İddianamede Mehdiyet Konusu Üzerinden Yapılan Suçlamalara Yönelik Cevaplarımız

 

 

MÜVEKKİLİN, MEHDİ OLDUĞU YÖNÜNDE BİR İDDİASI OLMAMIŞTIR, OLMAYACAKTIR:

 

Müvekkilin çalışmaları arasında en çok yöneldiği alanlardan birisi de İslami literatürde "ahir zaman" olarak tanımlanan, yani dünya üzerinde kıyametten önce yaşanacağı belirtilen son dönemdir.

 

Ahir zaman denildiğinde akla gelen ilk konulardan biri, elbette ki Hz. Mehdi (as) konusudur. Müvekkil de gerek Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde gerekse büyük İslam alimlerinin eserlerinde çokça geçen bu konuyu detaylıca incelemiş ve Müslümanlara müjde olması için eserlerine yansıtmıştır.

 

Müvekkilin ahir zamanla bağlantılı konulardan, özellikle de Mehdiyetten sıkça bahsetmesi bu konuların gündeme gelmesini istemeyen odakları her dönem rahatsız etmiştir. Sadece Mehdiyetle ilgili çalışmaları değil, müvekkilin evrim teorisini somut delillerle eleştiren, İslam Birliği'ni öneren, komünizm ve bağnazlığı hedef alan, vatanın bölünmezliğini savunan, yaratılışı bilimsel delillerle anlatan çalışmaları da söz konusu materyalist ve İslam karşıtı odakları oldukça kızdırmıştır. Müvekkilin bu faaliyetlerini durduramayan odaklar geçmişte de yaptıkları gibi bir kumpas planlayıp yürürlüğe koymuşlardır. Ne var ki bu sefer özellikle müvekkilin eski bazı arkadaşlarıyla bağlantıya geçip onları organize etmişler, onların ağzından gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan iddialar oluşturarak İstanbul C. Başsavcılığı'na


kayıtlı 2016/103113 no'lu soruşturmanın polis operasyonu ile sonuçlanmasını sağlamışlardır.

 

Dosyamız kapsamında müvekkil hakkında infial oluşturmak ve kamuoyunu yönlendirmek için ortaya atılan asılsız iddialardan birisi de, müvekkilin güya Mehdi olduğuna inandığı iddiasıdır. Husumetli katılanların gerçekdışı bu iddiayı ortaya atmalarındaki ana sebep, müvekkilin bu inancı doğrultusunda güya Mehdiliğini ilan edip ülkenin yönetimini ele geçirmeyi hedefleyen bir insanmış gibi görülmesini sağlamaktır. Amaç, müvekkili devlete, hükümete ve millete karşı bir tehditmiş gibi göstermek ve devletin kurumlarını bu tehdidi ortadan kaldırmak için hamleler yapmaya yöneltmektir.

 

Husumetli katılanların bu asılsız iddiası maalesef İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2018 yılı faaliyet raporuna da yansımıştır. Raporda, müvekkilin güya 2019 yılında Mehdiliğini ilan etmeyi düşündüğü ancak emniyetin yaptığı operasyonla buna mani olduğu ileri sürülmüştür.

 

Savcılık husumetli katılanların bu konudaki çarpıtmalarından etkilenmiştir. İddianameden yaptığımız alıntıda da görüldüğü üzere, Savcılık, müvekkil Adnan Oktar'ın güya Mehdilik iddia ettiğini, kendisini Peygamber ve Mehdi gördükleri sürece yanındakilere güya cennet vadettiğini, kendisinden ayrılanları güya münafık ilan ettiğini, İslam hakim olduğunda güya münafık ilan edilenlerin öldürüleceğinden bahsettiğini iddia etmiştir:




Savcılık yukarıdaki iddialarının birini bile ciddiye alınabilecek bir delile dayandırmamıştır. Yalnızca husumetli müştekilerin asılsız ifadelerine dayandırılan bu iddialar arasında dikkat edilirse, müvekkilin kendisinden ayrılanların ileride güya


öldürüleceklerini söylediğine bile yer verilmiştir. Yani Savcılık satır arasında, dolaylı olarak müvekkile karşı çok ağır bir asılsız suçlama da yapmıştır. İlmi ve hukuki yönden ağır bu ithamları nedeniyle şu soruların sorulması gerekmektedir:

 

1)            Bugüne kadar Savcılığa müvekkilin kendisinin Mehdi olduğunu ifade ettiği tek bir konuşma kaydı veya yazılı açıklaması ulaşmış mıdır?

2)            Bugüne kadar Savcılığa müvekkilin yanındaki insanlara kendisini Mehdi olarak gördükleri sürece cennetlerinin garanti olacağını vaat ettiği tek bir konuşma kaydı veya yazılı açıklaması ulaşmış mıdır?

3)            Bugüne kadar Savcılığa müvekkilin yanından ayrılan insanlara "münafık" dediği tek bir konuşma kaydı veya yazılı açıklaması ulaşmış mıdır?

4)            Bugüne kadar Savcılığa müvekkilin yanından ayrılan insanların ileride öldürüleceğini söylediği tek bir konuşma kaydı veya yazılı açıklaması ulaşmış mıdır?

 

BU SORULARIN TÜMÜNÜN CEVABI "HAYIR"DIR. BUNA İLAVETEN MÜVEKKİLİN KENDİSİNE İSNAT EDİLEN BU TÜR KONUŞMALARIN AKSİNİ SAVUNDUĞU VE ANLATTIĞI YÜZLERCE KONUŞMASI VARDIR.

 

Anlaşılacağı gibi, Mehdilik konusuyla ilişkili olarak müvekkil Adnan Oktar hakkında ortaya atılan iddialar tamamıyla çarpıtmadan ibarettir. Müvekkil ve sevenlerini İslam karşıtı bir yapılanma gibi gösterme amacına matuftur. Müvekkil Adnan Oktar'ın kendisinin Mehdi olduğuna dair bir düşüncesi yoktur. Üstelik defalarca bu konudaki iddiaları da yalanlamış birisidir. Kendisinin Mehdi olmadığını, bu konudaki iddiaların son derece komik ve yersiz olduğunu birçok platformda açıklamıştır. Bununla paralel olarak hayatının gelecekteki hiçbir döneminde Mehdilik iddia etmeyeceği hususunda da defalarca yemin etmiştir. Zira Mehdilik iddia eden kimsenin de dinden çıkacağını belirtmiştir.

 

Aşağıda müvekkilin bu yöndeki açıklamalarını içeren yüzlerce konuşmasından az bir bölümüne yer verilmiştir:


·               Bakın ben Mehdi değilim. Mehdilik iddiam yok. Yani bütün kardeşlerime, bütün sevdiklerime, bütün milletime bunu açıkça söylüyorum. Ben Mehdi değilim ve Mehdilik iddiam da yok ve hiçbir zaman için de olmaz. Mehdilik iddia etmeyeceğime de yemin ediyorum. Allah adına, ömrüm boyunca öyle bir iddiam olmaz benim. Yani ben Mehdiyim demem. Yani öyle bir iddiam olmaz. Yeminle söylüyorum. Gönülleri rahat olsun, öyle bir şey yok. (Adnan Oktar-01.02.2014)



·               İzleyici sorusu: Adnan Oktar Hocam iyi akşamlar. Ben Manisa'dan Cafer. Siz Mehdi misiniz?

 

Birileri bana soracaklar, diyecekler ki ya bu kişi kim? Herhalde Mehdi diyeceğim, bu da herhalde İsa Mesih diyeceğim. Bunun dışında Mehdilik iddiası olmaz. Ben Mehdi'yim diyorsa adam ya meczuptur yani veyahut dinle imanla alakası kalmamıştır. Yani macera arıyordur. Ama ziyade hüsnü zan her zaman olur diyor Bediüzzaman. Yani insanın talebeleri bir insanı Mehdi sanabilir. Yani mesela Süleyman Hilmi Tunalı'yı Mehdi zannediyorlar. Bediüzzaman'ı Mehdi zannediyor, Abdulkadir Geylani, İmam-ı Rabbani hep Mehdi zannedilmiştir. Hiçbir mahsuru yok. Zanda kalırsa tamam ama teşhis konduğu an haramlık devreye girer. Ben Mehdiyim diyorsa bir adam dinle imanla alakası kalmaz ... Öyle bir şey olmaz haşa. Mehdiyim dediğinde ne anlama geliyor biliyor musun? Ben günahsızım diyorsun. Ben cennete gideceğim. Siz insanlar ey insanlar günahlısınız ben günahsız ve masumum diyorsun. (Adnan Oktar- 05.07.2017)

 

·               Bir insan kendisini Mehdi ilan ederse, dinle, İslam’la alakası kalmaz. Küfre girmiş olur. Kuran'ın hükmüne göre Cenabı Allah bize ne diyor? Ümit ve korku içinde olun ve oradan da Mehdilik iddia edene ne diyor? Ben günahsızım, cennetliğim. Benim imtihan olmama gerek yok diyor. O zaman küfre girer. Yani hiçbir insan ben Mehdiyim diyemez.  Alim değilim. Müceddid, müctehid değilim. Neerde Mehdi oluyorum ben. Ama insanlar sevdiklerine hüsnü zan ederler… Hatta


ben defalarca da yemin ettim: hiçbir zaman için benim bir Mehdilik iddiam olmayacak, Allah adına yemin ediyorum. Olmaz, öyle bir şey olmaz. (Adnan Oktar- 03.10.2015)


·               Bir kere bir Müslüman ben Mehdiyim diyemez, haramdır. Böyle bir iddiada bulunamaz. Çünkü bir insan cennete de gidebilir, cehenneme de gidebilir. Bunun için vahiy gerekir. Vahiy de gelmeyeceğine göre bundan sonra yani kitaplı bir peygamber gelmeyeceğine göre, bir kitap gelmeyeceğine göre böyle bir iddiada benim bulunmam dinen mümkün değil. Bu imkansız, öyle bir şey olursa insan dinden çıkar. Yani Müslüman olamaz. Dolayısıyla benim böyle bir iddiada bulunmam mümkün değil. Her insan Mehdi olmak ister her Müslüman ister yani bu bir nimettir. Veli olmak ister, cennete gitmek ister. Mehdi olmak çok büyük nimet. Ama Mehdilik iddia etmek olmaz. (29.09.2008)


·               Şimdi tabii Mehdiyi anlatınca, hocam sen kendini mi ima ediyorsun? Kardeşim sen öyle anlıyorsan, Allah razı olsun. Ben de seni Mehdi olarak görürüm. Ama ben Mehdilik iddia etsem, bir kere niye gidip 33. Dereceden Mason olayım? Bir de meşrik-ı azam-üstad mason. Yani kardeşim bir nur talebesi, yani gelenekçi Ortodoks bir dindarın en zıt olduğu konulardan birisi de masonluktur. Yani girip çıksan bile adam affetmez. Yani kapısına girdim çıktım desen affetmezler. Ben televizyon kanalında bütün milletin gözü önünde masonik törenle Meşrik-ı Azam oldum ve madalya aldım, mason madalyası aldım. Ve tapınak şövalyeleri de tapınak şövalyesi olduğuma dair diploma verdiler… Mehdilik iddia eden adam bunu niye yapsın? (Adnan Oktar- 07.06.2013)


·               Hiçbir şekilde iddiam da yok. Çıksın bir insan İslam aleminin başına geçsin desinler ki bu Mehdidir desinler. Söz bir Allah bir ayakkabısının altını öpüp kölesi olacağım. Köle olacağım yani. İslam hakim olsun kardeşim, kim olursa olsun ben kabul ediyorum. Yani kim olursa olsun. Zaten dünya iki günlük dünya, ahrete gideceğiz. Sonsuz hayat bizi ilgilendiriyor. Allah’ın rızası bizi ilgilendirir. (Adnan Oktar- 01.05.2011)


·               Ben neyim, sıradan bir insanım. Alemciyim, yani insanlardaki Mehdi imajıyla benim uzaktan yakından alakam yok. Masonluk var, Yahudilerle iç içeyim. Hahamlarla ahbabım. Yani bir kere tam anlamıyla haham ve Yahudi karşıtı olması gerekir Mehdinin. Mehdinin anti mason olmazı lazım. Şiddetle masonluğa karşı olması lazım. Eğlence, dans asla yapmaz. Kaşıkla oynamayla hiç olmaz. Mini etekli kızlarla falan böyle beraber olacak, eğlenecek, alem olacak mümkün değil. Ben zaten baştan Mehdiliği kaybetmiş vaziyetteyim. O yüzden benden ümidi kesin. Benim dışımda kimde arıyorsanız arayın. Bende olacak değil yani... cahillik bende, yani böyle Mehdi olmaz kardeşim. En başından olay bitmiş, kilitlenmiş. Onun için bitmiş bir meselenin yeniden araştırması olmaz. (Adnan Oktar-22.03.2018)

 


·               Fizik alametleri vardır, görünüş alametleri. Fizik alametlerini ben kitaba koyunca hocam dediler sen kendini anlatıyorsun burada dediler. Peki napayım anlatmayayım mı? Hayır, çıkıp ben demiyorum ki, ben Mehdiyim demiyorum. Yani bir insan bunu diyemez zaten. Yani Kuran’a inanan bir insan ümitle korku arası olmak mecburiyetinde. Yani cennete de gidebilirim diyecek cehenneme de gidebilirim diyecek. Yani ben günahsızım, masumum diyemez. Mehdiyim derse masum olduğu anlaşılıyor zaten. O zaman onun imtihan olmasına gerek kalmıyor zaten. Yani melek gibi bir şey olmuş oluyor. Hiçbir insan böyle bir iddiada bulunamaz. (Adnan Oktar- 22.09.2009)


·               Benim böyle bir iddiam yok, yani öyle bir iddiam yok. Gönlümüz de son derece müsterih. Ben Mehdiye talebeyim diyorum, hizmet ediyorum inşaAllah. Mehdi olmamak için gerekli malzemenin yüz bin mislini, milyon mislini sana sunuyorum. İşte gönlün rahat olsun, daha nasıl olacak. (Adnan Oktar-11.09.2012)

·               Mehdilik iddia eden küfre girer. Ben mehdiyim derse küfre girer. Veyahut falanca kişi Mehdidir derseniz o kişi küfre girer, aman. Ne demek Mehdi1 cennetlik. Nerden biliyorsun, vahiy mi aldın, yok. Allah adına hüküm verdi. Allah adına hüküm verenden daha zalim kimdir diyor Allah? Sakın! ...dolayısıyla hiç kimse hiçbir zaman için Mehdilik iddia etmeyecektir. (Adnan Oktar-15.06.2016)

 


·               Kardeşim bir kere bu Kuran'la çelişir. Ben böyle bir şey söylemem çünkü ben imtihan olan bir insanım. Bir de bunun için vahiy gerekir. Vahiy de gelmeyeceğine göre1 yani yeni bir kitap gerekir. Böyle bir şey de olmayacağına göre benim Mehdilik iddia etmem gibi bir konu olmaz. Dolayısıyla dedim ki, yine söylüyorum: Allah'ın, meleklerin, bütün insanların laneti üzerime olsun ki ömrüm boyunca, ölünceye kadar hiçbir şekilde Mehdilik iddia etmeyeceğim. Bu açık, kaç defa söyledim.. (Adnan Oktar-10.04.2010)

·               Ben Mehdilik iddia etmiyorum, fakat Hz. Mehdi (a.s.)'ı anlatmaktan asla

vazgeçmem." (Adnan Oktar-11 Mart 2011)

·               “Hüsn-ü zan makuldür. Yani insanların sevdiğini Mehdi gibi görmesi, "inşaAllah Mehdi olur" diye ümit etmesi çok makuldür. Fakat iddia haram olur. Dinden çıkar insan." (Adnan Oktar-10 Mayıs 2012)

·               Mehdilik iddia etmeyeceğime yemin ediyorum. Hiçbir şekilde ömrüm boyunca Mehdilik iddia etmeyeceğim. Allah adına yemin ediyorum." (Adnan Oktar- 15 Kasım 2012)

·               "Mehdiyet iddia değil, ispattır. Allah kaderde takdir ettiği Mehdi'yi çıkarır. Benim hiçbir zaman Mehdilik iddiam olmadı, olmayacak." (Adnan Oktar-05 Ekim 2016)


·               "Ben Allah'ın aciz bir kuluyum. Hiçbir zaman Mehdilik iddiam olmadı ve olmayacak." (Adnan Oktar-09 Aralık 2016)

 

 

 

 

·               Yüzlerce defa söyledim Mehdilik iddiasında bulunursam Allah'ın, meleklerin, insanların laneti üzerime olsun dedim. Ben hoca da değilim. Bu program da din programı değil. Ben Allah'ı çok seviyorum, her yerde, her ortamda Allah'ı anarım." (Adnan Oktar-09 Mart 2017)

·               "Mehdiyet iddia değildir, ispattır. Allah Mehdisini çıkartır, telaş etmeye gerek yok. Ben alalade cahil bir insanım, zır cahil bir insanım, benim böyle bir iddiam olmaz, ya olsa da bir mantığı olmaz zaten yemin ediyorum. Zır cahil bir insandan Mehdi olmaz. Ben medrese eğitimi görmedim, hoca eğitimi almadım. Oradan buradan okuduğum kitaplardan samimi olarak naklediyorum, herhangi bir Türk vatandaşıyım, hocalık alimlik iddiam yok benim, söylüyoruz adamlar bir türlü sakinleşmiyorlar ya, nasıl yapalım bunlara ne diyelim bilmiyorum ki. Şimdi Mehdi'den kim bahsederse bunlar Mehdilik iddiası var zannediyor. Mesela Mehmet Şevki Eygi hocamız hep Mehdi'den bahseder, tamam diyorlar Mehdi iddiası var. Mesela Mehdilik ile ilgili birisi bir kitap yazsın tamam Mehdilik iddiası var. Kardeşim ne alakası var. Resulullah (sav) bildirmiş, Hz Musa (as) bildirmiş Allah'ın vahyetmesi ile 5000 yıllık geçmişte her yerde bunu görüyoruz bütün dinlerde bütün tahrif olunmuş dinlerde bozulmuş hak dinlerde Mehdi var, İnka yazıtlarında var en eski efsanelerde var Ahir zamanda birisinin geleceği bütün dünyanın tek inançta toplanacağı hatta Firavun devrinde Firavunun kendisi de biliyor söylüyor onların yazıtlarında da var" (Adnan Oktar- 01.10.2012)

·               "Benim hiçbir zaman Mehdilik iddiam olmadı olmaz. Böyle bir iddiam olsa cübbeyle sarıkla yayına çıkar, kadınlarla hiç görüşmez, mason olmaz tüm dünyaya hakim olan gelenekçi İslam anlayışını eleştirmezdim. Mehdilik iddiasında olan bir insan olmadım, olmayacağım. Benzemek Mehdiyet için ispat değildir. Mehdi’yi şöyle anlarız: İslam hakim olur, Müslümanların başında bir manevi lider olur İslam


Birliği tam sağlanır, Hz. İsa namazda o şahsı öne geçirir, o zaman " Allahualem bu kişi Mehdi" deriz. " (Adnan Oktar-7 Ocak 2018)

·               Benzemekle Mehdi olunmaz. Zanla Mehdilik iddiası olmaz. Sevdiklerinin hüsnü zannıyla Mehdilik olmaz. İslam ahlakı dünyaya hakim olduğunda, İslam Birliği oluştuğunda, İsa Mesih'in namazda öne geçirdiği kişi için "Allahualem bu şahıs Mehdi" diyeceğiz. Bunun dışında Mehdilik iddia etmek İslam'a ve Kuran'a uygun değildir." (Adnan Oktar; 21 Şubat 2018)

·               "İzleyici sorusu: Mehdi olmak için sizin yaşınız tutmuyor, araştırdım. Adnan Oktar: Ee tamam bende kurtuldum sende kurtuldun hadi bakalı,1 senin bu delilini kullanayım bende, Mehdilik iddia ediyorsun diyenlere bu delili kullanırız” (Adnan Oktar 17 Ağustos 2015)

·               Bir kişinin Mehdilik iddia etmesi dinden çıkması demektir. Müslümanlar ittifakla bir şahsın etrafında birleştiğinde bu şahıs Allahualem Mehdi'nin öncüsüdür deriz. İsa Mesih'le birlikte namaz kıldıklarını gördüğümüzde, İslam ve İsevilik birleştiğinde ve İslam ahlakı dünyaya tam hakim olduğunda ise Allahualem bu kişi Mehdi deriz." (Adnan Oktar; 23 Aralık 2017)

·               'Allah beni de kardeşlerimi de Hz Mehdi'ye İsa Mesih'e talebe etsin.

Mübarek yüzlerini bir an önce görmeyi istiyoruz" (Adnan Oktar-7 Ekim 2017)

·               "Yiğit Bulut: Siz Mehdi olduğunuzu mu ima ediyorsunuz? Adnan Oktar: Hayır ben haddimi bilirim, ben Allah'ın herhangi bir kuluyum, aciz bir kuluyum. Öyle bir iddiam yok, Niçin olsun, hem haramdır. Müslüman böyle bir iddiada bulunamaz bunu derse dinden çıkar ama benzer insan her insan benzer, mesela sakalı olan her insan Mehdiye benzer, orta boylu her insan Mehdiye benzer benim de benzer yönlerim var Bunları anlatırken şimdi insanların yüzene baka baka anlatıyorum tabii ki insanlarda şüphe meydana getirir ima mı ediyor diye bende diyorum ki evet benziyorum ama Mehdi değilim diyorum bu" (Habertürk Sansürsüz Programı)


MEHDİYİ    MÜJDELEMEK     BİZZAT    PEYGAMBERİMİZ    (SAV)'İN     EMRİ    OLUP, MEHDİYET KONUSUNUN GÜNDEMDE TUTULMASININ ÇEŞİTLİ SEBEPLERİ VARDIR

 

1.    Sn. Adnan Oktar'ın eserlerinde ve televizyon programlarında Mehdiyet konusunu anlatmasının en önemli sebebi, Peygamberimiz (sav)'in Müslümanlara ''Mehdi ile Müjdelenin'' diye emretmesi, yani Mehdiyet'in Müslümanlar için bir müjde konusu olmasıdır. Bu konu Sahih Hadis kaynaklarında;

 

"MEHDİ İLE MÜJDELENİN"

 

(Kitab-ül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 12)

 

''SİZDEN ONA (MEHDİYE) KİM YETİŞİRSE, KAR ÜZERİNDE SÜRÜNEREK DAHİ OLSA

ONA GELSİN. Ona katılsın. Zira o, Mehdi'dir''

 

(İbn Mace, Fiten, B 34, H 4082; İbn Ebi Şeybe, c. VII, s. 527; Kitabül Burhan Fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 14)

 

şeklinde geçmekte olup, Müslümanlara bizzat Peygamberimiz (sav) tarafından emredilmiştir.

 

2.       Ayrıca Mehdiyet konusu sadece günümüzün değil, binlerce yıldır Müslümanların en çok merak ettiği konu olup, Peygamberimiz (sav) döneminde sahabenin en çok soru sorduğu konular arasında yer almaktadır. Bu sebepledir ki, İslam tarihinde Mehdiliğin yüzyıllardır tüm Müslümanlar tarafından anlatılan ve hala anlatılmaya da devam eden bir konu olduğu açıkça görülmektedir. İslam alimleri, İlahiyatçılar, araştırmacılar, yazarlar eserlerinde ve sohbetlerinde ve halkımızın büyük bölümü de her türlü platformda Mehdiyet konusunu sık sık gündeme taşımaktadırlar.

 

Dolayısıyla Sayın    Adnan    Oktar'ın    da bir    Müslüman    olarak    inancı    gereği

Peygamberimiz (sav)'in sahih hadislerinden, İslam alimlerinin eserlerinden alıntılar


yaparak diğer pek çok konu gibi, Mehdiyet konusunu da anlatmış olmasında daha doğal bir ne olabilir.

 

Tüm İslam düşünürleri, yazarlar, araştırmacılar veya halkımızdan Mehdiyet konusundan bahsedenler nasıl ki "Mehdiyi anlatıyor' gerekçesiyle suçlanamazlarsa, Sayın Adnan Oktar da Mehdiyet'ten bahsettiği suçlanamaz.

 

3.   ''Mehdiyet'' Müslümanların birleşip dayanışmalarının yani İttihad-ı İslam'ın bir diğer adıdır. Dolayısıyla ''Mehdiyet'' bu yönü ile her dönemde Müslümanları heyecanlandırıp, onlara şevk veren bir unsur olmuştur.

 

Peygamberimiz (sav)'in sahih kaynaklarda yer alan hadislerinde, ahir zamanda dünyanın pek çok fitne ve bozulma ile sarsılacağı, yeryüzünün adaletsizlikle dolacağı, dünya üzerindeki Müslümanların büyük acılar çekeceği; ancak sonrasında Hz. Mehdi'nin zuhuru ile dünya üzerindeki bozulmaların durulup, dünyanın yeniden huzur ve mutluluğa kavuşacağı, İslam aleminin birlik olacağı anlatılır. Mehdiyet bu yönü ile her dönemde Müslümanları heyecanlandırıp, onlara şevk veren bir unsur olmuş, bu sebeple de tarih boyunca pek çok İslam Alim'i tarafından anlatılmış ve Müslümanlar tarafından beklenmiştir.

 

 

 

 

Görüldüğü üzere, müvekkil Adnan Oktar yıllardır yaptığı açıklamalarla kendisinin Mehdi olduğuna dair asılsız iddiaları ve ileride Mehdilik iddia edeceğine dair komik söylentileri açık ve net bir şekilde bir şekilde yalanlamıştır. Hal böyleyken Mehdilik iddiasıyla müvekkilin adının ısrarla yan yana anılması tamamıyla art niyetli bir tavırdır. Müvekkilin bu yöndeki görüşleri apaçık ortadayken, bunların aksini gösteren hiçbir delil yokken "hayır, sen Mehdilik ilan edeceksin" demek hukuka, vicdana ve akla aykırıdır. Tüm bunlardan anlaşılacağı üzere, müvekkilin 2019'da olmadığı gibi, 2020'de, 2023'de veya başka bir zamanda Mehdilik ilan etmesi söz konusu değildir.

 

Bunlara ek olarak belirtmeliyiz ki, müvekkil geçmişte siyasete girmediği gibi


gelecekte de siyasete girmeyeceğini beyan etmektedir. Müvekkil siyaseti, siyasi kimliği ve altyapısı bulunan kişilerin, yani ehil olanların yapması gerektiğine inanmaktadır. Bununla birlikte müvekkilin arkadaşları da siyasi bir yapılanmaya hiçbir zaman girişmemişlerdir. Hayatlarının hiçbir döneminde böyle bir ihtiyaçları dahi doğmamıştır. Ayrıca müvekkil Mehdiliği Müslümanlara müjde verici ve birleştirici bir unsur olarak anlatmaktadır. Bu yöndeki anlatımlarını güya kendisine zemin hazırlamak amacıyla yaptığı iddiaları da son derece art niyetli ve bozuk bir bakış açısıdır.

 

Tüm bu gerçekler bir arada düşünüldüğünde müvekkilin Türkiye'nin yönetimini ele geçirme gibi bir fikri elbette ki yoktur, olamaz da. Müvekkilin böyle bir hedefe yönelmesini gerektirecek niyeti ve gücü olmadığı gibi, toplum içinde bu hedefe ulaşmasını sağlayacak bir altyapısı ve taraftarı da bulunmamaktadır. Müvekkilin Mehdilik ilan edeceği gibi iddialar yargılananları zararlandırmak amacıyla yola çıkan bazı husumetli kişilerin ve odakların uydurduğu yalanlardan biridir.

 

''MEHDİYET'' KONUSU, İMANA ESAS FARZ BİR KONU DEĞİLDİR, DOLAYISIYLA MÜMİNLERİN İMANI MEHDİ'YE YA DA BİR BAŞKASINA GÖRE ŞEKİLLENMEZ.

 

Namaz, oruç, zekat gibi Kuran'da geçen ibadetlerin tamamı farzdır ve bunlar Allah'ın açık hükümleridir. Ancak Mehdilik ise bu tarz açık bir hüküm değil, dolayısıyla imana esas bir konu da değildir. Yani Mehdilik inancı;

 

FARZİYETİ YOKTUR, DOLAYISIYLA MEHDİLİK BAĞLAYICI AMİR BİR HÜKÜM OLMADIĞINDAN HİÇBİR MÜSLÜMAN O ETKİ İLE BİR ŞEY YAPMAYA MECBUR OLMAZ, OLAMAZ.

 

Zaten Kuran'ın genel mantığına bakıldığında da iman doğrudan Allah'a yöneliktir ve asla kişi veya kişilere göre şekillenmez. Bunun en güzel örneği Allah'ın Kuran'da sahabeye,

 

"Muhammed ölür veya öldürülürse topuklarınız üzerinde gerisin geriye mi döndüreleceksiniz?" (Al-i İmran Suresi1 144)

 

diyerek imanlarını Peygamberimiz (sav)'a değil, doğrudan Kendisine yöneltmelerini emretmiştir. Dolayısıyla bazı müştekilerin ve etkin pişmanlıktan faydalanan sanıkların söz konusu beyanları her şeyden önce bu yönüyle mantıksız ve geçersizdir.

 

 

 

İDDİANAMEDE MÜVEKKİL ADNAN OKTAR İLE İLİŞKİLENDİRİLEN "MEHDİ RESUL" KAVRAMI İLMİ LİTERATÜRDE YER ALMAYIP, MÜVEKKİLE YÖNELİK YAPILMIŞ BİR ÇARPITMADIR:

 

İddianamede, müvekkil hakkında yer alan gerçek dışı isnadlardan birisi de müvekkilin güya, "kendisini Mehdi Resul olarak gördüğü ve bu nedenle kendisine mutlak itaat edilmesi gerektiğini çevresindekilere empoze ettiği" şeklindeki ASiLSiZ VE MESNETSİZ ithamdır. Konuyla ilgili olarak iddianamede, müvekkile yöneltilen dayanaksız iddia şu şekildedir:


 

Görüldüğü üzere iddianamede, söz konusu iddia ile ilgili olarak sözde "BAZI KAYNAKLAR"a gönderme yapılmakta, ancak –İDDİANAMENİN, SOMUT DELİL VE MESNET  GÖZETİLMEKSİZİN  YALNIZCA  ZAN  OLUŞTURMAYA  YÖNELİK  GENEL

MUĞLAK ÜSLUBUYLA ÖRTÜŞÜR BİÇİMDE– bu kaynakların neler olduğu belirtilmemektedir. Belirtilmesi mümkün de değildir, zira böyle bir kaynak yoktur.


Her şeyden önce şunu vurgulamak gerekir ki, "Mehdi Resul" diye UYDURMA BİR TABİR İslam tarihinde ilk olarak huzurdaki davanın iddianamesinde yer almaktadır. Ne yüce Kitabımız Kuran-ı Kerim'de ne Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde ne sahabe-i kiramın sözlerinde ne de gelmiş geçmiş muteber İslam alimlerinin eserlerinde "Mehdi Resul" şeklinde bir kavram bulunmamaktadır.

 

Ayrıca, böyle uydurma bir kavram, müvekkil Adnan Oktar'ın 40 yıldan bu yana kaleme aldığı eserlerin, makalelerin, yerli-yabancı medyaya verdiği röportajların, televizyon programlarındaki, canlı yayınlarındaki konuşmalarının hiçbir yerinde ve hiçbir tarihte yer almamaktadır.

 

Diğer yandan, "Mehdi Resul" şeklinde bir ifade ne emniyet tarafından TBAV camiasına yönelik 2 yıl boyunca yürütülen teknik takip dökümlerinin ne müvekkil ve arkadaşlarının günlük konuşmalarının ne de emniyet ve mahkeme ifadelerinin tek bir yerinde dahi geçmemektedir.

 

Bilgi eksikliğinden kaynaklanabileceğini düşündüğümüz söz konusu tutarsızlık, muhtemelen Sayın Savcının, Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin eserlerinde yer alan ve Hz. Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in soyundan gelecek bir şahıs olacağını belirtmek için kullandığı "MEHDİ-İ AL-İ RESUL" tabirini yanlış anlaması sonucunda ortaya çıkmıştır.

