CNN TURK kanalında yayınlanan “Gece Görüşü” isimli programın 28.05.2021 tarihli bölümüne Memleket Partisi Disiplin Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Kemal Çiçek de konuk olmuştur.

Avukatlık da yapan Sayın Mustafa Kemal Çiçek, programda FETÖ hakkında konuşulurken geçmişte ofis ortağı olan Av. Serdar Öztürk’ün de FETÖ mağduru olduğundan bahsetmiştir. Ancak, bu konuda konuşurken camiamıza yönelik asılsız bir suçlamada bulunmuştur. Sayın Mustafa Kemal Çiçek’in geçmişte yaşanan bir olaya tarafgir şekilde bakmasından ve olayla ilgili delilleri detaylı bir şekilde incelememesinden kaynaklandığını düşündüğümüz suçlaması hakkındaki gerçekler şöyledir:

Av. Serdar Öztürk, Ergenekon Soruşturması kapsamında tutuklanmış kişilerden biridir. 2009 yılında ofisinde yapılan aramada ele geçirilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” isimli bir belge nedeniyle tutuklanmıştır. İşte program sırasında Sayın Mustafa Kemal Çiçek, ele geçirilen söz konusu belgenin FETÖ tarafından ofise konulduğunu ifade ederken, bu kumpas eyleminden önce ofiste gerekli keşfi yapan kişilerin de güya Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşları olduğunu iddia etmiştir. Camiamızın güya FETÖ tarafından kullanıldığını ileri sürmüştür. Bahsini ettiği olayla ilgili davaların da açıldığını ve bunlardan güya mahkumiyet kararları çıktığını öne sürmüştür.

Öncelikle belirtmeliyiz ki, Mustafa Kemal Çiçek’in program sırasında camiamıza yönelttiği FETÖ bağlantısı iddiası, Av. Serdar Öztürk’ün tutuklandıktan sonra ortaya atmış olduğu bir iddiadır. Hiçbir somut delile dayanmayan bu asılsız iddia, o zamanın şartlarında daha ikna edici bir savunma yapmak için üretilmiş hayali bir ilişkilendirmeden ibarettir. Belli ki Av. Serdar Öztürk savunmasını kurgularken, Sayın Adnan Oktar’ın 2 arkadaşının polis operasyonundan birkaç gün önce tevafuk olarak kendisini ziyaret etmesini fırsat bilmiş ve FETÖ’nün bu ziyaret aracılığıyla ofisinde keşif yaptığını iddia etmeye karar vermiştir. Böylelikle kumpas odaklı savunmasını daha güçlendirebileceğine inanmıştır.

Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarının o dönemde Av. Serdar Öztürk’e yaptıkları ziyaretin FETÖ’nün kumpasıyla hiçbir bağlantısı yoktur. Söz konusu ziyaret sadece hukuki bir konuda istişarede bulunmak amacıyla yapılmıştır. Şöyle ki o dönemde Sayın Adnan Oktar ve bazı arkadaşlarımız İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen örgüt davasında yargılanmaktaydılar. Günümüzde maruz kaldığımız iftiraların benzerlerine karşı hukuki mücadele vermekteydiler. Dolayısıyla, Sayın Adnan Oktar’ın bazı arkadaşları Yargıtay’da temyiz incelemesinde bulunan dosya hakkında Ankara Barosu’na kayıtlı avukatların bir çoğuyla görüşme yapmaktaydılar. Yani Av. Serdar Öztürk’ün ofisinde gerçekleşen görüşme, Ankara’da sadece onunla yapılmış özel bir görüşme değildir. Aylarca birbiri ardınca gerçekleşmiş yüzlerce avukat görüşmesinden sadece biridir. Dolayısıyla, Sayın Adnan Oktar’ın hiçbir arkadaşı FETÖ’ye yardım etmek için veya buna benzer başka bir sebeple Av. Serdar Öztürk’ün ofisinde keşifte bulunmamıştır. Bu tümüyle hayal ürünü, asılsız bir iddiadır.

