Tüm zor dönemlerde hükümete yakın birçok ismin “hükümetin
düşmesine neredeyse ramak kalmıştı” diye
yorumladıkları o zor günlerde Sayın Adnan Oktar yarınını düşünmemiş, çıkarının,
canının, menfaatinin derdine düşmemiş ve her zaman olduğu gibi gözü kapalı
şekilde devletinden, milletinden ve milli lider olarak kabul ettiği Sayın
Tayyip Erdoğan’dan yana Müslümana
yakışır güzel bir tavır sergilemiştir.
İngiliz derin devletinin ana hedefi,
Cumhurbaşkanımız Sayın Tayyip Erdoğan'ı yalnızlaştırarak Türkiye'yi
güçsüzleştirmek ve etkisizleştirmek, böylelikle ülkemizin Ahir zamanda
üsteleneceği tarihi misyon olan Müslümanların birlik olup Türk İslam Birliği'ni
kurmalarının, Türkiye'nin de bu güzel birlikteliğin manevi lideri olmasının
önüne geçebilmektir.
İngiliz derin devleti bu amaçla elindeki tüm güç ve imkanlarını
seferber etmiş, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile AK Parti hükümetini
yalnızlaştırıp etkisizleştirmek ve arkasındaki halk desteğini kırabilmek
amacıyla son derece kapsamlı bir plan oluşturmuştur. Bunu da uzunca bir süredir
var gücüyle ve düzenli bir şekilde uygulamaktadır.
İNGİLİZ DERİN
DEVLETİ bu amaçla;
- Önce derin
bağlantılarını kullanarak GEZİ
KALKIŞMASINI ORGANİZE ETMİŞ,
- Ardından
uzun yıllar içerisinde Emniyetten Yargıya, Ordudan Siyasete kadar devletin
tüm kurum ve kuruluşlarına sızıp ülkeyi adeta bir örümcek ağı gibi saran FETÖ
yapılanmasını kullanarak 17-25 ARALIK
YARGIYA DARBE TEŞEBBÜSÜNÜ GERÇEKLEŞTİRMİŞ,
- İlk iki
çalışması başarısız olduğunda ise, tekrar FETÖ yapılanmasını kullanarak
son bir hamleyle bu kez 15 TEMMUZ HAİN
DARBE GİRİŞİMİNDE BULUNMUŞ,
- İlk 3
girişimi başarısız olan İngiliz derin devleti, bu kez FETÖ yapılanmasının
dini yönü bulunan bir cemaat görünümünde olmasından hareketle, sözüm ona ülkedeki tüm Müslüman grup
ve cemaatlerin güya tehlikeli oldukları ve denetlenip kapatılmaları
gerektiği şeklinde SAHTE BİR TEZ OLUŞTURMUŞ, var gücüyle de topluma bunu
empoze etmeye çalışmıştır. Böylelikle Sayın Erdoğan'a aslen en büyük
desteği veren muhafazakar ve mütedeyyin camiayı hedef alıp TÜM MÜSLÜMAN CEMAAT ve GURUPLARI
PARÇALAYIP DAĞITMA GİRİŞİMİ BAŞLATMIŞTIR.
İngiliz derin devletinin bugüne kadar kalkıştığı tüm
bu girişimlerin atıl kalıp başarısızlıkla sonuçlanmasındaki en büyük rol ise, elbette İngiliz derin devletini tüm dünyaya tanıtıp
deşifre eden Adnan Oktar olmuştur.
İngiliz derin
devletinin kullandığı taktik ve yöntemleri çok iyi bildiğinden dolayı bunlara
karşı;
§ En hızlı şekilde
aksiyon alan ve en etkili yöntemlerle cevap veren,
§ Oluşturulmaya
çalışılan fitne ortamının yatıştırılması için aciliyetle yapılması gerekenler
konusunda, devlet ve hükümet yetkililerine yol ve yöntem gösteren,
§ Yapmış olduğu
yerinde müdahale ve açıklamalarla fitnenin hızını kesip, fikri alt yapı ve
desteğini kırıp güçsüzleştiren böylelikle oluşturulmaya çalışılan kargaşa ve
fitne ortamının yatışıp sakinleşmesinin yolunu açan,
§ Cumhurbaşkanımız
Sayın Erdoğan'ı her şart ve koşulda, karşılıksız destekleyerek halkımızı da
destek olmaya çağırıp teşvik eden,
SAYIN ADNAN
OKTAR ve ARKADAŞLARINDAN BAŞKASI DEĞİLDİR.
- 1 -
27 Mayıs 2013 “Gezi
Kalkışması”
Hatırlanacağı üzere 27 Mayıs 2013 gecesi İstanbul
Taksim'deki Gezi Parkı'nın Divan Otel'e bakan duvarının 3 metrelik kısmının
yıkılıp buradaki 5 adet ağacın sökülmesiyle başlayan olaylar, bir anda AK Parti
ve hükümete yönelik büyük bir kalkışmaya dönüşmüş, birkaç gün içerisinde de olayların
boyutu ülke çapında korkunç denilebilecek derecede artmış ve açık bir kalkışma
halini almış bulunmaktaydı.
