İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne 04.08.2016 tarihinde gelen isimsiz bir ihbar üzerine İstanbul C.B.Savcılığınca 2016/103113 sor. numaralı soruşturma başlamıştır. Söz konusu soruşturma kapsamında 11.07.2018 tarihinde İstanbul Mali Suçlarla Mücadele ekiplerince geniş çaplı bir polis operasyonu yapılmış ve Adnan Oktar dahil çok sayıda dosya sanığı gözaltına alınmıştır. Şüpheliler gözaltında tutulurken ülkemizde varolan OHAL’in kaldırılması kararı alınmış ve tutuklu şüphelilerin tamamının alalacele ifadeleri alınarak 17-18.07.2018 tarihlerinde sulh ceza hakimliklerine çıkartılmışlardır. Nihayetinde aynı tarihler itibariyle Adnan Oktar ve arkadaşlarının tamamına yakını tutuklanmış ve farklı cezaevlerine gönderilmişlerdir.

 

Söz konusu soruşturma ilk olarak İstanbul Örgütlü Suçlarla Mücadele Bürosu Savcısı Serdar Akan’a tevzii edilmiş ve uzunca bir süre soruşturmayı tek başına yürütmüştür. Sonrasında polis operasyonuna yakın dosya İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı eski vekili Hasan Yılmaz’a tevdii edilmiş ve operasyon sürecini asıl olarak kendisi yürütmüştür. 11.07.2018 tarihli polis operasyonundan kısa bir süre sonra Cumhuriyet Savcıları Serdar Akan ve Caner Babaoğlu yeniden görevlendirilmiştir.[1]

 

Adı geçen Cumhuriyet Savcıları 12.07.2019 tarih ve 2019/119278 soruşturma, 2019/32564 Esas sayılı iddianame tanzim etmişler ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesinde 2019/313 E sayılı dava açılmıştır. Devam eden süreçte 07.08.2019, 26.02.2020, 29.05.2020, 07.08.2020 tarihleri olmak üzere toplam 4 ayrı iddianame daha tanzim edilmiş ve İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 2019/313 E sayılı dava ile birleştirilmiştir. İş bu istinaf dilekçemizi hazırladığımız tarih itibariyle Cumhuriyet Savcısı Serdar Akan tarafından 2019/100369 ve 2019/119278 sor. numaralı soruşturmaların yürütüldüğünü bilmekteyiz.

 

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi 19.07.2019 tarihinde iddianamenin kabulüne karar vermiş ve 17.09.2019 tarihi itibariyle duruşmalara başlamıştır. Mahkeme heyeti genel olarak haftanın 4 günü olmak üzere birbirini takip eden seri oturumlarla duruşmalar yapmış ve deyim yerindeyse “yıldırım hızıyla” bir yargılama yürüterek sadece 16 ay içerisinde (ki bunun yaklaşık 3 ayında Pandemi sebebiyle duruşmalara ara verilmiştir) 236 müşteki, 26 tanık, 27 etkin pişman sanık, 209 sanık ve 100.000 sayfanın üzerinde evrak hacmine sahip dava hakkında 11.01.2021 tarihinde nihai hükmünü vermiştir. Mahkeme heyeti bu 16 aylık süreç içerisinde hiçbir delil araştırmamış, yargılama sırasında birçok usulsüzlük yapmış, sanıkların savunma haklarını ve adil yargılanma haklarını kasten ihlal etmiştir.[2]

 

Tüm bu süreç boyunca Adnan Oktar ve diğer sanıkların haklarındaki isnatlara karşı kendilerini savunmaları savcılık/mahkeme eliyle engellenmiş ve adil yargılanma haklarına kasten mani olunmuştur. Dilekçemizin devam eden bölümlerinde soruşturma ve kovuşturma sürecindeki haksız hukuksuz uygulamaları ve bozma nedenlerini detaylıca izah edeceğimizden iş bu giriş bölümünde tekrara düşmemek adına yinelemeyeceğiz.

 

Dilekçemizde istinaf gerekçelerimizi ve bozma nedenlerimizi 4 ana bölüm altında sunacağız. Bu bölümler sırasıyla;

BÖLÜM-1;  CMK m.289/1, 280/1 uyarınca bozma nedenleri ve gerekçeli kararda yer verilen “Usule Aykırılık ve Sanık Savunmalarının Genel Olarak Değerlendirilmesi” başlıklı bölüme cevaplarımız.

BÖLÜM-2;  Mahkeme Heyetince yargılama sürecinde yapılan usulsüzlükler ve bozma nedenleri. 

BÖLÜM-3; Soruşturma sürecinde yapılan hukuksuzluklar, sahtecilikler, kumpas girişimleri ile iddianamedeki hukuka aykırılıklar ve bozma nedenleri.

BÖLÜM-4; Hükmolunan suçların usule ve esasa ilişkin unsurlarının oluşmadığına dair savunmalarımız ve bozma nedenleri

 

Ancak, sadece gerekçeli kararın yaklaşık 12.000 sayfa olduğunu, dava dosyasının hacminin 100.000 sayfanın üzerine çıktığını ve halen daha dosyaya girmemiş eksik duruşma tutanaklarının olduğunu  hatırlatmakla birlikte tarafımıza 27.02.2021 tarihinde tebliğ edilen gerekçeli karara karşı 1 haftalık sürede tüm istinaf gerekçelerimizi sunmamız mümkün olmamıştır. Bu nedenle iş bu dilekçemizde eksik kalan hususlara dair beyanlarımızı bilahare sunacağımızı belirtmekle birlikte Adnan Oktar bakımından bir hak kaybı yaşamamak adına yasal süresi içerisinde istinaf bozma nedenlerimizi aşağıda sunmaktayız.  

 

İlk olarak  CMK m.289’da sayılı hukuka kesin aykırılık hallerinin dava dosyamız bakımından sübut bulduğunu belirtmek ve öncelikle aşağıda izah edeceğimiz bu aykırılıklar yönünden Sayın Başkanlığınızca inceleme yapılmasını talep etmek durumundayız.




[1] Soruşturma süreci boyunca yapılan haksız ve hukuksuz uygulamaların ve hak ihlallerinin tamamı dilekçemizin “Soruşturma Sürecindeki Hukuksuzluklar” başlıklı bölümünde detaylı olarak izah edilmiştir

[2] Mahkeme heyeti tarafından yapılan tüm usülsüzlükler ve hak ihlalleri dilekçemizin “Mahkeme Heyeti Tarafından Yapılan Usulsüzlükler” başlıklı bölümünde detaylı olarak izah edilmiştir.

Daha yeni Daha eski