Kaldı ki camiamız FETÖ ile hem ideolojik olarak hem de yapı olarak taban tabana zıt olduğu gibi her dönemde FETÖ’nün hedef gördüğü, çeşitli kumpaslarla saldırdıkları bir camiadır. Değil FETÖ adına bir faaliyette bulunmak, FETÖ’nün yapısını ilk deşifre eden, nasıl bir tehlike olduğu konusunu gündeme getiren, FETÖ’nün “hizmet hareketi” olarak adlandırıldığı dönemde dahi en sert eleştirileri yapan kişi Sayın Adnan Oktar olmuştur. 

Mustafa Kemal Çiçek’in programdaki iddiasının aksine, Av. Serdar Öztürk’ün şikayetiyle açılan davalarda camiamız aleyhinde hiçbir karar çıkmamıştır. Çünkü söz konusu davalar halen devam etmektedir. Ayrıca, Sayın Adnan Oktar’ın arkadaşlarının bu konuyla ilgili maruz kaldıkları iftiralar hakkındaki şikayetleri nedeniyle açılan davalar da bulunmaktadır. Özetle, konuyla ilgili yargı süreci halen devam etmektedir. 

Diğer taraftan, eğer Sayın Mustafa Kemal Çiçek konuşması sırasında dile getirdiği mahkumiyet kararıyla İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ve 11.01.2021 tarihinde sonuçlanan davayı kastetmişse belirtmeliyiz ki, o dava dosyasında Av. Serdar Öztürk’ün iddiası yer almamaktadır. Yani söz konusu dava ile Av. Serdar Öztürk’ün ofisinde yapılan arama arasında bir ilişki bulunmamaktadır. İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin mahkumiyet kararı, dosyada yer alan iftiralarla ilgili tek bir araştırma bile yapılmadan, camiamızın hiçbir suça karışmadığını gösteren somut delillere rağmen, yargılananların tüm haklarının alenen ellerinden alındığı bir yargılama sonucunda ve komplocu odakların planları doğrultusunda mecburen verilmiş ve halen temyiz süreci süren hukuka aykırı bir karardır.

Tekrar belirtmek isteriz ki, camiamız ile FETÖ arasında hiçbir yardımlaşma veya işbirliği olmamıştır ve olamaz. Herkes gayet iyi bilmektedir ki camiamızın yaşantısı, inancı ve kültürel faaliyetleri FETÖ’nünkilerle taban tabana zıttır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın tarafı oldukları dosyalardaki FETÖ’ye yardım iddiaları, Türkiye’nin son yıllardaki gündemini fırsat bilip camiamızı devlet düşmanı bir yapılanma gibi gösterebilmek amacıyla ortaya atılan asılsız iftiralardan ibarettir. Yargıda odaklanmış birtakım çıkar odaklarının baskı, tehdit, şantaj ve sindirme amacıyla en alakasız, dahası en FETÖ karşıtı kişi ve çevreleri dahi FETÖ'yle ilişkilendirme taktiği ülkemizde günümüzde nerdeyse bilmeyen kalmamıştır. Dolayısıyla masum insanları, iftira olduğunu kendileri de gayet iyi bildikleri halde, bu tür FETÖ karalamalarıyla yaftalamaya çalışanlar hiç ummadıkları bir anda kendilerini de aynı kirli kumpasın içinde bulabileceklerini unutmamalıdır.

Sayın Adnan Oktar’ın, Türkiye’nin en önde gelen kişi ve kesimlerinin dahi FETÖ’yü en ateşli biçimde övdüğü ve desteklediği bir dönemde bile FETÖ tehlikesine önemle dikkat çekmiş, FETÖ'yü en şiddetli bir biçimde eleştirmiş olması ve camiamızın geçmişte maruz kaldığı FETÖ kumpasları bu tür iddiaların asılsız olduklarını hiçbir şüpheye mahal vermeksizin kanıtlamaktadır.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız. 



FETÖ İLE İLGİLİ DİĞER BAŞLIKLAR:

Daha yeni Daha eski