Bu isyan ve kalkışmanın ardındaki gücün İngiliz
derin devletinin kontrolü altındaki yurtdışı kaynaklı bazı vakıflar ile
bunların Türkiye'deki uzantı ve derin bağlantılarının olduğu ise Sayın Adnan
Oktar'ın açıklamaları sayesinde anlaşılabilmişti.
Kısa bir kronolojik hatırlatma ile
hafızalarımızı tazelersek;
31 Mayıs Günü :
Sabah saat 05:00 sularında Gezi parkında bulunan
göstericilere ait çadırların emniyet güçleri tarafından yakılması ve
devamındaki polis müdahalesi sonucunda büyük bir infial oluşmuş; Gezi Parkı,
Taksim Meydanı ve İstiklal Caddesinde toplanan göstericiler ile polis arasında çıkan arbede ve çatışmalarda
100'den fazla kişi yaralanmıştı,
1 Haziran Günü :
Sabah saatlerinde İstanbul’un Anadolu yakasında
toplanan göstericiler Boğaziçi Köprüsü üzerinden yürüyüşe geçmiş, emniyet
güçleri ise gruba Beşiktaş'ta gaz bombaları ve tazyikli su ile müdahale
etmişlerdi,
2 Haziran Günü :
İçişleri Bakanlığı polis ile göstericiler arasındaki
arbede ve çatışmalar sebebiyle 1.700'den fazla kişinin gözaltına alındığını
açıklarken, Türk Tabipler Birliği de yayınladığı bir rapor ile Ankara ve
İstanbul'da binden fazla yaralı olduğunu duyurmaktaydı,
Aynı gece Ankara'da 3 ayrı noktada ve eş zamanlı
gerçekleşen olaylarda ise, göstericiler Başbakanlık konutu ile AK Parti Genel
Merkezine yönelik bir saldırı başlatırlarken, Sayın
Erdoğan'ın Keçiören'deki konutuna yönelen 3 bin kişilik bir gösterici gurubu
MOBESE kameralarından son anda fark edilerek neredeyse konuta varmak üzerlerken
125 metre kala, son dakikada durdurulabileceklerdi,
3 Haziran Günü :
İstanbul Menkul Kıymetler Borsası İMKB, son 10 yılın
en büyük düşüşünü yaşayarak yaklaşık %11 değer kaybederken, göstericilerin
Dolmabahçe'de bulunan Başbakanlık ofisine yönelmeleri üzerine Emniyet
güçlerinin gerçekleştirdiği biber gazlı ve plastik mermili müdahaleler
neticesinde çok sayıda gösterici yaralanmış ve yaralıların bir kısmının
müdahalesinde Dolmabahçe Cami dahi kullanılmıştı.
O dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanımız
Sayın Erdoğan yurt dışına çıkmış ve 4-5 gün sürecek bir
Kuzey Afrika ziyareti başlatmıştı.
İlk 3 Hafta süresince gerçekleşen şiddetli olaylar ile
devasa boyuttaki bu kalkışma karşısında hükümet kanadındaki hemen herkes adeta
büyük bir şoka girmiş, Sayın Erdoğan'ın dışında ne bakanlardan, ne İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan, ne AK Partili milletvekilleri ile
muhafazakar camiadan birileri çıkıp da;
·
Sayın Erdoğan'ı
desteklediklerini belirten ya da
·
Ortamı
sakinleştirip yatıştıracak veya fitnenin ateşini söndürüp toplumu rahatlatacak,
tek bir konuşma
veya tek bir satır açıklama dahi yapamamışlar, adeta
toplu şekilde ortalıktan kaybolup derin bir sessizliğe bürünmüşlerdi.
AK Parti kanadından nihayet 21 Haziran’da olaylar
yatışmaya başladığı dönemde Melih Gökçek ortaya çıkarak kendi kanalı olan Beyaz
TV’de Gezici karşıtı bir yayın yapabilmiş, ardından 25 Haziran’da çıktığı TRT
ekranlarında güya yaşananlardan korkmadığını
anlatmaya çalışırken bile cümlelerini “ağlayarak” dile getirebilmişti.
SN. ADNAN OKTAR ve ARKADAŞLARIMIZIN TUTUMU
Buna karşın Sayın Adnan Oktar, bu büyük kalkışmanın
ilk gününden son anına kadar Sayın Erdoğan’a destek vererek GEZİ FİTNESİNDE
devletini ve hükümetini koruyan yegane kişi olmuştur.
Sayın Adnan
Oktar, A9 Televizyonundan gerçekleştirdiği canlı yayın açıklamaları ve sosyal
medya paylaşımlarıyla, hükümet kanadının derin bir sessizliğe büründüğü en
önemli İLK 3 HAFTA BOYUNCA TEK BAŞINA BU
AYAKLANMAYA KARŞI MÜCADELE etmiştir.
