ARKADAŞIMIZ TURGUT AKSU’NUN SÖZDE "ÇOCUK PORNOGRAFİSİNDEN ARANDIĞI VE GÜYA ELBİSE DOLABINDA SAKLANIRKEN GÖZALTINA ALINDIĞI" ŞEKLİNDE BİR KISIM MEDYADA YER ALAN ÇİRKİN VE DÜZEYSİZ HABERLER TÜMÜYLE GERÇEK DIŞI VE HAYAL MAHSULÜDÜR!

Camiamızdan birçok kişinin şüphelisi veya yargılananı olduğu dosya kapsamında Turgut Aksu isimli arkadaşımız 10.02.2020 tarihinde gözaltına alınmış, ardından tutuklanmıştır.

12.02.2020 tarihinde söz konusu gözaltı işlemiyle ilgili olarak basında birçok haber yer almıştır. Bu haberlerle ilgili en dikkat çekici husus, arkadaşımız Turgut Aksu hakkında ortaya atılan 2 asılsız ve uydurma iddianın sırf karalama maksadıyla büyük puntolarla kamuoyuna servis edilmesi olmuştur. Haberleri yayınlayan basın kuruluşları aşağıda kısaca bahsedeceğimiz söz konusu asılsız iddiaların, doğrularını araştırma gereği bile duymadan, sanki ispatlı gerçeklermiş gibi kamuoyuna aktarmışlardır.

Bu asılsız iddiaların ilki Turgut Aksu’nun güya çocuk pornografisiyle ilişkili suçlardan arandığı iftirasıdır. Bu çirkin itham, arkadaşımızın yaşamadığı, gözaltına alındığı evden farklı bambaşka bir evdeki aramada ELE GEÇİRİLDİĞİ İDDİA EDİLEN BİR CD ile ilişkilidir. Öncelikle, BU CD ARKADAŞIMIZA AİT DEĞiLDiR. Nitekim, Turgut Aksu ifadesinde, söz konusu CD'nin kendisine ait olmadığını açıkça belirtmiştir. CD’nin elde edildiği iddia edilen evde kalmadığını, öyle bir evle ilgisinin bulunmadığını da beyan etmiştir.

Ne var ki, söz konusu CD’de yer aldığı öne sürülen bikinili bir genç kız fotoğrafından hareketle Turgut Aksu, güya çocukların kullanıldığı müstehcen yayınları temin etmek, çoğaltmak ve yaymak gibi tümüyle gerçek dışı ve dayanaksız suçlamalara maruz kalarak çok çirkin bir iftiraya uğramıştır. ARKADAŞIMIZ ORTADA HİÇBİR SOMUT KANIT OLMADAN, KENDİSİNE AİT OLMAYAN, ARANIRKEN BULUNMADIĞI VE YAŞAMADIĞI, ALAKASIZ BİR EVDEN ÇIKTIĞI İDDİA EDİLEN BİR CD İLE HUKUKSUZ BİR BİÇİMDE İLİŞKİLENDİRİLEREK HAKSIZ YERE SUÇLANMIŞTIR.

Bu asılsız ve mesnetsiz iftiranın halkta infial uyandırmaktan başka bir amacı olmadığı açıktır. Ne yazık ki kumpasçılar bu tür iftiralara polisi, yargıyı ve medyayı da alet etmeye çalışmaktadır.

Turgut Aksu’nun baskın sırasında güya polislerden gizlenerek kıyafet dolabında saklandığı iddiası da hayal ürünü bir uydurmadır. Gerçekte yaşananlar ise, haberlerde ileri sürülenden tamamen farklıdır. Olayın aslı şudur:

Polislerin eve geldiğini duyan Turgut Aksu, odasında kıyafetlerini giyerken polislerden biri odaya ulaşmış ve kendisinin kapısı açık olan elbise dolabının önünde giyindiğini görerek NE OLDU DOLABA MI SAKLANACAKTIN? şeklinde bir ifade kullanmıştır. 

59 yaşında olan Turgut Aksu’nun, eve gelen polislere güya yakalanmamak için dolaba saklanmak gibi çocukça bir davranış sergilemeyeceği aşikardır. Bu tür bir düzmece hikayedeki amaç, bir kısım medyanın 2 yıldır camiamız aleyhinde sürdürdüğü karalama kampanyası kapsamında arkadaşımızı da kendince küçük düşürme çabasından başka bir şey değildir. Müslümanları haşa akılsız ve beceriksizmiş gibi göstermeye yönelik çirkin oyununun bir parçasıdır. Medyamız bu tür oyunlara alet olmamaya çok özen göstermelidir.

11.07.2018 tarihli polis operasyonundan bu yana camiamız hakkında birçok asılsız ve uydurma haber yayınlanmıştır. Bu haberlerden bir kısmında gerçekler çarpıtılmış, bir kısmında dosyada bile yer almayan asılsız iddialar ortaya atılmış, bir kısmında ise dosyadaki bazı düzmece belgeler adeta ispatlı gerçeklermiş gibi, tarafımıza da hiçbir cevap hakkı tanınmadan kamuoyuna servis edilmiştir.

Sistemli bir biçimde sürdürülen, adalet, dürüstlük, samimiyet ve objektiflikten uzak, bu ilkesiz habercilik anlayışının İslam ahlakına, kanuna, hukuğa, insan haklarına ve basın etiğine tümüyle aykırı olduğu açıktır. Önemle vurgulamak isteriz ki, bu tür düzmece haberler Türkiye’mize zarar vermekte, kamu vicdanını yaralamaktadır. Bu ve benzeri haberler insanlarımızı mağdur etmekte, mutsuz, hukuk devletine, adalete olan inancını yitirmiş, öfkeli, sevgisiz ve birbirleriyle kavgalı insan toplulukları oluşmasına neden olmaktadır.

Hal böyleyken medya dürüstlük, doğruluk ve adalet kavramlarını hiçe sayan, ortadan kaldıran bu vahim habercilik anlayışını sürdürdükçe, "Türkiye'de neden adalet yok?" sorusunu en son sorması gereken kurum olacaktır.

Bu bakımdan, kendileri de, bu tür gerçek dışı haberlerin mağdurları olan insanlar gibi birer Müslüman evladı olan gazetecilerimizin artık bu olumsuz gelişmelere katkıda bulunmamak adına daha titiz, vicdanlı ve adaletli bir habercilik anlayışını benimsemeleri elzemdir. 

Yüce Allah’ın emrettiği gibi, hangi işte olursa olsun toplumun her kesimine adaletli, şefkatli ve tarafsız yaklaşılmaya başlandığı an Türkiye’nin yaşadığı sorunların hızla çözülmesi için en gerekli adımlardan biri atılmış olacaktır. Rabbimiz, Kur'an'da adil ve dürüst olmanın önemine birçok ayetinde dikkat çekmektedir:

Şüphesiz Allah, ADALETİ, İYİLİK YAPMAYI, yakınlara yardım etmeyi emreder; HAYÂSIZLIĞI, FENALIK VE AZGINLIĞI DA YASAKLAR. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor. (Nahl Suresi, 90)

Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, ALLAH İÇİN ŞAHİTLİK YAPARAK ADALETİ TİTİZLİKLE AYAKTA TUTAN kimseler olun. (Şahitlik ettikleriniz) zengin veya fakir de olsalar (adaletten ayrılmayın). Çünkü Allah ikisine de daha yakındır. (Onları sizden çok kayırır.) Öyle ise ADALETİ YERİNE GETİRMEDE NEFSİNİZE UYMAYIN. Eğer (ŞAHİTLİK EDERKEN GERÇEĞİ) ÇARPITIRSANIZ veya (şahitlikten) çekinirseniz (bilin ki) şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. (Nisa Suresi,105)

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski