Camiamıza husumet besleyen derin devlet çetesinin etkisinde kalan bir kısım medyanın Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız hakkında ısrarla gündeme getirdiği itham ve iftiralardan birisi de, Adnan Bey ve arkadaşlarımızın güya masonlar ya da İsrail adına casus oldukları şeklindeki tutarsız, delilsiz ve akla ziyan iddialardır. Oysa tümüyle asılsız bu iddiaların çok az bir gerçeklik payı dahi olsa kimse bu duruma kayıtsız kalamaz, yer yerinden oynardı.

Bunun Adnan Bey ve arkadaşlarımıza yönelik açık bir iftira olduğu, devam eden yargılama esnasında konunun muhatabı Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve T.C. Dışişleri Bakanlığı tarafından dava dosyasına gönderilen raporlarla sabit olmuş, ortada casusluk gibi bir konunun bulunmadığı böylelikle resmiyet kazanmıştır. Ayrıca her iki kurum da, mahkeme tarafından yargılamaya müdahil olmaları için gönderilen müzekkerelere (davet yazılarına), iddialar arasında “casusluk kapsamına girecek herhangi bir faaliyet bulunmadığından” kurum olarak dosyaya müdahil olmayı gerekli görmemişlerdir.

Ancak, buna rağmen Adnan Bey ve arkadaşlarımız hakkındaki bu açık iftira ve asparagas haberlere halen devam edilmesinin sebebi ise, dava dosyasının hukuken bomboş olmasından (yani aleyhte hiçbir somut bulgu, belge, rapor ya da delilin bulunmamasından) dolayı yerel mahkeme tarafından verilen haksız ve hukuksuz mahkumiyet kararlarının, İstinaf ya da Yargıtay aşamalarında mutlak surette bozulacağının görülüyor olmasıdır. 

Bu sebeple Adnan Bey ve arkadaşlarımız hakkındaki bu kumpas davasını kurgulayanlar, bir kısım medyayı kullanarak; 

➤ Dava dosyasının bu ve benzeri delilsiz itham ve iftiralarla doldurulmuş olmasını kamuoyunun dikkatinden gizlemek,

➤ Vatandaşlarımızın milli ve manevi duygularını ajanlık, masonluk, casusluk gibi suçlamalarla galeyana getirerek kullanmak ve camiamıza yönelik aleyhte bir kamuoyu oluşturmak,

➤ Adnan Bey ile arkadaşlarımızın suçsuz yere cezaevinde tutuluyor olmalarına bir nevi kılıf uydurmak,

➤ Devam eden yargılamayı etkilemek ve dava dosyasının İstinaf ve Yargıtay aşamalarından bozularak dönmesine engel olmak

gibi amaçlarla bu ve benzeri asparagas haberlerin yayılması için yoğun bir çaba sarf etmektedirler. 

Ancak, kumpas çetesinin tüm bu çabalarına rağmen vatandaşlarımız konuya ferasetle yaklaşmakta, bu tip iftira ve asparagas haberlere asla değer vermemektedir. Çünkü, saçma ve uydurma iddialarda yer aldığı gibi, Adnan Bey ve arkadaşlarımız eğer gerçekten "masonların ya da İsrail’in casusu olsalar” İsrail ile Türkiye arasında çok büyük olayların yaşanacağının, hatta yer yerinden oynayacağının ve asla tutuklanmayacaklarının da açık şekilde farkındadırlar. 

Adnan Bey ve arkadaşlarımızın yaklaşık 3 yılı aşkın süredir devam eden tutuklulukları sürecinde ne masonlardan ne yabancı basın kuruluşlarından ne yabancı devlet yetkilileri ya da hükümet heyetlerinden en ufak bir destek dahi görmemiş olmaları, bu gerçeğin açık ve net bir delili hükmündedir. 

Gezi kalkışmasındaki Soros bağlantısı ve finans desteği isnadıyla tutuklu bulunan Osman Kavala ile Kobani olayları esnasında halkı sokağa çağırdığı iddia edilen Selahattin Demirtaş gibi dosyalar bu konuda vatandaşlarımız için oldukça net birer örnektirler. 

Bu kişilerin acilen “serbest bırakılmaları için” hemen hemen her gün yerli ve yabancı basında haberler yapılırken, yabancı bir heyet sözcüsü ya da hükümet yetkilisi tarafından neredeyse gün aşırı ülkemize yönelik üst perdeden akıl veren söylem ve açıklamalarda bulunulurken benzer çevrelerin Adnan Bey ve arkadaşlarımızın maruz bırakıldıkları haksız ve hukuksuz uygulamalarla muhatap dahi olmamaları, buna ilişkin tek bir haber ya da açıklama bile yapmamaları, elbette insanların gözünden kaçmamaktadır. 

Milletimiz Adnan Bey ve arkadaşlarımız hakkındaki casusluk iddialarına; “bırakın bu işleri, bu nasıl masonluk? Hiç böyle casusluk mu olur?” gözüyle bakmakta ve asla itibar etmemektedir. 

Değerli kamuoyunun bilgilerine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski