Savunma Hakkımızın İadesi Ve Camiamıza Yönelik Haksızlık, Hukuksuzluk ve Zulümlerin Artık Son Bulması İçin Savcı Serdar Akan’ın Yerine Başka Bir Savcının Görevlendirilmesi Zorunlu Hale Gelmiştir !!!

İstanbul C.B. Savcılığı’nca yapılan, 11.07.2018 tarihli polis operasyonuyla beraber Sayın Adnan Oktar ve 200’den fazla arkadaşımız gözaltına alınmış, akabinde de 190 kişi tutuklanmıştır. Arkadaşlarımızın bir kısmı 1,5 yıl boyunca tutuklu kaldıktan sonra, “konutu terk etmeme” adli kontrol şartıyla (ev hapsi) serbest bırakılmıştır. Yaklaşık 13 ay süren bu ev hapsinin ardından 11.01.2021 tarihli karar duruşmasında, arkadaşlarımız hakkında ceza kararları verilmiş ve ev hapsi kararları kaldırılmıştır. Diğer 86 arkadaşımızın ise 11.07.2018 tarihli polis operasyonundan bu yana tutukluluk halleri kesintisiz olarak devam etmektedir.

İşte, tüm bu soruşturma ve kovuşturma sürecinin en başından bugüne kadar hakkımızda açılmış tüm dosyalarda görev alan bir Cumhuriyet savcısı vardır: SERDAR AKAN. Aynı savcı, davamıza bakan 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşma savcısı olarak da görev yapmıştır. 

Sayısız haksız ve hukuksuz uygulamayla camiamızı mağdur etme çabası içerisinde olan Savcı Serdar Akan’ın, aşağıda izah ettiğimiz nedenlerden ötürü hem mesleğinde ehil olmadığı hem de camiamıza karşı net bir biçimde tarafgir bir tutum sergilediği görülmektedir.

Savcı Serdar Akan;

 En temel konularda dahi kimi zaman hukuki bilgi eksikliğinden dolayı kimi zaman ise kasıtlı bir şekilde hatalı kararlar alarak hukuka alenen aykırı uygulamalara imza atmaktadır.

 Arkadaşlarımızın ve müdafilerinin beyanlarını ve taleplerini hiçbir surette dikkate almayarak tamamıyla “ben yaptım, oldu” mantığında soruşturmalar yürütmektedir.

 Ayrıca, savcı Serdar Akan’ın camiamıza husumetli kişilerle yakın ilişkileri vardır. Bu kişilerle kendi makam odasında özel görüşmeler yapmaktadır ve dışarıda da buluşmaktadır.

Tüm bu sebeplerden dolayı Savcı Serdar Akan’ın hukukun gereğini ifa etmekten aciz olduğu kanaatindeyiz. Dolayısıyla, hakkımızda yürütülen tüm soruşturma dosyalarındaki görevlerinden alınarak bu dosyalar için başka bir/birkaç Cumhuriyet savcımızın görevlendirilmesini talep etmiş bulunuyoruz. Eğer aynı savcı görevine devam edecekse, keyfi ve haksız uygulamalarının tespit edilerek önüne geçilebilmesi adına, Adalet Bakanlığı’nca müfettiş/müfettişler görevlendirilmesi için ilgili makamlara başvurularımız bulunmaktadır. 

Savcı Serdar Akan’ın ana soruşturma olarak adlandırdığımız, 2016/103113 numaralı dosyada ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki yargılama süreci boyunca, yargılanan arkadaşlarımıza karşı olan tarafgir üslubunu açık ettiği gibi camiamıza husumetli müştekilerle olan ililişkisini ve yakınlığını da her fırsatta göstermiştir. 

Örneğin; etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak için başvuran Altuğ Revnak Eti’nin birtakım sözde itiraflarda bulunduğu, SEGBİS yoluyla alınan, 08.02.2019 tarihli ifadesinde; henüz iddianame dahi hazırlanmamışken, yargılama başlamamışken, Sayın Adnan Oktar’ın hiçbir zaman çıkamayacağını, ömür boyu hapiste kalacağını söyleyebilmesi ve Savcı Serdar Akan’la aralarında geçen konuşma, savcının apaçık bir şekilde camiamıza karşı taraflı olan tutumunu ortaya koyması bakımından oldukça dikkat çekicidir.

Savcı Serdar Akan ile Altuğ Revnak Eti arasında geçen konuşmadan bir bölüm:

 Savcı Serdar Akan: Zaten bu Adnan Oktar’ın çıkabilme şansı yok şu aşamada. Adamın isnat edilen bu kadar suçtan yani, adam ömür boyu kalır yani hani, hala örgütte böyle bir korku varsa...”

 Altuğ Revnak Eti: “Var, net var, söylüyorum net var...”

 Savcı Serdar Akan: “Adamın, adamın çıkabilme şansı yok diyorum ben zaten.”

 Altuğ Revnak Eti: “Tamam ama örgütte böyle bir telkin yok; örgüt içi yazışmalarında, mektuplaşmalarda, gelen haberlerde, avukatların getirdiği haberlerde...”

 Savcı Serdar Akan: Belki adam kendi etkin olur yani, bilmiyorum, bağlanırız, ben der pişmanım der, vazgeçtim der...”

Savcının taraflı tutumunu gözler önüne seren bir diğer örnek ise, etkin pişman sanık Ali Şeref Gider’in 19.03.2020 tarihli ifadesinde, müştekilerden bahsederken BİZİM MÜŞTEKİLERDEN Deniz Şakak” ifadesini kullanmasıdır. Bu BİZİM ifadesinin ne anlama geldiği veya taraflar açısından hangi manada yorumlanabileceği açıktır. Bu da demek oluyor ki Deniz Şakak ve diğer müştekilerin tamamen soruşturma makamının kontrolünde ve yönetiminde olduğunu ihsas etmek suretiyle Ali Şeref Gider üzerinde baskı oluşturulmuştur. 

Bu duruma bir örnek daha vermek gerekirse, müşteki Beyza Banu Yavuz ve husumetli Özkan Mamati’nin cep telefonu imaj alma ve inceleme raporlarının dosyaya gönderildiği 21.10.2019 tarihli müzekkere üzerine düştüğü derkenarda, iki ayrı yerde “Özkan” ifadesini kullanmıştır.



Savcı Serdar Akan’ın kendi el yazısıyla hem de iki ayrı kez “Özkan” şeklinde bir ifade kullanması, davamız müştekilerinden Özkan Mamati ile soruşturma makamları arasında özel ve farklı bir yakınlığın bulunduğu mesajı vermeyi hedeflemektedir. Bunun tıpkı yukarıdaki örneklerde olduğu gibi ne hukuken ne de tarafların vicdanında hiçbir olumlu karşılığı bulunmamaktadır.

Cumhuriyet savcılarının, kanuni bir görev yürütüyor olmaları hasebiyle daima hakkaniyetli, dürüst ve adil olma yükümlülükleri bulunmaktadır. Nitekim, CMK m. 160/2’de Cumhuriyet savcısına yüklenen “şüphelinin lehine olan delili toplama” görevi, bu anlayışın bir gereğidir.

2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda savcıların adil, dürüst ve hukuka uygun davranmalarını sağlamaya yönelik kurallar öngörülmüş olup hukukun ve hakkaniyetin gereği olarak savcılarımızın taraflar arasında taraf oluyor imajı verebilecek bir tutum sergilemesi doğru kabul edilmemektedir. Hele ki her detayı kamuoyuna mal olmuş, hemen her gün onlarca habere konu olan böylesi büyük davalarda, bu hususa azami derecede titizlik gösterilmesi gerektiği açıktır.

Resmi evraklar üzerinde bir cumhuriyet savcısının, dosyanın müştekileriyle son derece samimi ilişkiler içerisinde olduğu imajı veren ifadeler kullanıyor olması, çok düşündürücü bir durumdur. Böylesi hataların ve kuşku uyandırıcı ifadelerin rahatlıkla kullanılabiliyor olması, hukukun temel ilkeleriyle çelişmektedir.

