Adnan Oktar Mehdi Olsa Da Olmasa Da İnancımıza Göre Yaşamaya Türk İslam Birliği Ülküsü İçin Gayret Etmeye Devam Ederiz !!!


Bir kumpas ekibinin yönlendirmesiyle, dava dosyasında adı geçen bir kısım müştekiler ve etkin pişmanlıktan yararlanan bazı sanıklar beyanlarında, ‘Sayın Adnan Oktar'ın sözde Mehdilik iddiasında olduğunu ve kendilerinin de onun Mehdi olduğuna inandırıldıkları için camiamızdan uzun yıllar ayrılamadıklarını’ iddia etmişlerdir. Mehdiyet konusunun da sözde ‘kişilerin iradelerini fesada uğratmak ve bunun sonucunda da kendilerinden istenilenleri kayıtsız şartsız yapacak hale getirilmelerini sağlamak’ amacıyla gündemde tutulduğunu’ öne sürmüşlerdir.

Ancak büyük bir kumpasın bir parçası olan bu kurgulama baştan sona gerçek dışıdır, çelişkilerle doludur ve iddia doğrudan kendi kendini çürütür niteliktedir. ‘Sayın Adnan Oktar Mehdi olduğu için ondan korkuyorduk ve ayrılamıyorduk’ mantığındaki ifadelerin tamamı özel olarak kurgulanmış ve etkin pişmanlıktan yararlanan bu kişilere baskı ve dayatmayla birebir dikte ettirilmiştir. Bu yönde ifadeler vermeye mecbur kalan arkadaşlarımızın içinde bulunduğu durumu anlayışla karşılıyor, kendilerinin de bu söylediklerine inanmadıklarını çok iyi biliyoruz. Çünkü;

HER ŞEYDEN ÖNCE, MEHDİLİK KUR’AN AYETLERİ İLE SABİT OLAN KESİN BİR HÜKÜM DEĞİLDİR. FARZİYETİ YOKTUR, DOLAYISIYLA MEHDİLİK BAĞLAYICI AMİR BİR HÜKÜM OLMADIĞINDAN HİÇBİR MÜSLÜMAN O ETKİ İLE BİR ŞEY YAPMAYA MECBUR OLMAZ, OLAMAZ. Namaz, oruç, zekat farzdır. Bunlar açık hükümdür, Mehdilik ise bu tarz açık bir hüküm değildir. Bazı müştekilerin ve etkin pişmanlıktan faydalanan sanıkların söz konusu beyanları her şeyden önce bu yönüyle mantıksız ve geçersizdir.

Daha önce de defalarca açıkladığımız üzere SAYIN ADNAN OKTAR’IN hiçbir zaman ‘MEHDİ OLDUĞU’ YÖNÜNDE BİR İDDİASI VE BİR SÖZÜ ASLA OLMAMIŞTIR.

Sayın Adnan Oktar 40 yıldır ilmi-kültürel faaliyetlerde bulunan, dünya çapında tanınmış bir yazardır. Tüm Müslüman yazarlar gibi, İslam inancımızın bir gereği olarak eserlerinde Kuran ayetleri ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerine yer vermektedir. Peygamberimiz (sav)'in muteber hadislerinde sıklıkla bahsedilen konulardan birinin de Mehdiyet konusu olması sebebiyle Sayın Adnan Oktar da eserlerinde bu konudaki hadislerden ve İslam alimlerinin bu yöndeki anlatımlarından bahsetmiştir.

Nitekim tarihte ve günümüzde, Peygamberimiz (sav)'in hadisleri doğrultusunda Mehdiyet konusunu inceleyen, araştıran, bu konuda çalışmalar yapan, eserler hazırlayıp yayınlayan ve bu konudan bahseden pek çok İslam alimi, İlahiyatçı ve yazar vardır. Hepsinden önemlisi MEHDİYET, DİYANET’İN BASTIRDIĞI KİTAPLARDA ANLATILAN, AÇIKLANAN, YANİ DEVLET ELİYLE HALKA ÖĞRETİLEN BİR KONUDUR. CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN TAYYİP ERDOĞAN’IN TEŞVİKLERİYLE, DEVLETİMİZ TARAFINDAN BASILIP DAĞITILAN RİSALE-İ NURLARIN OLDUKÇA GENİŞ BİR BÖLÜMÜ MEHDİYETİ ANLATIR. DOLAYISIYLA DEVLETİN KİTAPLARINDA DAHİ OLAN BİR KONUNUN SAYIN ADNAN OKTAR TARAFINDAN DA ANLATILMASI SON DERECE DOĞALDIR.


