Arapça bir kelime olan Beka dilimizde, “Kalıcılık, Varlığını Sürdürmek, Varlıkta Kalmak” anlamlarında kullanılır. Bu anlamıyla devletlerin ve milletlerin bekasının en önemli parçasının, iyi yetiştirilmiş genç nesiller olduğu da bilinen ve herkes tarafından kabul edilen tartışmasız bir gerçektir. Ulu Önder Atatürk'ün “bütün ümidim gençliktedir” sözleri ile Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın “gençler ülkemizin geleceğini hem inşa hem de ihya edecek” sözleri de bu açık gerçeğe dikkat çekmektedir. 

Buna karşın devletin bekasının, mevcut sistemde olduğu gibi gençler Darwinist ve materyalist bir eğitim verilerek sağlanamayacağı da aşikardır. 

Oysa ki Darwinizm'in iddialarının tümüyle geçersiz olduğu bugün artık bilimsel olarak ispatlanmış olmasına rağmen, ilköğretim ve ortaöğretim müfredatımızdaki birçok ders kitabında halen daha ısrarla Darwinizm’e yer verilmeye devam edilmektedir. “Biyoloji”, “Psikoloji”, “Felsefe”, “Fen ve Teknoloji”, “Astronomi ve Uzay Bilimleri” vb. konulardaki ders kitaplarında, tamamen çökmüş ve bilimsel hiçbir değer taşımayan Evrim Teorisi, geleceğimizin teminatı olan gençlerimize SANKİ BİLİMSEL BİR GERÇEKMİŞ GİBİ bizzat Milli Eğitim Bakanlığı eliyle okutulmaktadır. 

AÇIKÇASI CANLILARI ALLAH’IN YARATMADIĞI (ALLAH'I TENZİH EDERİZ), KÖR TESADÜFLER SONUCU EVRİMLE OLUŞTUKLARI YALANININ KÖRPE BEYİNLERE DEVLET ELİYLE AŞILANIP SONRA DA DEVLETİN BEKASINDAN SÖZ EDİLMESİ, BİR YANDAN BİNA YAPARKEN DİĞER YANDAN BİNANIN TEMELİNE DİNAMİT YERLEŞTİRİLMESİNDEN FARKLI BİR ŞEY DEĞİLDİR. 

Devletimizin Önceliği Darwinist Tahribatı Ortadan Kaldırmak Olmalıdır

Okullarda Darwinist eğitimle, televizyon, medya ve ulusal basında ise gerçek dışı evrim propagandası içeren haberler yoluyla topluma aralıksız bir şekilde güya “tesadüfen var olmuş, amaçsız ve sorumsuz bir tür hayvan oldukları, bu sebeple bencil, çıkarcı ve acımasız olmalarının da doğal ve evrimsel bir özellik olduğu” telkini empoze edilmektedir

Bu yoğun telkin nedeniyle vatandaşlarımızın büyük kısmı arasında fedakarlık, iyi niyet, anlayış, sevgi ve saygı gibi güzel haslet ve özelliklerin önemi ve değeri maalesef giderek azalmaktadır. İnsanların sevgi, mutluluk ve neşelerini kaybettikleri, gençlerimizin gelecek kaygısı yaşayıp ümitsizliğe düştükleri, insanların kalbinden sevginin adeta çekilip alındığı, kutuplaşmanın yaygınlaştığı ve sevgisizliğin neden olduğu toplumsal problemlerin hemen her ortamı sarıp kuşattığı bir dönemin kapıları ise, böylelikle ardına kadar açılmış bulunmaktadır. 

Tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak, toplum genelinde ve özellikle de genç nesil arasında kendilerini deist ya da ateist olarak tanımlayanların sayısında son 3 yıl içinde büyük bir artış gözlemlenmiştir. Deizm ve ateizme eğilim göstererek dindarlıktan uzaklaşan vatandaşların sayısındaki sürekli artış ise artık medyanın gündelik haberleri arasında yer alan acı bir gerçektir. 