Yine Savcı Serdar Akan, özellikle 2016/103113 Hz. sayılı ana soruşturmayı yürüttüğü süreçteki müzekkerelerinde, taleplerinde vb. her fırsatta camiamızı güya “TERÖR ÖRGÜTÜ” gibi lanse etme gayretinde olmuştur. Dosyada böyle bir suç isnadı bile olmadığı halde, adı geçen savcının sırf camiamız mensupları hakkında kamuoyunda tehlikeli kişilermiş algısı oluşturabilmek amacıyla "TERÖR ÖRGÜTÜ" ifadesini kullandığı görülmektedir. 

"Adil Yargılanma Hakkı"nın, "Suçsuzluk Karinesi"nin ve bunların doğal sonucu olarak da "Lekelenmeme Hakkı"nın ihlali olarak Savcı Serdar Akan’ın yaptığı bu uygulamalar, Anayasa m. 15, m. 38 ve taraf olduğumuz temel hak ve hürriyetlere dair tüm uluslararası sözleşmelere, örneğin BM Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi m. 14, BM İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi m. 11 ile özellikle de AİHS m. 6/2'ne açıkca aykırıdır.


SAVCI SERDAR AKAN
HAKSIZ VE MÜKERRER SORUŞTURMALAR YÜRÜTMEKTEDİR

Savcı Serdar Akan’ın Adnan Oktar Davası sürecinde, tümüyle hakkaniyetsiz, hukuksuz ve vicdana aykırı uygulamalarından bazı örnekler aşağıda sunulmaktadır:

A. İstanbul C.B.Savcılığı 2021/34755 Hz. Sayılı Soruşturma Dosyası:

Anılan soruşturma hem mükerrer hem de CMK m. 172/2’ye aykırıdır. 

Serra M. Valiopur isimli müşteki, 13.07.2018 tarihinde İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şubesi’nde verdiği ifadede, Sayın Adnan Oktar ve dosyanın diğer şüphelilerinden şikayetçi olmuştur. Bunun üzerine 12.07.2019 tarihli ana iddianame ile birlikte Sayın Adnan Oktar hakkında, TCK m. 103/1-a, b uyarınca dava açılmış ve TCK m. 220/1-3 isnadıyla yargılanan şüpheliler, TCK m. 220/5 atfı ile bu suç bakımından sorumlu tutulmuşlardır. 

Müştekinin isnatlarının bir diğer muhatabı olan arkadaşımız Ebru Altan hakkında ise “Çocuğun Nitelikli Cinsel İstismarı” suçlaması bakımından 16.09.2019 tarih ve 2019/78041 K. numaralı KOVUŞTURMAYA YER OLMADIĞINA karar verilerek bu karar kesinleşmiştir. 

ANCAK SAVCI SERDAR AKAN, ARADAN NEREDEYSE 2 YIL GEÇTİKTEN SONRA, AYNI SUÇ İSNADI BAKIMINDAN YENİ BİR SORUŞTURMA BAŞLATMIŞTIR. 

Hukuksuzluklar üzerine inşa edilen bu yeni soruşturmanın temelinde, husumetli kişileri hukuki zeminde sevindirme gayreti yatmaktadır.

Şöyle ki;

 Söz konusu soruşturmanın şüphelisi konumundaki Ebru Altan ve 83 yaşındaki annesi Zeliha Türkan Akyüzalp, davanın husumetli müştekileri Özkan Mamati, Fırat Develioğlu ve Uğur Şahin gibi kişiler tarafından hedef haline getirilmişlerdir. Hemen her gün haklarında yapılan sosyal medya paylaşımlarıyla hem anılan husumetlilerin hem de takipçilerinin tehdit, hakaret ve tacizkar yorumlarına maruz kalmışlardır. Hatta bu paylaşımlarda haklarında dava açılacağı, tekrar hapse girecekleri gibi sözlerle açıkça tehdit edilmişlerdir. (EK-1: Husumetli Müşteilerin Sosyal medya paylaşımları)

 Zeliha Türkan Akyüzalp en başta bu husumetli kişilerce korkutulup kandırıldığı için davamızda müşteki olmuştur. Ancak Özkan Mamati ve Fırat Develioğlu tarafından kandırıldığını ve dolandırıldığını anlayınca, 05.03.2020 tarihinde dosyaya sunduğu bir dilekçeyle şikayetinden feragat etmiştir. Ayrıca 17.08.2020 tarihinde İstanbul Anadolu C.B.Savcılığı’na “hakaret, tehdit ve dolandırıcılık” suçlarından Özkan Mamati hakkında şikayette bulunmuştur. (EK-2: Feragat dilekçesi ve şikayet dilekçesi)

 Tüm bunlardan sonra husumetli kişiler sosyal medyada, başta Zeliha Türkan Akyüzalp ve sonrasında arkadaşımız Ebru Altan’a yönelik çok çirkin bir karalama kampanyası başlatmışlar ve sanki yargı mensuplarından daha üstün kişilermişcesine paylaşımlar yapmaktan hiç çekinmemişlerdir. Nihayetinde ise dedikleri gibi olmuş ve sırf arkadaşımız Ebru Altan ve annesini rahatsız etmek amaçlı 2 yıl sonra yaptıkları mükerrer bir şikayet, Savcı Serdar Akan tarafından kabul edilmiştir.

 Savcı Serdar Akan’ın husumetli müştekilerle ve etkin pişmanlıktan faydalanan bazı kişilerle, kendi makam odasında özel görüşmeler yapması, hatta Özkan Mamati ile maça gidecek bir yakınlık içinde olması, bu hukuksuz uygulamaların arka planını açıklamaktadır.

 Savcı Serdar Akan’ın bizzat içerisinde bulunduğu, İstanbul C.B.Savcılığı’nın 2016/103113 Sor. numaralı soruşturmasına ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2019/313 E sayılı davasına konu edilmiş bir iddia hakkında, CMK m. 172/2’nin emrine aykırı olarak, “yeterli şüphe oluşturacak yeni delil” olmadan ve sulh ceza hakimliğinden karar almadan mükerrer bir soruşturma başlatmasının, husumetli kişileri sevindirmek ve camiamızı kendince cezalandırmaya çalışmaktan başka bir gayesinin olmadığı kanaati oluşmuştur.

 Ayrıca Serdar Akan bu soruşturmayı, sözde örgüt suçlamasıyla hakkımızda devam eden diğer dosyalardan bağımsız, münferit bir soruşturma olarak yürütmektedir. Bu yönüyle bakıldığında söz konusu soruşturma, içeriği itibariyle Savcı Serdar Akan’ın değil, Genel Soruşturma Bürosu’na bağlı savcılarımızının görev alanındadır.

Tüm bu nedenlerden ötürü, İstanbul C.B.Savcılığı’na kayıtlı, 2021/34755 Sor. numaralı dosyanın acilen Savcı Serdar Akan’dan alınarak başka bir Cumhuriyet savcımıza tevdi edilmesi gerekmektedir.

B. İstanbul C.B.Savcılığı 2019/104585, 2019/108328, 2019/108349 Hz. Sayılı Soruşturma Dosyaları:

Husumetli Özkan Mamati, Maye Grup Çelik San. Tic. Ltd. Şti. isimli şirketin kurucusu ve yöneticilerindendir. Özkan Mamati kendi ifadelerinde; Çin’den satın aldığı bazı malzemelerin çıkışı aşamasında tüm belgeleri imha ettiğini, yerine yine kendisi tarafından Çin'de kurulmuş olan TGL HKN lojistik firması tarafından oluşturulan SAHTE BELGELERLE İŞLEM YAPILDIĞINI ve böylelikle Gümrük İdaresi ve Liman İdaresi’ni aldattığını belirtmiştir. Ayrıca satıcı konumunda bulunan Çin firmasına teslim edilen malzeme bedelinin sadece %25’ini ödediğini, eşya bedeli ve navlun bedeli ödemeden, sanki %100 ödenmiş eşya gibi SAHTE BELGELERLE GÜMRÜKTEN MALI ÇEKTİĞİNİ bizzat itiraf etmiştir. 