Olayları sıcağı sıcağına gün gün ve an an takip
ederek gerek A9 TV kanalından Canlı Yayın yoluyla, gerekse Twitter hesabından sosyal
medya aracılığı ile yapmış olduğu açıklamalarında Sayın Adnan Oktar;
§ Gezi Kalkışması
süresince, birçok üst düzey yetkilinin demeç vermeye bile çekindiği bir
ortamda, korkusuzca devletimizin ve milletimizin yanında durmuş,
§ Bazı karanlık
odakların, sosyal medya üzerinden hükümeti devirmeye yönelik davet niteliğindeki
etiketlerine anında cevap vermiş,
§ En akılcı
yöntemleri kullanarak insanları devletimize güvenmeye davet etmiş, bu oyunun
yabancı güçlerin bir kumpası ve provokasyonu olduğunu anlatmış,
§ Gezi
Olaylarında devletin tepkisinin protestoculara yönelik değil, o
protestoları bir kalkışma planına dönüştürmüş olan komünist gruplara
yönelik yapıldığını, vatandaşlarımız ile birlikte aynı zamanda dünya kamuoyuna
da anlatmıştır.
Bunları detaylandırırsak, Sayın
Adnan Oktar A9 TV'DEN YAPMIŞ OLDUĞU CANLI OLARAK YAYINLANAN KONUŞMALARINDA;
28
Mayıs-2 Haziran Tarihleri Arasındaki Konuşmalarında
·
Komünistlerin emriyle hükümetin istifa
etmeyeceğini dile getirmiştir.
·
Sayın Tayyip Erdoğan’ın hizmetlerini
anlatarak böyle bir insana kullanılan yanlış üslubu eleştirmiştir.
·
Sayın Erdoğan’a destek vermeyip sessiz
kalanları eleştirmiştir.
3
Haziran Tarihli Konuşmasında
·
Tayyip Erdoğan’a herkesin şefkatle
yaklaşmasını, yıpratmamasını söylemiştir.
·
Sayın Erdoğan’ın çapulcu sözünün sadece
polise saldıranlara yönelik olduğunu, halka yönelik söylenmediğini
belirtmiştir.
·
Hükümeti zorla yıkmaya çalışmanın
karşılığının müebbet hapis olduğunu söyleyerek göstericileri uyarmıştır.
·
Sağ muhafazakâr kesimin Tayyip Erdoğan’a
sahip çıkmamalarını ve bir kenardan sessizce olayları izlemelerini yine eleştirmiştir.
4 - 5
Haziran Tarihlerindeki Arasındaki Konuşmalarında
·
Tayyip Erdoğan’ı yine desteklemiş, sevgi ve
saygıyı hak ettiğini anlatmış,
·
Topçu Kışlası da yapılsın, mevcut park da
bol ağaçlıklı yapılsın diyerek Sayın Erdoğan’a destek vermiştir.
·
AKM’nin yenilenmesinin haklılığını
savunarak Sayın Erdoğan’a destek vermiştir.
6 - 8
Haziran Tarihleri Arasındaki Konuşmalarında
·
Tayyip Erdoğan’ı karşılamaya gidenlerin
kardeşlik sloganlarını kullanmalarını tavsiye etmiştir.
·
Sayın Erdoğan’ın ultramodern bir çizgiyi
savunarak tüm Avrupa’nın hayran olacağı bir üslupla fitnecilerin oyunlarını
bozmasını önermiştir.
·
Tayyip Erdoğan’ın güzel ahlakını,
sevecenliğini, neşesini övmüştür.
9 - 14
Haziran Tarihleri Arasındaki Konuşmalarında
·
Sayın Erdoğan’a sevgiyi teşvik etmiş,
kendisinin gençleri dinleyeceğini söylemiştir.
·
AK Parti’nin Tayyip Erdoğan’ı yapayalnız
bıraktığını dile getirmiştir.
·
Komünizme karşı tek satır fikri mücadele
yapmayanların olayların başından beri ortada olmadıkları ve Sayın Erdoğan’a
destek vermediklerini anlatmıştır.
·
Sayın Erdoğan’ın eşine kızına ağır
hakaretler edenleri güçlü bir şekilde uyarmıştır.
·
Devletimizin ve hükümetimizin ilgili
kurumlarının Gezi gibi komünist kalkışmalara karşı bilgilenmesi önerisinde
bulunmuştur.
15 -
20 Haziran Tarihleri Arasındaki Konuşmalarında
·
Sayın Erdoğan’a sahip çıkmaya devam
etmiştir.
·
Sayın Tayyip Erdoğan’a vefasızlık yapanları
eleştirmiştir. Geniş bir kitlenin, alimlerin, akillerin, siyasetçilerin Sayın
Erdoğan’ı yalnız bıraktığını dile getirmiştir.
·
Sayın Erdoğan’ın güzel yönlerinin görülmesi
gerektiğini belirtmiştir.
·
Anti demokratik yollarla Hükümet gitsin
diyenlerin bu taleplerinin karşılanmayacağını söylemiştir.
·
Sn Tayyip Erdoğan’a vefasızlığa müsaade
etmem, onu harcatmam, vicdansızlık yaptırmam demiştir.
Sayın Adnan Oktar A9 Televizyonu'ndan
gerçekleştirdiği bu açıklamalarının yanı sıra, sosyal medyada da yine Sayın
Erdoğan'ı övüp destekleyen, aynı zamanda Gezi Kalkışmasının yatıştırıp fitnenin
ateşini söndürmeyi amaçlayan çok sayıda paylaşımda da bulunmuştur.
Twitter Hesabından yapılan SOSYAL
MEDYA PAYLAŞIMLARINDA;
Ø Yıllardan beri hizmet eden Büyük Türkiye için gayret eden Türkiye’yi imar eden borçları bitiren
bir Başbakan'a kullandıkları üslup çok ayıp. 3 Haziran 2013
Ø Başbakan halka çapulcu demiyor, asla demez, milletin arasında girmiş Polisin kafasına taş atıp yaralanmasına sebep olan kimse çapulcu odur. 3 Haziran 2013
Ø Tayyip Hocam’a karşı da
herkes şefkatle yaklaşsın, ısrarla kızdırmaya yıpratmaya çalışmak çok ayıp
olur. 4 Haziran 2013
Ø Tayyip Hocam ultramodern
bir çizgide, tüm Avrupa’nın hayran olacağı bir üslupla tüm fitnecilerin oyununu
bozacaktır. 6 Haziran 2013
Ø Tayyip Hocam çok güzel
ahlaklıdır, sevecenliğiyle, güzel sözleriyle, neşesiyle, tüm Ortadoğu’ya örnek
olacak bir insandır inşaAllah. 6 Haziran 2013
Ø Yol ver gidelim Taksimi
ezelim diyenler çok ayıp etmişler, Tayyip Hocam asla böyle bir şeye tevessül
etmez, çok çirkin bir slogan bu. 7 Haziran
2013
Ø Başbakanımız
demokrasiden özgürlükten hoşlanan bir insan, yasaklardan kendisi de çok mağdur
oldu zamanında. 7 Haziran 2013
Ø Başbakanımızın makul
olan bir şeyin aksini savunması mümkün değil, haklı gerekçeleriyle ortaya
koysun gençler taleplerini. 9 Haziran
2013
Ø Komünizme karşı tek
satır fikri mücadele yapmayanlar olaylar çıktığında ortadan yok oldular Başbakanı
da yalnız bıraktılar. 11 Haziran 2013
Ø Başbakan zaten özgürlüğü
savunan bir insan, tüm ömrü baskı altında çile içinde geçmiş bir insan
özgürlüğü çok sever. 11 Haziran 2013
Ø Tayyip Hocam kefenimle
geziyorum diyen bir insan, kimse onu boş yere asmakla tehdit etmesin, böyle
diyeceklerine şefkatle yaklaşsınlar. 16
Haziran 2013
Ø Cumhuriyet tarihinde bu
kadar aleni hakaret edilen Başbakan olmamıştır, böyle bir üslup asla kabul
edilemez, hukuki gereğinin yapılması şart. 20 Haziran 2013
Ø Benim Ak Parti’den hiçbir
menfaatim yok hatta bu dönemde aleyhimize birçok gelişme oldu ama Tayyip
Hocam’a vefasızlığa müsaade etmem. 21 Haziran
2013
Ø Tayyip Hocam bu kadar
büyük hizmetler yapacak sonra da bazıları sana artık ihtiyacımız kalmadı
diyecek, böyle bir vicdan olmaz. 21 Haziran
2013
Ø Bu millet vefalıdır, hiç
kimse Tayyip Hocam’ı harcayamaz, böyle bir tavrı bu milletin vicdanı kabul
etmez. 21 Haziran 2013
şeklinde hem Sayın Erdoğan'ı destekleyen hem de
kalkışmanın şiddetini düşürüp ortamı sakinleştiren ve oluşturulan fitne
ortamının ateşini söndüren açıklama ve paylaşımlarda bulunmuştur.
Gezi kalkışmanın yatıştırılmasının ardından hükümete
yakın birçok ismin “hükümetin
düşmesine neredeyse ramak kalmıştı” diye yorumladıkları o dönemde Sayın Adnan Oktar yarınını düşünmemiş, çıkarının,
canının, menfaatinin derdine düşmemiş ve her zaman olduğu gibi gözü kapalı
şekilde devletinden, milletinden ve milli lider olarak kabul ettiği Sayın
Tayyip Erdoğan’dan yana Müslümana yakışır güzel bir tavır sergilemiştir.
- 2 -
17-25 Aralık 2013
“YARGIYA DARBE TEŞEBBÜSÜ”
17-25 Aralık 2013 tarihlerinde gerçekleşen ve “Yargıya Darbe Teşebbüsü”nde
de, tıpkı Gezi kalkışmasında olduğu gibi Sayın Erdoğan'ın
yakın siyasi çevresiyle birlikte gazeteciler, aydınlar ve yazarların büyük bir
kısmı, bu
büyük fitneyi aylarca renklerini belli etmeden bir köşeden sessizce
seyretmişler ve adeta kulaklarının üzerine yatarak neticeyi beklemişlerdir.
SN. ADNAN OKTAR ve ARKADAŞLARIMIZIN TUTUMU
Buna karşın, FETÖ'nün “Yargıya
Darbe Girişimi” olarak adlandırılan bu operasyonun ilk adımının atıldığı 17
Aralık 2013 tarihinde, daha ilk
andan itibaren Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ile hükümetimize en etkili
şekilde ve kesintisiz olarak destek veren tek kişi ise yine Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız
olmuşlardır.
Türkiye'de yer yerinden
oynar bir halde onlarca televizyon kanalında Sayın Erdoğan'a haşa hırsız
denilip montajlanmış sahte ses kasetleri yayınlandığı, hükümete yakın medyada
ise derin bir sessizliğin hakim olduğu esnada
Sayın Adnan Oktar çıkmış ve;
Ø 17 Aralık’ı 18 Aralık’a bağlayan gece yarısından itibaren
A9 TV’de katıldığı canlı
yayınlarla ve Twitter hesabından yaptığı kesintisiz yapılan paylaşımlarla Sayın
Erdoğan’a ve hükümete sahip çıkarak, güçlü bir şekilde savunmuş,
Ø A9 TV'de katıldığı canlı yayın esnasında gece saat 01:30
civarından söylediği: “Milletçe Tayyip Hocamın yanındayız, gönlü çok rahat olsun” sözleri ve Twitter paylaşımlarıyla meşru hükümeti ve Sayın
Erdoğan'ı destekleyen ilk konuşmayı yapan kişi olmuş,
ardından ise tüm darbe girişimi boyunca, FETÖ'ye karşı
Sayın Erdoğan ve meşru hükümete olan desteğini şöyle sürdürmüştür:
Ø "Tayyip Hocam’ın sahibi millettir, kimse hukuksuz şekilde
kılına dahi dokunamaz" 18.12.2013
Ø "Hükümetin elle tutulur gözle görülür başarıları var
hürriyet demokrasi açısından büyük ilerlemeler oldu, bunu anlamazlıktan gelmek
olmaz." 18.12.2013
Ø "Tayyip Hocam’ı Cumhurbaşkanı seçmek boynumuzun borcu,
yapılan şamatalar yüzünden bundan vazgeçmeyiz." 21.12.2013
Ø "Başbakanımızın gönlü çok rahat olsun, milletimizin
desteği bu tip olaylar yüzünden azalmaz." 21.12.2013
Ø "Demokratik yoldan gelen bir hükümeti oyunla yıkmaya
kalkmak çirkin olur, hırsızlık yapan varsa o mutlaka cezasını çeker." 21.12.2013
Ø "Kardeşlerimiz Başbakan’a sevecenlikle ve vefa hissiyle
baksınlar, yıllarca hizmet eden bir insana hadi işimiz bitti ayrılalım demek
ayıptır." 23.12.2013
25 Aralık günü darbe
girişiminin ikinci ayağı gerçekleştiğinde de Hükümeti destekleyen en akılcı, en
güçlü ve en dürüst ilk açıklamalar yine Sayın Adnan Oktar’dan gelmiştir:
Ø "Pire için yorgan yakmayız, hata olduğunda yok etmeyi
kabul etmeyiz, Hükümetin bu zamana kadarki hizmeti güzel çalışmaları esastır
bizim için." 25.12.2013
Ø "Yaygarayla hükümeti devireceğini zannetmek çok büyük
ahlaksızlık, seçimlerde millet gerekeni yapar, yaygara çok gereksiz olur." 25.12.2013
Ø "Oy veren milyonları hiç yerine koyup Hükümet gitsin,
Başbakan da istifa etsin demek vicdana uygun değil kimse fevri çıkış yapmamalı." 25.12.2013
Ø "Hükümetle inananları birbirine düşürmek için bazı
çevrelerin tahrik eden açıklamaları oluyor, bu oyunlara hiç gelmemek lazım." 26.12.2013
Ø "Tayyip Hocam mazlum delikanlıdır, kimse boş yere
heveslenmesin, ona oyun oynanmasına izin vermem." 28.12.2013
Ø "Tayyip Hocam’a ne tuzak kurulursa kurulsun millet onu
seviyor, yine alır yine başa geçirir inşaAllah." 28.12.2013
Ø "Bu olaylarda yurt dışı bağlantısı olduğu alenen
görülüyor, tüm milletin gözü önünde Türkiye’nin Başbakanını yedirmeyiz." 28.12.2013
Ø "Tayyip Hocam’ı kendilerince terörist gibi göstermeye
çalışanlar boşa uğraşıyorlar, hiç bu yola tevessül etmesinler." 30.12.2013
Ø "Tayyip
Hocam’ın yerinde kim olsa aynı adımları atar, kimse kendisine karşı kurulan
tuzaklara karşı seyirci kalmaz." 30.12.2013
Dolayısıyla, FETÖ ve yandaşları tarafından
gerçekleştirilmeye çalışılan 17-25 Aralık “Yargıya Darbe Teşebbüsünün”
başladığı ilk ve en kritik anlarda Sayın Adnan Oktar, “bu yapılanların hukuksuz
ve son derece yanlış olduğunu, doğru olanın ve yapılması gerekenin Sayın
Erdoğan'a destek olup kendisinin yanında yer almak olduğunu” açıkça ifade etmesiyle FETÖ yapılanmasının başlattığı bu kanunsuz girişimin
önünü kesmiş ve etkisizleştirmiştir.
Sayın Adnan Oktar'ın bu açıklamaları gerek camiamıza mensup
arkadaşlarımız tarafından gerekse Sayın Adnan Oktar'ın televizyon programlarını
izleyip, Twitter paylaşımlarını takip eden on binlerce vatandaşlarımız tarafından
da büyük bir hızla paylaşılmaya başlanmış,
FETÖ'nün kanun tanımaz bu atağı karşısında Hükümete ve Sayın Erdoğan'a desteğin
fitili de böylelikle ateşlenmiş ve bu dev komployu yıkan büyük adım atılmıştır.
Sayın Oktar'ın canlı yayındaki sözleri ve paylaşımları
ayrıca; FETÖ'nün bu kanunsuz atağı
karşısında adeta şoka girip derin
bir sessizliğe bürünmüş bazı Hükümet Kadroları ile hükümete yakın medya ve
vatandaşların da yaşadıkları şoktan çıkmalarına ve Sayın Erdoğan'ı desteklemeye
başlamalarına vesile olmuştur.
Ayrıca tüm bunların dışında;
·
17-25 Aralık olaylarının hükümete yönelik açık bir ihanet ve yalnızlaştırma
politikası olduğunu,
·
Bu durumun sadece Sayın
Erdoğan veya hükümetimizin değil, dünyanın neresinde olursa olsun ya da kimin
başına gelirse gelsin asla tasvip edilemeyeceğini,
·
Sayın Erdoğan ile
hükümetimizin bu girişime karşı göstermiş oldukları tepki ile devlet
refleksinin de, bu sebeplerden ötürü son derece normal olduğunu,
hem dünya basınına, hem de yabancı misyonların
ülkemizdeki temsilcileri olan büyükelçilikler ve konsolosluklara detaylı bir şekilde
anlatan da yine camiamız olmuştur.
- 3 -
15 Temmuz 2016
FETÖ'CÜ HAİN DARBE
GİRİŞİMİ
15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleşen FETÖ'cü hain darbe
girişiminde de Sayın Adnan Oktar, henüz
daha hiçbir devlet yetkilisi çıkıp gelişmeler karşısında bir açıklama yapmamışken, birçok
siyasetçi güvenli evlere, gecekondulara, köylere saklanmışken A9 Televizyonunda canlı
yayına çıkarak darbeye karşı çıkan ve meşru hükümetin geçerli olduğunu söyleyen
ilk kişi olmuştur.
Sayın Adnan Oktar, 15 Temmuz akşamı FETÖ’nün darbe
kalkışmasında tankların köprüyü kapadığı haberini alır almaz stüdyoya gidip
canlı yayına başlamıştır.
A9 TV stüdyosu Çengelköy’de Kuleli Askerî Lisesi’nin çok
yakınındadır. Bilindiği üzere Türkiye’deki darbe olaylarının en şiddetli
geçtiği birkaç noktadan birisi Çengelköy ve Beylerbeyi Köprü ayağıdır. Her
ikisi de A9 TV stüdyosuna çok yakın olmasına rağmen Sayın Adnan Oktar her şeyi
göz alıp stüdyoya giderek bütün gelişmeler karşısında dakika dakika çok mühim
açıklamalarda bulunmuştur.
Bu açıklamalar sayesinde
hükümetimiz ve halkımız moral bulmuş, darbeciler ise demoralize olmuştur. Burada unutulmaması gereken EN ÖNEMLİ NOKTA İSE; SAYIN ADNAN OKTAR'IN SAAT 23:51 İTİBARİYLE DARBEYE
MÜDAHALE ETMEYE BAŞLAMIŞ OLDUĞUDUR.
15 Temmuz
gecesi aralarında Cumhurbaşkanımıza
sözde çok yakın olduğunu iddia eden birçok kişi ile birlikte AK Parti Hükümet
kanadına mensup bazı kimseler ortadan kaybolmuş, Başbakan Sn. Binali Yıldırım dışında ertesi güne kadar neredeyse kimse
çıkıp da bir açıklama yapmamıştır. Başbakan Binali Yıldırımın açıklaması da bu
bir kalkışmadır şeklindeki durum tespiti niteliğindedir.
