Kamuoyunun yakından takip ettiği üzere, Sayın Adnan Oktar ve çok sayıda arkadaşı 11 Temmuz 2018 Çarşamba günü düzenlenen bir polis operasyonu sonucunda tutuklandı.

O tarihten bu yana yaklaşık 3 senedir cezaevinde bulunan Sayın Adnan Oktar ve birçok arkadaşının masumiyet karineleri yok sayıldı. Haklarında basında da servis edilen çok sayıda gerçek dışı, hiçbir somut delile dayanmayan iddia ve ithamlarla yargısız infaza maruz bırakıldı. Yüzlerce kişi, aileleri, yakınları ve sevenleriyle birlikte büyük mağduriyetler yaşadı.

Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, operasyonun bir amacının da (güya) 20, 30, 40 yaşındaki çocukların ailelerine kavuşturulması olduğunu açıklamıştı. Gerçekte ise, önceden ailelerine hem maddi hem manevi destek sağlayan çocukların operasyon sonucunda cezaevlerine konulması ve tüm para ve mal varlıklarına, şirketlerine el konup ticari hayatlarının sona erdirilmesi ile ailelerine verdikleri destek kesilmiştir. Aileler hem maddi hem manevi bakımdan perişan olmuşlardır. Evlatlarının başlarına gelen bu felaket nedeniyle 34 aile ferdi bu operasyon sürecinde üzüntüden vefat etmiştir. 

Davanın karar duruşmasının yapıldığı 11 Ocak 2021 tarihinde, değil ülkemizde dünyada dahi benzerine rastlanılmamış şekilde 10.000 yılı bulan cezalar açıklandı. Sayın Adnan Oktar ve aralarında hanım arkadaşlarının da olduğu bir gruba 10.000 yıl, diğer arkadaşlarına da yine yüzlerce, binlerce yıllık cezalar verildi. Söz konusu yüksek cezaların verildiği dosyada ise binlerce hukukçunun ittifak ettiği tek bir gerçek vardı: 

DOSYA BOŞ, DOSYADA HİÇBİR SOMUT DELİL YOK, YAPILAN EL KOYMALAR VE TUTUKLAMALARIN HEPSİ HUKUKA, KANUNLARA AYKIRI. 

Operasyonun ilk gününden itibaren Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları, kendilerine yöneltilen tüm hayali, çelişkili ve somut delile dayanmayan suçlamaların geçersiz olduğunu delilleriyle ortaya koymuş, tüm ithamların çok derin ve kapsamlı bir kumpasın sonucu olduğunu ispatlamışlardır. 

Bununla birlikte bu süreçte, soruşturma ve kovuşturma aşamalarında bizzat görev alan bazı emniyet ve yargı mensuplarının, ardı ardına görevlerinden alınarak farklı illere ve pasif görevlere tayin edilmeleri dikkat çeken bir gelişme olmuştur. Bu süreçte Mayıs 2021 tarihine dek periyodik atamalar gerçekleştirilmiştir. 

Bu gelişmeler, hükümetimizin ve devlet büyüklerimizin bu dosyada yer alan hukuksuzluklardan süreç ilerledikçe haberdar oldukları gerçeğini ortaya koymaktadır. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşları, dava sürecinde yaptıkları yazılı ve sözlü savunmalarıyla, bir kısım emniyet ve yargı makamlarının yanıltılması ve yanlış yönlendirilmesi suretiyle düzenlenen büyük kumpası tüm detaylarıyla gözler önüne sermişlerdir. Gerçekler her geçen gün çok daha açık ve net bir biçimde gün yüzüne çıkmaktadır.

Sözünü ettiğimiz tayin ve atamalar sonucunda, camiamıza yönelik operasyonun altında imzası olan ve soruşturmaları yürütenlerden;

➤ İstanbul Emniyet Müdürü MUSTAFA ÇALIŞKAN, İÇİŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN SAHA GÖREVİNDEN ALINMIŞ, ANKARA’YA MASA BAŞI GÖREVİNE ÇEKİLEREK Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı'na,

➤ İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından SERDAR AKAN, İstanbul gibi bir ilden alınıp İzmir Cumhuriyet Savcılığı'na,

➤ İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü FURKAN SEZER, Gaziantep – Kilis’e, 

➤ İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından CANER BABALOĞLU, Diyarbakır’a, 

➤ Mali Şube Aklama Büro Amiri BAYBARS DÜZDEMİR, Ankara’da masa başı görevine,

gönderilmişlerdir. 

Bunların yanı sıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İRFAN FİDAN ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili HASAN YILMAZ da görevlerinden alınıp Ankara’ya gönderilmişlerdir.

3 senenin ardından gelinen noktada yukarıda bahsettiğimiz görevliler ÇEŞİTLİ KARARNAMELERLE PEŞ PEŞE YAPILAN ATAMALARDA GÖREVLERİNDEN ALINMIŞ VE BÖYLELİKLE AYNI ZAMANDA, SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI HAKKINDAKİ DOSYALARDAN DA EL ÇEKTİRİLMİŞLERDİR.

Bu durum çok önemli bir gerçeği gözler önüne sermiştir: 

DEVLET YETKİLİLERİMİZ, SAYIN ADNAN OKTAR VE ARKADAŞLARI HAKKINDA YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA VE HALEN DEVAM EDEN KOVUŞTURMA SÜREÇLERİNDE HAKKA, HUKUKA VE VİCDANLARA AYKIRI TUTUM VE DAVRANIŞLARI YAKINDAN TAKİP ETMEKTE, YETERLİ VE GEREKLİ BİLGİ VE KANITLARA ULAŞTIKÇA DA GEREKENİ YAPMAKTA HİÇBİR TEREDDÜT GÖSTERMEMEKTEDİR. 

Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinde işlenen sayısı bini aşkın hukuk ihlalleri hakkında tarafımızca yapılan düzenli bilgilendirmeler ve talepler en sonunda yerini bulmuştur.

Bizzat devletin en üst kademelerince yapılan bu kritik atamalar, 11 Temmuz 2018 polis operasyonunun ilk günlerinden bu yana malum husumetli çevrelerce sürekli ve art niyetli olarak dillendirilen, "bu operasyonun güya devletin ve hükümetin üst kademelerinin emri ile yapıldığı" şeklindeki çirkin yalanlara, asılsız ve mesnetsiz iddialara da Yüce Devletimiz tarafından verilen en güzel cevap olmuştur.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla duyurulur.

Daha yeni Daha eski