Geçtiğimiz günlerde, Süperhabertv isimli internet sitesinde Teknik ve Bilim Araştırma Vakfı camiası mensuplarından Sadun Engin hakkında birtakım gerçek dışı iddialardan oluşan, algı amaçlı uydurma bir habere yer verilmiştir. 

Gazeteci Mevlüt Yüksel imzasıyla yayınlanan (sözde) haberde yer alan asılsız bilgi ve iddialardan haberin, sipariş üzerine alelacele kaleme alındığı anlaşılmaktadır. 

Haberde geçen gerçek dışı itham ve iddialara ilişkin cevaplarımız ise şöyledir: 

BİRİNCİSİ

Sadun Engin ile Zafer Partisi Genel Başkanı Sayın Ümit Özdağ arasında uzaktan, yakından hiçbir akrabalık bağı yoktur. Bu gerçeği ilgili kişi ya da kurumlardan kolaylıkla teyit edebilmek mümkün olduğu halde, camiamıza husumetli kişilerin aktardığı uydurma bilgileri peşinen doğru kabul edip sırf sansasyon amacıyla okuyucusuna yalan haber sunmak, dürüst, ilkeli, ahlaklı ve tarafsız gazetecilik etiğiyle bağdaşmamaktadır.

İKİNCİSİ

Sadun Engin'in güya sık sık İsrail'e giderek kendisiyle görüştüğü iddia edilen İsrailli hamam ve Likud Partisi milletvekilinin ismi de, Yehuda Blick değil Yehuda Glick’dir. Hazırladığı haberdeki bilgileri, internetten doğrulama ihtiyacı bile duymaması, haberi hazırlayan gazetecinin kendisine dikte ettirilen her şeyi, doğru-yanlış olduğuna dair en ufak bir araştırma yapmaksızın körü körüne yayınladığını göstermesi bakımından dikkat çekicidir. 

ÜÇÜNCÜSÜ

Haberde adı geçen İsrailli hamam ve Likud Partisi milletvekili, Yehuda Glick’in güya “Sayın Erdoğan’a yaptırım uygulanması için İsrail meclisine önerge verdiği” iddiası da gerçek dışıdır. İddiaya konu olay gerçekte, iktidardaki Likud partisi milletvekili Yehuda Glick ve Yahudi Evi partisi milletvekili Şulamit Maalem’in 2017 yılında, parlamentodaki Dış İlişkiler ve Güvenlik Komisyonu'na “Türkiye'nin Mescid-i Aksa ve Doğu Kudüs'teki faaliyetlerinin komisyonda ele alınarak tartışılması” çağrısıyla yaptıkları bir başvurudan ibarettir. 

Gerçekler alenen çarpıtılarak okuyuculara sunulan bu asılsız iddia, geçmişte bir kısım medyada da konu olmuştur. Ancak, Oda TV haber sitesi yazarlarından Musevi asıllı gazeteci Rafael Sadi, hamam Yehuda Glick ile gerçekleştirdiği röportajında ‘bu iddianın’ gerçek dışı olduğunu açık şekilde ortaya koymuştur. Rafael Sadi’nin Yehuda Glick ile gerçekleştirdiği röportaja ve konu hakkında kaleme almış olduğu yazısına Odatv isimli internet haber sitesinden kolaylıkla ulaşılabilir. 

Bununla birlikte, camiamız yıllarca, farklı dinlerden, etnik kökenden, inanıştan, dünya görüşünden kişilerle bir araya gelerek, başta Allah sevgisinin, barışın, huzurun güçlendirilmesi olmak üzere birçok konuda ilgili kişilerle istişare, işbirliği ve görüşmeler yapmıştır. Bu görüşmeler daima kamuoyunun gözü önünde olmakla birlikte, hiçbir zaman görüşülen kişilerin her fikrinin tamamını kabul ettiğimiz anlamına gelmemektedir. Bu görüşmelerde amaç, ortak paydalarda buluşarak, insanlığa fayda getirecek çalışmaları güçlendirmek ve yaymak, aynı zamanda yanlış görüşleri olanlara gerçekleri anlatmaktır.

DÖRDÜNCÜSÜ

Haberde, İsrail ile Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız arasında güya gizli bir bağlantı varmış izlenimi verilmeye çalışılmış ve sözüm ona bu bağlantının kurucusu olarak da Sadun Engin’in ismi verilmiştir. 

Haber bu yönüyle, yakın geçmişte sıkça yayınlanan ve Sayın Adnan Oktar ile arkadaş grubumuzu güya 'sadece İsrail’le, Musevilerle ve hahamlarla irtibat halinde kimselermiş' gibi göstermeyi amaçlayan çarpıtma haberlerin bir benzeri niteliğindedir. Bu tip uydurma ve çarpıtma haberlerle amaçlanan ise, Musevi karşıtı bir kısım muhafazakar kesimleri provoke ederek camiamıza karşı galeyana gelmelerini ve tavır almalarını sağlamaktır. 

Oysa, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız HER DİNDEN, HER ÜLKEDEN, HER MİLLETTEN VE HER KESİMDEN İNSANLARLA GÖRÜŞMÜŞ, ONLARA İSLAMI ANLATMIŞ, TÜRKİYE'NİN MİLLİ MENFAATLERİNİ SAVUNMUŞ, HÜKÜMETİMİZİ DESTEKLEYİCİ YÖNDE SAYISIZ FAALİYETTE BULUNMUŞLARDIR.

Söz konusu haberde, arkadaşımız Sadun Engin'e de, kasıtlı ve art niyetli olarak, sanki sadece İsrail’li hamamlarla görüşüyormuş ya da sadece İsrail'e gidip geliyormuş izlenimi verilmeye çalışılmıştır. 

Oysa, Sadun Engin diğer pek çok arkadaşımız gibi

‼️ Allah’ın varlığının ve birliğinin delillerini, Kuran mucizelerini, İslam'ın hak din olduğunu, Türk-İslam birliğinin önemini, Evrim Teorisi'nin bilimsel geçersizliğini ve yaratılış gerçeğini anlatmak, 

‼️ Farklı görüş ve inançları benimsemiş insanlar arasında, Deccaliyet tarafından suni olarak oluşturulmuş öfke ve nefreti yok etmek, 

‼️ Müslümanlara ve mazlumlara yönelik zulüm ve katliamların durdurmasını, sevgi ve hoşgörünün tüm dünyaya hakim olmasını sağlamak, 

‼️ Ülkemiz, Hükümetimiz ve Sayın Cumhurbaşkanımız aleyhindeki önyargıları yıkmak, gerçek dışı ithamları, karalama kampanyalarını etkisiz kılmak

amacıyla dünyanın dört bir yanına gitmiştir. 

Dünya çapında 500’ün üzerinde konferans, seminer ve panele konuşmacı olarak katılmış, kendisini davet eden yüzlerce dernek, vakıf ve sivil toplum kuruluşuyla sayısız görüşme gerçekleştirmiştir. Amerika’dan Endonezya’ya, Fransa’dan Brunei Sultanlığı'na, Vatikan’dan İngiltere’ye, Pakistan’dan Avusturalya'ya kadar 40’dan fazla ülkede bu amaçla bulunmuştur. İsrail bu ülkelerden yalnızca biridir.

Kısaca, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız İsrail'li sivil toplum kuruluşu mensuplarıyla, siyasilerle, akademisyenlerle, din adamlarıyla ne amaçla görüşüyorsa İngilizlerle, İtalyanlarla, Azerilerle, Rohingyalılarla, Filistinlilerle, Suriyelilerle, dünyanın her ülkesinden sanatçılarla, gazetecilerle, politikacılarla, bilim adamlarıyla, yazarlarla, fikir adamlarıyla da aynı amaçlar doğrultusunda görüşmüşlerdir. 

Camiamızın bazı İsrailli din adamları ile yaptığı görüşmeler hakkındaki gerçek dışı ithamların asıl amacı, Sn. Adnan Oktar ve camiamız üzerinden Sn. Cumhurbaşkanımızı ve AK Parti Hükümetini yıpratmaktır.

Bazı çevreler, İsrailli yetkililerle ve din adamlarıyla görüşmeyi güya büyük bir suç, hatta neredeyse dinen bir günahmış gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Bu tür haberlerde de camiamızın İsrailli bazı yetkililerle yapmış olduğu görüşmeler kullanılmaktadır. 

Oysa, İsrailli yetkililerle veya Musevi din adamlarıyla, dinimizin ve devletimizin menfaatleri, dostluk ve barışın tesisi gibi nedenlerle görüşmek bir suç veya şaibeli bir durum değildir. 

Nitekim, Sn. Cumhurbaşkanımız da her zaman bu tür hayırlara vesile olan görüşmeler yapmaktadır ve yakın zamanda Musevi din adamlarını Beştepe’de ağırlamıştır.

Ancak, söz konusu art niyetli çevreler, Sn. Cumhurbaşkanımızın yaptığı bu son derece yerinde ve akılcı görüşmeleri şaibeli bir durum olarak göstermeye çalışmakta ve camiamızın yaptığı görüşmeler üzerinden aslında kendilerince Sayın Cumhurbaşkanımızı eleştirmektedir.

Defaatle belirttiğimiz gibi, devletimizin, milletimizin ve dinimizin ali menfaatleri korunduğu sürece, İsraillilerle, İngilizlerle, Çinlilerle, Ruslarla veya herhangi bir milletle görüşmekte hiçbir beis olamaz. Kamuoyunun gözünün önünde yapılmış bu görüşmelerin altında art niyet aramak akla, mantığa ve vicdana uygun değildir. 

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski