10 Haziran 2022 Cuma günü sabah saatlerinde, TBAV arkadaş camiasına mensup Aylin Kocaman ve bir arkadaşımızın ikametine bir polis baskını gerçekleştirilmiştir. Aylin Kocaman'ın da sosyal medya hesabında duyurduğu üzere, Üsküdar ve Kartal Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurları, diğerine ise Kartal Emniyet Müdürlüğü’nde görevli polis memurları 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanuna binaen “kaçak tarihi eser” aramak üzere geldiklerini beyan etmiştir. 

Ancak, dosya hakkında edindiğimiz bilgiler ortada yeni bir kumpas ve art niyetli bir plan olduğunu ortaya koymaktadır. Şöyle ki; 


BİRİNCİSİ 

Polis operasyonu, Düzce T Tipi cezaevinde bulunan ve arkadaşlarımızdan hiçbirini tanımayan, suç profili yüksek ALAATTİN AYDIN isimli meczup olduğu anlaşılan bir kişi tarafından Savcılığa gönderilmiş, baştan sona iftira ve yalan beyana dayalı bir mektuba dayanılarak düzenlenmiştir. Söz konusu kişi bu sahte ihbar mektubunda güya bazı arkadaşlarımızın yurt dışından uçakla Türkiye’ye kaçak yollardan tarihi eser soktuklarını iddia etmiştir. 

Hırsızlıktan yağmaya, adam kaçırmaktan, yaralamaya, reşit olmayan kızla cinsel ilişkiden kişiyi hürriyetinden yoksun bırakmaya kadar her türlü yüz kızartıcı suçtan hüküm giymiş bu derece kriminal bir kişinin, cezaevinden yaptığı tümüyle uydurma ve mesnetsiz bir sahte ihbara resmi makamlar tarafından nasıl itibar edilip bu asılsız ihbarın makul ve geçerli görülerek  bir operasyon gerekçesi olarak kabul edildiğini anlamak mümkün değildir.

Kriminal geçmişi Savcılık makamının da bilgisi dahilinde olan böyle bir kişinin soyut beyanları esas alınarak, içeriği hiç araştırılmadan, cezaevi gibi izole bir ortamdan böyle (uydurma ve gerçek dışı) bir bilgiye nasıl ulaşabildiği sorgulanmadan, mektupta adı geçen kişilerin konuyla alakası olup olmadığı tespit edilmeden alelacele Sulh Ceza Hakimliği'nden karar çıkartılarak arkadaşlarımızın evlerine polis operasyonu düzenlenmesinin hukuka her yönden aykırı olduğu açıktır. 

SAYIN SAVCILIK YALNIZCA, SAHTE İHBAR MEKTUBUNDA GEÇEN “YURT DIŞINDAN UÇAKLA” İFADESİNİ DAHİ ARAŞTIRMIŞ OLSA, ADRESLERİNE POLİS GÖNDERDİĞİ KİŞİLERİN 2018’DEN BERİ YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAKLARI OLDUĞUNU, BU TARİHİN ÖNCESİNDE DE BİRLİKTE YURT DIŞINA ÇIKIŞLARININ OLMADIĞINI, ÖZELLİKLE DE İSRAİL’E HİÇBİR GİRİŞLERİNİN OLMADIĞINI KOLAYCA TESPİT EDEBİLECEKTİR. BU TESPİTİ YAPMAK YERİNE, CEZAEVİNDE BULUNAN BİR KİŞİNİN SOYUT, YALAN VE UYDURMA BİR BEYANINI ESAS ALARAK VATANDAŞLARIN EVİNE POLİS YIĞILMASI HİÇBİR KANUN VE HUKUK ÖLÇÜSÜYLE BAĞDAŞMAMAKTADIR. 

Değerli Türk Polisi'nin evlerimize gelmesi, arama yapması, görevini yerine getirmesi arkadaş camiamızın asla rahatsızlık duyacağı bir durum değildir. Ancak, eşi hala tutuklu olan, yaşlı ve hasta ailesiyle birlikte yaşayan hanım arkadaşlarımızın, bazı husumetli kişilerin yanlış yönlendirmesiyle bu veya benzeri başka gerekçelerle sık sık polis operasyonuna maruz kalmaları giderek artan bir zulüm ve eziyet haline dönüşmüştür. 

Bir diğer dikkat çekici husus ise, vatansever ve dindar hanım arkadaşlarımıza sosyal medya üzerinden hemen her gün yapılan hakaretler, iftiralar, hatta ölüm tehditleri söz konusu olduğunda benzer bir titizlikle ve süratle araştırma ve müdahale yapılmazken,  bu hanımlara hayatı adeta yaşanmaz hale getirmeyi yegane amaç haline getirmiş kişilere karşı her nedense hiçbir işlem yapılmamasıdır. 


İKİNCİSİ 

Ayça Pars isimli kişi, Adnan Oktar ve arkadaşlarının yargılandığı davada taraf olan bir kişidir. Ölümcül kronik hastalığı olan Ayça Pars, cezaevinin ağır koşullarına dayanamayıp etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak zorunda kalmış ve kendi canını kurtarabilmek için 30 yıllık arkadaşlarına iftira atmaya mecbur bırakılmıştır. 

Kamuoyunca bilindiği üzere, Ocak 2021’de yerel mahkemece haksız ve hukuksuz şekilde verilen on binlerce yıllık hapis cezaları Mart 2022’de Yüksek Yargı tarafından tamamıyla bozulmuş, suç isnatlarının neredeyse tamamı için beraat kararlarına hükmedilmiş, eksik incelemeyle karar verilen bazı suç isnatları bakımından yargılamanın yeniden yapılması için dava dosyası yerel mahkemeye geri gönderilmiştir. 

Bu eksik incelemelerin arasında Ayça Pars’a ait bir mesajlaşma da yer almaktadır. Yüksek Mahkeme'nin kararıyla, Ayça Pars yerel mahkemeye tekrar gelerek bu mesajları hakkında beyan verecektir. 

Bu bakımdan, yapılan sahte ihbarın altındaki asıl amaç muhtemelen Ayça Pars’a yönelik bir gözdağı verme operasyonudur: Adnan Oktar ve arkadaşları aleyhinde bir beyanda bulunmadığı takdirde, çok basit sahte bir ihbarla dahi polis takibine takılabileceği, hakkında arama kararı ve buna bağlı olarak gözaltı kararı dahi çıkabileceği, özetle başının polisle derde girebileceği mesajı verilmek istendiği açıktır. 

Nitekim, operasyon ve dava sürecinin en başından beri husumetli müştekilerden FIRAT DEVELİOĞLU, ÖZKAN MAMATİ ve kontrollerindeki bir kısım husumetli kişilerin, (sözde) müşteki ve (sözde) etkin pişmanlar üzerinde bu tip baskılar kurmaya çalıştıkları dosyaya sunulan delillerle sabittir. 


Husumetli Müşteki Özkan Mamati (üstte)

Aynı baskı, yıldırma ve sindirme yöntemi, davada haksız şekilde yargılanan arkadaşlarımıza da neredeyse 4 yıldır aralıksız olarak uygulanmaktadır. Adı geçen Özkan Mamati ve Fırat Develioğlu isimli husumetli müştekiler ve onların başını çektiği küçük ve organize bir ekip tarafından resmi makamlara sürekli asılsız sahte ihbarlar yapılmaktadır. Son olayda kullanılan Alaattin Aydın isimli şahsın da bu amaçla kullanılan kriminal tetikçilerden olması ihtimali yüksektir.


Fırat Develioğlu isimli husumetli müştekinin bu tür hukuksuz girişimler için, çeşitli vesileleri fırsat edinerek Sayın Cumhurbaşkanımız ve değerli Devlet Büyüklerimizle çektirdiği fotoğrafları bazı resmi görevliler üzerinde baskı unsuru olarak kullanması da olayın vahim yönlerinden biridir. 

Yakın geçmişte kamuoyunun, Galatasaray Kulübü başkanlık seçimlerini çıkmaza sokma ve karışıklık çıkarma gayretleriyle kendisini yakından tanıdığı, Galatasaray camiasının da nefretini kazanmış Fırat Develioğlu'nun bazı resmi görevlilere, mahkemelere ve savcılara baskı ve yaptırım amaçlı kullandığı fotoğraf karelerinden örnekler aşağıdadır:


Fırat Develioğlu, Sayın Cumhurbaşkanımızın yanında takım elbiseyle fotoğraf çektirdiği resmi bir davet ortamında çekilmiş başka bir fotoğrafın içine, kendisinin tişörtlü ciddiyetsiz apayrı bir resmini fotoşop yöntemiyle yapıştırıp sosyal medya hesaplarından paylaşmaktadır (üstteki resimde altta solda). Fırat Develioğlu, bu tür fotomontaj resimleri, kendisine güya Sayın Cumhurbaşkanıyla çok yakın ve samimiymiş görünümü verebilmek amacıyla sağda solda kullanma cesaretinde bulunan birisidir. 

Ne yazık ki sözünü ettiğimiz hukuk dışı müdahalelerin bir neticesi olarak arkadaşlarımızın yaşadıkları ikametlere sık sık polis memurları tarafından ziyaretler düzenlenmekte, arkadaşlarımız mütemadiyen huzursuz edilmeye çalışılmaktadır. 

Bu tarz haksız hukuksuz uygulamaların artık son bulmasını, hiçbir somut dayanağı olmayan mesnetsiz beyanlara dayanılarak vatandaşların kapısına dayanılmasından artık vazgeçilmesini Devletimizin Ali Makamı'ndan ivedilikle talep ediyoruz. Vatansever, Milliyetçi, Devlete itaatli ve sadık insanların bu tarz yıldırma, yok etme ve zulüm eylemlerine maruz kalmasının sadece bu vatanın ve devletin düşmanlarını sevindireceği ortadadır. 

Türkiye’yi parçalamaya, Türk Milletini yok etmeye azmetmiş derin odaların karanlık oyunlarının ve algı operasyonlarının Yüce Türk Adaleti'nin çelik gibi sağlam aklı tarafından bozulacağına inancımız tamdır. Tarafsız ve üzerinde hiçbir baskının olmadığı bir yargılama sonucunda tüm arkadaşlarımızın gerçek dışı suç iddialarından beraat edeceklerine olan güvenimiz sonsuzdur. Nitekim, Mart 2022 tarihli Yüksek Yargı kararı da bunu açıkça göstermektedir. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

TEKNİK VE BİLİM ARAŞTIRMA VAKFI

Daha yeni Daha eski