 

Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin eserlerinde Hz. Mehdi'nin, Resulullah (sav)'in ehl-i beytinden olacağını vurgulamak için kullandığı "MEHDİ-İ AL-İ RESUL" ifadesi şöyle geçmektedir:

 

 

 

. ÇOK DEFA MEKTUPLARIMDA İŞARET ETTİĞİM GİBİ MEHDİ-İ AL-İ RESUL'ÜN TEMSİL ETTİĞİKUDST CEMAATİNİN ŞAHS-I MANEVTSİNİN ÜÇ VAZİFESİ VAR. (EMİRDAĞ LAHİKASI I S.251-270)


Said Nursi hazretlerinin Hz. Mehdi'nin Peygamber Efendimiz (sav)'in neslinden olacağına dair Risale-i Nur'larda yer alan ifadelerinden diğer bazı örnekler de şöyledir:

 

RİVAYETLERDE, AHİR ZAMANIN ALAMETLERİNDEN OLAN VE AL-İ BEYT-İ NEBEVi'DEN HAZRET-İ MEHDİ, RADIYALLAHU ANH HAKKINDA AYRI AYRI HABERLER VAR.

 

… RAHMET-İ İLAHİYE İLE HER DEVİRDE BELKİ HER ASIRDA BİR NEVİ MEHDİ1 AL-İ BEYT'TEN ÇIKMIŞ, CEDDİNİN ŞERİATINI MUHAFAZA VE SÜNNETİNİ İHYA ETMİŞ. (BEŞİNCİ ŞUA, ONDOKUZUNCU MESELE)

 

Görüldüğü gibi Risale-i Nur'daki anlatımlarda, Hz. Mehdi'nin –haşa– Resul olma gibi bir vasfından kesinlikle söz edilmemekte, yalnızca Resul (sav)'ün neslinden mübarek bir şahıs olacağına muhtelif vesilelerle dikkat çekilmektedir.

 

Hal böyleyken görünen odur ki iddianamede, Risale-i Nur'larda geçen "Mehdi-i Al- i Resul" (yani, Resulullah (sav)'ın soyundan gelen Mehdi) ifadesi, "Mehdi Resul" (yani haşa, "Resul olan Mehdi") şeklinde çarpıtılarak, müvekkilin de güya bu kavramı, "Mehdi'nin Resul olacağı, dolayısıyla kendisine de –haşa– bir Resul olarak itaat edilmesi gerektiği yönünde kullandığı" şeklinde gerçek dışı, asılsız ve mesnetsiz bir kurgulama oluşturulmak istenmiştir.

 

GERÇEĞİ TÜMÜYLE ÇARPITARAK SAYIN MAHKEMENİZİ YANILTMA AMAÇLI BÖYLE BİR KURGUYLA, MÜVEKKİLİN SÖZDE ÖRGÜT LİDERLİĞİ OLDUĞU VE BUNA BAĞLI OLARAK KENDİSİ VE ARKADAŞLARI ARASINDA SÖZDE BİR EMİR-KOMUTA ZİNCİRİ BULUNDUĞU YÖNÜNDEKİ ASILSIZ İDDİAYA DAYANAK OLUŞTURMA GAYRETİNE GİRİLMİŞTİR.

 

Diğer taraftan Diyanet Vakfı Yayınları'nda da "Resul" kavramı hakkında şu açıklamalara yer verilmektedir:


Resul ise, Resul olması haysiyetile, Nübüvvet Vahy'inin fevkında özel bir Vahy ile üstün kılınmış olan ve kendisine CEBRAİL ALEYHİSSELAMIN, ALLAH TARAFINDAN ÖZEL OLARAK İNDİRDİĞİ KİTAB İLE VAHY ETMİŞ OLDUĞU (Seyyid-Tarifat s.162),

Yüce Allah'ın hükümlerini, halka, tebliğ etmek üzere gönderdiği Kamil İnsan, demektir. (Seyyid Tarifat s.75) BUNUN İÇİN; "HER RESUL NEBİ'DİR; FAKAT, HER NEBİ  RESUL DEĞİLDİR." denilmiştir. (Kadı İyaz-Şifa c.1, s.206, Fahrurrazi-Tefsir c.23, s.49, Kurtubi-Tefsir c.12, s.80, Seyyid-Tarifat s.75.) (M. Asım Köksal, Peygamberler Tarihi, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları; 1/7)

 

Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Resul olduğunu iddia eden bir kişi gerçekte, NEBİ YANİ PEYGAMBER OLDUĞUNU da açıkça kabul ve iddia ediyor demektir. Dahası, Nebiler arasında da özel bir konuma sahip, KENDİSİNE KİTAP İNDİRİLEN bir Peygamber olduğunu da iddia ediyor demektir.

 

Ne var ki, iddianamede YALNIZCA müvekkilin güya "Resul olduğunu iddia ettiği" belirtilmiş, ancak Resullük iddiasının aynı zamanda yukarıda bahsi geçen Peygamberlik, vahiy alma, kendisine İlahi Kitap indirilmesi gibi tümüyle küfür ve şirk anlamlarına gelen son derece vahim ve sapkın iddiaları da içerdiğine dair hiçbir ayrıntıya girilmemiştir. Oysa, Resullük iddiası tüm bu sapkın iddiaları da içeren, beraberinde barındıran bir iddiadır. Bu bakımından çok daha ciddi ve kapsamlı ele alınması ve ortaya konması gereken bir konudur. İddianamede bu konuya yalnızca, "BUNU DA BİRKAÇ CÜMLEYLE ARAYA SIKIŞTIRIP GEÇELİM" mantığında yer

verilmiştir. Nedeni de bu hayal ürünü iddianın da tüm diğer mesnetsiz iddialar gibi, yalan beyanlar dışında, altını dolduracak hiçbir somut delil ve belgenin olmamasıdır. Çünkü, müvekkilin hiçbir zaman ve asla bu tür bir iddiası olmamıştır.


 

 

MEHDİYET İDDİA ETMİYOR, AMA İMA EDİYOR ŞEKLİNDEKİ SAVCILIK İDDİALARI DA GERÇEK DIŞI OLMAKLA BİRLİKTE, BUNUN İDDİANAMEKİ SÖZDE 'İRADE FEDASINA' DAYANAK OLARAK GÖSTERİLMESİ DE KENDİ İÇİNDE DE ÇELİŞEN BİR MANTIKTIR.

 

Savcılık makamı sözde ''İRADE FESADi'' iddialarına dayanak olarak sunulabilecek herhangi bir somut bilgi, belge veya delile sahip olmadığı için, ihtiyaç duyduğu dayanağı ''İMA YOLU İLE MEHDİYET İDDİASI'' şeklinde daha önce görülmemiş, zorlama ve akla ziyan bir yorumda aramış ve iddianame içerisinde birçok yerde, aşağıda göreceğiniz;

 

 

 

 

İDDİANAME, S.19- Örgüt üyelerine de HER NE KADAR AÇIKÇA SÖYLEMESE DE1

İMALAR VE YORUMLAMALARLA- kendisinin Mehdi olduğuna1 peygamberler üstü bir konumda çok özel bir insan olduğuna inandıran...

 

 

 

 

İDDİANAME, S.19- Ayrıca örgütte AÇIKÇA SÖYLENMESE DE İMALAR YOLUYLA ADNAN OKTAR'IN MEHDİ, ÖZEL BİR İNSAN OLDUĞU HUSUSUNA İNANILMAKTA.

 

şeklinde kişisel yoruma dayalı, hukuki hiçbir değeri olmayan, dinen de geçersiz, akıl dışı mantıklar ileri sürmüştür.

 

Herkesçe malum olduğu üzere;

 

Herhangi bir iddiayı açıkça söylemek yerine İMA YOLLU BİR AÇIKLAMALARDA BULUNMAK, İDDİAYI İSPATLAMAK YERİNE AKSİNE İDDİA HAKKINDA TEREDDÜT, GÜVENSİZLİK HATTA TEDİRGİNLİK OLUŞMASINA SEBEP OLUR VE KENDİNDEN

EMİN OLMAYAN BİR GÖRÜNÜM VERİR. Yani bir şeyi açıkça ve doğrudan söylemek yerine ima etmek, kişileri o iddiaya inandırmaz, olsa olsa kafalarını karıştırıp şüpheye düşürür.

 

Yani savcılığın iddiasının aksine Mehdilik iddiasıyla insanları istismar etmeye çalışan bir kişinin bunu ima yollu yapmasının kişiler üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır. Böyle zayıf bir ima sonucunda kimsenin iradesi fesada uğramaz. Aklı çok kıt bir kimse bile böyle bir imadan etkilenip sorgusuz sualsiz ırzını, namusunu, istikbalini kimseye teslim etmez.

 

Dolayısıyla savcılık tarafından ileri sürülen, insanların güya ''İRADE FESADINA UĞRAYARAK'', ne yaptıklarını bilmez hareketlerde bulundukları iddialarına dayanak olarak, sözde ''MEHDİYET KONUSUNDAKİ İMA YOLLU AÇIKLAMALARIN

SEBEP OLDUĞUNU'' ileri sürmek, saçma olmasının yanı sıra aynı zamanda kendi içerisine de çelişen, zorlama bir mantıktır.


 

 

 

 

 

MEHDİYET İLE İLGİLİ KONULARI ANLATMAK DEVLETE, MİLLETE VE MÜSLÜMANLARA ZARARLI DEĞİL, FAYDALIDIR:

Mehdiyet, Peygamber Efendimiz (sav) en başta olmak üzere tarih boyunca yaşamış birçok peygamberin haber verdiği, önemini zikrettiği, alametlerini ve o dönemde yaşanacak olayları detaylı tarif ederek Müslümanları müjdelediği bir olaydır. Esas olarak, kıyametten önceki son dönemdeki zorlu birçok olaydan sonra İslam'ın dünyaya yayılacağı ve dünyada daha önceden görülmemiş üstün bir medeniyetin inşa edileceği inancına dayanır.

 

Birçok İslam alimi de Peygamberimiz (sav)'den bizlere ulaşan binlerce hadis-i şerifin ışığında bu konuyu açıklayıp her zaman gündemde tutmuş ve ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi (as) ile ümmeti müjdelemiştir. Pek çok İslam alimi, hadis imamı, mezhep imamı ve İslam tarihçisi Hz. Mehdi (as) hakkında onlarca kitap ve risale


kaleme almıştır.Bu zatlar yayınladıkları eserlerle Hz. Mehdi'ye inanmanın İslam itikadının gereklerinde biri olduğunu belirtmişlerdir. (Not: bu konu bir sonraki başlıkta anlatılmıştır.) Özetle, Mehdiyet konusu Müslümanlar için her dönemde şevklendirici bir unsur olarak gündemde tutulmuştur.

 

Mehdiyet konusu ile ilgili hadisler ve bu hadislerde haber verilen olaylar ve alametler incelendiğinde, Mehdiyetin dört bir taraftan felaketlerle, ölümlerle, katliamlarla, savaş ve çatışmalarla, fitnelerle kuşatılmış İslam dünyası için çok büyük bir moral, şevk ve heyecan kaynağı, yakın bir kurtuluş, huzur, refah ve güvenlik müjdesi olduğu açıkça görülür.

 

Müvekkil Adnan Oktar'ın Mehdiyet konusundaki anlatımları da Peygamber Efendimiz (sav)'in ve İslam alimlerinin konuyla ilgili sözlerini aktarmak ve günümüzdeki gelişmelere paralel olarak yorumlamaktan ibarettir. Müvekkil Mehdiyet konusunu gerek eserlerinde gerekse televizyon programlarındaki sohbetlerinde azami biçimde gündeme getirerek Müslümanların, özellikle içinde bulunduğumuz dönemde en ziyade ihtiyaç duydukları bu moral, coşku, şevk ve heyecanı ayakta ve canlı tutmayı amaçlamaktadır.

 

Hal böyleyken husumetli katılanlar ve onları yönlendiren odaklar müvekkil ve arkadaşlarını tehlikeli bir yapılanma gibi göstermek amacıyla yürüttükleri komploda Mehdiyet konusuyla bağlantılı hayali senaryolar da kurgulamışlardır. Bu hayali senaryolara göre; müvekkil Adnan Oktar güya Mehdiliğini ilan ederek devletin başına geçecek, güya onun Mehdi olduğuna inanan arkadaşlarının da desteğiyle rejim değişikliğine gidecek, ardından kendisine muhalif olan kesimlerden, özellikle de kendi arkadaş camiasından ayrılmış kişilerden de güya intikam alacaktır.

 

Söz konusu iddialar gerçekleri yansıtmadığı gibi, Peygamber Efendimiz (sav) ve büyük İslam alimlerinin Müslümanlara tasvir ettikleri Mehdiyet inancıyla hiçbir biçimde uyuşmamaktadır. Müvekkille ilgili olarak ortaya atılan asılsız Mehdilik iddialarını bir kenara koyarsak, hadislere ve İslam alimlerinin konuyla ilgili


açıklamalarına bakıldığında Mehdiyet inancında kan dökmeye, kasıtlı olarak bu inançla ilişkilendirilmeye çalışılan FETÖ'de görüldüğü gibi devletin yönetimini ele geçirmeye veya rejim değiştirmeye yer yoktur. Peygamber Efendimiz (sav) tarafından müjdelenen Mehdiyetin barıştan, sevgiden, adaletten, hoşgörüden, bilimden yani halkın her kesiminden yana bir sistem olduğu göze çarpmaktadır.

 

Tüm bunlar doğrultusunda Mehdiyet inancını müvekkil ve arkadaşları gibi savunan herkes, Mehdiyetin devlet ve toplumun faydasına olduğunu belirtmektedir. Bu faydalardan bir bölümü şöyle sıralanabilir:

 

1.             MEHDİYET DEVLETİ YOK ETMEK İSTEYEN BİR İNANÇ SİSTEMİ DEĞİLDİR. DEVLETİ YÜCELTEN VE KORUYAN BİR İNANÇTiR. DEVLETİN VARLiĞi MEHDİYET FİKRİNİ SAVUNANLAR İÇİN, MEHDİYET FİKRİNİ SAVUNANLAR DA DEVLETİN BEKASi İÇİN BİR GÜVENCE TEŞKİL ETTİĞİNDEN MEHDİYET DEVLETLE İÇ İÇE BİR İNANÇ SİSTEMİDİR.

2.             MEHDİYET İNANCiNDA OLDUKÇA ÖNEMLİ BİR YER TEŞKİL EDEN İSLAM BİRLİĞİ İDEALİ DE DEVLETİN FAYDASiNADiR. BU İDEAL DEVLET YAPiLANMASi OLMADAN HAYATA GEÇEMEYECEĞİ GİBİ DEVLETİN HEM ÇOK GÜÇLÜ HEM DE DİĞER DEVLETLERLE BARiŞ İÇİNDE OLMASi GEREKTİĞİ GÖRÜŞÜNE DAYANiR. İSLAM BİRLİĞİ'NDE YER ALACAK HER DEVLETİN ÜSTÜN BİR MEDENİYET SEVİYESİNE GELECEĞİ YÖNÜNDEKİ ÖNGÖRÜLERİ MEHDİYET İNANCiNiN DEVLETE VERDİĞİ DEĞERİ VE DUYDUĞU SAYGiYi GÖSTERİR.

3.             MEHDİYET İNANCiNDA BİREYLERİN KÜLTÜR, AHLAK, İMAN, BİLİM, SANAT VE DİĞER BİRÇOK YÖNDEN ÜSTÜN BİR SEVİYEYE GELMELERİ HEDEFLENİR. BÖYLE BİREYLERDEN OLUŞAN BİR DEVLETİN DİĞER DEVLETLERE GÖRE ÜSTÜN BİR KONUMA GELECEĞİ İSE TARTiŞMASiZ BİR GERÇEKTİR. DOLAYiSiYLA MEHDİYET İNANCiNiN BİREYLERİ ULAŞTiRMAK İSTEDİĞİ HEDEF DEVLETE VERDİĞİ DEĞERİN BİR GÖSTERGESİDİR.

4.             MEHDİYET İNANCiNDA BARiŞ ÖN PLANA ÇiKiYOR OLSA DA, KUR'AN-i KERİM'DEKİ  VE  HADİSLERDEKİ  İŞARETLERDEN  HAREKETLE  GÜÇLÜ  ORDU


YAPiLANMASiNA DA BÜYÜK ÖNEM VERİLİR. MEHDİYETTE DEVLET KENDİ VARLiĞiNi KORUYABİLMEK İÇİN HER TÜRLÜ ASKERİ TEDBİRİ ALMALiDiR. MEHDİYET İNANCiNiN BU GÖRÜŞÜ DEVLETE VERDİĞİ ÖNEMİ ORTAYA KOYAR. MEHDİYET İNANCi DEVLETİN VARLiĞiNi VE GÜÇLENMESİNİ SAVUNUR.

5.             MEHDİYET İNANCi DEVLETİN BÖLÜNMEZ BÜTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNUR. BU İNANCiN VARLiĞi BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTLERİNE VE ONLARiN HEDEFLERİNE KARŞi ÖNEMLİ BİR ENGEL TEŞKİL EDER. MEHDİYET İNANCiNA GÖRE TEK DEVLET VARDiR VE O DEVLET DE BÖLÜNEMEZ.

6.             MEHDİYET İNANCi PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'İN KUR'AN-i KERİM YORUMUNA DAYANDiĞiNDAN RADİKAL DİNİ GÖRÜŞ VE YAPiLARA KARŞiDiR. PEYGAMBER EFENDİMİZ (SAV)'İN HER İNANÇTAN VE GÖRÜŞTEN İNSANA KARŞi ŞEFKATLİ VE HOŞGÖRÜLÜ YAKLAŞiMi MEHDİYET İNANCiNiN TEMELİNİ OLUŞTURUR. DOLAYiSiYLA MEHDİYET İNANCiNDA RADİKAL DİNİ HAREKETLERLE KARŞi KARŞiYA KALAN BİR DEVLET YAPiLANMASi OLMAZ.

 

Burada çok özet şekilde yer verdiğimiz mantıklardan anlaşıldığı gibi Mehdiyet inancı devlete ve millete hizmet esasına dayanır. İşte müvekkil ve arkadaşlarının savundukları Mehdiyet inancına da bu yönleriyle bakılmalıdır. Müvekkil ve arkadaşlarının devletin ve milletin aleyhinde bir fikir ileri sürmeleri veya faaliyette bulunmaları mümkün değildir. Zira uzun yıllardır dünya çapında sürdürdükleri kültürel faaliyetler bu gerçeğin en büyük delilidir.

 

Tüm bunlara ilaveten belirtmemiz gerekir ki, bir kısım basın ve husumetli müştekiler tarafından sıkça dile getirilenin aksine, arkadaşları müvekkilin Mehdi olduğunu savunmamaktadırlar. Dolayısıyla iddia edildiği gibi müvekkilin günün birinde Mehdi olarak çıkacağını da beklememektedirler. Müvekkilin arkadaşları Peygamber Efendimiz (sav) ve büyük İslam alimleri tarafından müjdelenmiş Mehdinin heyecanıyla İslam'ı anlatan ve yaşayan insanlardır. Mehdi çıksa da çıkmasa da bu zamana kadar yaptıkları gibi Allah rızası için yaşamaya ve çalışmaya devam edeceklerini beyan eden Müslümanlardır. Mehdiyet heyecanıyla yaptıkları kültürel


faaliyetlerin etkisine bakıldığında bu heyecanın ne kendilerine ne topluma ne de devletimize hiçbir zarar vermediği, tam aksine fayda sağladığı ortadadır. Doğru Mehdiyet inancının her topluluğa dinamizm, ümit ve akıl aşıladığı birçok araştırmacı ve İslam alimi tarafından dile getirilmiş bir gerçektir.

 

 

 

İSLAM'A GÖRE FİZİKİ BENZERLİK "MEHDİYET" İDDİASI veya İMASI İÇİN YETERLİ BİR ÖZELLİK OLMAYIP, SN. ADNAN OKTAR'IN "BENZEMEKLE MEHDİ OLUNAMAYACAĞI"NA DAİR ONLARCA AÇIKLAMA ve PAYLAŞIMI DA BULUNMAKTADIR.

 

Mehdi'nin bazı fiziksel özellikleri Sn. Adnan Oktar'a çok benzediği için ve kendisi Mehdiyet konusu ile Mehdi'nin özelliklerini ve alametlerini anlattığı için bazı kimseler tarafından kendisine Mehdi benzetmesinde bulunulmuştur. Ancak Sn. Adnan Oktar'ın da gerek televizyon programlarında gerek röportajlarında gerekse sosyal medya hesaplarında pek çok kereler dile getirmiş olduğu gibi MEHDİ'YE BENZEMEK, ASLA MEHDİ OLMAK anlamına gelmemektedir.

 

Çünkü sahih rivayetlerde ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde, Mehdi'nin Peygamberimiz (sav)'in soyundan olacağı, yani Seyyid olacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla dünya üzerinde milyonlarca Seyyid vardır ve her birisi de genetik olarak, fiziki özellikler bakımından Peygamberimiz (sav)'e yani Mehdi'ye benzemektedirler. DOLAYISIYLA MEHDİ İLE BİREBİR AYNI FİZİKSEL ÖZELLİKLERE SAHİP OLDUĞU DÜŞÜNÜLEN, BİNLERCE HATTA ON BİNLERCE SEYYİD BULUNMAKTADIR.

 

Mehdi, İslam İtikadına göre, kaderde takdir edilmiş kişidir, benzemekle Mehdi olunmaz. Mehdilik iddia değil ispat makamıdır, birisinin kendisini veya sevenlerinin bir kişiyi Mehdi bilmesinin veya Mehdi olduğunu iddia etmesinin bu anlamda bir manası yoktur.

 

İslam inancına göre, ahir zamanda İslam Birliği'nin kurulmasına vesile olacak,


İslam Ahlakını dünyaya hakim edecek ve Hz. İsa (as) geldiğinde kendisini öne geçirip, arkasında namaz kılacağı kişinin Mehdi olacağı bildirilmiştir. Hatta o zaman bile bu kişiye mutlak surette Mehdi'dir denemeyeceği, ancak "Allahualem Mehdi bu zattır" denileceği belirtilir.

 

Bu sebeple, hadislerde anlatılan Mehdi'nin fiziki alametleri, Seyyid olduğundan dolayı, gözle görülür şekilde Adnan Bey'e benziyor diye, Adnan Bey'in Mehdilik iddia ettiğini düşünmek veya öne sürmek İslam inanç esaslarına uygun olmaz. Ayrıca, fiziki bir benzerlik var diye, "Mehdiyeti anlatırsam Mehdilik iddia ettiğim düşünülür" kaygısıyla Mehdiyeti anlatmaktan vazgeçmek de dinen uygun olmaz, zira bu Peygamberimiz (sav)'in "Mehdi ile müjdelenin" emrinden geri durmak anlamına gelecektir ki, salih müminlerin böyle bir şeyi kabullenmesi söz konusu olamaz.

 

Tüm bunların yanı sıra Adnan Oktar Bey, Mehdi'nin fiziksel alametlerini her anlatışında, fiziksel özelliklerin benzemesinin Mehdiyet için bir ispat olamayacağını da mutlaka belirtmiştir. Örneğin;

 

"Benzemekle Mehdi olunmaz. ZANLA MEHDİLİK İDDİASI OLMAZ. SEVDİKLERİNİN HÜSNÜ ZANNIYLA MEHDİLİK OLMAZ. İslam ahlakı dünyaya hakim olduğunda, İslam Birliği oluştuğunda, İsa Mesih'in (as) namazda öne geçirdiği kişi için "Allahualem bu şahıs Mehdi" diyeceğiz. BUNUN DIŞINDA MEHDİLİK İDDİA ETMEK İSLAM'A VE KURAN'A UYGUN DEĞİLDİR." (Adnan Oktar; 21 Şubat 2018)

 

"Benim hiçbir zaman Mehdilik iddiam olmadı, olmaz. Böyle bir iddiam olsa cübbeyle sarıkla yayına çıkar, kadınlarla hiç görüşmez, mason olmaz, tüm dünyaya hakim olan gelenekçi İslam anlayışını eleştirmezdim. Mehdilik iddiasında olan bir insan olmadım, olmayacağım. BENZEMEK MEHDİYET İÇİN İSPAT DEĞİLDİR. Mehdi'yi şöyle anlarız: İslam hakim olur, Müslümanların başında bir manevi lider olur İslam Birliği tam sağlanır, Hz İsa namazda o şahsı öne geçirir, o zaman Allahualem bu kişi Mehdi' deriz." (Adnan Oktar; 21 Şubat 2018 A9 TV)


 

 

 

 

 

MEHDİYET, YANİ TÜRK İSLAM BİRLİĞİ, AYNI ZAMANDA TÜRK DEVLETİNİN DE RESMİ İDEOLOJİSİDİR.

 

Atatürk döneminden beri devletin resmi kurumlarının basmış oldukları kitaplarda Mehdiyet konusunun halka anlatılması bunun önemli bir delilidir. Devlet eliyle Diyanet tarafından bastırılan kitaplar ile ilgili olarak bir önceki madde başlığı altında detaylı bilgiler vermiş olduğumdan dolayı burada aynı bilgileri tekrarlamak istemiyorum.

 

Bunun yanı sıra CUMHURBAŞKANIMZIN ASKERİ BAŞDANIŞMANI SN. ADNAN

TANRIVERDİ BEYEFENDİ de katılmış olduğu bir toplantıda dile getirmiş olduğu;

 

                              "Mehdi gelecek ortamı hazırlamamız lazım. İslam Birliği olacak mı olacak. Nasıl olacak? Hz. Mehdi geldiği zaman. Peki Mehdi ne zaman gelecek? Allah bilir. Peki bizim bir işimiz yok mu, ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte biz bunu yapıyoruz."

 

Şeklindeki ifadeleriyle devletimizin Mehdiyete ilişkin görüşlerini ilk ağızdan açıklamışlardır.

 

Bununla birlikte Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Türkiye'nin parlak geleceğine ilişkin olarak dikkat edilmesi gereken çok önemli tarihler şeklinde belirtmiş olduğu 2023 ve 2071 gibi tarihlerin tamamı, gene Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından bastırılan Bediüzzaman Said Nursi'nin eserleri olan Risalelerde geçen Mehdiyete ilişkin verilmiş önemli tarihlerdir.

 

Hatta Ünlü Şair ve Düşünür, büyük üstad Necip Fazıl dahi şiirlerinde Hicri 1400 (yani 1979)'da Mehdi'yi beklediğini dizelerinde ''1400'e bir yıl var yaklaştı zamanımız; Bu


asırda gelir mi dersin kahramanımız?'' diyerek dile getirmişlerdir.

 

 

 

 

MEHDİYET KONUSU ASLA BİR BASKI UNSURU OLMADIĞI GİBİ, IŞİD'İN MEHDİYE TABİİ OLACAĞI ve GÜYA MEHDİNİN IŞİD'İ KULLANARAK MÜNAFIKLARI KATLEDECEĞİ ŞEKLİNDEKİ İDDİALAR DA GERÇEK DIŞI ve HAYALİ İDDİALARDIR.

 

İslam alimleri arasında Mehdinin bazı çıkış alametleri konusunda farklı görüşlere sahip olanlar olmakla birlikte, istisnasız tüm İslam alimlerinin Mehdi Hakkında ittifak ettiği en önemli konu ''MEHDİNİN ASLA KAN DÖKMEYECEK'' olduğudur. Mehdi asla kan dökmeyecek, son derece adil olacak ve uyuyan bir kimseyi dahi uyandırmayacak derecede şefkatli ve merhametli olacaktır. Peygamberimiz (sav)'in bu konudaki Hadisleri şöyledir:

 

                              .... Hz. Mehdi (as)'ın çevresinde toplanırlar. DAHA ÖNCE ZULÜMLE DOLU OLAN DÜNYAYi, O ADALETLE DOLDURUR. ADALETİ O DENLİ OLUR Kİ, UYKUDA OLAN BİR KİMSE DAHİ UYANDiRiLMAZ ve BİR DAMLA KAN BİLE AKITILMAZ. DÜNYA, ADETA ASR-i SAADET DEVRİNE GERİ DÖNER. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 29)

                              Hz. Mehdi (as) Zamanında ne bir kimse uykusundan uyandırılacak, NE de BİR KİMSENİN BURNU KANAYACAKTIR. (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 44)

                              Ona (Hz. Mehdi (as) 'a) biat edenler, (Kabe civarındaki) rükun ve makam arasında biat ederler. Uyuyanı uyandırmaz, ASLA KAN DÖKMEZLER. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 24)

 

Dolayısıyla savcılık makamının bu iddiası daha en başta Mehdiyet kavramının özüyle çelişen bir iddia olması sebebiyle gerçek dışıdır. Bu yönüyle gerçekle uzak veya yakın hiçbir alakası olamayan bu iddianın, iddianameye Sn. Savcının Mehdiyet


konusundaki bilgi eksikliğinden faydalanan husumetli müştekilerin telkinleri yoluyla eklenmiş olabileceğini bizlere düşündürmektedir.

 

Bununla birlikte mahkemenin ilerleyen safhalarında etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan bazı kişilerin mahkeme huzurda verdikleri sözlü beyanlarında, MEHDİYET KONUSUNA DAİR BİLGİLER EDİNMİŞ OLMALARININ ASLA

BİR BASKI UNSURU OLARAK KULLANILMADIĞINI hadislere dayalı Mehdiyet anlatımlarını bilmelerini ama buna rağmen, İSTEDİKLERİ GİBİ ÖZGÜRCE AKADAŞ GRUBUNDAN AYRILABİLDİKLERİNİ ortaya koymuşlardır. Örneğin, Etkin Pişmanlardan Burak Abacı, Ceyhun Gökdoğan ve Adnan Tınarlıoğlu mahkeme huzurundaki sözlü ifadelerinde bu konuyu şöyle dile getirmişlerdir;

 

                             03.03.2020 tarihinde mahkeme huzurunda vermiş olduğu sözlü beyanında

Burak Abacı,

 

SANIK BURAK ABACI: "Efendim, ben 88 yılında samimi duygularla girdiğim bu o zaman kendi kafamda cemaat, bir dini yapılanma olarak .. girdim. 2009 YILINDAN SONRA, 2011'DEN SONRA .. AYRILMA KARARI VERDİM VE AYRILDIM.

 

 

 

                             03.03.2020 tarihinde mahkeme huzurunda vermiş olduğu sözlü beyanında

Ceyhun Gökdoğan,

 

MAHKEME BAŞKANI: Siz, mesela o dönem onun Mehdi olduğuna inandınız mı? SANIK CEYHUN GÖKDOĞAN: İnandım tabi.

SANIK CEYHUN GÖKDOĞAN: Efendim, . 2013 YILI EYLÜL AYINDA BEN, BU YAPIYLA İLGİLİ BÜTÜN BAĞIMI KOPARDIM.


                              11.03.2020 tarihinde mahkeme huzurunda vermiş olduğu sözlü beyanında

Adnan Tınarlıoğlu,

 

ADNAN TINARLIOĞLU: . CEMAATTEN AYRILDIM O DEVİRDE. BİR DAHA

GÖRÜŞMEDİM.

 

BAŞKAN : Hangi tarihti bu?

 

ADNAN TINARLIOĞLU: 2018 YILIYDI. BAŞLARI OCAK ŞUBAT GİBİ HATiRLiYORUM.

 

BAŞKAN : Peki bu ayrılmaya karar verdikten sonra, AYRILDIKTAN SONRA SİZİNLE İLGİLİ HERHANGİ BİR KARALAMA FAALİYETİ KAPSAMINDA BİR EYLEM YAPILDI MI?

 

ADNAN TINARLIOĞLU: BİR ŞEY OLMADI EFENDİM.

 

Dolayısıyla en başta Müvekkil Adnan Oktar'ın kendisinin asla bir Mehdilik iddiası veya söylemi olmamasına rağmen, bu kişilerin operasyon tarihinin bile çok öncesinde, kendi özgür iradeleriyle ayrılmaya karar vermiş ve bunu uygulamış olmaları, Mehdiyetin kişiler üzerinde baskı unsuru olarak kullanılabilecek bir konu olmadığını açıkça göstermektedir.

 

 

 

MEHDİYET KONUSUNU ANLATMAK TCK'NA GÖRE BİR SUÇ OLMAMAKLA BİRLİKTE, BU KONU İLK KEZ SN. ADNAN OKTAR TARAFINDAN ANLATILMIŞ DA DEĞİLDİR. MEHDİYET İSLAM'IN DÖRT (4) MEZHEBİNDE BİRDEN HAK OLUP HEM DİYANETİN YAYINLARINDA YER ALMAKTA, HEM DE İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE OKUTULMAKTADIR.

 

Öncelikle belirtmek isterim ki, Sn. Adnan Oktar da tüm Müslüman yazarlar gibi, İslam inancımızın bir gereği olarak eserlerinde Kuran ayetleri ile birlikte ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerine de yer vermektedir. Dolayısı ile Peygamberimiz (sav)'in muteber hadislerinde sıklıkla bahsedilen konulardan birisinin Mehdiyet


olması sebebiyle, Sayın Adnan Oktar da eserlerinde bu konudaki hadislerden ve İslam alimlerinin bu yöndeki anlatımlarından bahsetmiştir. Bununla birlikte Mehdiyete inanmak veya inanmamak kişilerin hür iradesine kalmış bir seçim olmakla birlikte, bu konudan bahsetmek veya bahsetmemek hakkında TCK kapsamında herhangi bir suç olmadığı da herkesçe malumdur.

 

Ayrıca MEHDİYET, DİYANET'İN BASTIRDIĞI KİTAPLARDA ANLATILAN, Diyanet'in

en büyük kurumu ve en büyük kütüphanelerinden birisi olan İslam Araştırmaları Merkezinde yer alan el yazması eserler dahil olmak üzere tüm kaynaklarda anlatılmakta olan, YANİ DEVLET ELİYLE HALKA ÖĞRETİLEN BİR KONUDUR. CUMHURBAŞKANIMIZ SAYIN TAYYİP ERDOĞAN'IN TEŞVİKLERİYLE, DEVLETİMİZ TARAFINDAN BASILIP DAĞITILAN RİSALE-İ NURLARIN OLDUKÇA GENİŞ BİR

BÖLÜMÜNDE DE MEHDİYET ANLATILMAKTADIR. Dolayısıyla devletin kitaplarında dahi olan bir konunun Adnan Bey tarafından da anlatılmasından daha doğal bir şey bulunmamaktadır.



Diyanet tarafından devlet eliyle basımı yapılan Bediüzzaman Said Nursi'nin Risale-i Nur isimli eserlerinde Mehdiyet hakkında;

 

·               "... İSTİKBAL-İ DÜNYEVİYEDE 1400 SENE SONRA GELECEK BİR HAKİKATİ ASIRLARINDA KARİB ZANNETMİŞLER..." (Sözler, s. 318)

·               "Hem şu sırdandır ki; Mehdi, Süfyan gibi ahir zamanda gelecek eşhasları çok zaman evvel, hatta tabiin zamanında onları beklemişler, yetişmek emelinde bulunmuşlar" (Sözler, s. 318)

·               "HAKİKİ BEKLENİLEN VE BİR ASIR SONRA GELECEK O ZAT (Mehdi)" ...

(Kastamonu Lahikası, s. 61-62)

·               "Hatta bazı ehl-i velayet "onlar geçmiş" demişler......... Çünkü her zaman, her

asır, kuvve-i maneviyenin takviyesine medar (dayanak) olacak ve yeisten kurtaracak "mehdi" manasına muhtaçtır." (Sözler, s. 318)


·               "...Evet şimdi olmasa da 30-40 SENE SONRA fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşaAllah YARIM ASIR SONRA onları darmadağın edecek." (Hutbe-i Şamiye, s. 25)

·               .Risale-i Nur'un şahs-ı manevısini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar... Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onlar onda mes'ul değiller. Çünkü ziyade hüsn-ü zan, eskiden beri cereyan ediyor ve itiraz edilmez. Ben de o kardeşlerimin pek ziyade hüsn-ü zanlarını bir nevi dua ve bir temenni ve Nur talebelerinin kemal-i itikatlarının bir tereşşuhu gördüğümden, onlara çok ilişmezdim. (Emirdağ Lahikası, Sf 205)

 

sözleri ile Müslümanların her dönem Mehdi beklentisi içerisinde olduklarını, hatta zaman zaman Müslümanların ''falanca kişi Mehdi olabilir'' şeklinde fazlaca hüsnü zanda bulunabildiklerini, bunun sıkça rastlanılabilen bir durum olduğunu çok güzel açıklamış, Mehdi'nin geliş zamanı olarak ise Hicri 1400'leri kendisinden sonraki asrı işaret etmiştir.

 

Mehdi ve Mehdiyet konusu Dört Mezhep tarafından da hak bilinmekte olup, Ehli Sünnet mezhepleri olan Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Şafi mezheplerinin hepsinde de, Hz. Mehdi'nin gelişinin inanç esaslarından biri olarak sayılmaktadır:

 

 

 

  Hanefi Mezhebi Kaynaklarında Hz. Mehdi:

 

"..... Kıyametin büyük alametlerinden daha başkaları da vardır. Örneğin MEHDİ (A.S.)'IN GELMESİ gibi. Bütün bu olaylar sahih haberlerin getirip söylediği gibi haktırlar ve gerçekleşeceklerdir." (Fıkhu'l Ekber Tercümesi, İmamı Azam Ebu Hanife, Hazırlayan Ali Rıza Kaşeli, s. 99)


  Şafii Mezhebi Kaynaklarında Hz. Mehdi:

 

''Kıyamete yakın bir zamanda HZ. MEHDİ (A.S) diye anılan Müslüman bir kumandan çıkacak ve Müslümanların imanlarını tazeleyip, yeryüzünde yaygın bir halde bulunan zulüm ve tecavüzleri kaldırıp yerine hak ve adaleti yerleştirecektir'' (Büyük Şafii İlmihali, Halil Günenç, ilaveli 2. baskı, s. 23)

 

 

 

  Maliki Mezhebi Kaynaklarında Hz. Mehdi:

 

İmam Malik'in en önemli eseri olan El Muvatta'da da Hz. İsa (a.s.)'ın ikinci kez yeryüzüne gelişine ve Hz. Mehdi (a.s.)'ın zuhuruna dikkat çekilmektedir. (El Muvatta, İmam Malik, cilt II)

 

 

 

  Hanbeli Mezhebi Kaynaklarında Hz. Mehdi:

 

"Yeryüzü zulümle dolacaktır. Daha sonra EHL-İ BEYT'İMDEN OLAN BİRİSİ (HZ. MEHDİ) zuhur edecek yedi veya dokuz yıl hüküm sürecek ve yeryüzünü tekrar adaletle dolduracaktır."(Müsned-i Ahmed, c.3, s.28, Musnedat-u Ebi Said-il Hudri babında Mehdi ile ilgili bir takım hadisler zikredilmiştir; Yenabi-ul Mevedde, c.2, s.228)

 

Ayrıca Mehdiyet konusu, Ehli Sünnet itikadının en temel kaynaklarından olup Kuran'dan sonra gelen Kütüb-ü Sitte'de de yer almaktadır. Kütüb-ü Sitte içerisinde yer alan Peygamberimiz (sav)'in hadislerinden bazıları şöyledir;

 

·               Rasulullah (sav)'e sordu, buyurdular ki: ‘'ÜMMETİMİN ARASINDAN MEHDİ ÇIKACAKTIR, beş veya yedi veya dokuz yaşayacaktır'' (Sünen-i Tirmizi, Fitneler Bölüm 52, 2232)


·               "Eğer (dünyanın sonuna) bir gün kalsa bile zulümle dolan dünyayı adaletle doldurması için benim EHL-İ BEYT'İMDEN OLAN BİRİSİ (MEHDİ) mutlaka gönderilecektir." (Sahih-i Ebu Davud, Kitab-ul Mehdi, c.2, s.207; El-Beyan, s.59; Nur- ul Ebsar, Şeblenci, s.156)

·               "Va'dedilmiş MEHDİ BENİM EHL-İ BEYT'İMDEN ve Fatıma'nın (a.s) evlatlarındandır." (Sahih-i İbn-i Mace Bab-u Huruc-ul Mehdi, c.2, s.207)

·               "Bizim MEHDİ'MİZ çıkık alınlı ve ince burunludur. Zulümle dolduktan sonra yeryüzünü adalet ile dolduracaktır. O, yeryüzünde tam yedi yıl hükümet edecektir." (Sahih-i Ebu Davud, c.2, Kitab-ul Mehdi, s.208)

·               "VA'DEDİLMİŞ MEHDİ benim Ehl-i Beyt'imdendir. Allah-u Teala onun için gerekli şartları bir gecede hazırlar." (Sahih-i İbn-i Mace, c.2, Bab-u Huruc-ul Mehdi, s.519)

 

 

 

Özetle, MEHDİYET İSLAM TARİHİ BOYUNCA MÜSLÜMANLARIN HER ZAMAN GÜNDEMİNDE OLMUŞ, TÜM BÜYÜK ALİMLER TARAFINDAN ANLATILMIŞ, TÜM MUTEBER ESERLERDE AÇIKLANMIŞTIR.

 

Bu alimlerden ve eserlerden bazıları şöyledir:

 

İMAM-I A'ZAM EBU HANİFE İMAM-I MALİK

İMAM-I ŞAFİİ

 

İMAM-I AHMED BİN HANBEL İMAM-I RABBANİ, ABDÜLKADİR GEYLANİ,


MUHYİDDİN İBNİ ARABİ,

 

MUHAMMED B. RESUL EL HÜSEYNİ EL BERZENCİ, CELALEDDİN SUYUTİ,

İBN-İ KESİR, İMAM ŞARANİ,

İBN HACER EL MEKKİ,

 

ALİ BİN HÜSAMEDDİN EL MUTTAKİ, AZİZ MAHMUT HÜDAİ, BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ, SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN, SEYİT ABDÜLHALİM ARVASİ, MEHMET ZAİD KOTKU,

MAHMUD ESAD COŞAN,

 

SEYYİD MUHAMMED RAŞİT EROL, ŞEYH NAZIM KIBRISİ,

MAHMUT USTAOSMANOĞLU, OSMAN NURİ TOPBAŞ, HÜSEYİN HİLMİ IŞIK


 

 

Müvekkil Adnan Oktar'ın Hz. Mehdi konusunu gündemde tutmasındaki amaç bu metodla maneviyatın güçlendirilmesi ve böylelikle Devletimizin daha güçlü olmasını sağlamaktır. Milletimizin maneviyatı ve birliktelik duygusu güçlü olduğunda, şüphesiz ki Devletimiz de daha güçlü olacaktır. Mehdiyet konusunun anlatılması Devletimizin bütünlüğüne ve ilelebet devamlılığına katkıda bulunan anlatımdır.

 

Adnan Oktar bir çok yayınında bunu açıkça ifade etmiştir:

 

Mehdi siyasete asla karışmaz. Mehdi dünyaya İslam ahlakının güzelliklerini sevdirecek. Dünyaya aşkı, dostluğu, kardeşliği, sevgiyi öğretecek." Adnan Oktar, 2 Kasım 2017

 

"Hz. Mehdi gönül insanı olarak çıkacaktır, siyasetle alakası olmayacaktır.” Adnan Oktar, 3 Ekim 2017


Bediüzzaman Hazretleri de Mehdi'nin siyasi bir vazifesi olmadığını özel olarak açıklamıştır:

 

"Gerçi hakikat noktasında ahir zamanda gelecek büyük HZ. MEHDİ SİYASETİ TAM DİNDAR İSEVİLERE BIRAKIP yalnız İslamiyet hakikatlarını isbata, izhara (açığa çıkarmaya, ortaya koymaya, göstermeye), icraya (uygulamaya, tatbik etmeye, yerine getirmeye) çalışır..." (Emirdağ Lahikası – 1)

 

Bu zamanda öyle fevkalade hakim cereyanlar (fikir akımları) var ki, herşeyi kendi hesabına aldığı için, faraza (farz edelim) hakiki beklenilen ve bir asır sonra gelecek O ZAT DAHİ BU ZAMANDA GELSE, harekatını o cereyanlara kaptırmamak için SİYASET ALEMİNDEKİ VAZİYETTEN FERAGAT EDECEK VE HEDEFİNİ DEĞİŞTİRECEK

DİYE TAHMİN EDİYORUM. (Kastamonu Lahikası, s. 57)

 

 

BİRÇOK İSLAM ALİMİ MEHDİYETTEN EN DETAYLI ŞEKİLDE BAHSETMİŞTİR:

 

Mehdiyet ile ilgili konuları önemseyen ve topluma anlatmakta bir sakınca görmeyen birçok İslam alimi eserlerinde bu konulara sıkça yer vermişlerdir. Peygamberimiz'den (sav) bizlere ulaşan binlerce hadis-i şerifin ışığında bunları açıklayıp her zaman gündemde tutmuş ve ahir zamanda gelecek olan Hz. Mehdi ile ümmeti müjdelemişlerdir.

 

Mehdiyet konusunda en kapsamlı bilgi veren, hadis aktaran ve yorum yapan ünlü İslam alimleri ve konuyla ilgili izahları aşağıda yer almaktadır:

 

 

 

İMAM-I RABBANİ HAZRETLERİ

 

İslam alimlerinin en büyüklerinden ve "Bininci Asrın Müceddidi" olarak anılan İmam-ı Rabbani hazretleri "Mektubat-ı Rabbani eserinde Mehdiyet konusuna çok kapsamlı yer vermektedir:

 

... İnşaAllah tam bir şekilde MEHDİ ALEYHİSSELAM DA ZUHUR EDECEKTİR. Bu makamdan haber veren tabakat meşayihi azaldı... O makamın ilimlerinden ve maarifinden kelam şöyle dursun...İşbu makam, şu ayet-i kerimede manasını güzel bulur:"Bu, Allah'ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah, büyük fazlın sahibidir." (Cuma


Suresi, 4)("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, Mektup 32, s. 125)

 

GELMESİ VAAD OLUNAN MEHDİ'NİN dahi rabbı (terbiyesine gelen) ilim sıfatıdır. Hazret-i Ali gibi, İsa ile münasebeti vardır. Hazret-i İsa'nın kademi Hazret-i Ali'nin başında olup bir kademi dahi HAZRETİ MEHDİ'NİN BAŞINDADIR...GELECEĞİ VAAD EDILEN MEHDİ, VELAYETİN EKMELİYETİNİ ALACAKTIR.Bu Tarikat-ı Aliyye

üzerine gelecek ve bu Silsile-i Aliyye'yi tamam ve tekmil edecektir.Zira bütün velayet nisbetleri, bu Nisbet-i Aliyye'nin altında bulunmaktadır. ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, 251. Mektup, s. 550, 554)

 

Sonra gelenlere nasıl bu hükmü yürüyebilir ki: Onlar arasında MEHDİ ALEYHİSSELAM VARDIR. Resulullah (SAV) Efendimiz onun kudumünü ve vücudunu müjdelemi1 şöyle buyurmuştur:

 

",1 ALLAH'IN HALIİFESİDİR." ("Mektubat-ı Rabbani", c. 1, s. 814)

 

Muhbir-i Sadık Resulullah (SAV) efendimizin haber verdiği kıyamet alametlerinin hepsi haktır. Onlarda yalan ihtimali yoktur. Onlar arasında şunlar vardır:

 

Alışılmışın aksine, güneşin mağripten doğması. MEHDİ'NİN ZUHURU, Ruhullah İsa'nın nüzulü. Resulullah efendimize ve ona salat ü selam, Deccal'in çıkması, Ye'cuc ve Me'cuc'un zuhuru, Dabbe-i arzın çıkması, Semadan bir dumanın zuhuru ile, insanları kaplayıp onlara elim bir azap ile azap etmesi. O kadar zorlanacaklardır ki, artık insanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, bizden azabı aç; biz müminleriz..." (Duhan Suresi, 12)

 

Bir hadis-i şerifte şöyle gelmiştir: "MEHDİ ÇIKACAKTIR. Başının üstünde de bir parça bulut olacaktır. Orada da bir melek bulunacak ve şöyle nida edecektir: BU ŞAHIS MEHDİ'DİR; KENDİSİNE TABİ OLUNUZ..."

 

Resulullah (SAV) efendimiz şöyle buyurdu: "Tüm olarak, yeryüzünün meliki dört tanedir... Onların ikisi müminlerden, ikisi de kafirlerdendir. Zülkarneyn ve Süleyman


müminlerdendir. Nemrud ve Buhtunnasır ise kafirlerdendir.Yere1 beşinci olarak ehl-i beytimden biri sahip olacaktır. Yani1 MEHDİ."

 

Bir başka hadis-i şerifte ise, Resulullah (SAV)efendimiz şöyle buyurdu:

 

"Ashab-ı kehf1 İsa'nın yardımcıları olacaklardır." İsa (AS) MEHDİ ZAMANINDA yere inecektir. MEHDİ1 Deccalin katlinde İsa'ya (AS) muvafakat eder. Onun saltanatı zamanında, Ramazan ayının on dördünde güneş tutulacaktır; o ayın ilkinde ise ay kararacak. Bunların oluşu, adetin ve müneccimlerin hesabı hilafına olacaktır.

 

Muhbir-i Sadık Resulullah (SAV) efendimiz tarafından bildirilen, daha çok alamet vardır ki; anlatılanlardan başkadır. Şeyh İbn-i Hacer, MEHDİ'NİN ALAMETLERİ ÜZERİNE BİR RİSALE YAZDI Kİ1 ONLAR İKİ YÜZ ALAMETİ BULUR. (Mektubat, c. 2, 380. Mektup, s. 1162-1163 )

 

Hadis-i şerifte, MEHDİ'NİN ALAMETLERİ HAKKINDAşöyle anlatılmıştır: "Şark tarafında bir kuyruklu yıldız doğup aydınlık verecektir."

 

Hulasa...

 

MEHDİ'NİN ZUHUR ZAMANI YAKINDIR. Onun zuhur zamanı olan yüz (asır) başına gelinceye kadar nice mebde'ler ve mukaddimeler zuhur edecektir. Allah ondan razı olsun.

 

MEHDİ DAHİ BÜYÜKTÜR. Onun sebebi ile, İslam'a ve Müslümanlara büyük takviye gelecektir. Onun velayetinin dahi, zahir ve batın büyük tasarrufu vardır. Nice harika hallerin ve kerametlerin sahibi olacaktır.

 

Bilesin ki bir hadis-i şerifte, Resulullah (SAV) efendimiz şöyle buyurmuştur: "Küfür her yanı istila edip hükmü cemiyet içinde aşikare işlenmedikçe MEHDİ zuhur etmez." (Mektubat, c.2, 381. Mektup, s. 1169-1171 )

 

Aradan bin sene geçtikten sonra1 MEHDİ'NİN GELİŞİ de bunun içindir. Onun


mübarek kudumünü, (gelişini) Hatem'ür-rüsül Resullullah (SAV) efendimiz müjdelemiştir. İsa (a.s.) dahi aradan bin sene geçtikten sonra, nüzul edecektir... (Mektubat, c. 1, 209. Mektup, s. 440 )

 

... Böyle bir şeyin oluşu dahi bu tabakadan bazı evliya ferdlerinin o iki asırdaki evliya ferdlerinden hayırlı olmasına münafi değildir. Misal olarak HAZRET-İ MEHDİ'yi söyleyebiliriz... (Mektubat, c.1, 209. Mektup, s. 441)

 

 

 

 

MUHYİDDİN İBNİ ARABİ HAZRETLERİ

 

Ünlü İslam alimi Muhyiddin ibni Arabi, Fütuhat ül Mekkiye isimli eserinde Hz. Mehdi (as) hakkında çok kapsamlı bilgiler vermektedir. Fikir vermesi açısından kitaptan ilgili bazı bölümlerden şöyle örnekler aktarabiliriz:

 

Bilin ki MEHDİ MUTLAKA ÇIKACAKTIR.Ancak yeryüzü zulüm ve işkence ile dolmadıkça çıkmayacaktır. İşte o da böyle bir zamanda çıkacak1 dünyayı doğruluk ve adelet ile dolduracaktır. Hatta dünyada tek bir gün kalsa1 Allah o günü uzatacak1 taki o halife gelsin. Bu1 mutlaka Allah'ın Resulü'nün soyundan olacak Hz. Fatıma evladından gelecektir...

 

MEHDİ, dinin fetret geçirdiği bir dönemde ortaya çıkacak... Kendisi beş, ya yedi veya dokuz yıl yaşayacaktır. Resulullah'ın izinden yürüyecektir. Onun adına hiçbir melik hata etmez. Görmediği şekilde onu doğrultur. Her görevi üzerine alır ve zayıfa düşküne yardım eder. Musibete uğrayanlara yardımcı olur. Dediğini yapar1 yaptığını da söyler, şahid olacağı şeyi de bilir. Allah kendisini bir gecede ıslah eder. Rum şehrini (İstanbul'u) tekbir ile fetheder...

 

Dini ayakta dimdik durduracak, eski hüviyetine kavuşturacaktır. İslam'a yeniden ruh üfleyecek, zelil hale geldikten sonra onunla İslam'ı eski güçlü haline sokacaktır. O, İslam öldükten sonra İslamı tekrar diriltecektir.


Din1 böylece onun vasıtasıyla eski hüviyetini kazanacaktır.

 

Onun döneminde din tamamen rey'den arınmış olarak eski hüviyetini kazanacaktır. Vereceği birçok hükümlerde ulemanın mezheplerine muhalefet edecektir. Bundan dolayı ondan uzak duracaklardır. Zira zanlarına göre gerçekten Allah imamlarından sonra bir müctehid bırakmadığını kabulleneceklerdir...

 

Bil ki, MEHDİ ÇIKTIĞI ZAMAN bütün Müslüman havassı ve avamı sevineceklerdir. MEHDİ'nin İlahi olan yani manen desteklenen adamları olacaktır. Onun davetini ayakta tutacaklar ve ona yardım edip kendisini zafere kavuşturacaklardır. Ülkeye ait bütün ağır yükleri bunlar yüklenecekler. ALLAH'IN MEHDİ'YE VERDİĞİ GÖREVDEN ÖTÜRÜ ona destek olacaklardır.

 

ALLAH MEHDİ'NİN RUHUNU TERTEMİZ OLARAK KABZEDECEKTİR.

 

MEHDİ, VAKTİ GELİNCEYE DEK GİZLENECEKTİR, vaadolunan vakti gelince de ortaya çıkacaktır. Onun şehidleri, şehidlerin en hayırlısı, güvendiği kimseleri yani vezirleriyse emin olanların en güvenceli olanlarıdır.

 

MEHDİ1 din bakımından rey ve kıyasa başvurmaktan masumdur. Ona böyle davranması haramdır. Zira Allah'ın dini konusunda hüküm vermede Nebi yani Peygamber olan birinin kıyas yapması doğru değildir.Şayet kıyas yapmasına izin verilseydi, Allah onu peygamberin Hz. Muhammed'in diliyle bildirirdi.Ayrıca Hz. Peygamber imamlardan hiç birisi için benim izimde yürüyecekler hata etmeyecekler dememiştir.BU İFADEYİ SADECE MEHDİ İÇİN SÖYLEMİŞTİR.Onun masumluğunu halifeliğini ve vereceği hükümleri konusunda masumiyetini bildirmiştir. ("Futuhat-El Mekkiye", 366. bab, c. 3, s. 327- 328)

 

 

 

 

MUHAMMED B. RESUL EL HÜSEYNİ EL BERZENCİ HAZRETLERİ

 

Muhammed B. Resul El Hüseyni El Berzenci hazretleri, Kıyamet Alametleri isimli


eserinde Mehdiyet konusunu en kapsamlı ve detaylı olarak ele almış Ehli Sünnet alimlerindedir. Mehdiyetle ilgili olan kitabın tamamını dilekçe kapsamında akatrmak mümkün olmadığı için aşağıda kitabın içeriğinde bazı örnek bölümler verilmektedir:

 

Büyük alametlerin ilki, MEHDİ'NİN GELMESİDİR... Bu hususta varid olan hadisler, çeşitli rivayetlerde olmasına rağmen pek çoktur. Muhammed b. Hasan El-Esnevi (Menakibiş-Şafii) eserinde der ki; MEHDİ HUSUSUNDA1 RESULULLAH (SAV)'DEN NAKL EDİLEN HABERLER TEVATÜR HALİNİ ALMIŞTIR... O'nun1 ehli beytinden

olacağı haber verilmiştir...

 

ONUN LAKABI MEHDİ'DİR... Çünkü Allah onu doğruya hidayet etmiştir... Aynı zamanda 'Cabir'dir... Çünkü O1 Muhammed Ümmetinin münkesir kalplerini tedavi edecektir... Veyahut O1 zalim ve cebbar kimseleri mağlup edip kahredecektir...

 

O1 Peygamber (SAV)'in ehli beytindendir... Çokca varit olan1 gerçek rivayetlere göre Onun bilhassa Fatıma neslinden olduğu açıklanmaktadır...

 

O, açık alınlı, küçük burunlu, iri gözlü dişleri parlak ve seyrek bir kişidir. Sağ yanağında, inciyi andıran, bir yıldız gibi yüzünü aydınlatan bir işaret vardır. Sakalı sık, omzunda Peygamber (SAV)'in nişanı vardır. Uylukları uzundur, rengi arap rengidir.Dilinde ağırlık vardır.Yavaş ve ağır konuştuğu zaman sağ elini sol dizine vurur.Kırk yaşındadır. Diğer bir rivayete göre otuz ila kırk yaş arasındadır. Allah'a karşı son derece boyun eğicidir, üzerinde iki pamuk abası vardır. Ahlak bakımından Peygamber (SAV)'e benzer.Esmerdir.Orta boyludur.Kaşı kavislidir.

 

Alametlere gelince; Beraberinde Allah Resulü (SAV)nün gömleği1 kılıcı1 sancağı bulunacaktır. O sancak ki Peygamber (SAV)'in vefatından bugüne kadar hiç açılmamıştır.  MEHDİ'NİN  ZUHURUNA  KADAR  DA  HİÇ  AÇILMAYACAKTIR.

Sancağında 'El Biat'u Lillah'1 Allah için biat ibaresi yazılı olacaktır.

 

MEHDİ İŞİ ÇOK SIKI TUTACAK... Sonra Allah Konstantiniyye (İstanbul'u) çok sevdiği dostlarının eliyle feth edecek. Onlardan hastalığı ve üzüntüyü kaldıracak, sonra çok


geçmeden Hz. İsa inecek, Deccalle savaşacak." Bu hadisi çok uzun olarak İmam

Suyuti (Cami-i Kebir'nde) serd etmeştir.

 

MEHDİ     TIPKI     ZÜLKARNEYN      İLE     SÜLEYMAN      GİBİ     BÜTÜN     DÜNYAYA

HÜKMEDECEK. (Kıyamet Alametleri, s. 186) Muhammed B. Resul Al - Hüseyni El

Berzenci "Kıyamet Alametleri" Pamuk Yanıları, Trc. Naim Erdoğan)

 

 

 

 

KADIZADE

 

"Onun ismi Muhammed, babasının adı Abdullah'tır. Hz. Fatıma'nın evladından1 zamanın halifesi adil bir imam, kamil bir veli1 mutlak bir müceddittir. Allah (cc) istediği vakit onu yaratır ve gönderir. İslam dinini onunla güçlendirir. O'nun hükmü altında1 iki kişi hatta iki hayvan arasında bile1 düşmanlık kalmaz. Her mü'min sadık veli olup, mülhidler muvahhid1 zındıklar sadık alim olsa gerekir. Pek çok fetihler ve ganimetlerle, bütün müslümanları zengin etse gerekir. Hz. İsa ile cem olsa ve Hz. İsa, Deccal'ı öldürse ve zımmilerden cizyeyi kaldırıp ve İslam'a girenlerin imanlarını kabul etse gerekir." (Kadızade, "Amentü Şerhi" (Sdş. M. Rahmi) s. 358)

 

ŞEYH MANSUR ALİ NASIF

 

Şeyh Mansur Ali Nasıf, Taç isimli kitabının haşiyesinden şunları yazmaktadır:

 

"Selef uleması arasında olsun halef uleması arasında olsun şu husus pek çok şöhret bulmuştur: Bilinmelidir ki, Ahir zamanda mutlaka bir adam zuhur edecektir. Bu kişi benim ehl-i beytimden olacaktır. BUNA MEHDİ DENECEKTİR. Bütün İslam memleketlerini ele geçirecek, her Müslüman ona tabii olacak, aralarında adaletle muamelede bulunacaktır. Dini güçlendirecek ve takviye edecektir. Daha sonra da Deccal ortaya çıkacak, İsa inecek ve Deccal'i öldürecektir veya Hz. İsa ile Mehdi birlikte yardımlaşarak Deccali öldüreceklerdir." (Ahmet Faruk, "Ka'be Baskını ve Mehdilik", Vahdet yayınevi, s. 21)


 

 

ALİ BİN HÜSAMEDDİN EL MUTTAKİ

 

Allah da onun (HZ.MEHDİ'nin) muhabbetini insanların sinelerine yerleştirir. O daha sonra gündüz aslan1 gece ise abid olan bir kavimle beraber olur.

 

Dani, Katade'den tahric etti. O dedi ki: Fitne içindeki insanlar kan akıtıldığı zamanda EVİNDE OTURMAKTA OLAN MEHDİ'YE GELİR ve "Bizim için kalk artık" der. O ise kabul etmez, ancak ölümle tehdit edildikten sonra onlar için kalkar. Ondan sonra artık kan dökülmez.

 

(Zamanında) Ne uykuda olan uyandırılır1 ne de herhangi bir kan akıtılır.

 

Ahmed, İbni Ebi Şeybe, İbni Mace ve Naim b. Hammad Fiten isimli kitabta Hz. Ali'den tahric ettiler, Resulullah (SAV) buyurdu: MEHDİ BİZDEN EHLİ BEYTTEN'DİR. Allah onu bir gecede ıslah eder. (olgunlaştırır).

 

Tabarani Kebir'inde ve Ebu Naim İbni Mes'ud'dan tahric ettiler. O dedi, Resulullah (SAV) buyurdu: Ehli Beytimden ismi benim ismim, ahlakı Benim ahlakım olan bir evladım çıkacak ve daha önce zulümle dolu olan dünyayı, o adaletle dolduracaktır.

 

Sakalı sıktır1 dişleri parlaktır, yüzünde bir ben vardır. Omuzunda Peygamber (SAV)'in alameti vardır. Peygamber (SAV)'in softan bayrağı ile çıkacaktır. O bayrak dört köşeli olup dikişsizdir ve rengi siyahtır. O'nda bir hicr (hale) bulunur. O Resullah (SAV)'in vefatından beri açılmamış olup MEHDİ ÇIKINCA AÇILACAKTIR. Hz. Allah üçbin meleği MEHDİ'YE YARDIM İÇİN GÖNDERECEK ve melekler o'na muhalefet edenlerin yüzüne ve arkasına vuracaktır.

 

O yaşı otuz ile kırk arasında (kırk yaşında) olduğu halde gönderilecektir.

 

İbni Ebi Şeybe, Ebi Celd'den tahric etti, o dedi ki: Bir fitne görülür, bunu diğer fitneler takip eder, ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar, ve bundan


sonra da hilafet, YERYÜZÜNÜN EN HAYIRLISI OLAN MEHDİ'YE evinde otururken gelecektir.

 

Dani, Seleme b. Züfer'den tahric etti, dedi ki: Birgün Huzeyfe'nin yanında MEHDİ'NİN çıktığı söylendi. O dedi ki: Siz eğer aranızda Hz. Muhammed (SAV)'in ashabı olduğu halde O çıkarsa felah buldunuz.

 

Muhakkak ki O insanların karşılaştıkları şerler sebebi ile GAİBİN (MEHDİ'NİN) kendilerine insanların en sevgilisi olmadıkça çıkmayacaktır.

 

Keza (N. b. Hammad), Ebu Hureyre'den tahric etti, Dedi ki: Açıkça Allah Teala inkar edilmedikçe MEHDİ'YE biat edilmez.

 

Naim b. Hammad Fiten'ninde sahih bir senetle Müslim'den nakille Hz. Ali (RA) 'den tahric etti. Buyurdu ki: Fitneler dörtdür. Bolluk fitnesi, darlık fitnesi, keza bir fitne ve altın madeninin zikri. Sonra da Peygamber (SAV)'in soyundan birisi (HZ. MEHDİ) çıkar ve Allah o'nun eliyle insanların işini ıslah eder.

 

Naim, Kaab'dan tahric etti. Dedi ki: MEHDİ'NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE, şarktan parlak kuyruklu bir yıldız doğacaktır.

 

Naim, Şureyk'den tahric etti. Dedi ki, bana ulaştı ki: MEHDİ'NİN ÇIKIŞINDAN ÖNCE, Ramazan'da iki kez ay tutulması olacaktır.

 

Herkes sadece o'ndan konuşur, O'nun sevgisini içer ve O'ndan başka bir şeyden bahsetmezler.