RİSALE-İ NUR İLK KEZ DEVLET ELİYLE BASILDI 

Diyanet'in bastığı İşârâtü'l-İ'câz Başbakan'ın katıldığı bir program ile tanıtılacak.

(http://www.haber7.com/kitap/haber/1120247-risale-i-nur-ilk-kez-devlet-eliyle-basildi)


DİYANET RİSALE-İ NUR'DAN ÜÇ ESER DAHA YAYINLADI

Diyanet İşleri Başkanlığı, Bediüzzaman Said Nursi'nin eserlerinden Küçük Sözler, Hastalar Risalesi, Ramazan, İktisat, Şükür Risalelerini de bastı. Daha önceden de İşârâtü'l-İ'câz, Mesnevî-i Nuriye, İhlâs ve Uhuvvet Risaleleri basılmış, Sözler ve Mektubat da Diyanet Vakfı tarafından yayınlanmıştı.

(https://www.yenisafak.com/hayat/diyanet-risale-i-nurdan-uc-eser-daha-yayinladi-2643344)




İnternet sitelerinde, sosyal medya hesaplarında, Facebook, Twitter gibi paylaşım platformlarında da yine aynı şekilde Mehdiyet konusundaki görüşlerini özgürce ifade eden milyonlarca insan mevcuttur. Ancak BİR İNSANIN MEHDİYET KONUSUNDAN BAHSETMESİ HİÇBİR ŞEKİLDE MEHDİLİK İDDİASINDA BULUNDUĞU ANLAMINA GELMEZ. Sayın Adnan Oktar’ın da hiçbir zaman Mehdilik iddiası olmamıştır. Kendi ifadesiyle, “Hiçbir zaman da olmayacaktır. Bu kimseler için nasıl ki, ‘Mehdilik iddiasında oldukları’ şeklinde bir suç isnadında bulunulamaz ve Mehdiyet konusundan bahsettikleri için onların ‘Mehdi olabileceğine inandık ve yanlarından ayrılmadık’ gibi bir mantık öne sürülemez ise, Sayın Adnan Oktar’a da böyle zorlama ve hayali bir suçlamada bulunulamaz.

Geçmişte ve günümüzde Mehdi’nin gelişini müjdeleyen, Mehdi özelliklerini anlatan bazı alim ve yazarların açıklamalarına bakıldığında, bunların Sayın Adnan Oktar’ın Mehdiyet konusundaki sohbetlerinden hiçbir farkı olmadığı açıkça görülmektedir.

Dahası Sayın Adnan Oktar Mehdilik iddiası asla olmadığını ve olmayacağını yüzlerce kez canlı yayınlarda da dile getirmiş ve buna ilişkin İslam aleminde “üç büyük yemin” olarak kabul edilen yeminleri etmiştir.

