1-    Gerekçeli kararda bulunması gereken unsurlar:

“…Ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.11.2014 tarihli 2013/830 Esas ve 2014/502 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; hükmün gerekçesinde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 141/3, CMK’nin 34 ve 230. maddeleri uyarınca gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi, bu delillere göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiğinden; somut olayda sanığın sabit kabul edilen fiillerinin ne olduğu belirtilip buna dayanak olan deliller gösterilip tartışılmadan gerekçesiz hüküm kurulması…”  (Yargıtay 11. CD. 2020/1079 E. 2020/3245 K. 17/06/2020 T.)

“…Anayasamızın 141. maddesi ile 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur.

Gerekçe; hükmün dayanaklarının akla, hukuka ve dosya içeriğine uygun açıklamasıdır. Kararın gerekçe bölümünde; dosyada mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen bütün deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmelidir. Bu itibarla gerekçenin, dosyadaki delillerin değerlendirildiğini gösterir biçimde yasal ve yeterli olması, suçun yasal unsurları başta olmak üzere sabit ve muhakkak sayılan olaylar ve delilleri göstermesi, cezanın artırılmasını ve indirilmesini gerektiren hususların neden sabit sayılıp sayılmadığı açıklanması, hangi delillere neden itibar edildiği, hangilerinin ne sebeple geçersiz sayıldığı veya ne sebeple bazı delillerin diğerlerine üstün tutulduğu, çelişki varsa bu çelişkilerin neden giderilemediğinin vurgulanması zorunludur. Dosya kapsamına uygun, yasal, yeterli ve geçerli gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacağında şüphe yoktur. Mahkeme kararlarının davanın tarafları ve herkesi tatmin edecek ve de üst mahkemelerce yapılacak gerekçedeki tutarlılık denetimine olanak verecek biçimde olması gereklidir. Bu hususları içermeyen ve ulaşılan kanaat üzerinden yazılan gerekçe, şekli anlamda bir gerekçe olup, Anayasamızın ve CMK’nın aradığı anlamda bir gerekçe olarak kabul edilemez…”  (Gaziantep BAM 2016/66 E. 2016/73 K. 24/10/2016 T.)

2-    Sadece yapılan yargılamayı özetleyen kararın veya sırf delillerin arka arkaya sıralanması ile oluşturulan metnin yeterli ve geçerli bir gerekçe niteliği taşımadığı:

“…Yerel Mahkemece “Kanıtların değerlendirilmesi ve gerekçe” bölümünde önce bütün delillerin anlatıldığı, ardından “Böylece iddiaya, katılan ve mağdurların beyanlarına, savunmalara, bir kısım katılana gönderilen ve yukarıda içerikleri belirtilen mesajla, tanık beyanlarına, teşhis tutanaklarına, bir kısım katılanın ibraz ettikleri tapu kayıtları, senet fotokopileri, ortaklık senedi ve ek protokol örneği, bir kısım sanığın işyerleri evleri ve araçlarında ele geçen senetler, tapu senetleri, ortaklık protokolü, ek protokol, mağdurların iddialarına konu olan olaylarla ilgili olarak güvenlik güçlerince elde edilen banka ödeme dekontları  ve kambiyo senedi örnekleri, mağdur …’a karşı işlenen yağma suçu kapsamında sanık …’in suçta kullandığı 33 AN 090 plakalı aracı için aldırdığı akaryakıtla ilgili 7 adet mazot alım fişi aslı, koruma ücreti adı altında mağdur …’dan alınan paralara ilişkin not kağıdı ve tüm dosya kapsamına göre; sanık …’in tefecilik, mağdurlar … ve Gamze Dağyaran’a karşı tehdit suçunu, mağdur …’a karşı yağmaya teşebbüs suçunu, mağdure ….’a karşı dolandırıcılık ve yağma suçlarını, mağdurlar … ve …’a karşı yağma suçlarını, sanık …’in tefecilik, mağdurlar … ……, … ve …’a karşı yağma suçlarını, mağdure ….’a karşı şantaj suçunu, sanıklar … ve …’ın tefecilik ve mağdur …’a karşı yağma suçunu, sanık …’in mağdur …’a karşı yağma suçunu işledikleri kanaatine varıldığından, sanıkların bu suçlardan cezalandırılmalarına karar vermek gerekmiştir.”