 

Naim b. Hammad ve Ebil Hasenil harbi Harbiyat isimli eserlerin birinci faslında Ali

b. Abdullah b. Abbas'dan tahric ettiler. O dedi ki: MEHDİ GÜNEŞ BİR ALAMET OLARAK DOĞMADIKÇA ÇIKMAZ. ("Ahir Zaman Mehdisi'nin Alametleri", Ali bin Hüsamettin El Muttaki)


ABDÜLHAMİD B. EBİ'L-HADİD EL-MUTEZİLİ

 

... İmam Ali'nin bu sözünden maksat ZAMANIN SONUNA DOĞRU MUHAMMED OĞULLARINDAN KIYAM EDECEK OLANDIR (MEHDİ)... Çünkü tüm Müslüman

Fırkalar,   "O    kıyam    etmeden    dünya    son    bulmayacaktır"    diye    söz   birliği etmişlerdir. ("Şerh-i Nehc-ül Belaga", c. 3, s. 434 ve 435. Hutbe şerhi)

 

 

 

KUŞADALI İBRAHİM HALVETİ

 

Büyük     mutasavvıflardan     Kuşadalı     İbrahim     Halvetide yazdığı     mektuplarda

MEHDİ'NİN yakın bir zamanda geleceği ve vazifesini yapacağını bildirmiştir:

 

"Şimdi vakitler, mukaddeme-i zuhur-i MEHDİ kuddise sirruhu'dur. Yine vara vara onun vaktinde suluk gaza ile olacaktır. Şimdilik bir mevzı'da zikrolunması devam-i adet elvermez. 23 Muharrem 1260/1844

 

...Yine HZ. MEHDİ ZUHURUNDA kırk senesi cihat esnasında Deccale uyanlar çift u çift heyetinde böyle böyle mücahade ederek Deccal ve avanesi katlonuldukta bi yedi 'İsa aleyhisselam tertibi süluk böyle böyle değişilir... 1260/1844, (Y.N.Öztürk, Kuşadalı İbrahim Halveti, s. 204-212, Fatih Yay. 1982)

 

 

 

İBN HACER EL MEKKİ

 

İbn Hacer El Mekki hazretleri, Mediyet ve Ahir Zaman hakkındaki hadisleri tasnif ettiği ünlü "El-Kavlü'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar"eserinin müellifidir. Eserinde Mehdi'nin geleceği, Resulullah efendimizin neslinden olacağı, dünyaya yedi sene hükmedeceği, yeryüzünü adaletle dolduracağı ve İsa (as) ile beraber çıkarak, O'nun Filistin'de (Lud) kapısında Deccalı öldürmesine yardımcı olacağı, bu ümmete imamlık yapıp, İsa (as)'nın onun arkasında namaz kılacağına dair


pek çok hadis nakletmiş ve yorumlamıştır. Eserinden bazı bölümler şöyledir:

HZ. MEHDİ'NİN rengi arabi bedeni İsraili'dir. Sağ yanağı üzerinde parlayan yıldız gibi bir ben vardır. Onun hilafetinden yer ve gök ehli, hatta havadaki kuşlar bile razı olacaktır.

 

HZ. MEHDİ, SANKİ BENİ İSRAİL RİCALİNDEDİR, yeryüzünün hazinelerini çıkaracak ve küfür diyarını fethedecektir.

 

Rükun ve Makam arasında kendisine biat edilecektir. HZ. MEHDİ, O KADAR MERHAMETLİ OLACAKTIR Kİ, zamanında bir kimsenin bile burnu kanamayacaktır.

 

Sakalı bol ve sık olacaktır. Dişleri parlak olacaktır.

 

İnsanlara malı ve eşyayı dağıtırken, saymadan bol bol verecektir.

 

Hiçbir tarafın ondan mahfuz kalmayacağı, bir fitne zuhur edecek, bu fitne kaldığı yerden hemen başka bir tarafa yayılacak ve bu durum bir münadinin semadan seslenerek "Ey insanlar, EMİRİNİZ ARTIK MEHDİ'DİR" demesine kadar devam edecektir.

 

Allah Teala, İslam’ı nasıl Resulullah Efendimizle başlatmışsa, Hz. Mehdi ile sona erdirecektir.

 

Zulüm ve fısk'la dolu olan dünya, o geldikten sonra adaletle dolup taşacaktır. Muhtelif zelzelelerin olacağı bir dönemde gönderilecektir.

HZ. MEHDİ ÇIKARKEN başında bir sarık olacak ve bir münadi "BU ALLAH'IN HALİFESİ OLAN MEHDİ'DİR. Ona uyunuz" şeklinde nida edecektir.

 

Peygamber     Efendimiz      (SAV),     "Horasan     tarafından     bayraklar     çıktığını


gördüğünüzde, kar üzerinde sürünerek de olsa, o bayraklara katılınız, zira içlerinde ALLAH'IN HALİFESİ HZ. MEHDİ vardır." Buyurmaktadır.

 

O fitnelerin zuhur ettiği bir zaman aralığında gelecek ve ihsanı karşılıksız olacaktır. Konstantiniyye ve Deylem dağını fethedecektir.

İSLAM'IN ALEYHİNE SÖYLENECEK BİR SÖZ BİLE, ONA AĞIR GELİR.

 

MEHDİ'DEN ÖNCE yaygın katliamların vuku bulacağı büyük bir fitne görülecektir.

 

MASUM İNSANLAR KATLOLUNCAYA KADAR MEHDİ ÇIKMAYACAK ve bu katliamlara

yerde ve göktekiler, artık tahammül edemez bir hale geldiğinde zuhur edecektir. HZ. MEHDİ GELİNC1 İNSANLAR ONU AŞK VE MUHABBETLE KUCAKLAYACAKLARDIR.

 

HZ. MEHDİ1 BÜTÜN HARAMLARIN HELAL SAYILDIĞI BÜYÜK BİR FİTNEDEN SONRA

ÇIKACAKTIR. Hilafet, ona evinde otururken gelecek ve devrinde yeryüzünün en hayırlısı kendisi olacaktır.

 

HZ. MEHDİ ÇIKMADAN ÖNCE1 Medine'de simsiyah taşların bile kan içinde kaybolacağı büyük bir vaka olacaktır. Bu olayda, bir kadının öldürülmesi bir kamçının sallanması kadar kolay olacaktır. Ve bu olay 2 km kadar yayılacak BİLAHARE MEHDİ'YE BİAT EDİLECEKTİR.

 

MEHDİ ÇIKMADAN ÖNCE milletler arasında ticaret ve yollar kesilecek, insanlar arasında fitneler çoğalacaktır.

 

Allah (c.c.) bütün insanların kalplerini onun muhabbetiyle dolduracaktır. Sonra o

gündüzleri aslan, geceleri abid olan bir kavimle yürüyecektir.

 

HZ. MEHDİ HİÇBİR BİD'ATI BIRAKMAYACAK ve bütün sünnet-i seniyye'yi ihya edecektir. Konstantiniyye, Çin ve Deylem dağlarını fethedecek, bu durum 7 yıl devam edecektir. Ancak onun her senesi, sizin 20 senenize bedel olacaktır. Sonra Allahü


Teala dilediğini yapacaktır.

 

O'nun zamanında kurtla koyun bir arada oynayacak yılanlar çocuklara bir zarar vermeyecektir. İnsan bir avuç tohum atacak, 700 avuç hasat edecektir. Riya, riba, zina, içki kalmayacak, ömürler uzayacak ve emanet zayi olmayacaktır. Kötüler helak olacak, Peygamber Efendimiz'e buğz edecek kimse kalmayacaktır.

 

O güneşten bir alamet belirinceye kadar gelmeyecektir. O'nun kumandanları, insanların en hayırlısıdır.

Yeryüzü emniyetle dolacak ve hatta birkaç kadın, yanlarında hiç erkek olmaksızın, rahatlıkla hacca gidebilecektir.

 

Çok yaygın ve sona ermesi mümkün görülmeyen bir fitne çıkacak ve bu fitne, semadan 3 kez "EMİR, MEHDİ'DİR, GERÇEK O'DUR" şeklindeki nida'ya kadar sürecektir.

 

DÜNYADA İSMİ GEÇECEK BİR HALİFE KALMAYINCAYA KADAR ÇIKMAYACAKTIR.

 

O GELMEDEN ÖNCE, DOĞUDAN IŞIK VEREN BİR YILDIZ GÖRÜNECEKTİR.

 

RAMAZAN DA İKİ DEFA AY TUTULACAKTIR.

 

Sema'dan bir ses1,onu ismiyle çağıracak ve Doğuda Batıda hatta uykuda olan bile bu sesi duyacak ve uyanacaktır.

 

KONSTANTİNİYYE'NİN FETHİ SIRASINDA, sabah namazı için abdest alırken bir bayrak dikecek, deniz ikiye ayrılarak su kendiliğinden uzaklaşacak ve AÇILAN YOLU TAKİBEDEN HZ. MEHDİ, KARŞI KIYIYA GEÇECEKTİR. Sonra bir bayrak daha dikecek ve diyecek ki "Ey insanlar, ibret alınız. Deniz ben-i İsrail'e nasıl yol verdiyse, bize de öylece yol verdi" ondan sonra, hepsi tekrar, tekrar tekbir getirecek ve 12 tekbirle, şehrin 12 burcu da düşecektir.  ("El-Kavlü'l Muhtasar fi Alamatil Mehdiyy-il


Muntazar", s. 15-75)

 

 

 

 

İBN-İ KESİR

 

Şuayb b. Halid'in Ebu İshak'dan rivayetine göre Hz. Ali oğlu Hasan'a bakarak şöyle demiştir: "Gerçekten benim şu oğlum, Resulullah'ın adlandırdığı gibi Seyyid'dir. PEK YAKINDA ONUN SULBÜNDEN BİRİ ÇIKACAK, O PEYGAMBERİNİZİN ADIYLA İSİMLENDİRİLECEKTİR.  RESULULLAH'A  AHLAKIDA  BENZEYECEK,  FAKAT

YARATILIŞINDA DEĞİL." (İbni Kesir, Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye, 1/38.)

 

Resulullah Efendimiz buyuruyor: "Dünyada bir tek günden başka gün kalmasa (Zaide'den gelen rivayette)" Allah o günü uzatır. Hatta O GÜNDE BENİ VEYA BENİM EHL-İ BEYTİM'DEN İSMİ BENİM İSMİME, BABASININ ADI BABAMIN ADINA

BENZEYEN BİRİ GÖNDERİLECEKTİR. (Fıtr hadisinde ise) "Yeryüzü zulüm ve cevr ile doldurulduğu gibi o da adalet ve doğrulukla dolduracaktır. (Süfyan hadisinde ise) "Benim Ehl-i Beytim'den ismi benim isimime uygun bir Arap milletine sahip oluncaya kadar dünya gitmeyecek ve dünyanın ömrü bitmeyecektir."(İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/39. Ebu Davud, "Mehdi", 1. H. 4282, 4283. Tirmizi, "Fiten", 52. H. 2231)

 

Bir başka rivayette ise: "Dünyada hiçbir gün kalmayıp sadece bir gün kalsa Allah, o günü uzatacaktır. Ta ki isim benim ismime uygun Ehl-i Beytimden biri görevi üzerine alsın." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/39. Tirmizi, "Fiten", 52. H. 2231)

 

Resulullah buyuruyor: "ÜMMETİM ARASINDAN EL MEHDİ OLACAKTIR. Şayet aranızda kalması kısa tutulursa yedi yıl kalacaktır. Kısa tutulmazsa kalış süresi dokuz yıldır. Benim ümmetim arasında o dönemde öyle bir bolluk olacak ki, o güne kadar böyle bir bolluk ve refah hiçbir zaman kesinlikle duyulmamıştır. Yeryüzü bütün ürünlerini verecek, onda hiçbir şey gizli kalmayacaktır. O günde mal pek çok birikmiş


olacaktır. Adam kalkıp, Ey Mehdi, Bana mal ver diyecek, o da hemen al diyecektir." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/42, "İ. Maceh", Fiten, 34, H. 4083)

 

Resulullah buyuruyor: "ÜMMETİM İÇERİSİNDEN EL MEHDİ ÇIKACAK beş veya yedi veya dokuz yıl aralarında yaşayacak. Kendisine adam gelip, ey Mehdi bana mal ver, diyecek, Mehdi de onun eteğinin taşıyabileceği kadar dolduracaktır." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/43. Tirmizi, "Fiten", 53, H. 2232)

 

Resulullah buyuruyor: "Biz Abdulmuttalib'in çocukları, cennet halkının efendileriyiz. Ben, Hamza, Ali1 Ca'fer, Hasan, Hüseyin ve MEHDİ." (İbni Kesir, "Nihayetü'l-Bidaye ve'n Nihaye", 1/44. "İ. Maceh", "Fiten", 34. H. 4087)

 

 

 

İMAM ŞARANİ

 

"Ölüm - Kıyamet - Ahiret ve Ahir zaman Alametleri" eserinin yazarı olan İmam Şarani, kitabında Mehdiyet ve Ahir Zaman hadiseleri hakkında çok geniş bilgi vermektedir.Kitaptan bazı kesitler aşağıda sunulmaktadır.

 

Ebu Davud'un, Ebu Said el-Hudri'den rivayet ettiği hadisi şerifte Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

-  ÜMMETİM İÇİNDE MEHDİ BULUNACAKTIR. Eğer kısa süre olursa yedi yıl, kısa olmazsa dokuz yıl hüküm sürecek. Mehdi’nin zamanında mal (yani zenginlik) artacak.Yanında da çok servet bulunacak. Biri kalkıp da:

 

-  YA MEHDİ BANA (BİRAZ) YARDIM ET, deyince o da:

 

-  (İstediğin miktarı, taşıyabildiğin kadarı) al, diyecektir.

 

Ebu Davud'un rivayetindeki (başka) hadisi şerifte:


-  MEHDİ BEN(İM NESLİM)DENDİR. Alnı geniş ve açıktır.

 

(Ebu Said el-Hurdi'den) rivayet edilen hadisi şerifte Resul-u Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

-    Yemin ederim ki, bu ümmete öyle (şiddetli) belalar gelecek de kişi zulümden, gaddarlıktan kurtulmak için sığınacak bir yer bulamayacaktır. Öyle sıkıntılı bir sırada Allah Teala akrabamdan1 benim hanedanımdan bir kimseyi gönderecek de onun sayesinde yeryüzü adaletle1 hakşinaslıkla dolacaktır. Nitekim, (ondan önce) başkaları ile) yeryüzü zulüm ve gaddarlıkla doldurulduğu gibi.ONDAN (YANİ MEHDİ'DEN) gökyüzü sakinleri (meleklerle peygamberlerin ruhları) ve yeryüzünde oturan (mü'minlerin ve canlı hayvanların) hepsi razı ve hoşnut olacaklar.(MEHDİ'NİN ZAMANINDA) gökyüzü yağmurdan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracak.

 

Yeryüzü de bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır. Hatta yaşayanlar (kendilerinde bulunan nimetleri görmeleri için) ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir. İmam Mehdi bu adalet ve bolluk içinde yedi yıl1 yahut da sekiz yıl veya dokuz yıl yaşayıp hükümdar kalacaktır.

 

Ebu Davud'un rivayet ettiği hadisi şerifte Allah'ın Resulü:

 

Dünya tek bir gün kalsa bile Allah Teala muhakkak o günü uzatır ve yüce Allah o günde BENIM NESLIMDEN YAHUT DA EHL-I BEYTI'MDEN adı adıma, babasının adı da babamın adına uygun olan (yani Abdullah oğlu Muhamed olan) KEMAL SAHİBi BiR KİMSEYİ gönderir, buyurmuştur.

 

Aynı şekilde Tirmizi'nin rivayet ettiği hadisi şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

Dünyada ancak tek bir günden başka hiçbir zaman kalmamış olsa bile EHL-I


BEYTİ'MDEN BİR KİMSENİN insanların başına geçmesi için muhakkak Allah Teala o günü uzatır.Ve o zatın önünde (yardımcı) melekler bulunacak ve İslam (dini bütün haşmetiyle) ortaya çıkacaktır. MEHDİ'NİN HAZİNESİNDE mal, servet o derece çok olacak ki1 bir kişi yanına gelerek:

 

- Ey Mehdi bana yardım et, diye rica edince MEHDİ onun elbisesinin içinde taşıyabileceği parayı avuçlayıp verecektir.

 

Hafız Ebu Nuaym'ın rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

 

Ey Ehl-i Beyt! MEHDİ BİZDENDİR. Aziz ve Celil olan Allah onu bir gecede -yahut da iki günde demiştir- ıslah ve irşat edecek.

 

Mağrib'de de karışıklıklar, fitneler ve korku(lu günler) olacak. Açlık ve hayat pahalılığı alabildiğine yayılacak.Fitneler çoğalacak, insanların bir kısmı diğerlerini yiyecekler. İşte (öyle müşkü bir) zamanda Mağrip memleketinin en uzak bölgesinden ve Resul-i Ekrem Efendimizin muhterem kızı Fatma'nın evlatlarından bir kimse ortaya çıkacaktır. İşte O ZAT AHİR ZAMANDA KIYAM EDECEK OLAN MEHDİ'DİR.VE MEHDİ'NİN ZUHURU da kıyamet alametlerinin ilkidir.