Gizli Deist ve Ateistler...

Bunun yanında konuya ilişkin yapılan inceleme ve araştırmalar, gerçekte deist ya da ateist olan pek çok kişinin, toplum baskısından çekinip linçe maruz bırakılmaktan endişe ettikleri için kendilerini gizlemeyi tercih ettiklerini, bu sebeple de çoğu zaman deist ya da ateist olduklarını açıkça dile getirmediklerini göstermektedir. 

Hatta deist veya ateist olduklarını gizleyen kişilerin gerçek sayısının, bunu açıkça dile getirmekten çekinmeyenlere oranla kat be kat daha fazla olduğu tahmin edilmekte, gerçek rakamın ise kamuoyu yoklamalarında bulunan oranlardan belki de yüz misli daha fazla olduğu belirtilmektedir.

İnsanı Allah'ın ruhunun tecellileri değil de sözde bir çeşit hayvan olarak gören, bu sebeple ne kendisine ne de insanlara en ufak sevgisi, merhameti veya saygısı olmayan, vahşice cinayetleri kadın veya çocuk demeden sebepsizce ve gözünü bile kırpmadan kolaylıkla işleyebilen insanların sayısındaki artışın arkasında da yine Darwinist ve materyalist telkinin yarattığı toplumsal tahribat yatmaktadır

Darwinist ve materyalist eğitimin toplum üzerinde yol açtığı tahribatın detayları ile gençlerimizin deizm ve ateizme nasıl sürüklendiklerini anlatan; devletin bekasının teminatı olan gençlerimize nasıl daha kolay ulaşılabileceğini ve üzerlerindeki Darwinist telkinin nasıl kırılabileceğini dile getirdiğimiz detaylı basın açıklamalarımıza aşağıdaki linklerden erişebilirsiniz.

Link 1

DİYANET, GENÇLERLE BAĞ KURMAK İSTİYORSA SORGULAMA, YARGILAMA VE HİZAYA GETİRME ZİHNİYETİYLE HAREKET ETMEMELİDİR

Link 2

GENÇLERİMİZİN DİNDEN UZAKLAŞMALARI HIZLA ÖNLEM ALINMASI GEREKEN ÖNEMLİ BİR TEHLİKE VE BÜYÜK BİR BEKA SORUNUDUR

Link 3

ADNAN OKTAR DIŞINDA Z KUŞAĞINA ULAŞABİLEN YOK

Link 4

DİYANET, GENÇLERLE BAĞ KURMAK İSTİYORSA SORGULAMA, YARGILAMA VE HİZAYA GETİRME ZİHNİYETİYLE HAREKET ETMEMELİDİR

Sayın Adnan Oktar ve Arkadaşlarımızın Devletimizin Bekası İçin Yaptığı Anti Darwinist ve Anti Materyalist Bilimsel ve Kültürel Faaliyetler

Yerli ve milli şuurun en büyük öncü ve savunucularından olan Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız ise, milletimizin imanı ile devletimizin bekasını garanti altına almak uğrunda tüm gençliklerini ve ömürlerini adeta feda etmişlerdir. 

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımız bu uğurda 40 yılı aşkın bir süredir; 

 Milli ve manevi değerleri yüksek, dindar ve modern bir gençlik oluşturmak amacı güderek hiçbir maddi karşılık ya da menfaat beklemeksizin ülke çapında anti-Darwinist, anti-materyalist bilimsel ve kültürel faaliyetler yürütmüş; arkadaşlarımız bu amaçla gidilmedik köy kasaba bırakmayacak şekilde karış karış memleketimizi dolaşmışlardır.

 Allah’ın varlığının ve birliğinin bilimsel delilleri, iman hakikatleri ile Kuran Mucizeleri ve Darwinist-materyalist felsefenin geçersizliğini anlattığı 75 farklı dile çevrilen, milyonlarca okuyucuya ulaşan 300'ün üzerindeki Harun Yahya Külliyatı sayesinde ise, Evrim Teorisi ve Darwinist-materyalist fikir sistemi dünya çapında bilimsel olarak yerle bir olmuştur. Bu sayede ateizm ve dinsizlik belası ile milletimiz arasına adeta yıkılmaz bir set (bir nevi Sedd-i Zülkarneyn) inşa edilmiş, ateizm ile deizm illetine karşı Türk Gençliği'nin imanı korunmuştur. 

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın gerçekleştirdikleri ilmi, kültürel ve imani faaliyetler hakkında detaylı bilgileri aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

https://iddialaracevap.blogspot.com/2018/08/bolum-4-sayin-adnan-oktar-ve.html

Ayrıca, Sayın Adnan Oktar ülkemizin vicdan sahibi, dindar ve milliyetçi kadrolar tarafından yönetilmesi amacıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ı, Refah Partisi döneminde İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkan'ı adayı olduğu günden bugüne kadar kesintisiz şekilde savunmuş ve desteklemiştir. 

Nitekim, Sayın Erdoğan ile AK Parti iktidarının ve uzun yıllardır kesintisiz şekilde devam eden geniş halk desteğinin arkasında da, yine Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın ülke çapında yürüttükleri ilmi ve kültürel faaliyetler neticesinde oluşan milli ve manevi değerlerine bağlı dindar halk kitlesi yer almaktadır. 

Sayın Adnan Oktar'ın AK Partiyi ve Sayın Erdoğan'ı iktidara taşıyan fikri zeminin ve geniş halk kitlesinin oluşumu konusundaki katkılarını anlattığımız detaylı yazımızı da aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz:

https://iddialaracevap.blogspot.com/p/ak-parti-nasl-iktidar-oldu.html

Zaten İngiliz derin devleti de;

➤ Hem Sayın Adnan Oktar'ın ve arkadaşlarımızın devletimizin bekası için cansiparane şekilde sürdürdükleri anti Darwinist ve anti materyalist fikri mücadeleyi sekteye uğratmak ve Türk Genliği'nin Deizm ve Ateizmin yıkıcı tahribatına maruz bırakmak,

➤ Hem de Adnan Oktar'ın ve arkadaşlarımızın, Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'a olan kesintisiz desteğini durdurmak ve böylelikle kendisini yalnızlaştırıp etkisizleştirmek

amacıyla Sayın Adnan Oktar'ı ve arkadaş camiamızı engelleyip durdurmayı son derece önemli ve hayati görmüştür. İngiliz derin devleti Sayın Adnan Oktar'ı ve camiamızı bu sebeple kendisine bir numaralı hedef olarak görmüş, tüm gücünü ve öfkesini camiamızı dağıtıp parçalamaya yöneltmiştir. 

İngiliz derin devleti bu amaçla kontrolü altındaki husumetli bir çeteyi kullanarak camiamıza yönelik büyük ve kapsamlı bir kumpas davasını organize etmiştir. Bu kumpas davasının neticesinde;

‼️ Ortada hiçbir suç, suç delili ve suç unsuru olmamasına,

‼️ Dava dosyasında öne sürülen gerçek dışı itham ve iftiraları destekleyecek tek bir belge, delil ya da rapor bulunmamasına,

‼️ Dosyayı inceleyen tüm hukukçular tarafından “bu dosyanın hukuken bomboş olduğunun” belirtilmesine,

‼️ Masumiyetimizi alenen ispat eden resmi belge, rapor ve deliller ile, aralarında Yargıtay Onursal Başkan ve üyelerinin de bulunduğu konusunun uzmanı önde gelen hukukçu ve akademisyenler tarafından hazırlanmış onlarca bilimsel mütalaaya ve uzman görüşüne

rağmen Adnan Bey ve arkadaşlarımız tarihte daha önce benzeri görülmemiş 10 binlerce yıllık haksız ve hukuksuz mahkumiyet cezalarına çarptırılmışlardır. 

Sayın Adnan Oktar ve arkadaşlarımızın 40 yılı aşkın süredir devam eden ilmi ve kültürel faaliyetleri bu sayede ilk kez böylesine engellenmiştir. İman Hakikatleri ile Kuran Mucizelerinin anlatıldığı yüzlerce internet sitesi kapatılmış, A9 Televizyonu'nun yayınları sonlandırılmış ve Sn. Adnan Oktar'ın Harun Yahya imzasıyla kaleme aldığı 75 farklı dile çevirilmiş 300'ün üzerindeki imani eser hakkında ise imha kararı verilmiştir. 

Buna karşın İngiliz derin devletinin inanç sistemi olan Darwinizm ve materyalizmin  kapısı ise ardına kadar açılmıştır. Devletimizin bekasının teminatı olan gençlerimizi Darwinizm ve materyalizmin getirdiği yıkıcı etkiden koruyacak ilmi ve kültürel faaliyetler engellendiği için ise gençler arasında deizm ve ateizm çığ gibi büyüyüp yayılmıştır.

Beka, Hamasi Konuşmalarla Sağlanamaz

Türk Gençliği, Darwinist ve materyalist felsefe ile deizm ve ateizmin eline terk edilmiş durumdayken devletin bekasının, bilimsel temellere dayanmayan, içi boş hamasi konuşmalarla sağlanması ya da sürdürülmesi mümkün değildir. 

Hamaset konuşmalarının ya da benzeri söylemlerin toplumun eğitim seviyesi düşük, bilgi ve kültürel birikimi yetersiz kesimleri üzerinde onları dolduruşa getirip bir arada tutan, hatta galeyena getiren geçici bir etkisi bulunsa da bu etkinin kısa süreli olacağı ve ilelebet devam edemeyeceği aşikardır. 

Anne babalarına göre daha iyi eğitim alan, araştırıp sorgulayan, teknolojiyi çok iyi kullanan ve istedikleri bilgiye erişim konusunda herhangi bir sıkıntısı olmayan bugünün çocukları ve gençleri, yakın gelecekte anne ve babalarına geçmişte anlatılanların basit birer demagojiden ibaret olduğunu, hiçbir akılcı, mantıklı ve bilimsel temele dayanmadığını kolaylıkla görüp anlayacaklardır. 

Elbette halkın ekonomik yönden refaha erişmesi için faaliyet göstermek, yollar, barajlar, köprüler yapmak Devletlerin görevleri arasında olup son derece faydalı ve önemlidirler. Ancak bunların yanında Devletin ve milletin bekası için; vatandaşların maneviyatlarını güçlendirici faaliyetler yapılmasının, Allah'ın yaratılış delilleri olan İman Hakikatleri ile Kuran'ın Allah kelamı olduğunu gösteren Kuran mucizelerinin anlatmasının önemi de tartışmasızdır. 

Bu sebeple, Sayın Adnan Oktar’ın öncülüğünde Devletimizin bekası ile milli ve manevi değerlerimizin korunması amacıyla yüksek bir şuurla ve coşkuyla camiamızın 40 yıldır yapmakta olduğu imani, ilmi ve kültürel çalışmaların hayati önemi ortadadır. 

Camiamıza düzenlenen kumpas, gerçekte milletimizin maneviyatına, dindarlığına, milli şuur ve bekasına yönelik yapılmış bir kumpastır. Bu kumpas sebebiyle hükümetimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza olan en büyük fikri ve manevi destek de kesintiye uğratılmıştır. 

Sayın Devlet Büyüklerimiz bu açık gerçeği mutlaka görmeli ve ivedilikle gerekli müdahalelerde bulunmalıdır.

Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.

Daha yeni Daha eski