şeklinde gerekçe ile delillerin bir bütün hâlinde sayıldığı fakat sanıkların üzerlerine atılı suçlar ile delillerin ilişkilendirilip tartışılmadığı, sanıklar hakkında tefecilik suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinde esas alınan ve reddedilen delillerin neler olduğunun, delillerle sonuç arasındaki bağın ne olduğunun ve niçin bu sonuca varıldığının gösterilmediği, bu nedenle 5271 sayılı CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi,” düzenlemesine muhalefet edildiği, dolayısıyla itiraza konu hükümlerin, Anayasanın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2016/1257 E. 2019/12 K. 17/01/2019 T.)

“…Hükmün gerekçe kısmında;Dosyada mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra hükme esas alınan ve reddedilen bütün deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak,niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilerek sonuç kısmında açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmelidir(Y.C.G.K 15.03.2016 2014/4-698 2016/135)

Yargılama hakimi delilleri değerlendirmekte ve vicdani kaanatini oluşturmakta serbesttir.Ancak bunun gerekçesini mantık kurallarına göre iyi hazırlamak ve hükmünde göstermek zorundadır.Hakimin bir olayın neden gerçekleşmiş saydığını veya saymadığını gerekçelendirme zorunluluğu anayasamız ve yasalarla hüküm altına alınmıştır.Günümüzde gerekçe temel bir hak olarak kabul edilmekte ve “gerekçeli karar hakkı” olarak adil yargılanma hakkının temel unsurunu oluşturmaktadır.AİHS’in 6.maddesi kapsamında, AİHM içtihatlarıyla tanınan ve korunan gerekçeli karar hakkı,Anayasamızda ve usul kanunlarımızda yer almaktadır.Nitekim Anayasamızın 141/3 ve C.M.K’nun 34, 230 maddeleri gereğince mahkemelerin verdiği tüm kararların gerekçeli olması anayasal ve yasal bir zorunluluktur.(Doğan Gedik,İstinaf Yasa Yolunda Bir Bozma Sebebi Olarak Hükmün C.M.K 230.Madde Gereğince Gerekçeyi İçermemesi,Makale S:8-9)Ayrıca maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı açıklamayan sadece yapılan yargılamayı özetleyen kararın da gerekçe olarak nitelendirilmesi mümkün değildir…tarafların mahkemece hükmün hangi maddi ve hukuki sebebe dayandırıldığının anlayabilmeleri ve Yargıtay’ın kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığını denetlemesi ancak kararın gerekçeli olmasıyla mümkündür.(Yargıtay 15.H.D 20.03.2015, 2015/143) Yine sırf delillerin arka arkaya sıralanması ile oluşturulmuş olan metnin yeterli ve geçerli bir gerekçe niteliği taşıdığı söylenemeyeceğinden yasal gerekçeyi içermeyen hüküm niteliğindedir(Y.C.G.K 25.01.2011 2010/7-192, 2011/1)

Açıklamalar ışığında; hangi dellilerin ve hangi tanık anlatımlarının suçun sübutu için delil kabul edildiğinin ayrıntıları ile denetime açık şekilde gerekçe de gösterilmemiş olması hükmün C.M.K’nun 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi kabul edilerek,

Hukuka aykırı ve istinaf başvurusunda bulunan sanıklar müdafiisinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmüş olmakla,C.M.K’nın 289/1-g,h 280/1-b maddeleri uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA…”  (İstanbul BAM 20. CD. 2016/344 E. 2016/311 K. 28/12/2016 T.)

3-    İddianamenin özetinin hükmün gerekçesinde gösterilmediği:

“…İstinafa konu kararda; iddia başlığı altında bu dosya ile ilgisi olmayan bir başka iddianame içeriğine yer verildiği anlaşılmıştır.

CMK 230/1-a maddesi gereğince iddianamenin özetini hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlardan olduğu, kararın gerekçesinin CMK 230. maddedeki unsurları ihtiva etmemesinin CMK 289/1-g maddesinde kesin hukuka aykırılık hali olarak düzenlendiği,

CMK 280/1-b.maddesi uyarınca da “İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddede belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde hükmün bozulmasına” karar vereceğinin düzenlenmesi karşısında,

Usul ve yasaya aykırılık oluşturan bu durum nedeni ile istinaf başvurusunda bulunan sanık müdafiinin istinaf nedenleri bu yönden yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMK’nın 289/1-g ve 280/1-b maddeleri uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA…”  (İstanbul BAM 9. CD. 2017/2329 E. 2017/2534 K. 18/07/2017 T.)

4-    Gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği tarihin ve zaman diliminin yazılmadığı:

“… ve …’ın “İftira suçuna” ilişkin katılan sıfatları bulunduğu ve hırsızlık suçu ile ilgili sıfatları bulunmadığı halde, lehlerinde vekalet ücreti tayini,

Kovuşturma aşamasında 20/11/2012 havale tarihli dilekçe ile şikayetinden vazgeçen mağdur …’ün gerekçeli karar başlığında “Katılan” olarak yazılması,

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 232. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendi uyarınca gerekçeli karar başlığında suçun işlendiği tarihin ve zaman diliminin yazılması gerekirken zincirleme suç hükümleri uygulanan sonraki suçun zaman diliminin yazılmadığı önceki suçun işlendiği tarihin ve zaman diliminin de karar başlığında yazılmaması,

5271 sayılı CMK’nun 232. maddesinin 2. fıkrasının (d) bendi uyarınca gerekçeli karar başlığında sanığın gözaltında kaldığı tarihin ve sürenin yazılması gerekirken yazılmaması…”  (Yargıtay 17. CD. 2017/6252 E. 2019/1373 K. 11/02/2019 T.)

5-    Savunmada ileri sürülen görüşlerin gerekçeli kararda gösterilmediği:

“…Yerel Mahkemece savunmada ileri sürülen görüşlerin gösterilmeyerek CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine muhalefet edildiği…

… hükmün, Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği…”  (Yargıtay CGK. 2017/682 E. 2018/473 K. 25/10/2018 T.)

“…kararda katılan ve tanık beyanları ile sanık savunmasına yer verilmeden ve hangi anlatımın  ne  gerekçeyle  diğerine  üstün  tutulduğu  açıklanmadan  delillerin  tartışılıp  değerlendirilmemesi suretiyle CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine,

Ulaşılan kanaat ile sanığın suç oluşturduğu kabul edilen fiilinin gerekçeli kararda belirtilmeyerek aynı fıkranın (c) bendine,

Muhalefet edildiğinin anlaşılması karşısında; direnme kararına konu hükmün, Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2017/238 E. 2018/408 K. 09/10/2018 T.)

“…kararda mağdur ve tanık beyanları ile sanık savunmasına yer verilmeden ve hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğu açıklanmadan, dolayısıyla delillerin tartışılıp değerlendirilmemesi suretiyle CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine,

Ulaşılan kanaat ile sanığın suç oluşturduğu kabul edilen fiilinin gerekçeli kararda belirtilmeyerek aynı fıkranın (c) bendine,

Muhalefet edildiğinin anlaşılması karşısında; itiraza konu yerel mahkeme hükmünün, Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2015/365 E. 2018/410 K. 09/10/2018 T.)

6-    Sanığın savunmada ileri sürdüğü kanıtlara neden itibar edilmediği açıklanmamıştır:

“…Yerel Mahkeme, sanığın savunmasında ileri sürdüğü kanıtlara neden itibar edilmediğini açıklamamış, kanıtları yeterince tartışıp kabul etmediklerinin red nedenini belirtmemiştir. Bu şekildeki kabulün hukuka, dosyadaki bilgi ve belgelere dayandığı söylenemez. Öte yandan, bu kabul keyfiliğe yol açar tarzda olup, tarafları tatmin gücünden ve denetim olanağından yoksundur.

O halde; Anayasanın 141/3, CYUY.nın 32 ve 260 ncı maddelerine uygun biçimde gerekçe gösterilmediğinden, CYUY.nın 308/7. maddesi uyarınca sair yönleri incelenmeyen direnme kararının bu usuli sebepten bozulmasına karar verilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 1995/87 E. 1995/113 K. 10/04/1995 T.)

“…mağdure hakkında tanzim edilen doktor raporlarında cinsel saldırıya ilişkin herhangi iz veya belirtinin bulunmadığının bildirilmiş olması, olay sırasında asansörde bulunan hastane çalışanları tanıklar Ali ile Mehmet’in cinsel saldırı olayına şahit olmadıklarını ifade etmiş olmaları karşısında, CMK.nın 230 maddesine aykırı olarak sanığın lehine olan bu delillere neden itibar edilmediğinin karar yerinde tartışmaması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 14. CD. 2012/6847 E. 2014/4343 K. 01/04/2014 T.)

7-    Hangi delillere neden üstünlük tanındığı açıklanarak, gerekçelendirilmelidir:

“…SSÇ soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki ifadelerinde bir bütün olarak üzerindeki bıçağı çekerek korkutma amacıyla müştekiye salladığını (CD görüntülerine göre bıçak müştekiye fırlatılmış) tehdit içerikli bir söz sarf etmediğini (seni keserim demediğini) ifade ettiğine göre, sanığın savunması ile çelişen müştekinin beyanına hangi gerekçe ile üstünlük tanındığı açıklanarak vicdani kanı ilkesine uygun gerekçelendirilmeli ve istinaf mercii tarafından denetlenmesi mümkün bir sonuca ulaşması gerekirken S.S.Ç. nin savunma içeriğine göre suçlamayı kabul etmediği, dikkate alınarak, müştekinin beyanına hangi gerekçe ile üstünlük tanınarak hükme esas alındığı açıklanmadan dosya ve sanık ifade içeriği ile uyuşmayacak şekilde “sanığın kabulü, iddia” şeklindeki cümlenin ceza yargılama ilkeleri ile bağdaşmayacak şekilde CMK 230 ve 289/1-g maddelerinine muhalefet edilmesi…”  (İstanbul BAM 12.CD. 2016/1 E. 2016/1 K. 05/10/2016 T.)

“…Gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilleri ve bunların nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği ve hükmün CMK’nın 230. maddesine uygun şekilde gerekçe içermemesinin 1412 sayılı CMUK’nın 308/7. maddesinde hukuka aykırılık hali olarak düzenlendiği gözetilmeden, delillerin sadece gösterilerek eylem ile bağlantıları tartışılmaksızsın, tanık beyanlarından hangisine neden itibar edildiği ve üstünlük tanındığı belirtilmeksizin gerekçesiz hüküm kurulması, Kanuna  aykırı…”  (Yargıtay 14. CD. 2014/2256 E. 2016/1511 K. 18/02/2016 T.)

“Sanığın olay tarihinde müştekiyi basit tıbbi müdahale ile iyileşebilecek şekilde yaraladığı bu şekilde üzerine atılı suçu işlediği kabul edilmiştir.” şeklindeki gerekçeyle yetinilerek hangi anlatımın ne gerekçeyle diğerine üstün tutulduğu açıklanmadan ve deliller tartışılıp değerlendirilmeden, kesinleştiğinde bir başka kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir karar verilmemesi suretiyle CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine,

Ulaşılan kanaat ile sanığın suç oluşturduğu kabul edilen fiilinin kararda belirtilmeyerek aynı madde ve fıkranın (c) bendine,

Muhalefet edildiğinin anlaşılması karşısında; CMK’nın 231/11. maddesi uyarınca açıklanmasına karar verilen hükmün, Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2016/866 E. 2019/589 K. 10/10/2019 T.)

“…Yerel  Mahkemece  yargılama  sonucunda  ulaşılan  kanaatin,  iddia,  savunma,  tanık  anlatımları  ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığı açıkça hükmün gerekçesine yansıtılması gerekirken, bu ilkelere uyulmayıp hükümlere esas alınan ve reddedilen deliller tartışılmayarak CMK’nın 230. maddesinin ilk fıkrasının (b) bendine aykırı olarak gerekçe kurulması ve sanık …’in silahla, sanıklar … ve…’ın ise öldürmekle tehditte bulunduklarına dair gerekçedeki anlatımın aksine hüküm fıkralarının yalnızca birden fazla kişiyle birlikte tehdit suçuna ilişkin olması nedeniyle gerekçe ile hüküm fıkraları arasında çelişki ve karışıklığa neden olunması karşısında, söz konusu gerekçenin Anayasa’nın 141, CMK’nın 34. maddesinin ilk fıkrası ve aynı Kanun’un 230. maddesi uyarınca kanuni ve yeterli olmadığı, ayrıca bu durumun AİHS’nin 6. maddesi kapsamında adil yargılanma hakkının ihlali niteliğinde olduğu kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2017/678 E. 2020/321 K. 25/06/2020 T.)

8      Mağdurenin tutarsız ve çelişkili beyanlarının ne şekilde kabul edildiğinin açıklanmadığı:

“…ilk derece mahkemesi kararının gerekçesinde yer alan sübut değerlendirmesinde hangi delile neden itibar edildiği hususunda açıklama yapılması gerekirken sadece sanık savunmasına neden itibar edilmediği belirtilip buna karşılık mağdurenin tutarsız, dosya içerisinde bulunan doktor raporları ve tanıkların anlatımlarıyla çelişen beyanlarının ne şekilde kabul edildiği de açıklanmaksızın, CMK’nın 230/1-b.. maddesinde belirtildiği gibi gerekçe içermeyecek şekilde hüküm kurulması suretiyle aynı Kanunun 289/1-g. maddesine muhalefet edilmesi, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 14. CD. 2018/10238 E. 2019/9891 K. 21/05/2019 T.)

9-    Hangi delillerin ve tanık anlatımlarının suçun sübutu için delil kabul edildiğinin ayrıntıları ile gerekçede gösterilmediği:

“…Hangi dellilerin ve hangi tanık anlatımlarının suçun sübutu için delil kabul edildiğinin ayrıntıları ile denetime açık şekilde gerekçe de gösterilmemiş olması hükmün C.M.K’nun 230 uncu madde gereğince gerekçeyi içermemesi kabul edilerek,

Hukuka aykırı ve istinaf başvurusunda bulunan sanıklar müdafiisinin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmüş olmakla,C.M.K’nın 289/1-g,h 280/1-b maddeleri uyarınca başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKMÜN BOZULMASINA…”  (İstanbul BAM 20. CD. 2016/344 E. 2016/311 K. 28/12/2016 T.)

10-  Hükme esas alınan ve reddedilen delillerin neler olduğu, delillerle sonuç arasındaki bağın ne olduğu ve niçin bu sonuca varıldığının gösterilmediği:

“… söz konusu silahın 6136 sayılı Kanun kapsamında olduğuna ilişkin ekspertiz raporuna değinilmek suretiyle bir kısım delillere yer verildikten sonra, “…aracın sahibi olduğu anlaşılan sanığın suçu işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.” şeklindeki kabul ile ulaşılan kanaat belirtilse de suça konu tabanca ve bu tabancanın ele geçirildiği aracın, aynı araçta bulunan diğer şahıslara değil de sanığa ait olduğuna dair hükme esas alınan ve reddedilen delillerin neler olduğu, delillerle sonuç arasındaki bağın ne olduğu ve niçin bu sonuca varıldığının gösterilmemesi suretiyle CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin belirtilmemesi suretiyle de aynı fıkranın (c) bendine muhalefet edildiğinin anlaşılması karşısında bozulan ilk hüküm ile bu hükümde direnilmesine ilişkin ikinci hükmün yeterli gerekçe içermediği kabul edilmelidir.

Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün yeterli gerekçe içermemesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir..”  (Yargıtay CGK. 2017/949 E. 2019/546 T. 17/09/2019 T.)

“…Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 141, 5271 sayılı CMK’nın 34/1, 230 ve 1412 sayılı CMUK’nın 308/7. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde açık ve gerekçeli olması olması ve Yargıtayın bu işlevini yerine getirmesi için gerekçe bölümünde iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin belirtilmesi, mevcut delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi ve ulaşılan kanaat, sanıkların suç oluşturduğu sabit görülen fiillerinin ve bunların nitelendirilmesinin belirtilmesi, delillerle sonuç arasında bağ kurulması gerektiği ve hükümlerin CMK’nın 230. maddesine uygun şekilde gerekçe içermemesinin CMUK’nın 308/7. maddesinde kesin hukuka aykırılık hali olarak düzenlendiği gözetilmeden gerekçesiz hükümler kurulması, Kanuna aykırı…”  (Yargıtay 14. CD. 2015/2165 E. 2015/6446 K. 14/05/2015 T.)

“…Yargılama  sonucunda  ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eyleminin ve yüklenen suçun unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açıkça hükmün gerekçesine yansıtılması gerekirken Yerel Mahkemece bu ilkelere uyulmayıp, hükme esas alınan ve reddedilen deliller tartışılmayarak CMK’nın 230. maddesinin ilk fıkrasının (b) bendine ve ulaşılan kanaate, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ile bunun nitelendirilmesine yer verilmeden yalnızca hükmün açıklanmasına ilişkin koşullar yönüyle değerlendirmede bulunularak anılan madde ve fıkranın (c) bendine aykırı olarak kurulan gerekçenin Anayasa’nın 141, CMK’nın 34. maddesinin ilk fıkrası ve aynı Kanun’un 230. maddesi uyarınca kanuni ve yeterli olmadığı, ayrıca bu durumun AİHS’nin 6. maddesi kapsamında adil yargılanma hakkının ihlâli niteliğinde olduğu kabul edilmelidir…”  (Yargıtay CGK. 2018/134 E. 2020/201 K. 14/05/2020 T.)

