Sayın Cumhuriyet Gazetecisi Yöneticileri; 

Adnan Oktar ve arkadaşlarına yönelik davada müşteki sıfatıyla taraf olan gazeteniz köşe yazarı Sayın Mine Kırıkkanat'ın bir süredir davamız konuları, avukatları ve davanın sanıkları konusunda yazılar yazmakta olduğu malumunuzdur. Her ne kadar önyargılı bir tavır demokrat kişiliğine yakışmasa da kendisi uzun yıllardır camiamıza yönelik peşin hükümlü bir çizgide olmuş, bu doğrultuda camiamız aleyhine çok sayıda yazı yazmıştır. 

Bir takım yanlış bilgilendirmelerden kaynaklandığını düşündüğümüz bu tutumu değiştirmesi, geçmişte yaşanmış bazı tatsızlıkların bir kenara bırakılması, sevgi üslubunun esas alınması yönünde yaptığımız çok sayıda çağrının bir gün mutlaka karşılık bulacağını temenni ediyoruz. 

Şunu belirtmemiz gerekir ki, Allah'ın yarattığı her insan bizim için değerlidir. Bir kişinin siyasi görüşü, savunduğu ideoloji, sağcı veya solcu olması, ateist veya deist olması bizim için hiçbir farklılık teşkil etmez. Dolayısıyla, bir kimsenin inancı, fikri veya yaşam şeklinden dolayı ona karşı insani bakış açımızda bir farklılık olması mümkün değildir.

Elbette Mine Kırıkkanat hanımın da görüşleri, fikirleri, kararları kendisini bağlamaktadır. İstediği kişi veya kişiler hakkında olumlu veya olumsuz düşünme özgürlüğüne sahiptir. Bir davada taraf olma özgürlüğüne de sahiptir. Nihayetinde son kararı, adil Türk yargısı verecektir.


Fakat Sayın Mine Kırıkkanat'ın hiçbir hukuki ve somut delile dayanmayan şahsi düşüncelerini telkin etmek, belki de devam eden bir yargı sürecini etkileyebilmek (zira kendisi bu davanın tarafıdır) amacıyla gerçek dışı bilgileri yaymak için Türkiye'nin güvendiği köklü bir gazeteyi kullanması kabul edilebilir bir durum değildir. Özellikle de Baro Başkanlığı seçimlerinin yapılma arifesinde, Sayın Kırıkkanat'ın kendi avukatının da aday olduğu bir zamanda, taraf olduğu davayı bahane ederek diğer adayları adeta bir karalama girişiminde bulunması ve bunun için gazetenizdeki köşesinin kullanılması, Cumhuriyet gibi bir gazeteye yakışmamaktadır. Herkesin kendisine ait tarafgir oldukları meseleler elbette vardır. Ancak, bu amaçla mesnetsiz ithamlarla başkalarını kötülemek, halen görülmekte olan bir davayı hedef almak, özellikle de bunu duruşmanın hemen öncesinde gerçekleştirmek için gazetenizin seçilmiş olması, savunduğunuz insan hakları, adalet, hukuk ve ahlak ilkeleriyle tezat teşkil etmektedir. Özellikle de HENÜZ HÜKÜM VERİLMEMİŞ BİR DAVADA, mesleklerini yapan avukatlara kadar uzanan bir yargısız infazın Cumhuriyet gibi köklü bir gazeteden yapılması sadece camiamız değil, birçok çevre tarafından da yadırganmaktadır.

Hele ki, benzer adaletsiz yaklaşımlardan, yargısız infazlardan, karalama politikalarından bizzat siz ve çalışanlarınız da muzdarip iken, benzer davranışların gazeteniz sayfalarında yer alması ortaya çelişkili bir görünüm koymaktadır. Gazeteniz yazar ve çizerleri çeşitli suçlamalarla cezaevine konulduklarında, onlar hakkında yapılan yargısız infaz da sizin adaleti savunma çabanız da halen hafızalardadır. Gazeteniz yazar ve çizerleri, arkadaşlarımızla aynı dönemde aynı cezaevlerinde kalmışlardır. O dönemde, cezaevinde bulunan gazete çalışanlarınız da sizler de KARA PROPAGANDANIN ne büyük bir bela olduğunu, sorup soruşturmadan, bilip bilmeden YARGISIZ İNFAZIN ülkemizde ne büyük nefret tohumları ektiğini,cezaevindeki insanların bütün bu kara propaganda karşısında kendilerini savunacak hiçbir imkanlarının olmayışının ne demek olduğunu gayet iyi bilirsiniz. Ki, sizlerin elinizde her zaman Cumhuriyet gibi sesinizi duyurabileceğiniz bir gazeteniz olmuştur.

Cumhuriyet gibi demokrasi, hak, özgürlük, adalet gibi kavramları savunan bir gazetenin bu değerleri herkes için savunmaları ve yaşatmaları güzel ve doğru olandır. "Adalet olsun; ama yalnızca bana!" gibi bir yaklaşımın gerçek adalet olmadığı, böyle sevgiden uzak bir zihniyetin yarın bir gün bunu savunanı da mağdur edeceği, bu anlayışın gerçek demokrasiyi yok etmek anlamına geldiği aşikardır.

Mahkemelik olduğu karşı tarafı – üstelik halen yargı süreci devam ederken- hiçbir delile dayanmaksızın kötülemeye çalışmak, avukatları hakkında dahi şaibe oluşturmaya uğraşmak gibi anti demokratik ve gayri hukuki yöntemler açık ki sizin savunduğunuz tüm ilkelere de ters düşüyor. Bu anlayış, Cumhuriyet gazetesinin saygınlığına da zarar veriyor. Sizler demokrasiyi, hukuku ve temel insan haklarını canla başla savunurken, demokrasi anlayışınızda soru işaretleri oluşturacak bu tarz üslupları onaylamamanız gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’ye yakışan birinci sınıf bir demokrasiden tüm vatandaşların eşit olarak faydalanması, adalet ve özgürlüğün en az Avrupa standartlarında olması, nefret ve öfke üslubunun tamamen ortadan kalkması ve her şeyin sevgi ve dostlukla çözüme kavuştuğu bir medeniyetin hakim olmasıdır. İnanıyoruz ki Cumhuriyet de bu değerlere öncülük yapabilecek bir gazete olacaktır.

Bu ülkenin gerçek demokrasi, adalet, özgürlük savunucularına ihtiyacı var. Köşelerini kendi dayanaksız ve delilsiz olarak şahsi amaçları için kullanan bir zihniyet, gazetenizin ilkeleri üzerinde şaibe yaratabilir; size güvenen okuyucularda burukluk oluşturabilir, insanlara güvensizlik, ümitsizlik verebilir. Gelin hep birlikte Türkiye’ye sevgiyi, özgürlüğü, adaleti, neşeyi ve sevinci hakim edelim, insanların birbirinden korktuğu amansız karalamaların yapıldığı sevgisiz sistemi hep beraber ortadan kaldıralım. 

Dikkatinize sunar, bilgilerinize arz ederiz.

Daha yeni Daha eski