  • Mehdiyet konusu Sayın Adnan Oktar'ın ÜRETTİĞİ, ORTAYA ATTIĞI YA DA SONRADAN İSLAM'A SOKMAYA ÇALIŞTIĞI YENİ BİR KONU DEĞİLDİRDünyanın dört bir yanındaki tüm Müslümanlar bu konuya vakıftırlar ve Peygamberimiz (sav)'in bu konudaki hadisleri hakkında bilgi sahibidirler. Bu nedenle de arkadaş camiamızla görüşen bir kişi HAYATINDA İLK KEZ BU KONUYU DUYUYOR VE BU KONUDAKİ BİLGİLERİ İLK KEZ SAYIN ADNAN OKTAR’DAN ÖĞRENİYOR DEĞİLDİR. 
  • Sadece Google’a ‘Mehdi’ kelimesi yazılıp araştırma yapıldığında dahi dünyanın her köşesinden, her dilde Peygamberimiz (sav)'in hadisleri veya İslam âlimlerinin sözleri kaynak gösterilerek hazırlanmış Mehdiyet konusunu anlatan binlerce, milyonlarca bilgi içerikli site çıkmaktadır. Dolayısıyla SAYIN ADNAN OKTAR'IN VEYA CAMİAMIZIN BU KONUYU SÖZDE BİR BASKI UNSURU GİBİ KULLANMIŞ OLMASI TEKNİK OLARAK MÜMKÜN DEĞİLDİR ve bu hayali iddia hayatın apaçık gerçekleriyle baştan sona çelişmektedir.
  • Diğer yandan da, günümüzde Türkiye’nin dört bir yanında açıkça “Ben Mehdiyim” gibi cümleler kurarak Mehdilik iddia eden, ‘hadislerdeki tüm alametlerin sözde kendilerine uyduğunu’ anlatan ve bu açıklamalarını içeren videolar yayınlayan ÇOK SAYIDA SIRADAN HALKTAN İNSAN VE TANINMIŞ KİŞİ VARDIR. Bu kişiler açıkça Mehdilik iddiasında oldukları ve insanlara da bu telkinde bulundukları haldeaklı başında, aydın, kültürlü, bilgi sahibi insanların hiçbiri araştırmadan, incelemeden körü körüne bu kişilere asla itibar etmemekte ve sırf bundan dolayı da, “Şu kişi ‘Ben Mehdi’yim’ dedi, ben de buna inandım, o yüzden de onun yanından ayrılamadım” gibi bir açıklama yapmamaktadırlar. Çünkü açıktır ki bu ifadenin hiçbir inandırıcılığı olmayacak ve hem samimiyetten hem de gerçeklerden son derece uzak olacaktır. Dolayısıyla da kimse onlara karşı böyle bir itham ile ortaya çıkmamaktadır.
  • Ayrıca açıkça Mehdilik iddiasında olan bu kimseler çevrelerindeki insanları etkileyebilmek ve sözde Mehdi oldukları algısını oluşturabilmek için kendilerine uhrevi bir görünüm vermeye çalışmaktadırlar. Buna rağmen bu kimselerin Mehdi olduğuna inanıp da yıllarca bu insanların peşinden giden ve ‘bu yüzden yanlarından ayrılamadıkları iddiasında olan’ kimse yoktur.
  • Sayın Adnan Oktar ise hiçbir zaman böyle bir iddiada olmamış, hiçbir zaman kendisine böyle suni bir uhrevi görünüm verme gayreti içerisinde olmamış ye asla bu tarz telkinlerle çevresindeki insanları etkilemeye çalışmamıştır. Kendisinin en önemli özelliği Allah korkusu, samimiyeti, dürüstlüğü, hiçbir kalıba girmeye çalışmayan doğallığıdır ve zaten tüm bu özelliklerinden dolayı çok sevilen bir insandır.
  • Diğer yandan da Sayın Adnan Oktar televizyon programlarında müzik, dans, sohbet gibi unsurlara da yer vererek, bu samimi, doğal, neşeli ve esprili ortamın gençlerin ve modern kesimin de Allah’a yaklaşmalarına vesile olma amacıyla hareket etmiştir. Ve bu yaklaşımıyla da Mehdi arayışı ve beklentisinde olan insanların aradığı uhrevi görünümden tamamen uzak bir yapı ortaya koymuştur. Dolayısıyla “Biz Adnan Oktar'ın Mehdi olduğunu zannettiğimiz için yanından ayrılamadık” diyerek, 10-20-30 YILLIK SEVGİ VE DOSTLUK BAĞLARINI TEVİL ETMEK İSTEYEN KİMSELER, bu sözleriyle asla gerçekleri yansıtmamaktadırlar. Mecbur kaldıkları için bu gerçek dışı anlatımları yaptıkları açık ve net görülmektedir.
  • Bunun yanı sıra davamız dosyasında yer alan etkin pişmanlıktan yararlanmış olan sanıkların neredeyse tamamı KOLEJ VE ÜNİVERSİTE TAHSİLİ ALMIŞ, TÜRKİYE’NİN EN ÖNDE GELEN METROPOL ŞEHİRLERİNDE YAŞAYAN, ÇOK GENİŞ SOSYAL ÇEVRELERİ OLUP, HER TÜRLÜ SOSYAL AKTİVİTENİN İÇERİSİNDE OLAN; HER KESİMDEN AKADEMİK KARİYERİ OLAN İNSANLARLA, BASIN VE İŞ ÇEVRELERİYLE İÇ İÇE VE BAĞLANTIDA OLAN İNSANLARDIR. Ayrıca teknolojiyi ve bilişim imkanlarını da en üst düzeyde ve en yoğun olarak kullanan, her işlerini internet erişimine sahip akıllı telefonlar ve bilgisayarlarla halleden, ÇOK OKUYAN, ÇOK ARAŞTIRAN VE MERAK ETTİKLERİ HER KONUYU ANINDA GOOGLE’DAN ARAŞTIRIP ÖĞRENEBİLECEK BİLGİ VE BİRİKİME SAHİP OLAN kimselerdir.