11-  Arama ve el koymanın hukuka uygun olup olmadığının karar yerinde tartışılarak gerekçeli kararda gösterilmediği:

“…Soruşturma aşamasında yöntemince alınmış arama ve elkoyma kararı varsa celbedilerek denetimi olanaklı biçimde dosyasına eklenmesi, yoksa, arama ve el koymanın hukuka uygun olup olmadığının karar yerinde tartışılarak gerekçeli kararda gösterilmesi yerine , duruşmaya devamla yazılı biçimde karar verilmesi,

Kanuna aykırı ve istinaf nedenlerinin yerinde olduğu anlaşıldığından, CMK madde 230, 289/1-g, 280/1-b uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA, dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere İlk Derece Nizip 1.Asliye Ceza Mahkemesine gönderilmesine…”  (Gaziantep BAM 12.CD. 2017/985 E. 2017/1070 K. 18/07/2017 T.)

12-  İletişimin tespiti kararlarının duruşmada okunmadığı, kim hakkında hangi suça ilişkin olarak hangi süreyle gerçekleştirildiği, hukuka uygun veya aykırı elde edilip edilmediği  hususlarının tartışılıp değerlendirilerek gerekçeye yansıtılmadığı:

“…hükümlülük kararında kanıt olarak kabul edilen iletişimin tespitine dair belgelerin yasal dayanağını oluşturan kararların dosyaya getirtilip duruşmada okunmadığı, iletişimin tespitinin kim hakkında, hangi suça ilişkin olarak ve hangi süreyle gerçekleştirildiği, hukuka uygun yada aykırı olarak elde edilip edilmediği hususlarının tartışılıp değerlendirilerek gerekçeye yansıtılmadığı…

…Bu durumlar karşısında;

1- CMK.nun 230/1. maddesi uyarınca gerekçeli kararda iddia ve savunmada ileri sürülen görüşlerin gösterilmesi,

2- CMK.nun 135, 206/2-a, 230/2 ve 217. maddeleri gereğince iletişimin tespitine dair kararların dosya içerisine konulması ve duruşmada okunmak suretiyle delillerin hukuka uygun yada aykırı olup olmadıklarının tartışılıp değerlendirilmesi…

…Gerekirken eksik soruşturma ve yetersiz gerekçeyle hükümler kurulması, Bozmayı gerektirmiş…”  (Yargıtay 4. CD. 2007/8558 E. 2008/15780 K. 10/07/2008 T.)

13- Kısa kararla geçerekli karar arasında çelişki bulunduğu:

“…kararın  hüküm  bölümünde  TCK’nun  62.  Maddesinin uygulanmasına yer olmadığı belirtilmesine rağmen, gerekçe bölümünde tüm suçlar yönünden anılan maddenin uygulanması gerektiği açıklanarak kararın hüküm bölümü ile gerekçe bölümü arasında çelişki meydana getirildiğinin ve hükümlerin bu nedenle bozulması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır…”  (Yargıtay CGK. 2014/519 E. 2018/132 K. 03/04/2018 T.)

“…Gerekçeli karar ile kısa kararın değiştirilmesi mümkün olmayıp, gerekçeli kararın kısa karar ile uyumlu olması lazımdır. Başka bir ifadeyle duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmamalı, gerekçe ile sonuç ve hüküm kısmı infazda karışıklığa neden olabilecek nitelikte olmamalıdır..”  (Yargıtay CGK. 2017/411 E. 2018/637 K. 13/12/2018 T.)

“…Gerekçeli karar ile kısa kararın değiştirilmesi mümkün olmayıp, gerekçeli kararın kısa karar ile uyumlu olması lazımdır. Başka bir ifadeyle duruşmada tefhim olunan kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunmamalı, gerekçe ile sonuç ve hüküm kısmı infazda karışıklığa neden olabilecek nitelikte olmamalıdır… … kararın hüküm bölümü ile gerekçe bölümü arasında çelişki meydana getirildiğinin ve hükümlerin bu nedenle sair yönleri incelenmeksizin bozulması gerektiğinin kabulünde zorunluluk bulunmaktadır…”  (Yargıtay CGK. 2015/1178 E. 2019/683 K. 28/11/2019 T.)

Daha yeni Daha eski