zaman "kamuoyu"nun sesine göre şekillendirilir.

Ancak, özellikle son zamanlarda insanlara "kamuoyu" olarak dayatılan kavramın aslında tamamen suni bir topluluktan ibaret olduğunu artık herkes çok net görüp anlıyor. ‘Halkın vicdanının sesi’ iddiasıyla ön plana çıkarılan bu yapay topluluğu, kamuoyu gibi gösterebilmek için bir kısım basın ve sosyal medya trolleri başrolde görev alıyor.

Örneğin, hukuken beraat alması gereken bir dava, “kamuoyunun tepkisini çeker” endişesiyle cezaya dönüştürülüyor veya toplum adına alınacak güzel bir karar, “kamuoyu onaylamaz” iddiasıyla durduruluyor. Her yönden değersiz, anlamsız hatta topluma ve insanlara zararlı olan şeyler ise, “kamuoyu beğeniyor” iddiasıyla baş köşeye konuluyor.

Sahte "Kamuoyu" tezgahı şöyle işlemekte:

➤ Bir kısım talimatlı basın ve maaşlı sosyal medya trolleri önce nefreti, öfkeyi, kini, cezalandırmayı ve saldırganlığı yaymakla görevlendirilir.

➤ Bunlar, insanları öfkeye ve nefrete yönlendirmek ve yalan haberlerle provoke etmek için özel bir çalışma yaparlar.

➤ Kötü gösterilmek istenen kişi veya çevreler yerden yere vurulur. Bunun için emek harcamaya çok da gerek duyulmaz; aynı haberler belli başlı basının arasında paylaşılır; manşetler benzer cümlelerle atılır.

➤ Sosyal medya, hedefteki kişi veya çevreleri kötüleyecek trol hesaplarla doldurulur. Ağza alınmayacak iftiralar, hakaretler ve asılsız suçlamalar bu yolla tüm topluma duyurulur.

➤ Böylece hedef alınan kişi veya topluluğa karşı, şiddetli bir kin ve öfke ortamı oluşturulmaya çalışılır.

➤ Bu kişiler bir anda vatan haini veya tehlikeli bir örgüt mensupları olarak dahi ilan edilebilirler.

Bu kara propagandayı yapan görevli ekip için en önemli şey, provokasyonu, herkesin gözüne sokacak kadar geniş çaplı, abartılı ve nefret dolu yapmaktır. Tüm bu yaygarayı koparan ekibin yalan ve hezeyanları ise karşımıza ‘kamuoyu’, 'kamu vicdanı' diye çıkarılır. Hedef aldıkları insanların mahvolmalarını, hatta ölmelerini, mutlaka tutuklanıp hapse atılmalarını, başlarına her türlü belanın gelmesini isteyen merhametsiz, gaddar, kin dolu ve nefret timsali bu kişiler, Türk milletine ‘kamuoyunun sesi’ olarak lanse edilir. 

Oysa, bu "özel üretim sahte kamuoyu", ancak bunu üreten zihniyetin iğrençliğini, alçaklığını ve aşağılık yapısını yansıtmaktan öteye gitmez.

BÖYLE KİRLİ BİR ZİHNİYET, ELBETTE BİZİM TERTEMİZ İNSANLARIMIZIN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİN, KANAATLERİNİN TEMSİLCİSİ DEĞİLDİR.


ALÇAK, KARAKTERSİZ, ZALİM, ZORBA, ÇIKAR PEŞİNDE KOŞAN AŞAĞILIK BİR GÜRUH KAMUOYU DEĞİLDİR

Böyle insanlar sadece zulmü, psikopatlığı, küfrü, kini, kahpeliği, dönekliği bilen, aşağılık bir güruhtur. Vatan millet sevgisini, devlete millete sadakati bilmeyen, imkan olduğunda devletini, milletini, hatta kendi namusunu dahi hiç tereddüt etmeden satabilen, karaktersiz kişilerdir. Ne insanların yaşadıkları zulüm ne ülkemizin bekası ne de İslam aleminin içinde bulunduğu durum onları zerre kadar ilgilendirmez. 

Bunlar sadece kin ve nefreti yaygınlaştırmayı, masum insanlara saldırmayı, yalancılığı, fitne çıkarmayı, müfteriliği, ahlaksızlığı ve hainliği yaymayı ve bu alçaklıklar üzerinden çıkar sağlamayı bilirler.

BU SEFİL VE AŞAĞILIK İNSANLARI, GÜYA ‘TÜRK MİLLETİNİ TEMSİL EDEN KAMUOYU’ OLARAK GÖSTERMEK TÜRK MİLLETİNE HAKARETTİR.

Alçak, arsız, yüzsüz, karaktersiz bazı kimselerin medyada ya da sosyal medyada kin ve nefret kokan üslupları, ahmakça kanaatleri Türkiye’de aklı başında hiç kimseyi bağlamaz ve sağ duyulu hiç kimsenin üzerinde etkisi olamaz. Bu cemiyet mikopları Türkiye'de hiçbir ferdin, hiçbir vicdanın temsilcisi değildir.

Bizim halkımız, asil, sevgi dolu, merhametli, vicdanlı, akıllı, tutarlı, vatanına, Devletine, bayrağına bağlı, Kızıl Elma ülküsüyle yanıp tutuşan, ülkesi için gözünü kırpmadan canını vermeye hazır civanmert bir insan topluluğudur. Eğer gerçek bir kamuoyu vicdanı aranıyorsa, vatan ve millet aşığı, kültürlü, akıllı, görgülü, aklı başında, kişilikli, karakterli, samimi, dürüst ve arif insanlarımızın kanaatini esas almak gerekmektedir. İşte gerçek kamuoyu budur ve halkımız daima Türkiye’nin birliğini ve bütünlüğünü her şeyin önünde tutan, olayları aklıselim bir şekilde değerlendiren bu güzel insanların kanaatlerini dikkate almaktadır. İngiliz derin devletinin maaşa bağladığı nefret trollerinin, bir kısım satılmış gazetecilerin, döneklerin ve hainlerin hezeyanlarını değil... 

Kamuoyu olarak sunulan devşirmeler, özellikle hakim oldukları basını adeta bir nefret yayma silahı olarak kullanmaktadır. 

Bu güruhun en çok istediği şey, hemen her gün birilerinin hapse atılması, tutuklanarak ailelerinden, çocuklarından ayrılıp yıllarca hapiste kalmaları, bütün insanların da hedef gösterilen bu kişilerden nefret etmesi ve onları dışlamasıdır.

Kendilerini hukukun üstünde gören bu topluluğun dikkat çeken en önemli özelliklerinden biri de bir yandan “hukuk yok, adalet yok” diye yakınırken diğer yandan suçsuz insanların delilsiz, mesnetsiz bir şekilde, haksız ve hukuksuzca hapse atılmalarını destekleyen sahtekarca bir ikiyüzlülük içinde olmalarıdır. İşlerine gelince, “Şu kişi neden tutuklanmadı?”, “Bu kişiye neden ceza verilmedi?”, “Bu kişi neden alınmadı?” diyerek kendilerini savcı ve hakim yerine koyarken işlerine gelince yargıdaki aleni hukuksuzlukları ve adaletsizlikleri alkışlıyorlar.

Fitneyle görevli sosyal medya trolleri, Twitter’daki trend topic listelerinde hemen her gün "şu kişi tutuklansın", "bu kişi hapsedilsin" etiketlerini çıkarırken Türk halkı bilgisayar başında, daha önce hiç tanımadığı bu kadar insanın neden hapse girmesi gerektiğine hiçbir anlam veremiyor. Bu nefret trolleri şeytani taleplerini trend topic listelerine sokarak, kendi kirli hesap ve hastalıklı düşüncelerine "kamu vicdanı" görünümü vermeye çalışıyorlar.

Kendilerinden olmayan herkesi cezaevine gönderme telaşı içindeler. Hiç tanımadıkları bir insanın hiç bilmedikleri hukuki davası için iyi hal indirimi yapıldığında buna canla başla karşı çıkıyorlar. Tanıyıp bilmedikleri, hayatlarında belki hiç karşılaşmayacakları insanların en ağır cezayı almaları için var güçleriyle uğraşıyorlar.

Bin yıl alana bin yıl daha eklensin istiyorlar. Tahliye olanı yine aynı cinnet içinde tekrar cezaevine sokmaya çalışıyorlar. İnsanların hapislerde çürümesinden, hayatların, gençliklerin, hayallerin, yeteneklerin, ailelerin, geleceğe dair umutların mahvolmasından zevk alan, zulüm ve acılardan beslenen bir sapkınlık içinde adeta bir ŞEYTAN AYİNİ yapıyorlar.


BU NEFRET İNSANLARINI "KAMUOYU VİCDANI" ADI ALTINDA ÖNÜMÜZE SÜRÜP BİR NEFRET TOPLUMU OLUŞTURMAYA ÇALIŞMAK, TÜRKİYE DÜŞMANI ODAKLARIN KARANLIK VE SİNSİ BİR PROJESİDİR

Türkiye'yi nefret, şiddet, öfke ve vahşet toplumu haline dönüştürmeyi, ayrımcılığı, kutuplaşmayı, kavga ve çatışmaları, nihai olarak da topyekun bir iç savaşı körükleyerek kardeşi kardeşe kırdırmayı amaçlayan çok büyük bir oyundur. Günümüzde İngiliz derin devleti olarak faaliyet gösteren Deccaliyetin Türk Milletini birbirine düşürerek ülkemizi içten yıkmak için yürüttüğü bir projedir.

Bizler ise hayatını vatanına, Devletine hizmet etmeye adayan, milletimizin daima birlik, beraberlik, kardeşlik ve sevgi içerisinde yaşaması için gayret eden, ‘Güçlü ve Büyük Türkiye’ için çalışan vatanperverler olarak;

 “Kamuoyu vicdanı” görünümü altında toplumumuza zarar vermek, tahrip etmek, kavga ve çatışmayı tahrik etmek amacıyla özel tezgahlanan bu sahtekar provokasyon sistemini, hem Türk milleti adına hem de Türk adaleti adına REDDEDİYORUZ.

 Yakıp yıkan, yok etmekten hoşlanan, etrafına sürekli dehşet ve öfke saçan, fitne düşünceleriyle insanlarımızı zehirleyip birbirine düşürerek Devletimizin ve milletimizin gücünü kırmayı amaçlayan aşağılık güruhların, hayatımızın hiçbir yerinde var olmasını istemiyoruz.

 Toplumumuzda gerçek kamuoyu vicdanını oluşturan asil, fedakar, kahraman milletimizin sevgi, merhamet ve adalet anlayışının hakim olmasını istiyoruz.

 Meydanın nefreti, kini, öfkeyi, şiddeti, ayrılığı yayma aracı olarak kullanılmasının derhal önüne geçilmesini; Türk medyasının kendine yakışır şekilde, yalnızca adaleti, hakkı, doğruyu, masumları savunmasını, topluma sevgiyi, kardeşliği, birliği, merhameti, vefayı yaymasını bekliyoruz.

 Milletçe bizi daima güçlü kılacak olan sevgi birliğinden, kardeşlik ruhundan asla ödün vermememiz için, Devletimizden sevgi politikası oluşturmasını talep ediyoruz.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.


Daha yeni Daha eski