Darbe
girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra açık şekilde anlaşılmıştır ki siyaset kanadındaki bir
çok kişi önce duruma bakmışlar, saklandıkları köşelerden neler olup bittiğini
sessizce değerlendirip beklemişler ve ancak hain darbe girişiminin
başarısızlıkla sonuçlanmasından sonra ortaya çıkmışlardır.
Buna karşın Sn. Adnan Oktar canlı yayın için gittiği A9 TV stüdyosundan saat
tam 23:51’de “MEŞRU HÜKÜMET DEMOKRATİK HÜKÜMETTİR” diyerek, darbeye ilk karşı çıkışını yapmış ve hükümete
olan desteğini ortaya koymuştur.
Sn. Adnan Oktar, darbe girişimi gecesi, internetten açıklanan ve ayrıca TRT’den okunan darbe bildirisinin SAHTE ve
GEÇERSİZ OLDUĞUNU DA, DAHA İLK YAYINLANDIĞI ANDA SÖYLEYEREK milletimizi bilinçlendirmiş ve halkımızın Hükümetimizin yanında tavır
almasını sağlamıştır.
Sayın Adnan
Oktar canlı yayında yaptığı konuşmalarında, bütün vekilleri darbeye karşı
olmaya çağırmış, bütün parti liderlerini yarım saatte bir açıklama yapmaya
davet etmiş, açıklama yapma imkânı bulabilen tüm General ve subayların da
açıklama yapmalarını rica etmiştir. Bütün herkesin açıklama yapmak için A9
TV’yi kullanabileceğini, televizyonu aradıkları takdirde hemen canlı yayına
bağlanabileceklerini bildirmiştir.
Burada başka
önemli husus da Sayın Adnan Oktar A9 TV'den bu açıklamaları
yaparken Anadolu Ajansı, A Haber ekibi gibi hükümete en yakın olan haber
kanallarından sağlıklı bir açıklama veya darbe karşıtı söylemin gelmiyor
olmasıdır.
Hatta Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bile ancak saat
00:32’de, YANİ SAYIN ADNAN
OKTAR'IN DARBE KARŞITI AÇIKLAMALARINDAN ANCAK 1 SAAT SONRA halkımız meydanlara
davet etmiştir.
Cumhurbaşkanımızın
bu çağrısıyla birlikte Sayın Adnan Oktar da sık sık askerleri kışlalarına geri
dönmeye çağırmış, asker, polis ve milletin el ele vererek darbe girişimini
sonlandırmaları çağrılarını yinelemiştir.
Yine Sayın
Adnan Oktar, CNN Türk basıldığında, halkımızı CNN Türk’ü kurtarmaya davet
etmiştir. Bununla birlikte gece boyu tüm kanallardan siyasetçilerimizin yaptığı
açıklamalar takip edilmeye çalışılmış ama maalesef bir çok siyasetçiye
ulaşılamadığı görülmüştür.
Özetle Sayın
Adnan Oktar, bazı siyasetçilerin köylere, gecekondulara saklandığı, birçok
siyasetçinin telefonlarını kapattığı, birçok danışmana yetkiliye kimsenin
ulaşamadığı saatlerde tam darbenin ilk başından sonuna kadar 12 saat boyunca
kesintisiz olarak darbeyi önleyici canlı TV yayını ile sosyal medya
paylaşımları gerçekleştirmiştir.
SN. ADNAN OKTAR'IN TWİTTER PAYLAŞIMLARI DA
ŞÖYLEDİR;
Ø Meşru demokratik hükümet
geçerli olan hükümettir. Fitne katilden beterdir. Askerimiz aklı başındadır,
demokrasiyle herkes çözümlenir. 15 Temmuz
2016 - 23:54
Ø Türkiye hep bütünlük
kardeşlik beraberlik ruhu içinde hareket eder. Askerle, devletle, polisle bir
bütünüz, kargaşa kabul etmeyen ülkeyiz. 15
Temmuz 2016 - 23:56
Ø Sn. Kılıçdaroğlu ve Sn.