 

İmam Şureyk'in rivayet ettiği hadisi şerifte:

 

MEHDİ'NİN ÇIKMASINDAN ÖNCE bir ramazan içinde güneş iki defa tutulacaktır, diye buyrulmuştur.

 

En iyisini Allah bilir.

İbni Mace'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği hadisi şerifte Resul-u Ekrem Efendimiz: Dünya(nın ömrün)den hiçbir zaman kalmayıp ancak tek bir gün kalsa bile o günde

BENİM AİLEMDEN BİR ZATIN (Mekke'deki Merve üzerine yükselen) Deylem dağına,

yahut da Deylem eyaletine ve İstanbul'a ve Roma şehrine sahip olması için Aziz ve


Celil olan Allah muhakkak o günü uzatacak, buyurmuştur. Bu hadisin isnadı

sahihtir.

 

İMAM MEHDİ sonra mahiyetindeki askerlerle birlikte Altın Kiliseye ulaşarak içinde büyük ve çok (kıymetli, nadide) mallar ele geçirirler. MEHDİ bu malları alıp Müslümanlar arasında eşit ve müsavi olarak taksim eder.MEHDİsonra Kilise'nin içinde sekinet- kuvve-i maneviye- sandığını ele geçirir. Sandığın içinde Hz. İsa'nın ucu demirli bastonuyla Hz. Musa'nın asası vardır. O asa Hz. Adem cennetten çıkarıldığı zaman O'nunla birlikte yere inmişti. (bilahare) Roma İmparatoru Kayser o sekinet sandığını (Kudüs'teki) Beytü'l-Makdis'de ele geçirmiş ve içinde bulunan bütün (nadide, kıymetli) eşyalarla malları alarak Altın Kilise'ye götürmüştür. İşte o eşya şimdiye kadar Altın kilisenin içinde saklanmaktadır. Nihayet o eşyaları MEHDİ TEKRAR ORADAN ALACAKTIR... ("Ölüm - Kıyamet - Ahiret ve Ahir zaman Alametleri", Bedir Yayınevi, s. 432-448)

 

·               MUHAMMED BİN MUHAMMED BİN MAHMUD EL HAFIZI EL-BUHARİ

 

8 ve 9.hicri asrın büyük alim ve mutasavvıflarından olan Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el Hafızı el-Buhari yazmış olduğu "Faslu'l-Hitab li-Vaasli'l- Ahbab" adlı eserine Mehdilikle ilgili uzun bir bölüm koyarak konuyla ilgili hadisleri toplamıştır:

 

 

 

"Camiu'l-usul de, kıyametin eşratı ve alametlerinden olarak zikr olunur; MESİH ALEYHİSSELAM VE MEHDİ HAKKINDA Cabir (r.a) den rivayet olunduğuna göre Resulullah (SAV) buyurmuştur ki;

 

-   Ümmetimden bir taife hak uğrunda muzafferler olarak kıyamet gününe kadar savaşacaklar. Bu sırada İsa(as) iner, Müslümanların emiri (Hz. MEHDİ) ona derki: Buyur bize namaz kıldır. O da ona derki: Hayır1 Allah'ın bu ümmete ikramı olarak sizin biriniz diğerinize amirdir. Hadisi müslim rivayet etmiştir...


...Şerhu'us-sünne'de, "eşratu's-saat" babında MEHDİ HAKKINDA rivayet eder. Ebu said i'l-hudri Resulullah (SAV)ın şöyle buyurduğunu söylüyor: Resulullah bu ümmetin başına gelecek bir beladan bahisle,

 

-  O belanın gelmesiyle insanın zulümden sığınacağı bir sığınak bulamadığı bir sırada Allah BENİM NESLİMDEN1 EHL-İ BEYTİMDEN BİR ADAM gönderecektir. Yeryüzü ondan evvel nasıl zulüm ü cevr ile dolduruldu ise oda kıst u adl ile dolduracaktır. Gök ve yer sakinleri ondan memnun olurlar. Sema hiçbir damlası kalmayıncaya kadar bütün yağmurunu indirir. Yeryüzüde ne kadar nebatı varsa hepsini çıkarır. Hatta ölüler bile dirilmek isterler. O böyle bir zeminde yedi sene yahut sekiz sene yahut dokuz sene yaşar...

 

...İmam Ebu'l-Abbas el-Müğstağfiri "Delailü'n Nübüvve ve'l-Mucizat" kitabında MEHDİ HAKKINDA Abdullah ibn Mes'ud'a varan senetle rivayet eder: Resulullah (SAV) şöyle buyurmuşlardır:

 

-    Günler ve geceler tükenmeden Allah ehl-i beytimden ismi benim ismimden1 babasının ismi babamın isminden olan bir adam gönderir. Yeryüzü nasıl zulüm ve cevr ile dolduruldu ise oda adil ile doldurulur... (Muhammed bin Muhammed bin Mahmud el-Hafizi el-Buhari, Faslu'l-Hitab, s. 553-557 Erkam Yay. No: 45)

 

 

 

SÜLEYMAN HİLMİ TUNAHAN HOCAEFENDİ

 

Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi Hz. leri de yakın zaman önce yaşamış ve Mehdi (as)'ın içinde bulunduğumuz devirde geleceğini müjdelemiş olan İslam alimlerindendir:

 

"HZ. MEHDi (aleyhirrıdvan) hakkında vaki hadis-i şeriflerde, Fahr-i Alem (sall'allahu aleyhi ve sellem) Efendimiz'den sırran haber sadır olmuştur; ancak, anahtarı kimde ise o açar ve işin hakikatini o anlar, başkası anlayamaz. Herkes


anlasa sır zahir olur. Usule muhalif gelir. Yani zamanın sahibi, Resulullah'ın varisi perdeyi kime açarsa, ancak o anlar. Nüzul-i İsa aleyhisselam'daki sır da böyle. Allah dostlarının rütbesindeki büyüklükleri nispetinde halleri ve sırları kapalıdır."

 

"MEHDi BİZİM USÜLUMUZ ÜZERE GELECEK, ŞİMDİ O DEVİRDEYİZ."

 

(https://gurbetyollari001.skyrock.com/1136643194-Seyh-Suleyman-Hilmi- Tunahan-ink-s-Mubarek-Sozleri.html)

 

 

 

 

MAHMUT USTAOSMANOĞLU HOCAEFENDİ

 

Günümüzde yaşayan Nakşibendi şeyhlerinden İsmailağa cemaati imamı Mahmut Hocaefendi hazretleri şu ifadeleri sarfetmiştir: "BU SEVİNCİM HZ. MEHDİ (AS)'YE BİAT ETMEDEN ÖLMEYECEĞİMİN MÜJDESİDİR".

 

(https://erkanarkutyaziyor.wordpress.com/2015/11/13/mahmut-efendi- hazretleri-mehdiye-biat-etmeden-olmeyecegim/)

 

 

 

 

MEHMET TALU HOCAEFENDİ

 

Mahmut Hoca cemaatinin en değerli hocalarından Mehmet Talu Hocaefendi de Hz. Mehdi'yi göreceğine inandığını, Mahmut Efendi Hazretlerinin de bu sözlerini tastik ettiğini şöyle ifade etmiştir:

 

‘’Peygamberimizin HZ. MEHDİ'NİN ÇIKIŞ ALAMETİ OLARAK SÖYLEDİĞİ hadislerin hepsi arka arkaya gerçekleşmiştir.HZ. MEHDİ'NİN ZUHURU ÇOK YAKINDIR.İnşaAllah çok değerli, samimi, imanlı Mahmut Efendi Hazretlerinin HZ. MEHDİ'YE BİATINI da hep birlikte görürüz. Çok değerli Şeyh Nazım hocamızda Hz. Mehdi'ye şu anda cennette kavuşmuştur inşaAllah. Allah bizleri de bu mübarek


insanlarla birlikte kılsın, bizlere de hem bu dünyada hem ahirette HZ. MEHDİ'nin yardımcılarından kılsın…’’

 

(http://www.dailymotion.com/video/xhjl7v_mehmet-talu-hz-mehdi-yi-sahsen-

gorecegime-inaniyorum_news)

 

 

 

 

Görüldüğü gibi gerek yüzyıllar önce yaşamış gerekse günümüzde yaşayan Ehli Sünnet alimlerinin tümü az ya da çok, benzer ya da farklı rivayetler nakletmekle birlikte Mehdiyetin inar edilemeyecek bir hakikat olduğu ve Hz. Mehdi (as)'nin Ahir Zamanda geleceği konusunda tam ittifak halindedirler. Müvekkil de söz konusu alimlerle ittifak halinde olduğu için çalışmalarında onların bahsettiği gerçeklere genişce yer vermiştir. Burada suç teşkil edecek hiçbir unsur yoktur.

 

 

 

MEHDİYETTEN BAHSETMEK BAŞLI BAŞINA BİR TEPKİ VE SALDIRI SEBEBİDİR:

 

Müvekkil ve arkadaşlarına kurulan komplonun bir diğer önemli sebebi de, Mehdiyet gibi bir konuyu sürekli gündemde tutmalarıdır. Zira Mehdiyet bazı kesimlerin ilgiyle araştırdıkları bir konu olduğu gibi, bazı kesimlerin de düşmanlığına yol açacak bir konudur.

 

Mehdiyet konusundan bahsetmenin başlı başına iftiraya ve saldırıya uğrama sebebi olduğunu ortaya koyan en açık olaylardan biri geçtiğimiz günlerde yaşanmıştır. Bu olay Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Millı Güvenlik Başdanışmanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi'nin Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ASSAM tarafından 19-20 Aralık 2019 tarihlerinde düzenlenen 3. Uluslararası İslam Birliği Kongresi'nde yaşanmıştır. Söz konusu kongrede AKİT TV'ye röportaj veren Sayın Tanrıverdi Mehdi beklentisi içinde olduğunu şu sözlerle ortaya koymuştur:


'Bugün soruyoruz; 0İslam birliği olacak mı?' Olacak. Nasıl olacak1 ne zaman olacak? Mehdi Hazretleri geldiği zaman olacak. Amenna ve saddakna. Mehdi Hazretleri ne zaman gelecek? Allahu Teala bilir. Peki1 bizim bir işimiz yok mu? Ortamı hazırlamamız gerekmez mi? İşte ASSAM1 bunu yapıyor. Yani bu ortamı hazırladıktan sonra inşallah İslam birliği olacak. Hayalim o ki1 yarın biz belki kabirde bir gün bakacağız1 etrafımız yeşillik1 günlük güneşlik1 çiçeklik olmuş. O zaman diyeceğiz ki 0Haa1 dünyada İslam birliği oldu.' O günleri bekliyoruz1 özlüyoruz. Bunun için çalışalım.'

 

Sayın Tanrıverdi'nin bu açıklamaları Türkiye'de büyük yankı uyandırmıştır. Konuyu objektif şekilde ele almaya çalışan azınlık bir grup dışında ülkenin önde gelen birçok şahsiyeti bu açıklamasından dolayı Sayın Tanrıverdi'yi eleştiri yağmuruna tutmuşlardır. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olarak görev yapan bir kişinin Mehdiyete inanması sağcı ve solcu aydınlarca hatta AK Partili olan kişilerce kınanmıştır.

 

 

 

Sayın Tanrıverdi'nin Mehdi'yi beklediğini ve bu nedenle de onun gelişine ortam hazırladıklarını belirtmesinin ardından bazı kişi ve kurumların eleştiri sınırlarını aşarak Sayın Tanrıverdi'ye saldırdıkları da görülmüştür. SAYIN TANRIVERDİ KONUŞMASINDAN SONRA "MECZUP", "KÜRDİSTANCI", "SAPKIN ZİHNİYETLİ", "İSLAMCI KONTRGERİLLA", "FETÖ ZİHNİYETLİ" GİBİ İFADELERLE HAKARETE UĞRAMIŞTIR.

 

 

 

 

KAMUOYU ÖNÜNDE BELKİ DE HAYATINDA İLK KEZ MEHDİ'YE İNANDIĞINI VE ONUN İÇİN ORTAM HAZIRLADIĞINI SÖYLEYEN BİR İNSANA YAPILMIŞ BU ELEŞTİRİ VE SALDIRILAR, SON 40 YILDIR HER PLATFORMADA MEHDİ'NİN GELECEĞİNİ BELİRTEN, KONUNUN TÜM YÖNLERİNİ ANLATAN MÜVEKKİL ADNAN OKTAR'A

NEDEN SALDIRILDIĞINI DA ORTAYA KOYAR NİTELİKTEDİR. MEHDİ'NİN VARLIĞINA KAMUOYU ÖNÜNDE SADECE BİR KEZ İŞARET ETMİŞ BİR İNSANA BİLE FETÖ ZİHNİYETİ TAŞIDIĞI YÖNÜNDE İFTİRA ATILMASI MÜVEKKİLE VE ARKADAŞLARINA TÜM DÜNYAYA YAYILAN MEHDİYET KONULU ÇALIŞMALARINDAN DOLAYI NE SALDIRILAR YAPILABİLECEĞİNE IŞIK TUTMAKTADIR. İŞTE HUZURDAKİ DOSYADA YER ALAN İFTİRA İÇERİKLİ İFADELER BU SALDIRILARIN NERELERE KADAR VARABİLDİĞİNİN NET GÖSTERGESİDİR.

 

Mehdi'den bahsedilmesi ve bununla bağlantılı olarak gündeme gelen İslam Birliği'nin savunulması İslam'ın dünyaya yayılmasını istemeyen kişilerin asla kabul etmeyeceği bir davranıştır. İşte bu durum yukarıdakine benzer saldırıların ve hakaretlerin vuku bulmasına yol açmaktadır. Bu saldırılar sadece müvekkile yönelik olmayıp bu konuyu kamuoyu önünde etkin olabilecek şekilde ele alan herkese yapılmaktadır. Sayın Tanrıverdi'nin yaşadığı da budur.

 

AK PARTİ HÜKÜMETİNE DESTEK VEREN ODAKLARiN MÜVEKKİLLE, MÜVEKKİLİN DE ONLARLA BENZER GÖRÜŞLERİ SAVUNDUĞU, DOLAYiSiYLA DA MÜVEKKİLİN KÜLTÜREL FAALİYETLERİ BOYUNCA SAYiN TANRiVERDİ'NİN UĞRADiĞi SALDiRiLARA BENZER SALDiRiLARA MARUZ KALMASiNA YOL AÇAN BAZi KONUŞMALARi İSE ŞÖYLEDİR:

 

 

 

Tayyip Hocam Mehdi (as)'a zemin hazırlayan bir insan. Benim kanaatim1 Mehdiyet devrinde de cumhurbaşkanlığını devam ettirecek. Çünkü ideal bir yönetici1 ideal bir insan. (14 Aralık 2014)

 

Hz. Mehdi (a.s.)ı bekleyen coşkuyla faaliyet yapar. Ben var gücümle gayret ederek Hz. Mehdi (a.s.)a zemin hazırlıyorum. Hz. Mehdi (a.s.)ı beklemek insanı asla atalete sürüklemez. (22 Temmuz 2011)

 

Bediüzzaman Mehdiyeti tüm detaylarıyla anlatmış. Hz. Mehdi'nin Hicri 1400’de


geleceğini müjdelemiş ve kendisinin Mehdiye zemin hazırladığını anlatmıştır. (03 Kasım 2016)

 

Atatürk mehdiyet ruhunun mukaddemesini başlattı. Allah ona o görevi verdi. Atatürk olmasa Mehdi (as) çıkmaz. O zeminini hazırladı, kolaylaştırdı, bağnazlığı sildi. O zeminde Mehdi (as) geldi. (25 Kasım 2014)

 

Tüm bu anlattıklarımız müvekkil Adnan Oktar'ın Mehdiyet konusundan bahsederken Mehdilik iddia etmediğini, herhangi bir art niyet taşımadığını, menfaat peşinde koşmadığını, tek amacının Hz. Muhammed (sav)'ın "müjdeleyin" dediği bir konuyu gündemde tutmak olduğu, ancak birçok insanın da başına geldiği gibi, bu tutumdan rahatsız olan kesimlerin saldırısına uğradığını açıkça ortaya koymaktadır.


Daha yeni Daha eski