Dolayısıyla aldıkları eğitim, bilgi ve kültür birikimleri ve yaşadıkları sosyal çevre, bu kişilerin herhangi bir şekilde KANDIRILMALARINA, ALDATILMALARINA, KÖRÜ KÖRÜNE BİR KİŞİNİN UHREVİ GÜÇLERİ OLABİLECEĞİNE İNANIP YANLIŞ YÖNLENDİRMELERİNE ASLA İMKAN TANIMAYACAK DÜZEYDEDİR. Kaldı ki ne Sayın Adnan Oktar'ın ne da camiamızdan herhangi başka bir kişinin böyle bir yaklaşımı da hiçbir zaman olmamıştır.

  • Tüm bunların yanı sıra Sayın Adnan Oktar'ın Mehdiyet konusundaki anlatımları da yalnızca PEYGAMBER EFENDİMİZ'İN (SAV) VE İSLAM ALİMLERİNİN KONUYLA İLGİLİ SÖZLERİNİ AKTARMAK VE GÜNÜMÜZDEKİ GELİŞMELERE PARALEL OLARAK YORUMLAMAKTAN ibarettir. Bunun dışında ŞAHSIYLA İLGİLİ ASLA HİÇBİR YÖNLENDİRMESİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR. Dolayısıyla bunun ötesindeki iddia, yorum ve çıkarımlar ise ancak kurgusal ve hayal ürünüdür.
  • Ayrıca etkin pişmanlıktan yararlanan bir kısım sanıklar mahkeme huzurunda verdikleri ifadelerinde ‘bu camianın asla bir örgüt olmadığını, dini bir yapılanma olarak gördükleri için bizlerle arkadaşlık etmeye başladıklarını söylemiş; diğer yandan da her Müslüman gibi, hadislerde geçenMEHDİYET KONUSUNDAKİ BİLGİLERE VAKIF OLDUKLARINI, ANCAK İSTEDİKLERİ YIL VE TARİHTE, İSTEDİKLERİ GİBİ ÖZGÜRCE ARKADAŞ ÇEVREMİZ İLE BAĞLANTILARINI KESTİKLERİNİ ve bir daha da bizlerle görüşmediklerini’ belirtmişlerdir. Bunun sonrasında da arkadaşlarımızdan yana ASLA HERHANGİ BİR TALEP, ISRAR, BASKI TAKİP GİBİ HİÇBİR DAVRANIŞ İLE KARŞILAŞMADIKLARINI da ifade etmişlerdir.
  • Dolayısıyla aramızda oldukları süreçte MEHDİYET KONUSUNA DAİR BİLGİLER EDİNMİŞ OLMALARININ ASLA BİR BASKI UNSURU OLARAK KULLANILMADIĞINI, hadislere dayalı bu anlatımları bilmelerine rağmen, İSTEDİKLERİ GİBİ ÖZGÜRCE AYRILABİLDİKLERİNİ ortaya koymuşlardır. 03.03.2020 tarihinde mahkeme huzurunda vermiş olduğu sözlü beyanında Burak Abacı bu durumu şöyle açıklamıştır:

SANIK BURAK ABACI: “Efendim, ben 88 yılında samimi duygularla girdiğim bu o zaman kendi kafamda cemaat, bir dini yapılanma olarak …… girdim… 2009 YILINDAN SONRA, 2011'DEN SONRA …… AYRILMA KARARI VERDİM VE AYRILDIM…

  • Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmış olan Ceyhun Gökdoğanda yine 03.03.2020 tarihli mahkeme huzurunda vermiş olduğu ifadesinde, ‘HİÇBİR BASKI ALTINDA OLMADIĞINI VE 2013 YILINDA, İSTEDİĞİ ANDA ARKADAŞ CAMİAMIZLA BAĞLANTISINI KOPARDIĞINI’ açıkça ifade etmiştir:

MAHKEME BAŞKANI: Siz, mesela o dönem onun Mehdi olduğuna inandınız mı? 

SANIK CEYHUN GÖKDOĞAN: İnandım tabi… 

SANIK CEYHUN GÖKDOĞAN: Efendim, … 2013 YILI EYLÜL AYINDA BEN, BU YAPIYLA İLGİLİ BÜTÜN BAĞIMI KOPARDIM.  

  • Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmış olan Adnan Tınarlıoğlu da yine 03.03.2020 tarihli mahkeme huzurunda vermiş olduğu ifadesinde yine, ‘HİÇBİR BASKI ALTINDA OLMADIĞINI VE 2013 YILINDA, İSTEDİĞİ ANDA ARKADAŞ CAMİAMIZLA BAĞLANTISINI KOPARDIĞINI’ açıkça ifade etmiştir:

ADNAN TINARLIOĞLU: … CEMAATTEN AYRILDIM O DEVİRDE. BİR DAHA GÖRÜŞMEDİM.
BAŞKAN : Hangi tarihti bu?

ADNAN TINARLIOĞLU: 2018 YILIYDI. BAŞLARI OCAK ŞUBAT GİBİ HATIRLIYORUM.
BAŞKAN : Peki bu ayrılmaya karar verdikten sonra, AYRILDIKTAN SONRA SİZİNLE İLGİLİ HERHANGİ BİR KARALAMA FAALİYETİ KAPSAMINDA BİR EYLEM YAPILDI MI?
ADNAN TINARLIOĞLU: BİR ŞEY OLMADI EFENDİM.

  • Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanan bazı sanıklar da, arkadaş camiamızda Mehdilik anlatımlarına şahit oldukları halde, SAYIN ADNAN OKTAR’IN SÖZDE MEHDİ OLABİLECEĞİ YÖNÜNDE HİÇBİR KANAATE KAPILMADIKLARINIve BUNA ASLA İNANMADIKLARINI da dile getirmişlerdir. Dolayısıyla sözde ‘Mehdiyet konusunun anlatılmasıyla kişilerin iradelerinin fesada uğratıldığı ve aramızdan ayrılamayacakları hale getirildikleri’ iddiasını da bu ifadeleriyle bir kez daha çürütmüşlerdir.

BERİL KONCAGÜL mahkeme huzurunda vermiş olduğu 11.03.2020 tarihli ifadesinde Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızla tanıştığı 2010 YILINDAN İTİBAREN MEHDİYET KONUSUNA HİÇ İNANMADIĞINI detaylı olarak anlatmış, bir cümlesinde de bu durumu çok açık ve net bir şekilde şöyle ifade etmiştir:

BAŞKAN: Peki sen bu süreçte o telkinlerle ONUN (SAYIN ADNAN OKTAR'IN) MEHDİ OLDUĞUNA İNANDIN MI? 

MÜŞTEKİ SANIK BERİL KONCAGÜL: YOO, HAYIR İNANMADIM.

  •  Tüm bu apaçık delillerin yanı sıra eğer bu kimseler -KENDİSİNİN ASLA BÖYLE BİR İDDİASI VE SÖYLEMİ OLMAMASINA RAĞMEN- GERÇEKTEN SAYIN ADNAN OKTAR'IN MEHDİ OLDUĞUNA İNANMIŞ VE BU YÜZDEN ONUN YANINDA OLMUŞ OLSALARDI, ASLA YANINDAN AYRILMAMALARI DA GEREKİRDİ. Ancak bu kişilerin bir kısmı, operasyondan çok daha önceki yıllarda DİLEDİKLERİ ANDA ÖZGÜR İRADELERİYLE ARKADAŞ CAMİAMIZ VE SAYIN ADNAN OKTAR İLE OLAN BAĞLANTILARINI KESMİŞ VE ARAMIZDAN AYRILMIŞLARDIR. Bir kısmı da yine aynı şekilde operasyondan sonra ayrılma kararı almışlardır.

Dolayısıyla, bu tavırları da, BU KİŞİLERİN İRADELERİNİN MEHDİYET DÜŞÜNCESİ İLE ASLA FESADA UĞRAMADIĞINI ve HEPSİNİN DE SON DERECE ÖZGÜR DÜŞÜNÜP, ÖZGÜR HAREKET ETTİKLERİNİ GÖSTERMEKTEDİR. Sözde Mehdiyet telkini aldıkları ve Sayın Adnan Oktar'ın Mehdi olduğuna inandıkları için ayrılamadıkları gibi bir durumlarının da kesinlikle olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.