Soruşturma savcıları bu eylemler nedeniyle, sanık Murat Yeşiltuna ile TCK m. 220/1-3 uyarınca yargılanan diğer kişiler hakkında, TCK m. 282/1-4-5, TCK m. 158/1-h,3, TCK m. 205/1, TCK m. 204/1 uyarınca dava açmıştır. Ancak, buna rağmen AÇIKÇA SUÇ İTİRAFINDA BULUNAN ÖZKAN MAMATİ HAKKINDA DAVA AÇMAMIŞ VE DOSYASINI TEFRİK ETMİŞLERDİR. Sırf Özkan Mamati’yi kayırabilmek adına, en temel hukuk kuralları hiçe sayılarak tek bir eylem, 3 ayrı soruşturma dosyası ve 1 mahkeme dosyasına ayrılmıştır.

Savcı Serdar Akan’ın hukuksuzlukları sadece bununla da sınırlı kalmamıştır. Şöyle ki:

  • 20.06.2019 tarihli, 2019/10267 K no ile tefrik edilen 2019/104585 Sor. no (Özkan Mamati bakımından)
  • 26.06.2019 tarihli, 2019/10602 K no ile tefrik edilen 2019/108328 Sor. no (Diğer şüpheli Erkan Mamati bakımından) 
  • 26.06.2019 tarihli, 2019/10606 K no ile tefrik edilen 2019/108349 Sor. no (Haydarpaşa Liman İşletmesi Müdürlüğü çalışanları bakımından)

3 soruşturma dosyası;

 Yaklaşık 2 yıldır devam etmekte olup içerikleri ise gizlenmektedir. 

 Söz konusu suçlardan zarar gören sıfatına haiz olduğu açık olan şüphelilerin veya müdafilerinin bu dosyaları incelemesine, suret almasına izin verilmemektedir.

 Savcı Serdar Akan polis operasyonundan sonraki 1 yıl içerisinde, 235 şüpheli hakkında, 100 küsur müşteki bakımından onlarca suç isnadı ile iddianame tanzim edebilmişken tek bir eylem hakkındaki bu dosyaları 2 yıldır bekletmektedir.

 Bu dosyalarda karar vermeye engel nasıl bir durum olduğu, bugüne kadar hangi işlemlerin yapıldığı vb. bilgiler de tamamen meçhuldür.

Üstelik bu süreçte İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde karar çıkmıştır. Suç itirafında bulunan Özkan Mamati hakkındaki soruşturma devam ettiği halde aynı suç isnadı üzerinden, suça konu eylemlerle hiçbir ilgisi olmayan kişiler hakkında ceza kararları verilmiştir.

BU SÜRECİN HUKUKLA VE VİCDANLA BAĞDAŞMADIĞI ÇOK AÇIKTIR.

Ayrıca söz konusu suçlar, Genel Soruşturma Bürosu savcılarımızın görevi kapsamında olduğundan, dosyanın başsavcılığa iade edilerek yeniden tevziinin sağlanması gerekmektedir.

Tüm bu nedenlerden ötürü Savcı Serdar Akan’ın haksız şekilde tefrik edip uhdesinde tuttuğu ve 2 YILDIR –HERHANGİ BİR KISITLILIK KARARI OLMAKSIZIN– KASTİ VE KEYFİ OLARAK GİZLENEN bu dosyaların bir başka Cumhuriyet savcımıza tevdi edilmesi gerekmektedir.

C. İstanbul C.B.Savcılığı 2019/104378, 2019/104645 Hz. Sayılı Soruşturma Dosyaları

Soruşturma savcıları çatı iddianameyi tanzim ederken, sadece yukarıdaki tefrik kararlarını vermemiştir. Ayrıca gerekçelerini halen bilmediğimiz üzere;

– Aysu Yamaner, Hayrettin Görünmek, Kenan Oktar, Nilüfer Ayır, Şeyma Emine Çakmak, Zaide Kutlualp isimli kişiler hakkında, sözde “örgüte üye olma, yardım etme” suçları bakımından (2019/10235 K., 2019/104378 Hz.)

– Fevzi Bektaş, Onur Bektaş, Ömür Bektaş hakkında, sözde “örgüt kurma”, Mehmet Zeki Gür ve Suphi Serdar Togay isimli kişiler hakkında ise “üye olma” suçları bakımından (2019/10282 K., 2019/104645 Hz.) 

da tefrik kararları da vermiştir.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki, soruşturma savcılarınca verilen hiçbir tefrik kararında, karar gerekçesi belirtilmemektedir. Sadece bu tutum bile savcıların tamamen keyfi davrandıklarını göstermektedir. 

Yukarıda detayları yazılı dosyalarda yargılananların bir kısmı, sözde “örgüt kurma” suçlamasıyla yargılanmaktadır. Yani sözde örgüt kuran, yöneten kişilerin dosyası gerekçesiz olarak ayrılmış olup iki yıldır bu dosyalardan haber alınamamaktadır. BU SORUŞTURMALARDA VERİLECEK KARARLARIN ANA DAVAYI ETKİLEYECEĞİ ÇOK AÇIK OLMASINA RAĞMEN, NE SAVCILIK TARAFINDAN DOSYA AKIBETLERİ VEYA SURETLERİ ANA DOSYAYA GÖNDERİLMİŞ NE DE MAHKEME TARAFINDAN İSTENMİŞTİR. Bu yönde yapılan taleplerin tamamı ise reddedilmiştir. 

Ayrıca, SAVCI SERDAR AKAN BU DOSYALARI DA SANIKLAR VE MÜDAFİLERİNDEN GİZLEMEKTEDİR. Dosyalarda var olduğu iddia edilen kısıtlılık kararlarını dahi henüz görebilmek mümkün olmamıştır.

Bununla birlikte Savcı Serdar Akan, kısıtlılık kararlarının arkasına gizlenerek dosya içeriğini gizlemekle kalmayıp aynı zamanda şüpheliler lehine olacak gelişmeleri de gizlemektedir. 

Örneğin; haricen edinilen bilgiye göre, yukarıda yazılı 2019/104645 sayılı soruşturmanın şüphelisi Mehmet Zeki Gür isimli kişi hakkında, sözde örgüte üye olma suçu bakımından, 24.11.2020 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Bu kararın gerekçesi ise, husumetli Özkan Mamati ve Ümit Kuruca’nın salt soyut iddialarının dışında somut delil olmayışıdır. Bu gerekçe davamız bakımından çok önemli bir emsaldir. Çünkü yargılandığımız dava zaten başta Özkan Mamati ve Ümit Kuruca olmak üzere bir kısım müşteki ve etkin pişmanların salt soyut iddiaları üzerine açılmıştır. 

Savcı Serdar Akan bu gerçeği çok iyi bildiği için söz konusu kararı gizlemiş ve ana dava dosyasına bildirmemiştir. Ancak buna rağmen, bu dosyalarda yargılananlar aleyhine yorumlanabilecek bir gelişme olduğunda hemen dosyaya bildirmektedir. 

Görüldüğü üzere, Savcı Serdar Akan tamamen çifte standart bir tutumla, kasıtlı olarak camiamıza zarar vermeye çalışmakta ve takip ettiği dosyalarda hukuku değil, kişisel stratejilerini ön planda tutmaktadır. Bu nedenle de anılan dosyaların Savcı Serdar Akan’dan ivedilikle alınarak, dürüst, adil, vicdan ve iradesi hür, hakkaniyetli, kanun ve hukuka riayet eden bir Cumhuriyet savcımıza tevdi edilmesi gerekmektedir.

D. İstanbul C.B.Savcılığı 2019/100369 ve 2019/119278 Hz. Sayılı Soruşturmaları

Soruşturma savcıları hazırlık aşamasında ifadesi alınamayan kişiler bakımından 13.06.2019 tarih, 2019/9871 K. sayılı tefrik kararı vermiş ve bu dosyayı 2019/100369 soruşturma numarasına kaydetmiştir. Ayrıca ilk iddianamenin iadesinden sonra soruşturma dosyası, 2019/119278 numarasına kaydedilmiş ve yeni bir iddianame düzenlenmiştir. 

Savcı Serdar Akan ise bu her iki dosya üzerinden halen soruşturma yürütmeye devam etmektedir. 

ÜSTELİK, BU İKİ DOSYAYI DA YİNE –HENÜZ GÖREMEDİĞİMİZ– KISITLILIK KARARLARININ ARKASINA SAKLANARAK YARGILANANLARDAN VE MÜDAFİLERİNDEN GİZLEMEKTEDİR. 

Hakkımızdaki soruşturma 04.08.2016 tarihinde emniyete gelen isimsiz, sahte bir ihbarla başlamış ve dosyadaki ilk gizlilik kararı 20.09.2016 tarihinde OHAL kapsamında çıkartılan 668 sayılı KHK’nın 3/1-l maddesi uyarınca verilmiş ve OHAL’in bitmesi üzerine, İstanbul 7. S.C. Hakimliği’nin 19.07.2018 tarih, 2018/3756 d. iş sayılı kararı ile kısıtlılık kararı yenilenmiştir.

Her ne kadar aşamalarda çeşitli sebeplerden kaynaklı dosyaların numaraları değişse de bu kısıtlılık kararları yaklaşık 4,5 yıldır kesintisiz olarak uygulanmaktadır. Üstelik, SAVCI SERDAR AKAN, SORUŞTURMANIN İLK GÜNÜNDEN BU YANA CMK M. 153/3 UYARINCA SURET ALMAYA HAKKIMIZ OLANLARI DAHİ TARAFIMIZA VERMEMEKTEDİR. Böylesi tarihte görülmemiş bir uygulama çok büyük haksızlık ve apaçık bir zulümdür.

Halen bu dosyalar üzerinden birtakım işlemler yapılmaktadır. Dosyalara yeni ifadeler, bilirkişi raporları, dijital inceleme raporları vb. eklenmektedir. Ancak, bunların hepsi yargılanan ve müdafilerinden kasıtlı olarak gizlenmektedir.

İşin ilginç yanı, BU KISITLILIK DA TEK TARAFLIDIR. MÜŞTEKİLER VE ETKİN PİŞMAN ŞÜPHELİLER DOSYAYI GÖREBİLMEKTEDİR. Hatta yeri geldiği zaman bu kişilere dosya açılmakta, haklarındaki iddialar kendilerine bildirilmekte ve iddialara karşın savunma yapmalarına olanak sağlanmaktadır. 

Örneğin; İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verilen bir dilekçeden öğrendiğimiz üzere, etkin pişman sanık Emre Teker’in gizli dosyalara gelen bir bilirkişi raporuna karşı, 25.02.2021 tarihinde ifadesi alınmıştır. Hatta sonrasında müdafii tarafından ek bir dilekçe sunulmuştur. Ancak etkin pişman sanık Emre Teker’in bu ifadesini yargılananlar görememektedir. 

Böylelikle haklarındaki iddiaları ve bu iddialara konu olan bilirkişi raporuna karşı yargılananların savunma yapabilmeleri kanun ve hukuk ayaklar altına alınarak engellenmektedir.

İŞTE, BURAYA KADAR FİKİR VERMEK AMACIYLA YALNIZCA ÇOK KÜÇÜK BİR KISMINA YER VERDİĞİMİZ VE FAZLA DETAYLARINA GİRMEDİĞİMİZ BU HUKUKSUZLUKLAR SAVUNMA HAKKIMIZIN AÇIK BİRER İHLALİDİR.


ÖZETLE

Ağustos 2016’dan bu yana kesintisiz olarak Adnan Oktar Davası kapsamındaki tüm dosyalara Savcı Serdar Akan bakmaktadır. Bahsi geçen savcı, hakkımızda 5 ayrı iddianame düzenlemiş ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermiştir. Ayrıca, halen kendi uhdesinde tuttuğu 8 ayrı soruşturma dosyası daha bulunmaktadır.

Bu soruşturmaların bir kısmı mükerrer ve CMK m. 172/2’ye aykırı olup, bir kısmı ise hukuka aykırı tefrik kararlarına dayanmaktadır. Fakat BU SORUŞTURMALARIN TAMAMININ ORTAK ÖZELLİĞİ, BİZLERDEN VE MÜDAFİLERİMİZDEN GİZLENELEREK YÜRÜTÜLÜYOR OLMALARIDIR. 

Ayrıca, Savcı Serdar Akan’ın en temel konularda dahi hukuka uygun davranmadığı ve her defasında camiamıza husumetli kişileri kayırmaya ve sevindirmeye yönelik kararlar almaya gayret ettiği anlaşılmaktadır. Yaklaşık 4,5 yıl boyunca maruz kaldığımız haksızlık ve hukuksuzluklar, Savcı Serdar Akan’ın adil ve hakkaniyete yakışır bir soruşturma yürütme vasıflarından çok uzak olduğunu göstermiştir. 

Üstelik, kendi makam odasında husumetli müştekiler ve etkin pişman sanıklarla saatler süren özel görüşmeler yapması ve bazı husumetli kişilerle maça gidecek derecede samimi diyaloglar içerisinde olması bu kanaatlerimizi pekiştirmektedir. 

Sonuç olarak, Savcı Serdar Akan’a hem hukuki yeterlik hem de kişilik bakımından güvenimiz kalmamıştır.

Her şeyden ziyade, bir soruşturma savcısının 4,5 yıl boyunca aynı dosyaya bakmasının fazlasıyla uzun ve yeterli bir süre olduğu da aşikardır. Bu nedenle Savcı Serdar Akan’ın dosyalarımızdan alınarak bir başka Cumhuriyet savcımızın görevlendirilmesinin hukuka uygun, en vicdani ve en doğru karar olacağı kanaatindeyiz.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.


EK –1– Davanın Husumetli Müştekisi Özkan Mamati ve Kontrolündeki Husumetli Ekibin Ebru Akyüzalp ve Annesi Türkan Akyüzalp'e Yönelik Tehdit ve Sindirme İçerikli Sosyal Medya Paylaşımlarına Örnekler:




Zeliha Türkan Akyüzalp’in, Özkan Mamati ve Fırat Develioğlu’nun kendisini dolandırdıklarını ve kandırdıklarını anladıktan sonra, Adnan Oktar ve arkadaşlarımızdan şikayetini geri çekmesi üzerine,  Özkan Mamati’nin, @7belahusnu7 isimli instagram hesabında Zeliha Türkan Akyüzalp’e yönelik hakaret ve tehdit dolu paylaşımı. 



Özkan Mamati’nin, arkadaşımız Ebru Altan hakkında açılan mükerrer soruşturmayla ilgili @7belahusnu7 isimli instagram hesabında yaptığı tehdit dolu paylaşım.




Yine Ebru Altan isimli arkadaşımıza yönelik tutuklanacağına dair tehditler içeren paylaşımları.



Özkan Mamati’nin, Ebru Altan ve diğer bazı arkadaşlarımıza yönelik tutuklanma tehditi içeren paylaşımı.



Özkan Mamati’nin @kahyaah isimli instagram hesabından Ebru Altan ve annesi Zeliha Türkan Akyüzalp’e yönelik tehdit içerikli paylaşımları.


Zeliha Türkan Akyüzalp’in şikayetini geri almasının ardından @kahyaah isimli hesaptan yapılan tehdit içerikli bazı paylaşımlar.


Özkan Mamati’nin yönettiği @simurg11111 isimli instagram hesabından, yine Ebru Altan ve annesi Zeliha Türkan Akyüzalp’e yönelik tehdit ve hakaret içerikli paylaşımları.


EK –2– Zeliha Türkan Akyüzalp'in Daha Önce Baskı ve Tehdit Altında Yapıldığı Müştekilik Sıfatından Feragat ve Kendisini Zorla Müşteki Yapanlar Hakkındaki Şikayet Dilekçesi:







 

Daha yeni Daha eski