2018 Dünya Mutluluk raporuna göre, Türkiye 153 ülke arasında 74. sırada yer almıştır. (http://www.tgrthaber.com.tr/dunya/dunyanin-en-mutlu-ulkesi-neresi-2018-dunyanin-mutluluk-raporu-aciklandi-231415) Önceki yıllarla kıyaslama yapıldığında, Türkiye’de mutlu olduğunu beyan eden insanların sayısı her geçen sene azalmaktadır. Her gün yeni birçok şiddet olayının, cinayetin, cinsel saldırının, hırsızlığın, dolandırıcılığın yaşandığı ülkemizde insanların çoğu kendisini yapayalnız ve savunmasız hissetmektedir. Bir zorluk yaşadıklarında kendilerine yardım edecek insan bulmakta büyük güçlük çekmektedirler. Bu yüzden de zorluklarla mücadeleye tam manasıyla güç yetirememekte, bu yüzden de her zorluğun ardından daha da zayıf düşmektedirler.

Bu yaşananlar elbette ki son derece doğaldır. Çünkü gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde insanların tek başına çağımızın zorluklarıyla mücadele etmesi imkansızdır. Bu gerçeğin bir sonucu olarak da, insanlar güzel anlarını ve zor zamanlarını paylaşacakları dost arayışındadırlar. Hiçbir insan tek başına yaşayamaz. Herkes kalbindeki sevgi ve güven duygusunu yönelteceği kimselerle beraber olmayı ister. Aile olmanın, dernekleşmenin, parti kurmanın, takım olmanın, milletçe hareket etmenin altında da bu gerçekler yatmaktadır. İnsanlar ortak bir paydada buluştukları kişilerle birlikte yaşamaya ve hareket etmeye yatkın yaratılmışlardır. DOLAYISIYLA İNSANLARIN SEVDİKLERİ, GÜVENDİKLERİ İNSANLARLA BİRLİKTE OLMALARI, ZAMANLARININ BÜYÜK BÖLÜMÜNÜ ONLARLA GEÇİRMELERİ, MADDİ-MANEVİ HER KONUDA ONLARDAN DESTEK ALMALARI VE ONLARLA BERABER ÇEŞİTLİ FAALİYETLERDE BULUNMALARI ONLARIN EN DOĞAL HAKKIDIR.

Bu gerçeklerin doğrultusunda düşündüğümüzde, Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın neden bir araya geldikleri sorusu da cevaplanmış olmaktadır. Vakıf camiamızın mensupları ortak birçok paydada buluşarak bir araya gelmiş kimselerdir. Aynı dünya görüşüne sahiptirler. Hepsi Allah’a iman eden, Allah için yaşadığı iddiasında olan insanlardır. Allah’ın Kuran-ı Kerim’deki emirleri doğrultusunda yaşamaya çalıştıklarını beyan etmektedirler. Dünyanın içinde bulunduğu zorlu şartlarda, her insanın yaşamayı arzu ettiği sevgiyi ve güveni birbirlerinde bulmuşlardır. Yukarıda de belirttiğimiz gibi, bir insanın çevresiyle sevgi ve güven üzerine kurduğu bağlar olmasa dünyanın zorluklarına dayanabilmek mümkün değildir.  Çünkü dünya birçok kimse tarafından birçok yönüyle adeta cehennemi andırır bir yer olarak görülmektedir. Zaten insanların çoğu da sadece dostluk ve kardeşlik üzerine kurduğu bağlarla bu dünyada ayakta kalabildiklerini dile getirmektedirler. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız bu gerçeği gördükleri için geçmişte bir arayışa girmişler, böylelikle birbirlerini bulmuşlar, bunun sonucunda da anlaşarak sevgi ve kardeşliğe dayalı dostluk yaşamaya başlamışlardır.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız, kurdukları bu birliktelik sayesinde dünyanın maddi-manevi tehlikelerinden de olabildiğince korunmuş olmayı amaçlamaktadırlar. Kibirli, azgın, pis ve ahlaksız bazı insanlara şahit olduktan sonra onlardan uzaklaşmanın ve samimi kimselerle beraber Allah yolunda yaşamanın en doğru tercih olduğuna inanmaktadırlar. Dünyadaki tehlikelerden ve belalardan korunmanın tek yolunun bu tercihleri olduğu görüşündedirler. Dünyada sevgiyi, dostluğu ve kardeşliği bulamamış insanların çektikleri sıkıntıları gördüklerinden, Allah sevgisine dayanan dostluklarını devam ettirmekte kararlıdırlar.

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız, çevresinde birçok kişi olmasına rağmen gerçek dostu bulunmaması nedeniyle dünyanın türlü zorlukları karşısında yapayalnız ve yardımsız kalmış insanlardan olmayı istememektedirler. Bu yüzden de birlikte yaşamaya ve dünyadaki ahlaki dejenerasyonun ortadan kalkması için dünya çapında bilimsel ve kültürel faaliyetlerde bulunmayı ilke edinmişlerdir. Söz konusu faaliyetler Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarının sadece kendilerini değil, herkesi düşündüklerini, sevgiyi ve kardeşliği herkesin yaşamasını arzuladıklarının en büyük delillerinden biridir.  

Buraya kadar anlatmış olduğumuz hususlar, biraz bile akılcı ve vicdanlı değerlendirildiğinde kimsenin itiraz edemeyeceği gerçeklerdir. Dostluk ve kardeşlik konusunda anlattıklarımız insanların tümü tarafından kabul edilen gerçeklerdir. Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın bu konular doğrultusunda diğer birçok insandan tek farkı, herkesin aklından geçen ancak yeterli imkan ve kararlılığa sahip olamadığı için pratikte uygulamayı başaramadığı modeli hayata geçirmiş olmalarıdır.

Daha yeni Daha eski