Sayın Adnan Oktar, dindar ve entelektüel bir yazar olarak hayatı boyunca, önemli bölümü dini konularda olmak üzere sayısız ilmi ve kültürel çalışma ve araştırmalar yapmış, yüzlerce eser kaleme almıştır. Mehdiyet ve Ahir Zaman konuları da bu ilmi faaliyetlerinden yalnızca bir bölümünü kapsamaktadır.

Mehdiyet konusunda her araştırma yapan, yazı yazan, kitap neşreden insanları Mehdilik iddiasında bulunmakla itham etmek bütünüyle dayanaksız, maksatlı ve art niyetli bir tutumdur.

Sayın Adnan Oktar'ın Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerine dayalı tüm samimi ve iyi niyetli anlatımları, art niyetli ve karanlık hesaplar peşindeki kişi ve çevreler tarafından SÖZDE ‘MEHDİLİK İDDİASINDA BULUNMAK’, ‘BU İDDİA İLE İNSANLARI BASKI ALTINA ALMAK’ GİBİ UYDURMA, HAYALİ, GERÇEK-DIŞI VE ÇİRKİN İDDİALARLA ÇARPITILARAK gölgelenmek istenmektedir. Konunun tüm açıklığına, şeffaflığına rağmen ortada güya şaibeli, tehlikeli, esrarengiz bir konu varmış algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır.

Diğer yandan da Sayın Adnan Oktar hiçbir zaman ‘Mehdi olduğu’ yönünde bir iddiada bulunmadığı gibi, gerek TV’deki canlı yayın sohbet programlarında gerekse de sosyal medyadaki paylaşımları yoluyla defalarca mehdilik iddiası olmadığını dile getirmiş, ÖMRÜMÜN SONUNA KADAR ASLA BÖYLE BİR İDDİADA BULUNMAYACAĞIM ŞEKLİNDE YEMİN EDEREK bu konuyu net bir şekilde açıklamıştır:

– "BEN MEHDİ DEĞİLİM!" (https://www.haber3.com/magazin/adnan-oktar-ben-mehdi-degilim-haberi-458299)

– "MEHDİLİK İDDİAM YOK !" (https://www.dailymotion.com/video/x1y1742)

 – "BENİM MEHDİLİK İDDİAM YOK. HİÇBİR ZAMAN DA OLMAZ. DEFALARCA DA YEMİN ETTİM, YAŞAMIM BOYUNCA ASLA BÖYLE BİR İDDİADA BULUNMAYACAĞIM DİYE."(https://www.timeturk.com/tr/2013/03/09/adnan-oktar-dan-mehdilik-aciklamasi-mehdilik-alametleri-bana-uyuyor.html)




Tüm bu gerçekler dikkate alındığında, İslam tarihinde Mehdiliğin yüzyıllardır tüm Müslümanlar tarafından anlatılan ve hala anlatılmaya da devam eden bir konu olduğu açıkça görülmektedir.İslam alimleri, İlahiyatçılar, araştırmacılar, yazarlar eserlerinde ve sohbetlerinde ve halkımızın büyük bölümü de her türlü platformda Mehdiyet konusunu sık sık gündeme taşımaktadırlar.

Dolayısıyla Sayın Adnan Oktar’ın da bir Müslüman olarak inancı gereği Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerinden, İslam alimlerinin eserlerinden alıntılar yaparak diğer pek çok konu gibi, Mehdiyet konusunu da anlatmış olması, asla kendisinin Mehdilik iddia ettiği anlamına gelmez. 

Bu sebeple de sözde ‘Mehdiyet iddiasında bulunduğu’ veya ‘Mehdiyet konusunu gündeme getirmek suretiyle, sözde insanların dini duygularını istismar ettiği’ ve ‘çevresindeki insanların da sözde bu yüzden yanından ayrılamadıkları’ gibi mesnetsiz iddiaların HİÇBİR GERÇEKLİĞİ VE TEMELİ YOKTUR.

Sayın Adnan Oktar’ın da, MEHDİYET KONUSUNU ANLATAN YÜZLERCE MÜSLÜMANDAN HİÇBİR FARKI YOKTUR. Tüm İslam düşünürleri, yazarlar, araştırmacılar veya halkımızdan Mehdiyet konusundan bahsedenler nasıl ki ‘Mehdiyi anlatıyor’ gerekçesiyle suçlanamaz ve bunu da sözde bir baskı unsuru olarak kullandıkları iddia edilemezse, Sayın Adnan Oktar’a da Mehdiyet’ten bahsettiği için böyle bir suç isnadı yapılamaz. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski