Sayın Adnan Oktar'ın tümüyle haksız ve hukuksuz olarak tutuklanmasının ardından bugüne kadar 18 aylık bir süre geçti. Son birkaç aydır devam eden duruşma sürecinde dava dosyasının her yönden bomboş olduğu tüm detaylarıyla ortaya çıktı. Atılan bütün iftiralar, asılsız suçlamalar delilleriyle birer birer çürütüldü. Öne sürülen iddiaların geçersiz ve gerçek dışı oldukları tek tek, ayrıntılı biçimde gözler önüne serildi. İlk gün ortaya atılan 33 uydurma suçtan tek bir tanesi bile kalmadı. Dosyayı ve iddianameyi inceleyen hukukçular, bilim adamları dosyanın bomboş olduğu gerçeğinde ittifak etti.

Hal böyleyken Müslüman bir kardeşimiz olarak sizden beklediğimiz, kendilerine atılan çirkin ve asılsız iftiralara, yalanlara, uğradıkları zulüm ve haksızlıklara karşı 1.5 yıldır zorlu, onurlu, tarihi bir mücadele veren Müslümanların aklanmasını, bu iftiralardan temize çıkmalarını sevindirici, müjdeli bir olay olarak karşılamanızdı. Bir kardeşleri olarak haklarında olumlu, takdir edici, şevklendirici ve hüsnü zanlı konuşmanızdı.

Ancak siz, henüz davası devam eden, masumiyet karinesine sahip, aleyhinde hiçbir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, bugüne kadar hiçbir suça karışmamış, tek bir sabıka kaydı dahi bulunmayan Sayın Adnan Oktar hakkında peşin hükümle, adeta yargısız infaz niteliğinde bir açıklama yaptınız. Süregiden bir davada mahkemeyi etki altında bırakmaya teşebbüs etme hatasına düştünüz.

Ne yazık ki kullandığınız üslup ne size ne de konumunuza hiç yakışmadı.

Oysa, sizin karşı olmanız gereken Müslümanlar değil, asıl bu Müslümanların yıllar boyu hayatlarını vakfederek, canlarını ve mallarını ortaya koyarak en etkili ilmi ve fikri mücadeleyi yürüttükleri ve hepsinin düşmanlığını kazandıkları PKK, PYD, YPG, FETÖ, DEAŞ ve hepsinin üzerindeki İngiliz Derin Devleti gibi Türkiye düşmanı, bölücü şer yapılardır. Asıl bu sinsi ve hain odakları devletimize ve milletimize karşı tehdit olarak görmeniz ve göstermeniz gerekirken, bunlarla mücadele eden Sayın Adnan Oktar gibi yerli, milli ve gerçek vatansever Müslümanları tehdit olarak gösterme yanılgısına düştünüz.

Eğer, gerçekten ortada güya böyle bir tehdit olsaydı zaten herkesten önce Sayın Cumhurbaşkanımız gerekli açıklamayı yapardı. Ancak, bilindiği gibi kendisinin 18 aydır aleyhte tek bir yorum ya da açıklaması olmadı. Dolayısıyla, Sayın Cumhurbaşkanımızın aleyhte hiçbir ifadesi yokken sizin geçmiş yıllarda yaşanan, Bülent Arınç tarzı yersiz ve anlamsız bir çıkış yapmanız ne yazık ki doğru bir davranış olmadı. Vefa, dostluk ve kardeşliğe sığmadı. 

Son dönemde, güya Mahkeme üzerinde etkili olduğunu iddia ederek Sayın Adnan Oktar'ın tahliyesi karşılığında 45 milyon dolar talep eden bir haraç çetesinin bu çirkin talebinin REDDEDİLMESİ ve kendilerine hiçbir ödeme yapılmayacağının söylenmesi üzerine, ilginç bir biçimde ortada bir takım aleyhte konuşmalar, umulmadık aksilikler ve terslikler baş göstermeye başladı.

Şahsınızı tenzih ediyoruz fakat 18 aydan bu yana, ortada bir oyun ve kumpas olduğunu bilen ne siz ne de hiçbir Ak Partili kardeşimiz aleyhimizde hiçbir demeç vermediğiniz halde, bir anda anlaşılmadık bir biçimde yaptığınız konuşmanın, bizden red cevabı alan söz konusu haraç çetesine mensup bazı kişilerin kızgınlık anıyla aynı zamana denk gelmesi ister istemez tedirgin edici bir durum meydana getirdi. Özellikle, 18 ay bekleyip de dosyanın bomboş olduğunun ayyuka çıktığı şu günlerde aleyhimizde mesnetsiz ithamlar içeren bir üsluba başvurmanız zihinlerde soru işareti oluşturdu. Elbette, bu olaylar arasında bir bağlantı olduğunu iddia etmiyoruz, sadece iki gelişmenin de eşzamanlı olmasına şaşırdık. Zira, bu haraç çetesinin sizi böyle bir ifadeye zorladığına inanmıyoruz, çünkü sizin hiç kimsenin oyununa gelmeyecek kadar dürüst ve aklı başında bir insan olduğunuzu biliyoruz. Ancak, bu durum haliyle bizi tedirgin etti.

Değerli Bakanımız, evet Celal Ülgen'in bize karşı olan aleyhteki tutumunu anlıyoruz. Ancak, sizin aynı çizgideki konuşmanıza bir türlü anlam veremedik. Celal Ülgen yıllardır Sayın Cumhurbaşkanımıza, Ak Parti'ye karşı olmasıyla, ateist-materyalist sol görüşü savunmasıyla tanınan bir kişi. Onun bize karşı kullandığı aynı üslupla bizim aleyhimizde beyanda bulunmanızı kardeşlik hukukuna yakıştıramadık.

Ayrıca, bizim güya devleti ele geçirmek gibi bir çaba içinde olduğumuzu belirtmişsiniz. Sayın büyüğümüz, bu zatıalinize hiç yakıştıramadığımız çok yakışıksız bir ifade. Sizin gibi aklı başında bir abimizin bunları söylemesine hiç anlam veremiyoruz. Biz 150 kız, 100 erkekle devleti nasıl ele geçirelim. Devlet, vatan, millet zaten bizim, daha nesini ele geçireceğiz. Asıl devlet bizi ele geçiririr, biz devletin evlatlarıyız.

Dolayısıyla, vefa ve kardeşlik hukukuna uygun düşmeyen söz konusu konuşmaları sehven yaptığınızı düşünüyor ve en kısa zamanda düzelteceğinizi umuyoruz.


Bu İtibarla, Bazı Önemli Gerçekler Hakkında Tekrar Hatırlatma Yapmanın Faydalı Olacağını Düşünüyoruz. 

Sizin De Çok İyi Bildiğiniz Ve Takdir Edeceğiniz Üzere:

– Daha siz ortada yokken Ak Parti'ye en güçlü desteği veren ve Hükümetin ideolojik zeminini oluşturan kişi Sn. Adnan Oktar'dı.

 Sn. Adnan Oktar, ilk günden itibaren Ak Parti'ye güzel, kaliteli bir vitrin oluşturdu. Sayın Erdoğan Belediye Başkanı seçildiğinde sağında ve solundaki kişiler Adnan Bey’in arkadaşlarıydı.

 Sn. Adnan Oktar, eserleriyle, konferanslarıyla, ilmi ve fikri faaliyetleriyle tüm Türkiye ve dünya çapında Darwinizmin-Materyalizmin yıkılmasına, evrim teorisinin bilimsel olarak yerle bir edilmesine vesile oldu. Bu sayede, sizin daha bu konulardan haberiniz bile yokken Ak Parti'nin felsefi ideolojik zeminini oluşturdu.

– Adnan Bey'in başlattığı ve Kuran mucizelerinin, iman hakikatlerinin, Darwinizm ve materyalizmin geçersizliğinin anlatıldığı yıllar süren yoğun, kapsamlı, yaygın, sistemli, akılcı ve etkili tebliğ faaliyeti sonucunda önceden halkın %70'inin Darwinizme inandığı ve dine mesafeli durduğu ülkemizde dindar bir toplum ve dindar bir nesil gelişti. BUGÜN ADNAN BEY'İN VESİLESİYLE TÜRKİYE'DE DARWİNİZME İNANANLARIN ORANI %5 BİLE DEĞİL.

– Yoksa, eskisi gibi Darwinizmin, materyalizmin yaygın kabul gördüğü, temel eğitim politikası olarak benimsendiği bir ülkede dindar bir hükümetin siyasi başarı kazanabilmesi asla mümkün olmazdı. Bu gerçeği başta DOĞU PERİNÇEK olmak üzere birçok önemli düşünür ve kanaat önderi de açık bir şekilde dile getirdi.

– Dolayısıyla, Adnan Bey ülkemizde inançlı, dindar bir toplumsal zemin oluşmasına vesile olduğu için Ak Parti hükümeti iktidara geldi, siz de bu sayede milletvekili ve bakan oldunuz.

– Ne var ki, 11 Temmuz operasyonuyla Adnan Bey’in yıllardan beri süren ilmi ve fikri desteği kesilerek Ak Parti'nin sürekli kan kaybetmesine ve gerilemesine neden olacak uğursuz bir sürecin de düğmesine basılmış oldu.

– Sn. Adnan Oktar ve arkadaşlarına yapılan operasyonla bu önemli desteğin kesilmesi Ak Parti oylarının %30’a kadar düşmesine yol açtı. Son seçimlerde Ankara, İstanbul gibi büyük şehirler ONLARCA YILDAN SONRA bir anda ŞOK BİR BİÇİMDE Ak Parti'nin elinden çıktı.

– Muhafazakar Ak Parti tabanıyla modern, özgür, batılı yaşam tarzını benimseyen toplum kesimleri arasında herkesin itibar ettiği bir köprü rolü oynayan Sn. Adnan Oktar ve arkadaşlarının engellenmesi sonucunda İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerde ve sahil kesimlerinde Ak Parti oyları daha önceden görülmemiş bir biçimde düştü. Bunun farkında mısınız?

– Normal şartlarda, seçim sonralarında belirsizlik ortadan kalktığı, istikrar ve güven ortamı oluştuğu için her zaman döviz kurlarında gerileme, ekonomide iyileşme eğilimleri görülür. Ancak ADNAN BEY'İN TUTUKLANMASININ HEMEN ARDINDAN BİR İLK DAHA GERÇEKLEŞTİ: Seçimlerin yapıldığı Haziran ayında dolar kuru ortalama 4.63 TL. seviyesinde iken 10 TEMMUZ'DA KABİNENİN AÇIKLANMASI VE HEMEN ERTESİ GÜNÜ YAPILAN 11 TEMMUZ OPERASYONU SONRASINDA DOLAR 4.97 REKOR SEVİYESİNİ GÖRDÜ. Adnan Bey'in tutuklandığı 11 Temmuz tarihini müteakiben başlayan ve aralıksız tırmanan bu EKONOMİK KRİZ sonucunda birkaç hafta içinde DOLAR TARİHİ REKORU OLAN 7.24 TL SEVİYESİNİ GÖRDÜ (KARA CUMA)Bu, yılbaşına göre yaklaşık %70, bir önceki aya göre ise %36 gibi akıl almaz bir artıştı. GÖRÜLDÜĞÜ GİBİ, BAZI ÇEVRELERCE 2018 AĞUSTOS AYINDA MEYDANA GELMİŞ GİBİ GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILAN EKONOMİK KRİZ, GERÇEKTE ADNAN BEY'İN TUTUKLANDIĞI 11 TEMMUZ'UN HEMEN ARDINDAN PATLAK VERMİŞ VE GÖRÜLMEMİŞ BİR HIZLA TIRMANMAYA DEVAM ETMİŞTİR.

– Türkiye, Ak Parti hükümeti ve Sayın Erdoğan aleyhinde yıllardan beri bu şer planları ince ince hazırlayan ve sinsi bir biçimde uygulamaya koyan İngiliz Derin Devleti'ni ve oyunlarını deşifre eden yine Sn. Adnan Oktar oldu. Ne var ki Adnan Bey ve arkadaşları İngiliz Derin Devleti ile mücadele ederken siz istemeden ve farkında olmadan İDD'nin safında yer aldınız.

– Türkiye’nin güneydoğu sınırında PYD-YPG adı altında dev bir PKK devleti kuruldu. Adnan Bey PYD-YPG'nin PKK'yla aynı kanlı terör örgütü olduğunu söylediğinde ilk başta bazı hükümet üyeleri buna karşı çıkıp PYD'nin müstakil demokratik bir oluşum olduğunu iddia etmişti. Şimdi ise PYD'nin terör örgütü PKK'nın Suriye kolu olduğunu görüp anlamayan kalmadı. Sonuçta, ADNAN BEY HER ZAMAN YOL GÖSTERİCİ OLDU. Ülkemiz, devletimiz ve hükümetimiz aleyhinde gelişen sinsi ve potansiyel tehlikelere karşı hep önceden dikkat çekip uyardı, en akılcı çözüm önerilerini sundu.

– Müslümanlar arasında mazlum, masum hatırı sayılır bir kitle var. Yıllar boyunca, gazinolarda, diskolarda eğlenen, dans eden, plajlarda bikiniyle gezen, denize giren, dekolte giyinen kişiler bu mazlum Müslümanları haşa küçük görüp onlarla kendilerince alay ettiler. Bizim ultra modern görünümümüzün ve söz konusu sosyal faaliyetleri yapmamızın en önemli nedeni ise, önceden Müslümanları böyle asosyal, ezik, içine kapalı gören, rahat ve özgür dünyanın güzelliklerinden, modernizmden mahrum olduklarını, her zaman da mahrum kalacaklarını düşünen bu kişilerin Müslümanlara gıpta gözüyle bakmasını sağlamaktı.

Sözde evrimle, tesadüfler sonucunda meydana geldiklerini sanan, ahiret inancı olmayan ciddi bir kesimde Müslümanların, inkar edenlerin sahip oldukları dünya nimetlerine, imkan ve güzelliklere asla sahip olamayacağı fikri hakimdi. Biz de Müslümanlara kibirli ve üst perdeden bakan bu düşünceyi kırmak için bu faaliyetleri yaptık. Müslümanların da bu güzellikleri helal dairesinde çok daha üst boyutta yaşayabileceğini, asıl güzelliğin İslam'da olduğunu, dünyada ve ahiretteki en güzel imkanlara, nimetlere ve güzelliklere asıl Müslümanların layık olduğunu, İslam'ı yaşayanların da rahatlıkla gülüp eğlenip dans edebileceğini, modern ve dışa dönük olabileceğini gösterdik. Müslümanların belini büküp kendilerince onlarla alay edenlere bir ders vermek, onların Müslümanları manen ezmelerini, hor görmelerini engellemek için bir nevi tedbir olarak böyle bir modeli uyguladık.

Bu uygulamanın hikmetlerini ve faydalarını görüp anlamak, ÖNYARGILI VE YÜZEYSEL DEĞİL, ANCAK DERİN BİR BAKIŞ AÇISIYLA mümkün olabilir. Yoksa, kimse dansın, dekoltenin, meraklısı değil! Özellikle de belli kesimler tarafından yadırganacağını, eleştiri ve kınama oklarının, bilinçsiz ve ölçüsüz saldırıların hedefi olacağını bile bile... Nasıl ki Sayın Adnan Oktar'ın bilimsel ve kültürel faaliyetleri sonucunda Darwinizm ve materyalizmin beli kırıldı ve artık ayağa kalkamıyorsa, önceden MÜSLÜMANLARLA ALAY EDEN BOZUK ZİHNİYET DE BU MODEL VE FAALİYETLER SONUCUNDA EZİLMİŞ OLDU. Böylelikle amaç da yerine gelmiş oldu. Sonuçta, zahirinde bazı kimselerin karşı olduğu bu olayın batınında derin bir amacı ve anlamı vardı. FAYDASI GÖRÜLDÜ, NETİCESİ ALINDI, BUNDAN SONRA DA DAHA FAZLA DEVAM EDİLMESİNE GEREK KALMADI.

Özetle, hayatını Allah yoluna adamış, tüm vaktini İslam'a ve Müslümanlara hizmet etmekle geçirmiş, her daim Müslümanlara destek olmuş, onların yolunu açmış, başarı ve zaferlerine vesile olmuş, Türk-İslam Birliği'ni, Kızıl Elma'yı savunan yerli, milli bir insana nasıl böyle görülmemiş zulümler yapılır, nasıl böyle olmadık çirkin iftiralar atılır diye sormak, araştırmak yerine bu olumsuz sözleri sarfetmenizi hayretle karşıladık. Geceli gündüzlü emek verip Ak Parti'nin bugünlere, sizin de o makama gelmenize vesile olan bir kişiye bunları söylemenizi hiç yakıştıramadık. Bir takım art niyetli ve maddi çıkar peşindeki kişilerin, "Tayyip Bey sizin üstünüzü çizdi" şayialarının ortalıkta dolaştığı bir dönemde böyle bir demeç vermenizi son derece yadırgadık. Güzel bir vesileyle bunu telafi edeceğinizi umuyoruz.

Aksi takdirde, böyle gerçeklere aykırı ADALETSİZ ÜSLUPLAR, YARGISIZ İNFAZLAR GAYRETULLAHA DOKUNUR. Bir insanın dilini bağlayıp kilitli bir hücreye koyduktan sonra gıyabında olumsuz sözler sarfetmek samimi, dürüst, saygın bir insana yakışmaz. Sayın Adnan Oktar hakkında bu tür ifadeler kullanmak kimseye itibar kazandırmaz. Zamanında Bediüzzaman Said Nursi, Süleyman Hilmi Tunahan, Adnan Menderes gibi isimler de çok kötü sözlere ve karalama girişimlerine maruz kaldılar. Ancak onlar kendilerine karşı söylenenlerle değil, bu eziyetler karşısında gösterdikleri sabır, yiğitlik ve kararlılıkla tarihe geçtiler.

7 gün 24 saat herkesin gözleri önünde olan, evleri, yerleri, mekanları belli olan insanları gece baskınıyla türlü eziyet ve hakaretler eşliğinde toplayıp sıkıştırılmış kelepçeli ellerinden kanlar akarak nezarethanelere atıp ortada hiçbir suç, somut suç delili ya da suçüstü olmadan günlerce aç, susuz, uykusuz gözaltında tutmak; hayatında karakol, emniyet, cezaevi görmemiş gencecik kızları belki bu işkencelerden yılarak Müslümanlar aleyhinde yalan ve iftira atarlar beklentisiyle en ağır suçları işlemiş katillerin, canilerin, travestilerin arasına atmak bir kahramanlık ya da başarı değil tam aksine İNSANLIK ADINA UTANÇ VESİLESİDİR. Biz sizin gibi bir Müslüman kardeşimizden asıl bu kanunsuz, hukuksuz insanlık ayıbını, bu görülmemiş vahşeti kınamanızı beklerdik.

Bugün ülkemizde bu tür insanlık dışı, vahşet derecesindeki uygulamalar halkımızı son derece tedirgin etmektedir. "Acaba yarın başıma ne gelir, kapıma kim dayanır" diye sürekli kaygı içinde yaşayan, biraz imkan bulunca hemen yurt dışına yerleşmeyi planlayan, gelecek korkusu ve güvensizlikten her türlü girişim ve yatırımdan kendini uzak tutarak ekonomik çöküşü tetikleyen bir kitle günden güne büyümektedir.

Bu felaketi önleyecek tek çözüm ise Müslümanların, şer odakların kışkırtmalarına kapılarak birbirleriyle uğraşmadan, tam aksine kardeşlik ruhuyla birlik ve beraberlik içinde hareket etmeleri, devlet, vatan, millet ve İslam düşmanlarına karşı elbirlik mücadele etmeleridir.

Zatıalinizden de bu birbirine düşürme oyununa gelmeden, yüzeysel değerlendirmelerden kaçınıp derin düşünerek baskı ve zulüm altındaki Müslüman kardeşlerinize sevgi, şefkat ve adaletle yaklaşmanızı, onlara sahip çıkmanızı bekliyoruz. Yanlış gördüğünüz, düzeltmemizi düşündüğünüz, eleştirdiğiniz konuları da doğrudan Kurani delilleriyle emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker üslubunca hatırlatmanız ve uyarmanız gerektiğini düşünüyoruz.

Müslüman Müslümanın kardeşidir. Cenab-ı Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:

"Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin." (Hucurat Suresi, 10)

"İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur." (Enfal Suresi, 73)


Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Teknik ve Bilim Araştırma Vakfı

Daha yeni Daha eski