Bahçeli’den canlı yayında açıklama yapmalarını istirham ediyoruz. 16 Temmuz 2016 - 01:00
Ø Emniyet Müdürlüğü’ne
saldırmak çok vahim bir olaydır ve çok büyük günahdır. Kardeşin kardeşe
saldırması çok büyük günah olur. 16 Temmuz
2016 - 01:05
Ø Elinizden geleni
ardınıza koymayın bu milleti yıkamazsınız biz bütünüz Devlet de asker de polis
de bizim. 16 Temmuz 2016 - 01:11
Ø Olay şefkatle ve
sakinlikle yatıştırılsın. Askerler sakin sakin kışlaya dönsünler, bundan
sonraki adımlar hep şefkatle olsun. 16
Temmuz 2016 - 01:20
Ø İngiliz derin devleti
boşuna çırpınmasın Türkiye’ye karşı kurduğu hiçbir oyun başarıya
ulaşmayacaktır. 16 Temmuz 2016 - 01:53
Ø Önemli olan milletçe
birlik beraberlik içinde olduğumuzu çok iyi vurgulamaktır. CHP, AKP, MHP tüm
partiler hepimiz biriz. 16 Temmuz
2016 - 01:56
Ø Tüm vekillerimiz meclise
bir an önce ulaşsınlar ve vatana, devlete, millete nasıl sahip çıktıklarını en
güçlü şekilde vurgulasınlar. 16 Temmuz 2016 - 01:59
Ø Asker bizim askerimiz
bizim evlatlarımız kucaklar kışlalarına göndeririz, İngiliz derin devleti hiç
boşuna hayal kurmasın. 16 Temmuz
2016 - 02:05
Ø Şu an bazı noktalarda
haber iletişimi olmayan yerlerde olaylar devam ediyor olabilir, asker hemen
kışlaya çekilsin, kardeş kanı akmasın. 16
Temmuz 2016 - 02:25
Ø Türkiye’nin düşmanlarını
sevindirecek bir şey asla yapmayalım. Herkes tek yürek olsun. 16 Temmuz 2016 - 02:41
Tekrar belirtmek gerekirse, SAYIN ADNAN OKTAR’IN, ÇOK NET, KARARLI VE KESİN BİR DİLLE, BU DARBE
GİRİŞİMİNE KARŞI AÇIKLAMALARDA BULUNMUŞ OLMASI, SAYIN CUMHURBAŞKANIMIZIN VE
HÜKÜMETİN YANINDA YER ALMASI, UNUTULMAMASI GEREKEN SON DERECE ÖNEMLİ BİR
KONUDUR.
- 4 -
Tüm Müslüman
Grup ve Cemaatleri Güya Tehlikelilermiş Gibi Göstererek Dağıtıp Parçalama ve Bu
Sayede Muhafazakar Mütedeyyin Camiayı Yok Edip Sn. Erdoğan'ı Yalnızlaştırma
Girişimi
İngiliz derin devleti, Gezi Kalkışması, 17-25 Aralık ve
15 Temmuz Darbe Girişimleri ile belli bir mesafe kat etmesine rağmen nihai
hedefi olan Sn. Erdoğan'ı yalnızlaştırmak ve Türkiye'yi güçsüzleştirip
etkisizleştirmek hedefine tam olarak ulaşamamıştır. Bunun üzerine yeni bir plan
devreye sokan
İngiliz derin
devleti bir yandan,
§ Fetö'cü darbe
girişimi sonrasında oluşan kaos ortamı üzerine, devlet refleksiyle alınan
çeşitli tedbir ve uygulamalar neticesinde oluşan olağan üstü koşulları kullanıp
ülkemizi adeta hukukun rafa kaldırıldığı bir ortama doğru sürüklerken,
bir yandan da,
§ Sözüm ona tüm
cemaat ve İslami gurupların da güya devlete sızdıkları ve tehlikeli oldukları,
bu sebeple de ayrım yapmaksızın tüm dini grup ve cemaatlerin denetlenmeleri,
hatta kapatılıp dağıtılmaları gerektiği şeklinde SAHTE BİR TEZ OLUŞTURMUŞTUR
Böylece; Sayın Erdoğan'a en büyük desteği veren muhafazakar ve
mütedeyyin camiayı hedef almış ve TÜM
MÜSLÜMAN CEMAAT ve GRUPLARI PARÇALAYIP DAĞITMA GİRİŞİMİNİ BAŞLATMIŞTIR.
Bunun üzerine bir anda, adeta düğmeye basılmış gibi pek
çok köşe yazarı ve haberci gerek gazetelerindeki köşelerinden gerekse
televizyonlardaki haber ve tartışma programlarından BU SAHTE TEZİ GÜNDEME GETİRMEYE BAŞLAMIŞLAR, belki de çoğu neye
aracı olduğunu bile fark etmeden büyük bir oyuna katkıda bulunmuşlardır.
Böylelikle kamuoyunda oluşturulan tüm dini camiaların güya
tehlikeli oldukları ve dağıtılıp tasfiye edilmelerinin gerektiği yönündeki
olumsuz havayı fırsat bilen İngiliz derin devleti, nihai hedeflerine
ulaşmalarının önündeki en büyük engellerden birisi olarak gördüğü Sayın Adnan
Oktar ve arkadaş camiamızı hedefine almıştır. Arkadaş gurubumuzu kendince parçalayıp
dağıtmak amacıyla derin bağlantılarını kullanarak husumetli bir çeteyi organize
ve motive eden İngiliz derin devleti, bu çetenin oluşturduğu hayali senaryo ve
suç isnatları sayesinde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımıza yönelik bir
operasyon yapılmasını sağlamışlardır.
Ve böylece yaklaşık 3 yıldır devam eden soruşturma ve
yargılama süreciyle Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın büyük bir kısmını
tutuklatarak, nihai hedefleri olan Sayın Erdoğan'ı yalnız ve güçsüz bırakmak
adına büyük bir adım atmışlardır.