“İngiliz derin devleti” adlı uluslararası suç örgütü kurulduğu dönemden bu yana yeryüzünde dinsizliği hakim kılmak üzere faaliyet gösteren bir yapılanmadır. Asıl hedefi de İslam ve İslam’ın güzel, sevgi dolu ruhunu en etkili şekilde anlatan insanlardır. Onlara kendince zarar vererek din ahlakının yeryüzüne yayılmasına engel olmaya çalışmaktadır. 

İşte bu sebeple İngiliz derin devleti, kendi ideolojisi olan Darwinizmi çürüten, bilimsel yaratılış delillerini ve Kuran ayetlerini tüm dünyada en etkin şekilde anlatan, yüz binlerce insanın imanına vesile olan, modern kesimle din arasındaki uçurumu ortadan kaldıran, din ahlakının her yere girmesine vesile olan, Müslümanları pasif, güçsüz, kalitesiz gösteren oyunu bozan, vatanın bölünmez bütünlüğünü en güzel şekilde savunan, gençlerin milli şuur kazanmasına vesile olan, Atatürkçü, aydın, dindar, şuurlu bir nesil yetişmesini sağlayan Sayın Adnan Oktar’ı da hedef almıştır. Bu hedefi doğrultusunda büyük bir komplo tezgahlamış, düzmece bir ihbar ve asılsız şikayetler yapılmasını organize ederek Sayın Adnan Oktar ve birçok arkadaşımızın tutuklanmasını sağlamıştır.

Camiamıza düzenlenen operasyondan kısa bir süre öncesinde İngiliz istihbaratının en üst düzey isimlerinden ve bazı Lordlardan oluşan bir heyet Türkiye’yi ziyaret etmiş, önemli mevkilerdeki kişilerle görüşmüş ve somut duyumlarımıza göre, Sayın Adnan Oktar’ın tutuklanmasını, camiamızın dağıtılmasını, Adnan Oktar tarafından yazılan kitapların imha edilmesini, internet sitelerinin kapatılmasını, tüm kültürel çalışmaların durdurulmasını talep etmişlerdir.

Söz konusu ziyaretten bazı kareler şöyledir:

Heyet içerisinde ED HUSAIN gibi birçok İslam ülkesine girişi yasaklanmış UZMAN DÜZEYİNDEKİ İSTİHBARAT AJANLARINDAN, BARONES NEVİLLE JONES gibi geçmişte Devlet Güvenlik Bakan'lığı yapmış şimdi ise “Joint Intelligence Committee - Ortak İstihbarat Komitesi” denilen İngiliz İstihbaratının Başı, yani İNGİLTERE'NİN EN ÜST DÜZEY İSTİHBARAT BAŞKANI'na kadar birçok istihbaratçı yer almıştır. 

Camiamızı kendince dağıtmanın ve kültürel faaliyetlerimizi durdurmanın en kolay yolunun, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızı uzun yıllar boyunca hapiste tutarak etkisiz hale getirmek olacağını planlayan İngiliz derin devleti 11 Temmuz 2018'deki operasyonu takip eden haksız tutuklamalardan sonra da eylemlerine devam etmiştir.

2018’den bu yana tutuklulukların devam etmesi, arkadaşlarımızın tüm mal varlıklarına, paralarına el konulması, dava sürecinde akıl almaz haksızlıklar ve hukuksuzluklar yaşanması, hayatında karakola dahi gitmemiş masum genç hanımların dahi en ağır cezaevi koşullarında hücrelerde tutulması, yargılananlara tarihte görülmemiş on biner yıllık hukuksuz cezalar dağıtılmasına rağmen başta Sayın Adnan Oktar olmak üzere arkadaşlarımızın devlete itaat ve sadakatte, vatan sevgisinde, Allah’a bağlılıkta, İslam’a hizmette zerre fütur vermemesi İngiliz derin devletini adeta çılgına çevirmiş, cinnet geçirmesine sebep olmuştur. 

Bu cinnetin etkisiyle, geçtiğimiz günlerde İngiliz derin devletinin, bazı yerli uzantıları vasıtasıyla camiamıza karşı yeni bir atağa daha kalkıştığını gösteren gelişmeler yaşanmıştır. Bahsini ettiğimiz büyük komplonun devamı niteliğindeki bu atakta özellikle Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın adının kullanıldığı, böylelikle hem kamuoyunda hem de hükümetimizde, camiamızın Sayın Cumhurbaşkanımızı karalamaya çalıştığı gibi gerçek dışı bir görüşün hakim kılınmak istendiği görülmektedir. Belli ki bu atakta amaçlanan, komplocuların bir türlü ulaşamadıkları hedeflerden birinin gerçekleştirilmesi, yani Sayın Cumhurbaşkanımızla camiamızın arasının açılmasıdır. 

Nitekim, mensuplarımızın yargılandığı davanın müştekilerinden olan Uğur Şahin'in avukatı Eser Çömlekçioğlu aracılığıyla bir şikayet yapmış, bu şikayette camiamızın güya sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımlarla Sayın Cumhurbaşkanımızı “İslam Deccalı” olarak ilan ettiği şeklinde çok çirkin ve asılsız bir iddia ileri sürülmüştür. Aynı zamanda söz konusu paylaşımların güya Sayın Adnan Oktar’ın talimatıyla yapıldıkları iddia edilmiştir.

BU İDDİALARIN TÜMÜ ASILSIZDIR. Öncelikle belirtmeliyiz ki, Sayın Adnan Oktar’ın sosyal medyada yapıldığı iddia edilen “İslam Deccalı” ve “Süfyan” konulu paylaşımlarla hiçbir alakası yoktur. Sayın Adnan Oktar’ın tutukluluğun başından bu yana cezaevi tarafından gözlemlenen ve kayıt altına alınan her türlü görüşmesi, dilekçesi ve mektuplaşması bu gerçeğin somut delilleridir. AVUKATLARIYLA TÜM GÖRÜŞMELERİ KAYIT ALTINDA OLAN SAYIN ADNAN OKTAR’IN TEK BİR GÖRÜŞMESİNDE DAHİ BU TİP FAALİYETLERLE İLGİLİ NE BİR CÜMLE NE BİR İMA NE DE BİR KELİME BULUNMAMAKTADIR. Ayrıca, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN ADININ HİÇ GEÇMEDİĞİ DE GÖRÜLEN ŞİKAYET KONUSU SOSYAL MEDYA PAYLAŞIMLARININ CAMİAMIZLA DA HİÇBİR İLGİSİ BULUNMAMAKTADIR. 

İşte, söz konusu asılsız iddiadaki bu bariz çelişki ve tutarsızlıklar nedeniyle komplocular kendilerince kurnaz bir strateji uygulamaya çalışmış, SÜFYAN’DAN BAHSEDİLEN PAYLAŞIMLARA FIRAT DEVELİOĞLU VE ÖZKAN MAMATİ İSİMLİ HUSUMETLİ MÜŞTEKİLERCE KULLANILDIĞI BİLİNEN SAHTE HESAPLARDAN YORUMLAR YAPILARAK SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZ PAYLAŞIMLARLA İLİŞKİLENDİRİLMİŞ, BÖYLELİKLE YAPILACAK ŞİKAYET İÇİN ZEMİN OLUŞTURULMUŞ VE ÇOK AÇIK BİR KOMPLO KURULMUŞTUR.

Bu duruma bir örnek şöyledir: 

Açıkça görüldüğü üzere, gerçekte Sayın Cumhurbaşkanımızı söz konusu çirkin iddialarla ilişkilendiren yine müştekilerin bizzat kendileridir. Yegane amaçları, salt şahsi husumetleri nedeniyle, Sayın Cumhurbaşkanımızla aramızı açarak kendilerince camiamıza zarar verebilmektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın adını bu tür kirli yöntemlerde kullanmaktan dahi geri durmayacak bir gözü dönmüşlük içerisindedirler.

Türkiye’de yaşayan, ilmi ve kültürel faaliyetlerimizi az da olsa bilen her insan, başta Sayın Adnan Oktar olmak üzere tüm camiamızın 25 yılı aşkın bir süredir Sayın Cumhurbaşkanımızı ne kadar sevdiğine ve desteklediğine yakinen şahit olmuştur. Sayın ADNAN OKTAR’IN, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZI “SİYASET MEHDİSİ” OLARAK GÖRDÜĞÜ herkesçe bilmektedir. Sayın Adnan Oktar bugüne kadarki konuşmalarında Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ahir zamanın kıymetli şahıslarından biri olduğunu, Siyaset Mehdisi olduğunu, tüm halkımızın kendisinin etrafında kenetlenmesi gereken milli bir lider olduğunu anlattığı yüzlerce örnek vardır. 

Bahsi geçen yeni atak gereğince, kim tarafından yapıldığı bilinmeyen bazı sosyal medya paylaşımları üzerinden Sayın Adnan Oktar ve İbrahim Seral Köprülü hakkında şikayette bulunan Uğur Şahin, camiamıza husumetli Özkan Mamati’nin kontrolünde hareket etmektedir. Özkan Mamati, Adnan Oktar Davası kapsamında camiamıza yönelttiği hukuksuz saldırılarında birçok kez kullandığı Uğur Şahin’i bu kez de bahse konu düzmece şikayet için devreye sokmuştur. 

Aslında, komplocular söz konusu şikayetin takipsizlik kararı ile sonuçlanacağını gayet iyi bilmektedirler. Zira, dosya savcısı söz konusu paylaşımların Sayın Adnan Oktar ile hiçbir bağının olmadığını hatta onun görüş ve fikirlerine tamamen aykırı olduklarını ayrıca paylaşımların içinde Sayın Cumhurbaşkanımızın adının geçmediğini, yani şikayetin hiçbir delile dayanmadığını daha ilk bakışta görecektir. 

Dolayısıyla, hukuken itibar edilmeyecek şekilde düzenlendiği kolaylıkla anlaşılan bu şikayetin daha Savcılığa sunulmadan AKİT Medya’ya ulaştırılması ve onlar tarafından hemen sahiplenilmesinin tek nedeni de, bu şikayetle hukuki bir sonuç almak değil, yapılacak haberlerle kamuoyunda infial oluşturabilmektedir. 

Nitekim, Özkan Mamati ve kontrolündeki kişilerin camiamız aleyhinde 2017 yılının sonunda sosyal medyada başlattıkları karalama kampanyasına ilk destek de, 2018 yılının Ocak ayında, o dönemde AKİT TV’de akşam haberlerini sunan Caner Karaer’den gelmiştir.

Hemen hatırlatalım ki, AKİT TV’nin o dönemdeki asılsız ve hakaretamiz haberlerinin ardından, yukarıda değindiğimiz gibi, Ocak ayının sonunda Lordlar Kamarası’nın önde gelen üyelerinin ve önemli İngiliz istihbaratçılarının yer aldığı bir ekip Türkiye’ye gelmiş, bu ekibi bir dönem camiamızda bulunan Ceylan Özgül Kuruca ağırlamıştır. Söz konusu ekibin Türkiye’ye gelip bazı görüşmelerde bulunmasıyla birlikte soruşturma dosyasının gidişatı da hızlandırılmış, dosya 11.07.2018 tarihli polis operasyonundan önce Özkan Mamati gibi husumetli müştekiler tarafından tehdit edilerek zorla şikayetçi yapılmış genç kızların asılsız ifadeleriyle hızlıca doldurulmuştur.

İSLAM DECCALI OLARAK BİLİNEN SÜFYAN, BÜYÜK İSLAM ALİMİ BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ HAZRETLERİ TARAFINDAN YAZILAN RİSALE-İ NUR KÜLLİYATI’NIN BAZI BÖLÜMLERİNDE TARİF EDİLMİŞTİR. BU TARİFLERE BAKILDIĞINDA, CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN (KENDİSİNİ TENZİH EDERİZ) KESİNLİKLE BU ŞAHIS OLAMAYACAĞI, TAM AKSİNE AHİR ZAMANDA MÜSLÜMANLARA ZARAR VERMEK İSTEYEN, YANİ İNGİLİZ DERİN DEVLETİNİN FİTNECİ KOLLARINDAN BİRİ OLAN SÜFYAN’A VE SÜFYANİYET AKIMINA KARŞI MÜCADELE VEREN KİŞİLERDEN BİRİ OLDUĞU HEMEN ANLAŞILMAKTADIR. 

Sadece bu tarifler bile, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın haşa “İslam Deccalı” olduğunu iddia ederek kendisini yıpratmaya çalışan derin devlet elemanlarının toplumda hiçbir karşılık bulamayacaklarını, toplum tarafından hemen dışlanmaları gerektiğini göstermeye yeterlidir.

Tüm bu nedenlerle camiamıza karşı İngiliz derin devleti ve uzantıları tarafından kurulan komplodaki çirkin yalanlara aldanılmaması, İslam alemine düşman olan bu odaklara karşı mücadele verilmesi için tüm Müslümanların birleşmeleri gerektiğini bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

Değerli kamuoyumuzun bilgilerine sunarız.


Daha yeni Daha eski